Dolar

34,8744

Euro

36,7325

Altın

3.040,44

Bist

10.122,52

İçimizdeki İranlılar!

Siyaset kulislerinde Türkiye’deki İran etkisi konuşuluyor. İran uyruklular birçok suç kaleminde Türkiye’yi çoktan etkisi altına almış. İstanbul’daki yabancı yankesicilerin yüzde 98’ini İranlıların oluşturduğu iddia ediliyor.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-07-23 10:33:59

İçimizdeki İranlılar!
‘Türkiye her zaman benim için ikinci adres oldu. Küçüklüğümden beri yasal olmayan yollardan girdim çıktım. Kaçakçılık yapıyordum. Çay, sigara, şeker gibi şeyler. Daha sonra İstanbul’a geldim. Burada İranlı arkadaşlarla tanıştım. Onların yaptığı işi yapmaya başladım. Kazancı iyi. Zahmetsiz bir iş; yakalanmamak yeterliydi. Yakalananlar zaten sınır dışı ediliyor. Giden tekrar geri gelebiliyor. İstanbul’da artık bazı önemli yer altı suçlarında İranlılar etkin. Daha çok eleman olarak çalışırlar. Ben üç defa yakalandım, yeni pasaportla terkar yasal yoldan Türkiye’ye giriş yaptım. Ben sizin ‘yankesici’ dediğiniz sektörde çalışıyorum. Ama İranlılar her türlü işde var.”

Cemal Salih, 29 yaşında bir İranlı. Türkçe’yi gayet güzel konuşuyor. Aksanlı Türkçesi ile kendini Vanlı olarak tanıtıyor ve elbette bu şehre dair genel bilgilere sahip. Ama bazen hiç Türkçe bilmeden iş yapmak gerekiyormuş. Tırnakçılık veya yankesicilik denilen işleri yapıyor. Bu yüzden Cemal Salih kod adını kullanıyor. Türk polisinden çok İranlı bazı arkadaşlarından çekindiğini söylüyor. Sebebini şöyle açıklıyor: “Polis bizi alıp bırakır. Ama bazı İranlılar devrim muhafızı olarak burada görev yapar. Deşifre olmak sıkıntı oluşturabilir.”

Cemal Salih’in anlattıkları düşündürücü. Türkiye’de son dönemde baş gösteren ‘İranlılar’ tartışmasını haklı çıkaracak cinsten. İddiaya göre, yasa dışı yollardan Türkiye’ye giren İranlıların sayısı yıldan yıla artıyor. Hatta Tahran bu artan nüfusu, siyasi ve sosyal nüfuz amaçlı kullanıyor. Peki bu iddialar doğru mu? Üniversite eğitimi için gelen öğrencilerle, belirli üniversitelerde çalışmaya başlayan akademisyenleri değerlendirme dışı tutuyoruz. Fakat legale paralel illegal alanda artan sayı ve faaliyetlere bakmak gerekiyor. Mesela, birçok suç başlığında İranlılar ilk sıralarda yer alıyor. Suç ivmesindeki artışın, bazı yerlerde sosyolojik ve toplumsal sorunların kaynağı olmaya başladığı söyleniyor. Kadın ticareti (fuhuş), insan kaçakçılığı, yankesicilik, terör, uyuşturucu başlıkları öne çıkıyor.

Tahminlere göre Türkiye’de 1 milyona yakın kaçak İranlı var. İstanbul dışında Antalya, Kars, Iğdır, Hakkari, Mersin, Hatay, Gaziantep gibi şehirlerde yaşıyorlar. Kaçak gelen İranlıların bir suç şebekesine bulaşma veya bu tür şebekeler kurma oranları dikkat çekici boyuta ulaştı. Emniyet ve Jandarma kayıtlarına göre bazı suçlarda İranlıların baş sıralarda bulunuyor.

Tırnakçılık (yankesicilik) dünyanın her yerinde yerliler tarafından yabancı turistlere yönelik yapılır. Ancak Türkiye’de durum farklı. Özellikle İstanbul’da yabancıların yerlileri ‘çarptığı’ tespit edildi. Aslında kanunen ‘nitelikli hırsızlık’ olarak değerlendirilen yankesicilik Türkiye’de giderek azalıyor; fakat bu suçu işleyenlerin içindeki İranlı oranı çarpıcı biçimde artıyor. İstanbul Emniyeti’nde görevli Dr. İrfan Demir’in ‘Uluslararası Güvenlik ve Terörizm’ isimli dergide yayımlanan makalesinde yankesicilik konusunda detaylı bilgilere yer veriliyor. Demir, İstanbul’da yakalanan yabancı şahıslar üzerinde yaptığı araştırmaya göre, yankesicilik yaparken yakalananların yüzde 98’i İranlı, yüzde 2’si ise Gürcü. Oranlar bu konuda ciddi sosyolojik çalışmalara ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Tırnakçıların yaşı 18 ila 69 arasında değişiyor. Cinsiyet dağılımına bakıldığına yüzde 15,3’ü kadın yüzde 84,7’si erkek. Şahısların yüzde 52’si grup halinde yüzde 48’i münferit çalışıyor. Yüzde 28’inin bir başka suçtan kaydı bulunurken, yüzde 32’sinin cezaevi geçmişi var. Yakalanan şahıslar yapılan işlemlerden sonra sınır dışı ediliyor. Ancak aynı şahıslar başka bir pasaportla İran’dan tekrar Türkiye’ye giriş yapıyor. Tek yapmaları gereken başka birisine ait pasaporta 100 dolar verip kullanmak ya da 800 dolara yeni pasaport çıkarmak. Üçüncü şık ise İran’da ölen birisinin pasaportunu 400-500 dolara kiralamak.

Yankesiciliğin en çarpıcı örneğini kısa süre önce Edirne’de yaşandı. Polis kıyafeti giyen 6 İranlı arabaları durdurarak haraç alırken yakalanmıştı. İranlıların bu taktiği kısa sürede deşifre oldu.

İran uyrukluların içinde başı çektiği diğer bir kalem kadın ticareti (fuhuş). Hem bu ticareti yönetenlerin hem de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne fuhuş amaçlı yayılan çok sayıda kadının İran uyruklu olduğu tespit edildi. İki bölgede fuhuş yapan İranlı kadınların oranı son 5 yılda artış gösteriyor. Güvenlik birimlerinin tespitlerine göre, İranlı kadınların yoğunlukta olduğu iller Iğdır, Hakkâri, Siirt şeklinde sıralanıyor. İlçeler bazında değerlendirildiğinde ise fuhuş yapan İranlı kadınların oranı bazı yerlerde yüzde 99 seviyesine; Doğubayazıt ve Yüksekova bunlardan ikisi. Mersin, Antalya hattı boyunca fuhuş yapan İranlı kadın oranı son iki yılda yüzde 15’ten yüzde 19’a çıkmış. Emniyet verilerine göre, İstanbul’da fuhuş yapan kadınlar arasında İranlıların sayısında da artış gözleniyor. Haklarında işlem yapılan bin 300 kadının yüzde 5’i İran uyruklu. Bu oran bir yıl önce yüzde 3’tü.

İran uyrukluların karıştığı suçlardan bir diğeri insan kaçakçılığı. Daha çok İran üzerinden gelen insanlar Batı’ya geçişte İranlı tacirlerin ağına takılıyor. Ama Türkiye içinde insan kaçakçılığı ağında da İranlılar var. Türkiye’de insan kaçakçılığı yaparken yakalananlar arasında İranlıların oranı 2007’de yüzde 10’du. Oran 2012’de yüzde 21’e çıkmış. Hayvan kaçaklığında da İranlılar etkin. Son 5 yılda bu kalemde 2 bin İranlı hakkında işlem yapıldı. Sigara, çay, mazot gibi kalemler ise artık sıradan ve normal karşılanıyor.

İran ile ilgili söylenen ancak pek izine rastlanmayan veya gizli tutulan casusluk faaliyeti ile ilgili bilgi bulmak zor. Ancak şunu söylemek mümkün; devletin güvenlik kayıtlarına geçmiş bir veri var. O da son 2 yıl içinde aralarında öğrenci, esnaf ve din adamı gibi sıfatlarla Türkiye’de bulunan 10 İranlının casusluk şüphesi ile sınır dışı edilmesi.




Uyuşturucu trafiği arttı


Aslında İranlıların belki de işledikleri suç kaleminde en çarpıcı olanı uyuşturucu ile ilgili. Burada şaşırtıcı olan Türkiye-İran arasındaki diplomatik ilişkiler yoğunlaştıkça uyuşturucu ticaretinde artış yaşanması. 2007’de Türkiye ile İran arasında Mutabakat Zabtı imzalanmasıyla iki ülke arasında yeni bir dönem başladı. İki ülke arasındaki ticaret ve serbest dolaşımı kapsayan mutabakat ile serbest dolaşım arttı. Ancak sınırların güvensiz oluşu ve kolay geçişler güvenlik zafiyeti doğurmuş. Bu sorunlardan biri de uyuşturucu trafiğinin mutabakatla birlikte hızlı bir ivme kazanması. Emniyet’in Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM) verileri her şeyi ortaya koyuyor. Buna göre, 2007’den sonra İran üzerinden Türkiye’ye yapılan uyuşturucu ticareti arttı. Yakalanan yabancı uyrukluların içinde İranlıların oranı yüzde 34 düzeyine çıktı. 60 ayrı ülkeden yakalanan olduğu hesap edildiğinde yüzde 34’lük pay hayli yüksek bulunuyor. KOM’un hazırladığı raporda şu cümlelere yer veriliyor: “Türkiye-İran arasındaki iyi ilişkiler hep istismar edildi. İranlı uyuşturucu tacirleri Türkiye üzerinden daha çok uyuşturucu taşıdı. Ancak Türkiye’deki yakalanmalar ciddi artış gösterince bu trafiği rahatsız etti. İran’dan bilgi ve istihbarat paylaşımı alınmadı. İran’da yakalanan uyuşturucu oranı genelin yüzde 7’sinde kaldı. Bu da İran’ın Türkiye üzerinden kirli bir ağ oluşturmak için diplomatik ilişkileri kalkan olarak kullandığını gösterir bir durumdur.”

HAŞİM SÖYLEMEZ / Aksiyon 

Haber Ara