İngiltere, AB üyeliğinde nasıl bir yol izleyeceğini tartışıyor

İngiltere'nin AB'den ayrılma tartışmaları son iki haftadır kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Muhafazakar Parti hem kendi içinde hem de sağ partilerin desteğiyle halk arasında gittikçe güçlenen AB karşıtlığına karşı AB referandumunu geçen hafta meclis gündemine getirmişti. Muhafazakar milletvekilleri, İngiltere'nin Avrupa Birliği içindeki geleceği hususunda referandum ile halkı görüşlerini ifade etmeye çağırmıştı.

2017'de AB üyeliğini oylamaya götürmeye yönelik yasa tasarısı sunan Muhafazakar Parti'nin en genç milletvekili James Wharton, ülkedeki milyonlar adına hareket ettiğini ifade ederken ayrıca kamuoyunun Avrupa'ya bakışının değiştiğini ve İngiltere'nin üyeliğiyle alakalı oybirliğinin olmadığını iddia etmişti.

Yasa tasarısıyla alakalı muhalefetteki İşçi Partisi'nin Gölge Dışişleri Bakanı Douglas Alexander referandum tarihinin keyfi olarak belirlendiğini ve referandumun milli çıkarlara uymadığını belirtti.

İngiltere'nin Muhafazakar başbakanı David Cameron ise Wharton'un yasa tasarısına tam destek verdiğini ifade ederek Avam Kamarası'nda gerçekleşen tartışmalara katılmıştı. Başbakan teamüllerin aksine parlamentodaki tartışmalara katılarak görüşmelere ne kadar değer verdiğini göstermişti.

2017 AB Referandum tartışmalarının gölgesinde dün Open Europe (Açık Avrupa) düşünce kuruluşunda İngiltere'nin AB'ye bakışını değerlendiren Dışişleri Bakanı William Hague AB'den ayrılmanın bedelinin ağır olacağını ifade etti ve İngiltere'nin ticaretine ve tesir gücüne büyük bir zarar vereceğini söyledi. AB'nin reforma ihtiyacı olduğunu belirten Hague, reform sürecine giren bir AB'den hiç bir zaman ayrılmak istemeyeceklerini ifade ederek tartışmaların AB reformu üzerine yapılması gerektiğini söyledi. Ortak Pazar sayesinde daha güçlü olduklarını da ifade eden Hague AB üyesi bir İngiltere'nin dünya siyasetinde daha etkili olduğunun farkında olduklarını da ifade etti.

İngiltere Başbakanı David Cameron'un Ocak ayında başlattığı yeni AB ve referandum tartışmaları özellikle Brüksel ve Londra'nın güç paylaşımının yeniden gözden geçirilmesi vergilendirme, tarım, iş hukuku ve adalet konularının yeniden düzenlenmesi üzerine yoğunlaşıyor. Fransa ve Almanya ise İngiltere'nin bu tavrını menüden hoşuna gideni seçen titiz gurmelere benzetip AB'yi İngiltere'nin yeniden şekillendirme çağrılarına direnç gösteriyor.