Bozdağ: Türkiye, büyük bir demokrasi ve hukuk sınavından geçti
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Silivri'de görülen dava ile Türkiye'nin büyük bir demokrasi ve hukuk sınavından geçtiğini söyledi.
Bulgaristan'a gitmek üzere Kırklareli'ne gelen Bozdağ, Vali Mustafa Yaman tarafından tören mangası ile karşı
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-06 13:09:38
Bulgaristan'a gitmek üzere Kırklareli'ne gelen Bozdağ, Vali Mustafa Yaman tarafından tören mangası ile karşılandı. Valilik makamına geçen Bozdağ, gazetecilerin, Silivri'de görülen Ergenekon davasının sonucuyla ilgili sorularını cevaplandırdı. Silivri'de devam eden tarihi davada mahkemenin nihai kararını dün açıkladığını belirten Bozdağ, "Tabi, her mahkeme kararını beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de olabilir. Doğru bir değerlendirme yapabilmek için mahkeme kararlarını, dosyayı ve kararın gerekçesini görmek lazım. Kararın gerekçesini ve dosyayı görmeden buna ilişkin detaylı değerlendirme yapmak, bizim sağlıklı sonuçlara ulaşmamıza engel olur." dedi.
Hukuki değerlendirmelerin gerekçeli karardan sonra yapılmasının daha faydalı olacağını kaydeden Bozdağ, bunun, insanların bu kararla ilgili değerlendirme yapmasına engel olmadığını söyledi. Yapılan değerlendirmelerin önemli bir kısmının, dosyadan ve mahkemenin gerekçelerinden bağımsız kişilerin durduğu yerle alakalı değerlendirmeler olduğunu söyleyen Bozdağ, "Herkes durduğu yere göre bir değerlendirme yapıyor. Taraftarlığına değerlendirme yapıyor. Bu da fevkalade yanlıştır. Bildiğiniz gibi mahkemeler kararlarını Anayasa, kanuna, dosyadaki delillere ve bunlardan edindikleri vicdani kanaate göre verirler. O vicdani kanaati oluşturan dosyadaki deliller ve hukuksal yapılar nedir? Onları gördükten sonra ancak sağlıklı bir değerlendirme yapılabilir. Onun dışında yapılan değerlendirmeler tabii kişilerin kendi tutumları, duruşları, durdukları yerlerle alakalıdır. Mahkemelerin kararları anayasa ve hukuk çerçevesinde oluşuyor." diye konuştu.
Türkiye'nin, bir demokratik hukuk devleti olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, esasında Silivri'de görülen dava nedeniyle Türkiye'nin büyük bir demokrasi ve hukuk sınavından da geçtiğini dile getirdi. Bozdağ, "Belki bugün bu davaya ilişkin bazı değerlendirmeleri insanlar bulundukları yere göre yapabilir ama bu dava sürecini Türkiye'de olan bitenleri hem adli tarih yazacaktır hem de hukuk tarihi yazacaktır hem de demokrasi tarihi elbette daha objektif bir şekilde yazacaktır diye düşünüyorum. Türkiye, önemli bir demokrasi ve hukuk sınavından bu dava sürecinde geçmiştir." şeklinde konuştu.
"MEHMET HABERAL YEMİN EDEBİLİR"
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP'nin tutuklu milletvekili Mehmet Haberal'ın serbest kaldığının hatırlatılması üzerine, "Tutuklu olanlar ve tahliye olanlar seçimin tamamlanmasının akabinde milletin verdiği oyla beraber milletvekili seçilmişlerdir. Ancak tutuklu oldukları için yemin edemediklerinden, milletvekillerinin kullandıkları yetkilileri bizim yasalarımıza görev kullanamıyorlar. Çünkü yasama faaliyetlerine ve denetim faaliyetlerine katılabilmeleri, yeminden sonra yapılabilecek olan işlerdir. Sayın Haberal tahliye olmuştur. Meclis'te yemin edebilir. Yemin ettikten sonra yasama ve denetim faaliyetlerine başlayabilir. Buna mani bir hal yoktur. Şu anda iç tüzük çok açık. Yemin etmeyen milletvekili ilk bileşimde yemin eder ifadesi var. Yapılacak ilk toplantısında yemin edebilir. Buna herhangi bir mani hal yoktur." açıklamasını yaptı.
"KILIÇDAROĞLU'NUN YAPTIĞI ŞEY TARAFINI BELLİ ETMEKTİR"
Bir gazetecinin, 'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ergenekon davasının sonuç kararını yok saydığını' belirtmesi üzerine Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun bu değerlendirmesinin bir hukuki değerlendirme olmadığını vurguladı. Çünkü hukuksal bir değerlendirmenin, ancak dosyanın tetkikinden sonra mahkemenin gerekçeli kararını gördükten sonra yapılabileceğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şöyle devam etti: "Sayın Kılıçdaroğlu, dosyayı tetkik etmeden mahkemenin gerekçeli kararını görmeden daha başında mahkemenin kararını gayri meşru ilan etti. Esasında Cumhuriyet Halk Partisi ve milletvekilleri davanın başından beri mahkemenin hakimlerini, savcılarını itham eden, onlara hakaret eden, hatta zaman zaman açık ve zımni tehdit eden yaklaşımlar içerisinde hep oldular. Partinin meclis grup toplantılarını adeta mahkeme salonuna çevirdiler. Ve orada hakimleri ve savcıları yargıladılar. Adeta böyle bir şey bizim iç tüzüğümüz, anayasamız açısından uygun olmadığı halde sürekli yaptılar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı şey tarafını belli etmektir."
CHP'nin hukuk dışı yollarla iktidar olma konusundaki tutumları ve davranışlarına, geçmişteki siciline baktıklarında 27 Mayıs'ta olsun, 28 Şubat'ta olsun, siciline baktıkları zaman Kılıçdaroğlu'nun bu ilanını yadırgamadıklarını kaydeden Bekir Bozdağ, "Sicillerine uygun bir ilandır. Ancak ortada bir mahkeme kararı vardır. Mahkeme kararı Anayasa ve hukuk çerçevesinde işleyen bir yargılama sonunda verilmiş bir mahkeme kararıdır. Tabii dosyada delilleri, vesairesi vardır. Hakimler de bu deliller çerçevesinde karar vermiştir. Bizim Anayasamıza göre mahkeme kararları bağlayıcıdır. Herkes açısından bir hüküm ifade eder. Tabii ceza mahkemelerinde yargılananlar açısından bir hüküm ifade eder. Bunlarla ilgili muhataplar açısından da eğer infaz edilecek bir durum olduğunda da birtakım mükellifiyetler yükler. Bu karar, bu çerçevede ortaya çıkmıştır. Tabii nihai bir karar değildir bu. Yargıtay aşaması vardır. Yargıtay'ın onamasından sonra eğer onarsa veya bozmasından sonra devam edecek bir prosedürü vardır. Onun için süreç devam ediyor. Bu sürecin içerisinde herkesin hukuk içerisinde olmaya özen göstermesi lazım. Önemli olan hukukun işlemesidir. Hukuk işliyorsa sorun yok demektir. Sorun hukukun işlemediği yerde vardır. Türkiye'de hukuk işliyor. İşleyen hukuktan rahatsız olan olabilir, beğenmeyen olabilir, eleştiren olabilir. Çünkü her mahkemenin kararını beğeneni ve beğenmeyeni olabilir. Önemli olan, mahkemenin kararı hukuk içerisinde işleyen bir hukuk içinde verilmiş mi? Dosya ve delillere uygun mu bunun denetimini de biz siyasiler yapmayacağız. Siyasiler, mahkeme kararlarını bu noktada bir denetim yeri değildir. Denetimi Yargıtay yapacaktır. Eleştirebiliriz bu kararları siyasetçi olarak. Doğru bulmadığımızı doğru bulduğumuzu söyleyebiliriz ama sonuçta bu konuda son sözü Yargıtay söyleyecektir. Yargıtay'ın söylediği şeye hep beraber uyacağız." değerlenmesinde bulundu.
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un aldığı cezayla ilgili konuşan Bozdağ, "Mahkeme, cezaları kendi takdir etti. Dosya ve delil durumuna göre takdir etti. Sayın Başbuğ'a veya diğer sanıklardan herhangi birine verilen cezaların hangi gerekçelerle verildiğini hangi gerekçenin hangi delillere dayandığını ben bilmiyorum. Dosyayı inceleme imkanım olmadı. Basında yazılan ve çizilenlerle karar verirsek yanlış yaparız. O yüzden mahkemenin gerekçeli kararı ortaya çıktıktan sonra belki daha sağlıklı bir değerlendirme yapma imkanı buluyoruz. Yani ben mahkemelerin ezbere karar verdiğini düşünmüyorum. Yani hiçbir delil yokken, hiçbir ispat yokken, hiçbir veri, belge yokken, hiçbir şey olmadan kafadan karar veriyor demek çok büyük bir yanlışlık olur. Ama mahkeme hangi gerekçelere, belgelere ve bilgileri kararına esas aldı, onu bilemiyoruz. Hangi şeyleri ispat için yeterli gördü onu bilemiyoruz. Onu, gerekçeli karardan sonra göreceğiz." dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara