İhvan-ı Müslimin, mücadelesinden vazgeçer mi?
Mısır’da 3 Temmuz’da gerçekleşen askeri müdahalenin ardından, başta başkent Kahire ve kuzeydeki İskenderiye şehirleri olmak üzere tüm ülkede darbe karşıtı eylemler sürüyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-07-30 02:14:03
Darbenin ilk bir ayındaki bilançosu ise 480 ölü, yaklaşık 8 bin yaralı ve 1.500 tutuklu olarak ifade ediliyor. Bu denli büyük katliamlara ve baskılara, Mısır’ın yaz sıcakları ve oruçlu olmak da eklenince, eylemleri sürdürmenin zorluğu daha net anlaşılıyor. Ordunun ve onun atadığı geçici hükümetin, eylemcileri “terörist” olarak nitelediği ve “onları meydanlardan temizlemek” yönünde açıklamalar yaptığı göz önünde bulundurulursa, koşullar değişmediği müddetçe baskının azalacağı yönünde bir umut ışığı da bulunmuyor.
Zaman'da yer alan habere göre; Bu durumda, akla şu sorular geliyor: Devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin de mensubu olduğu İhvan-ı Müsli-min’in (Müslüman Kardeşler) başını çektiği darbe karşıtı protestolar, daha ne kadar sürdürülebilir? Artık 100’lerle ifade edilen ve çok daha artmasından endişe edilen can kayıpları vermek yerine, geçici hükümet tarafından 9 ay ile 1 yıl arasında yapılacağı duyurulan seçimlere kadar sabretmek seçeneğini tercih edebilir mi İhvan? Kaçış anlamında olmasa bile, bir süreliğine, toparlanmak için ricat gündeme gelir mi?
İhvan-ı Müslimin dışından da çok sayıda Mısırlı darbe karşıtı eylemlere destek veriyor ancak devamlılık konusunda karar verici konumda olan bu dini hareket olduğundan, sözkonusu soruların cevabı için “İhvan-ı Müsli-min’in psikolojisi” üzerine eğilmek gerekiyor.
Darbecilere güvenilir mi?
Öncelikle İhvan mensupları, kısa sürede seçime gidileceği açıklamasını bir ‘yem’ olarak görüyor ve bu oltaya gelmek istemiyor. Kendilerini “terörist” olarak adlandıran darbecilerin, birkaç ay sonra kendilerine siyasetin yolunu yeniden açacağına inanmıyor. Darbe, uluslararası güçlerle işbirliği yapan eski rejimin bir hareketi olarak değerlendiriliyor. Onlara göre eski rejim, Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle çözülmedi ve bürokrasi ile sermaye güçleri üzerinden varlığını sürdürdü. Darbenin ardından eski rejim yeniden dizginleri eline aldığı takdirde, dersini aldığından, eskisinden daha uyanık ve sert bir biçimde demokratik talepleri susturacak. Bu durumda İhvan’ı ise, önceki diktatörlük dönemlerinden bile daha ağır bir zulüm ve cadı avı bekliyor olacak. 25 Ocak 2011 devrimiyle edinilen kazanımlar, sonraki adil seçimlere kadar değil, süresiz olarak ertelenmiş olacak.
Yani İhvan, eylemlerin sürekliliğini sadece bir demokrasi savaşı olarak değil, aynı zamanda bir ölüm kalım mücadelesi olarak görüyor. Hafızasından silmek istediği karanlık geçmişe dönmek yerine, kendisiyle birlikte tüm Mısır’ı aydınlığa kavuşturmayı arzuluyor. Ricatı bir seçenek olarak göremiyor, çünkü geriye doğru bir adım atsa uçuruma düşeceğini hissediyor. İhvan mensupları, barışçıl gösterileri ne olursa olsun sürdürmenin tek makul yol olduğu kanaatinde. Bu yüzden, öldürülseler de; ne öldürmeye yelteniyorlar ne de eylemlerden vazgeçiyorlar.
İhvan’ın öngörüleri nazara alındığında, koşullar sabit olduğu müddetçe, geri çekilme darbe karşıtları açısından bir seçenek olarak gözükmüyor. Koşulların değişmesi içinse, İhvan’ı tek başına yeterli bir aktör olarak ele almak güç. Mısır’ın bu zor dönemi daha kansız atlatabilmesi için, başta darbeci yönetim üzerindeki dış baskıların artması olmak üzere farklı değişkenlerin devreye girmesi zorunlu görünüyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara