Bir nokta,

Meclis tatile girdi ama çözüm sürecinin ikinci aşamasına geçilmesini sağlayacak, demokratikleşme paketi Meclise sunulmadı.

Bir eleştiri;

PKK geri çekilmesine rağmen, iktidar çözüm paketini Meclis'e sunmamakta direniyor.

Buna Kandil'deki değişiklikleri, PKK sertleşiyor yorumlarını ve KCK/şehir yapılanması adı altında yüzü maskeli militanların Cizre'de, Lice'de yol kesip kimlik kontrolü yapmasını ekleyin.

Ortaya ne çıkıyor?

Çözüm değil, çözümsüzlük.

Gerçek öyle mi?

Değil.

Peki her şey düzgün bir şekilde yürüyor mu?

Hayır.

Çözüm kritik bir süreçten geçiyor.

Gezi olaylarıyla birlikte PKK, geri çekilmede frene bastı.

Zaten Kandil'in, Öcalan'a cevabında, 'Geri çekilme en az 2 yılda tamamlanır' deniliyordu. Öcalan'ın, 'Derhal çekilin' talimatı üzerine geri çekilme başlamıştı.

Buna rağmen bazı gruplar pasif direniş içindeler.

Murat Karayılan, bunun için HPG'nin başına getirildi.

Öcalan'ın PKK yönetiminde değişiklik yapmasının bir nedeni bu.

'Önderliğin kararı, kararımızdır' denilmesine rağmen, PKK bildiğini okumaya başladı.

Çözüm sürecinde karakol inşaatı basıp adam kaçırma, şehirlerde kimlik kontrolü dahil 48 eylem yaptı.

PKK'dan samimiyet beklemiyorum ama vuruşa vuruşa çözüme ulaşılır mı?

Ama PKK bunu hep yapıyor.

Çözüm süreci, 'Basamak teorisi' ile izah edilmişti.

Şimdi dönüp, 'İkinci aşamanın başlaması için demokratikleşme paketi Meclise sunulmadı' diyenlere hatırlatmak istiyorum.

Siz birinci basamağı çıktınız mı ki, iktidardan çözüm paketi bekliyorsunuz?

Güven verecek şekilde geri çekilme işlemini tamamladınız mı?

Tamamlamadığınızı İmralı da biliyor.

Öcalan, PKK yönetimine bunun için müdahale etti.

Aslında, iktidarın üzerinde çalıştığı geniş kapsamlı bir demokratikleşme paketi var.

Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında yapılan 2.5 saatlik toplantıda, enine boyuna tartışıldı ve 'Çözüm süreci olmasa da biz Türkiye'nin demokratikleşmesi adına bu değişiklikleri yapmayacak mıyız?' şeklinde ortak bir kanaat oluştu.

Zaten Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı bir 'paket' vardı. Bu Alevi kardeşlerimizi de içine alacak şekilde genişletildi.

Ama yüzü kapalı PKK'lıların yol kesip kimlik kontrolü yaptığı, silahlı unsurların 'Şehitlik' törenleri düzenlediği bir sırada hangi siyasi iktidar böyle bir paketi Meclis'e sunabilir?

Çözüm aynı zamanda sorumluluk ister.

PKK'nın bu şımarıklığı çözüm sürecine zarar verecek boyutlara ulaştı.

Bu sadece bir şımarıklık değil, PKK, bölge halkına, 'Bakın biz dağdan çekiliyoruz ama şehirlerde daha güçlenerek geliyoruz' mesajını vermeye çalışıyor.

Çözümden sonra da bölgenin patronu benim korkusunu yerleştirmeyi amaçlıyor.

1.Habur vakası, PKK'nın çözümü şova dönüştürme çabası nedeniyle yaşanmıştı.

Bir gün sonra Avrupa'dan iki uçak dolusu PKK'lı Türkiye'ye gelecek ve çözüm sürecine katkı adına teslim olacaktı.

Ama Habur'da Türkiye'nin kimyasını bozan zafer sarhoşluğu, her şeyi mahvetti.

Kürt sorununu çözülüyor derken, Türk sorunu ortaya çıkıyor kaygısıyla frene basıldı.

Ardından Oslo belgelerinin yayınlanması ve Silvan baskını ile PKK, sürecin altına dinamit koydu.

Ne oldu? Habur'la çözüm süreci arasında geçen zaman zarfında şiddet tırmandı, 1620 cana mal oldu.

PKK bir kez daha aynı şeye oynuyor.

Bu kez hedefleri, '2. Habur vakası'

Böylece çözümü içeriden dinamitlemek istiyorlar.

Bunu da sadece Türkiye'ye karşı yapmıyorlar, Öcalan'a karşı yapıyorlar.

Çözüm sürecini sabote etmeyi amaçlayan bu taşkınlıklar Öcalan'ın elini güçlendirmez tam tersine onu adaya gömer.

Sanıyorum PKK da buna oynuyor ama Öcalan ve çözüme inanmış Kürt halkı buna izin verir mi?

Vermez.

Başbakan Erdoğan'da ve İmralı'da çözüm iradesi devam ettiği sürece, başarılı olamazlar.