incanews Arakanlı mültecilerin Ramazanı nasıl geçirdiklerini gözlemlemek üzere Bangladeş-Burma sınırında bulunan mülteci kamplarını ziyaret etti.
Burma'da Budistlerin Müslümanlara yönelik gerçekleştirdikleri katliamdan kaçarak hayatlarını kurtaran Arakanlı Mültecilerin yaşadığı bu bölgedeki en büyük kamp Kutupalong Mülteci Kampı. 1991 de kurulan kampın nüfusu son iltica edenlerle birlikte 150.000 i aşıyor. Kamp, BM kontrolünde olan ve yaklaşık 50.000 kişinin yaşadığı 'kayıtlılar' kısmı ve hiçbir kaydı olmayan yalnızca kendi tuttukları 'Rohingya Aile Defteri' bulunan 'kayıtsızlar' kısmı var. Bölgede bulunan üç mülteci kampında ise toplam mülteci sayısı 500.000 i geçiyor.
Kampta hayatlarını devam ettirmeye çalışan insanlar topraktan yaptıkları evlerde yaşıyorlar. Yağmurdan etkilenmemesi için buldukları naylonları, poşetleri evlerin çatılarına örtüyorlar. Yağmur yağdığında oturacak kuru bir yer dahi bulunamayan küçük tek odalı kulübelerde, sahur ve iftarıyla Ramazan'ı yaşayan Müslüman Arakanlı mülteciler, "Türkiye'li kardeşlerimizin bizleri unutmamalarını, kendimize yeni bir hayat kurarken bizlere destek olmalarını ve hep yanımızda olmalarını dileriz." diyorlar. Islanan her şey gece karanlık çöktüğünde gecenin soğuğuyla üşüyor. Kutupalong Kampı’nda giyecek kıyafet bulamayanlar incecik bedenlerini kollarıyla sarıyorlar.
Kampa girmek ve görüntü almak kesinlikle yasak. Telefonla irtibata geçtiğimiz kamp sakinleri gece karanlığında insanların uyumasını bekledikten sonra bizi kampın içine kabul ettiler. Sahuru ve sabah namazı vaktini birlikte geçirdiğimiz ilk gecenin ardından iki gün sonra yalnız iki saatliğine iftar vakti için kampa girebildik. Türkiye'den geldiğimizi öğrenen kamp sakinleri bizleri bütün yokluklara rağmen yüzlerindeki sıcak tebessümle karşılıyorlar.
Kampta ailesi Budistler tarafından öldürülen 50 yetim çocuğun eğitim gördüğü bir medrese var. Yaşları 5-13 arasında değişen yetimler, Mescitle yanyana yapılan bu tek odalı medresede yaşıyor. Medresede eğitim veren üç hoca var. Medresedeki öğrencilere Kur'an ve dini eğitim veriyorlar. Elli yetim dışında 400 tane daha öğrencisi var medresenin. Sahurları ve iftarları kurutulmuş balık, pirinç ve yeşillikten oluşuyor. Kendilerinin de ihtiyaç sahibi olmasına rağmen medresedeki bu elli yetimin ihtiyaçlarını kamp sakinleri azar azar vererek karşılıyorlar.
Medresede gün sahurla başlıyor Ramazan'da. Sabah namazında kampın mescidi doluyor. Sonra dinlenme saati saat 9'a kadar. Öğlen 12'ye kadar eğitim görüyor öğrenciler. Verilen bir saatlik öğle molasından sonra İkindi namazına kadar yeniden eğitim vakti. Sonra oyun oynamaları için bir boş vakitleri var çocukların. İftarda birer tas çorbayla oruçlarını açıyorlar. Sonra tekrar doluyor mescit. Yaşlı, genç, çocuk... Kurutulmuş balıkla, yeşillikle pişen pilavı yiyorlar namazdan sonra.
Kampta elektrik yok. Gaz lambası ve mumla aydınlanıyorlar. Kampta yollar çamurdan. Üzerine giyecek kıyafet dahi bulamayan ve basit birkaç şey dışında hiçbir ev eşyası olmayan, yurtlarından zorla çıkarılmış bu insanlar, hayatlarını kurtarmanın sevincini yaşayamıyorlar. Katliamda kaybettikleri yakınlarının üzüntüsü, yokluk içerisinde geçirdikleri şu anki halleriyle bir oluyor.
Burası diş macunu satın alabilmenin zenginlik alameti olduğu bir coğrafya. Geçimlerini sağlamak için çevre köylere giderek dilenmekten veya ağır işlerde çalışmaktan başka şansları yok.
Hiçbir altyapı sisteminin bulunmadığı kampta kanalizasyon, içme suyu, yağmur suyu birbirine karıştığı için 'su' bölgede insan sağlığını tehdit eden birinci unsur olarak ortaya çıkıyor. Su ihtiyacı kuyulardan karşılanıyor.
Medresenin hocası üstad Nuru’l Emin evli ve geçekleştirdiğimiz röpörtaj’da şunları söylüyor:
“İsmim Nuru’l Emin Bedir, babamın ismi Sıddık Ahmed. Kutupalong Kampı’nda yaşıyoruz. Başlangıçta medresemiz oldukça küçüktü ancak Allah’ın lütfu ve medresede eğitim gören çocukların çalışmaları sonucunda bu aşamaya kadar geldik. Öğrencilerin imkanlarının kısıtlı ve alt yapı sisteminin yetersiz olduğu bir ortamda eğitim almaları oldukça zor.
Bazen duvarlar kendiliğinden bazen fırtınayla yıkılıp duruyor, çocukların giyecek yeterli kıyafetleri yok.
Yediğimiz yemekleri zaten gördünüz, bunları yiyoruz. Medresemizin durumunu iyileştirmemiz gerekiyor. Bunun için yerel halktan bağış topladık ama o da yetmiyor.
Medresede anne-babası Arakan’da öldürülen bir çok yetim öğrenci var. Akrabaları, çocukları buraya hem barınmaları hem de eğitim almaları için getirdi.
Medresemizde 70 öğrenci genel eğitim, 400 öğrenci ise dini eğitim alıyor. Bunca öğrenciye sadece 3 öğretmen ders vermeye çalışıyor. Dolayısıyla düzgün bir eğitim sağlanmış olmuyor. Hayatlarını tamamlayacak tam bir eğitim alabilmiş olmuyorlar. İyi eğitim almış öğretmenlerin medresemizde görevlendirilmesi gerekmektedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’inde ve Resulullah (s.a.v.) hadisinde buyuruyorlar, “Bir Müslüman diğer bir Müslüman’a yardımcı olsun ve birbirlerine kardeşi gibi muamelede bulunsun.”
Siz kardeşlerimiz Türkiye’den buralara geldiniz. Bizleri çok mutlu ve memnun ettiniz. Türkiye’deki tüm kardeşlerimizden bizleri unutmamalarını, kendimize yeni bir hayat kurarken bizlere destek olmalarını ve hep yanımızda olmalarını dileriz.”
Kampta dinlediğimiz hikayeler, insanın yüreğini parçalıyor. Annesini, kardeşlerini, babasını katliamda kaybetmiş bu insanlar yaşam mücadelesi vermeye devam ediyorlar. Yeryüzündeki kardeşlerine seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Yalınayak çocukların yüzlerindeki tebessüm ve gözlerindeki parıltıyla veda ediyoruz kampa.
Medresede eğitim gören yetim öğrenciler ve öğretmenleri ile beraber
Medresenin hocası üstad Nuru'l Emin ile Röpörtaj yaparken
Medreseden öğrencilerle
Üstad Nuru'l Emin ve öğrenciler
Medresede sahur
Kampın mescidinde sabah namazını bekleyen öğrenciler
Elektriğin olmadığı kampta ihtiyaç duyulduğunda aydınlatma akü ile sağlanıyor
Mescitte namaz vakitlerini gösteren çizelge
Su kuyusu
Kampta yollar çamur
Yağmurdan evleri korumak için kamp sakinleri evlerinin üzerine naylon torbalar geriyor
Her şeye rağmen yüzlerindeki gülümsemeyle kampın çocukları
Çoğunun ne terliği ne ayakkabısı var
Bir çoğunun giyecek kıyafeti dahi yok...
Bizi uğurlamaya geliyorlar kampın çıkışına kadar