Masonların bu tanımı çok tartışılacak!
Masonların internet sitesindeki yeni mason tanımı çok tartışılacağa benziyor. Kendi sitelerindeki mason ve masonluk tarifine bile şaşıran masonlar, tanımda geçen ‘bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik’ ifadelerine bir açıklama getiremiyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-02 09:25:43
Masonluk, üzerindeki sır perdesi kalkmadıkça tartışılmaya devam edilecek. Bugün bile gerek Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası veya Özgür Masonlar Büyük Locası üyeleri ile telefonda konuştuğunuzda isim bahşetmiyorlar, bu gizlilik gerekçesi ile. Hatta Salih Evcilerli, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nda büyük üstad olduğu zaman bir husus hakkında telefonla konuşmak istemiş, ‘bir muhabir nasıl büyük üstadı arar’ imasıyla bize cevap bile vermemişti. Bu sefer merakımızı artıran, bizzat Özgür Masonlar Büyük Locası’nın kendi internet sitesinde yayımlamış olduğu mason sözlüğünde yer alan üstteki mason ve masonluk tanımı.
Bilindiği gibi Batı’da bolca örnekleri olmasına rağmen Türk masonlarının sözlük hazırlama ve yayınlama konusunda elleri pek yatkın değil. Bunun istisnası ve ilk örneğini Türkiye Büyük Locası Büyük Daimi Heyeti’nin 4 Ağustos 1965 tarih ve 1937 numaralı izniyle Antoine Zoletti’nin hazırladığı Masonik Sözlük oluşturur. Zoletti de bu durumu “Her dilde mükemmel benzeri bulunduğu halde bizde olmayan bu sözlüğü sizler için derledim” diyerek sunuşta dile getirmiş.
Bulabildiğimiz bir başka masonik sözlük 1 Eylül 1977 tarihli. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Ankara Vadisi’nin Uyanış Locası tarafından Bir Çırağın El Kitabı olarak üyelerinin hizmetine sunulmuş. Tam adı da Masonik Terimler Sözlüğü. Her ikisinde de mason ve masonluk tanımı vardır; ama bilinen tanımlardır bunlar.
Daha çok harici, yani masonik sözlüğe göre masonluk topluluğuna dahil olmayan yabancıların yapabileceği yukarıdaki tanımla ilk defa karşılaşıyorduk. Bunca yıldır mason ve masonluğu ‘insanlığın barış ve mutluluğu için çalışanlar’ vs. şeklinde tanımlarken mecazi de olsa bu tanım nereden çıkmıştı?
Türkiye’de İngiliz ekolüne yakın duran Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası ile Fransız ekolünü benimsemiş Özgür Masonlar Büyük Locası masonlarının bir araya geldiği iki loca var. İkincisi, Adalet Partisi başkanlığına aday olan Süleyman Demirel’e üye olmasına rağmen ‘mason değildir’ belgesi verilmesi üzerine ortaya çıkmıştı. Önce, mason sözlüğünü yayımlayıp bu tanımlara mason-mahfili.org.tr resmi sitesinde yer veren Özgür Masonlar Büyük Locası’na ulaşmak istedik. İlk aradığımızda ‘yetkili kimsenin olmadığı’ cevabını aldık. Bir hafta sonra dedikleri saatte aradığımızda yine yetkili kimse bulunmadığı cevabı üzerine, söz hakkı anlamında üzerimize düşeni yaptığımızı, kendilerinin yardımcı olmadığını söyledik. Tam o anda bir yetkili beliriverdi telefonun ucunda. Konuştuğumuz kişi sadece ‘yetkili’ idi. İsim verme konusunda ‘gizlilik’ devam ediyordu. Yetkili, “Evet, masonik sözlük yayınlarımızdan biridir” dedikten sonra masonluk hakkındaki üç tanımlamadan biri olan “Mecazi anlamda olmak üzere; bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik.” tanımlamasının izahını sorduk kendisine. ‘Yetkili’ de şaşırmıştı ki, “Öyle bir tanımlama olmaması lazım.” cevabını vermekle yetindi, “Bir bakayım internet sitesine” de diyerek. Üyelerinin bu tanıma tepkisini öğrenmek istiyorduk açıkçası. Aldığımız cevap şu oldu: “Onu üyelerimize soracaksınız ve tabi bana sormayacaksınız.”
-Sizleri burası dernek merkezi diye aradık zaten.
Dernek merkezi burası, ben de yetkiliyim. Ama çok merak ediyorsanız dernekler masasında bizim tüzüğümüz var, hepsi orada yazılıdır.
-Tamam da bu tanımı siz kendi inisiyatifinizle koymuşsunuz oraya.
Dediğiniz tanımı bilemiyorum, bakmam lazım.
Yetkili, Taksim’deki Gezi olayları sebebiyle kapının önünün polis dolu olduğunu, bu durumda sorularımıza sağlıklı bir cevap veremeyeceğini söyleyerek telefonu kapattı.
İkinci adresimiz Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası oldu. Telefonumuza çıkan da ismini açıklamak istemeyen bir ‘yetkili’ olarak kalmak istediğini söyledi. Israr edince de “Bir gün öğreneceksiniz” demekle yetindi. 1999’daki medyaya açılma çalışmalarından sonra sanki masonlar biraz içe kapanmaya başlamıştı. Basit mevzularda bile cevap almak zorlaşıyordu. Aynı yetkili, bu durumun “Bizim bazı masonik jargonlarımız var. Bu jargonlarla konuştuğumuz zaman kendi iç samimi açıklamalarımız basında yanlış değerlendiriliyor.” endişesinden kaynaklandığını söyledi. Aynı tanımı kendisine de hatırlatıp cevabını almak istedik: “Masonluk dışarda nasıl değerlendiriliyor diye yapılan bir şeydir, yoksa masonluğun tarifinde asla ve asla öyle bir şey yoktur. Masonluk bütün dünya insanları ile birlikte barışı hedefleyen, herkese ‘kardeşim’ diyerek iyi insanların birlikte oluşturduğu toplumdur. Kalkış noktası insan, varış noktası insan olan bir ahlaki değerlendirme kuruluşudur. Yoksa o tanımlarla bir ilgisi yok.”
-Zaten çok fazla sözlük yayımlamıyorsunuz. Bu tanımı sizin de kardeş kuruluşunuz diyebileceğimiz bir kuruluş yapmış.
Bizim o grupla zaten hiçbir, örgütsel demeyeyim de masonik anlamda bir bağlantımız yok. Biz kardeş bile demiyoruz birbirimize.
-Eyvah! Ama ‘Kardeş olarak yola çıktık’ diyorsunuz, insanlık için?
Kurumsal anlamda bir kardeşlik ilişkimiz yok. Ama bütün insanlar birbirleri ile kardeştir. Dolayısıyla o sözlükteki ifadeyi ben de sizinle beraber ilk defa duyuyorum. Belki bir hoşluk olsun diye yazılmıştır, belki de bizi böyle tanıyorlar ya da bizi böyle anlatıyorlar diye… Ama bizim o sözlükten hiç haberimiz olmadığı gibi onların da kendi aralarında hangi amaçla sözlüğe bunu koyduklarını inanın biz de bilmiyoruz.
Bu yeni mason ve masonluk tanımı karşısında yetkilisi diyebileceğimiz mason mahfillerinden yeterli bilgi alamayınca bu hususlarda pek çok kitaba imza atmış gazeteci ve tarihçi araştırmacı kimliği ile bilinen Orhan Koloğlu’na ulaştık. Koloğlu, masonluk üzerine dünyanın çeşitli ülkelerdeki arşivlerde bilgi-belge topladığını, Türkiye’deki mason kuruluşlarının da kapılarını kendisine açtığını ama ritüellerden ziyade masonluğun İslam dünyasına girişi ve sömürgeci oyunu üzerinde çalışmalar yaptığını hatırlattı. Böyle bir tanıma hiç rastlamadığını ekleyen Koloğlu, “Böyle bir şey bana biraz garip geldi. Söyleyecek bir şey bulamıyorum.” demekle yetindi. Anlaşılan bu tanım onu da şaşırtmıştı. Masonluğun tekrar içine döndüğünü söyleyen Koloğlu, masonik düzenin başka bir ayağına dikkatlerimizi çekti. Amerikalı James Wasserman’ın Masonik Washington’un Sırları kitabının kendisine yeni bir pencere açtığını, ABD’nin bir İngiliz kolonisi olduğu çağda masonluğun oraya sömürgeci mantıkla getirildiğini söyledi.
Koloğlu, masonluğun İslam dünyasına bu maksatla girdiğini daha önce kitaplarında anlatmıştı ama Amerika’ya da bu amaçla nüfuz etmiş olması onu şaşırtmıştı: “Bugün masonluğun en yaygın olduğu ülke Amerika. Öyle olduğu halde masonluk tarihini yazan Amerikalı ‘Masonluk Amerika’ya sömürgeciler tarafından sömürgecilik için getirilmiştir’ diyor, İngilizleri suçluyor. O Amerikalının kitabında ben bunları görünce aklım başımdan gitti. Yani güya biliyor geçiniyordum ve ayıptır söylemesi bütün İtalyan, Fransız, İngiliz mason arşivlerinde çalıştım. Ama tabi her şeye ulaştığımı da söylemek mümkün değil. Çok şey öğrendim ama o kadar.” Koloğlu, iki yıl önce çıkardığı İslam Aleminde Masonluk kitabını bu bilgi üzerine kaleme alır: “Bunları mesela bilmiyordum. Humeyni’ye kadar 23 tane İranlı başbakan masonmuş. Türkiye’de çıksa çıksa 3 tanesi ancak mason çıkar. Humeyni ile masonluk tamamen yasaklanıyor. O kitabı görünce masonluğun İslam coğrafyasına sömürge için geldiğini anladım. Benim kitaplarımda Osmanlı’ya sömürgecilik için geldiği kaydı vardı. Ama şaşırdım, İslam dünyasında o kadar yaygın olduğunu bilmiyordum ve Amerika’ya sömürgecilik için girdiğini yeni öğrendim. Biliyorsunuz Amerikan cumhuriyeti kurulmadan önce İngiliz ve Fransızlar arasında paylaşılmış bir ülke. İngilizler oraya masonluğu, kendilerine bağlı tutmak için getiriyorlar.”
Sömürgeci zihniyetler bunda başarı da sağlıyor anlaşılan. Onu da masonluğun aslında bir üst derece kuruluşu olan Türkiye Fikir ve Kültür Derneği’nin Bülten isimli yayınında yer almış, ABD’deki Hakim Büyük Amir Crowles’in önce Atatürk’e yazdığı fakat göndermediği, cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra İsmet İnönü’ye yazdığı mektuptan anlıyoruz. Arşivlerinin 115. sıra numarasında muhafaza edildiği notu düşülen 18 Mart 1939’da kaleme alınan İngilizce mektupta Crowles, Türkiye’de yasaklanmış masonluk hakkında İnönü’ye düşüncelerini aktarırken, o tarihte Amerika’da 20 bin değişik masonik grupta çalışan 3 milyon civarında mason bulunduğunu anlatıyor. Hayatta veya ölmüş milyonlarca mason arasında sadece birinin hıyanetten hüküm giydiğini de hatırlatan Crowles, İnönü’ye yazdığı mektubunda, Mısır’da ziyarette iken Atatürk’ün kendisini davet ettiğini, ancak vakit bulamadığı için gelemediğini, buna mukabil Amerika’da Türkiye lehine övücü neşriyatta bulunduğunu anlatıyor. Ve Türkiye’de masonik faaliyetlerin durdurulmasından sonra övücü neşriyatın yapılmadığını, bunun sonucunun da ‘Müthiş Türk’ tabirinin artık duyulmaması ve yazılmaması olduğunu belirtiyor. Crowles, masonların yaptıklarının iyilik olduğunu da anlattıktan sonra mektubunu, İnönü’ye, “Türkiye’deki kardeşlerimiz, masonik faaliyetlerine yeniden başlamayı istemektedirler, ben de onlara yardımcı olmak içindir ki, size müracaat etmekteyim.” diyerek bitiriyor.
CEMAL A. KALYONCU / AKSİYON
SON VİDEO HABER
Haber Ara