'Mısır'da talepler de ordu da değişmedi'
Mısır'ın seçilmiş lideri Muhammed Mursi'nin ordunun darbesinin ardından devrilmesiyle Mısır'da tansiyon her geçen gün yükseliyor; ölen insanların sayısı artıyor. Mısır bu sürece nasıl geldi, Müslüman Kardeşlerin hataları ne, ordunun Mısır toplumundaki yeri nedir, dünya buna nasıl bakıyor, bundan sonra ne olur? Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Ortadoğu ve Mısır üzerine çalışan Prof. Dr. Fulya Atacan, Mısır'da yaşanan süreçle ilgili bianet'in sorularını yanıtladı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-07-10 11:28:32
"Mısır'da insanlar bugün inmedi sokağa. 2011'den beri ölüyorlar, o zaman gözünü kapayanlar şimdi gözünü açtılarsa o zaman sormalıyız niye bu kadar körler."
Böyle diyor, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Ortadoğu ve Mısır üzerine çalışan Prof. Dr. Fulya Atacan.
Prof. Dr. Fulya Atacan, Mısır'da yaşanan süreçle ilgili bianet'in sorularını yanıtladı.
Sondan başlarsak Mursi yandaşlarının ordu tarafından açılan ateşle hayatını kaybetmesi beklenen bir durum muydu?
Çok şaşırtıcı değil. 25 Ocak'taki geçişin ordunun denetiminde sağlanmasında herkes hemfikirdi. Ama sistemin değişmediğini gören bugünün muhalefetindeki Tahrir'de olan sol ve bazı liberal gruplar askerle çatışmaya girdiler. Askerler onları da herkesin gözünün önünde öldürdü. O çatışmaları da pek çok kişi görmezden geldi. Arkasından seçim oldu. Bugün de Müslüman Kardeşler'e yani Mursi yandaşlarına karşı yine ordu arkadan dolanarak müdahale etti. Bakınca değişmeyen tek unsur ordu.
Mısır'da ordunun nasıl bir yeri var?
Toplumda orduya bizim evlatlarımız da asker diye bakılıyor. Kendi siyasal yapısı içinde Hür Subay Darbesi yani Nasır'dan itibaren önemli bir ayak. Bugüne kadar siyasette aktif ve görünür değildi ama önemliydi.
Türkiye'deki ordudan biraz farklı olarak ekonomide çok güçlü, yaygın bir yatırım sistemi var. Sedat ve Mübarek'in yaptığı işbirliği ile ordu ve yöneticilerine bir alan açıldı; ekonomide ordu güçlü bir aktör oldu. Ama sıradan insanların gözünden ordunun meşruiyeti bu ekonomik güçten değil, vatanın ordusu olmasından geliyor. Türkiye'de olduğu gibi Mısırlının gözünde de vatanı koruyan ordu. Bu bazı grupların (solcular ve bazı liberaller) gözünde çok sarsılmış olmasına rağmen, şimdi Müslüman Kardeşler için de öyle ama 85 milyonluk nüfus için aynı şey geçerli değil.
Orduyu istemeyen grupların Tahrir'deki o kalabalığın içinde itirazları yeterince görülüyor mu?
Tahrir'de gördüğümüz görüntü çok geniş muhalefet gruplarını temsil ediyor. Şu ana kadar ortak noktaları Mursi gitsindi. İçlerindeki farklı grupların hem ordu hem de Mısır'ın geleceğine dair görüşleri aynı değil. Tahrir'i çok geniş bir koalisyonu gösteriyor ama bu siyaset alanında aktif bir koalisyon anlamına gelmiyor.
Soru sizin ne kadar bakmaya niyetli olduğunuzla ilişkili. Anlamak için bakıyorsanız görünür ve aktifler ama diğer türlü bakarsanız görmezsiniz.
Ordu görevini tamamlayınca çekilecek mi?
Ordu çekiliyormuş gibi görünecek. Ama bu sistemde tek omurga olduğu gerçeğini değiştirmiyor Türkiye'de bunu bizlerin daha iyi anlaması lazım.
Mısır halkının ordunun gücünü azaltmak gibi bir isteği var mı?
Henüz yok. Belirli gruplarda var ama bütüne baktığınız zaman Mısır'da hakim bir görüş diyemeyiz.
Peki bugüne nasıl gelindi?
Çok zor bir dönemdi. Temel mesele bazıları Mısır'ın hala eski sistem içinde yönetileceğine inanıyor. O yüzden çok keskin bir iktidar mücadelesi var son iki senedir. Kazananı henüz ortada yok. Müslüman Kardeşler yönetimini de bu mücadele etkiledi ama bu demek değil ki Mursi yönetimi hatalar yapmadı. Çok büyük hatalar yaptı. Mursi yüzde 50 oy ile iktidara geldi ama bu oyun en az yüzde 25'i başka gruplardan Mübarek yanlılarına oy vermemek için veren insanlardan geldi. Mursi'nin bu kesimler yokmuş gibi davranması çok ciddi problemler yarattı.
En temel problem neydi?
İnsanlar sistemin değişmesini istiyor; bu talep yokmuş gibi davranıldığı sürece bu çatışma süreci devam edecek. İnsanlar 2011 Ocak'tan bu yana hala aynı şeyleri talep ediyor.
Nedir bu talepler?
Ekmek, özgürlük, sosyal adalet hala en temel talep. Ekonomi çok kötü, hayat çok zor. Bu konuda kesin çözüm isityorlar ama neoliberal politikalarla istemiyorlar. Özgürlük istiyorlar; kimisi bu özgürlüklerin dini nedenlerle kısıtlanabileceğini, kimisi kısıtlanamayacağını söylüyor. Kimisi sendikal örgütlüğün önündeki engellerin kaldırılması, kimisi ifade özgürlüğü, kimisi sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının engellemesini birincil özgürlük talebi olarak görüyor. Bütün olarak bakınca istenen tamamen özgürlük. Ekmek ve özgürlüğü yanyana koyunca sosyal adalet talebini anlamakta zorlanmıyoruz. Bu taleplerin hiçbirinde ileri gidiş olmadı.
Ya geri gidiş?
Zaten her şey çok kötüydü de insanlar isyan etti. Sıfır noktasıydı, gerisi yoktu. Şimdi insanlar daha korkmadan konuşuyor ama hepsinin bir bedeli var. Çok insan öldü; hala ölüyor. Mursi'nin başarısızlığı da burada en ufak bir ilerleme kaydedemesi. Anayasada kökten bir değişiklik yerine modifikasyona gittiler. Şimdi de yine aynı şekilde modifikasyon yapacaklar. Ve bu da yeni çatışmalara neden olacak.
Türkiye, ABD, AB, Katar, Suudi Arabistan ve İsrail ekseninde nedir durum?
Bu saydıklarınızın hiçbiri Mısır'da köklü bir sistem değişikliği istemiyor. Hepsi, idare edilebilir, yönetilebilir, kontrol altında tutulabilir bir Mısır istiyor. Darbe dedik, demedik kısa vadeli bir tartışma. Mısır halkının da bu umrunda değil. Suudi Arabistan başından beri İhvan'a karşıydı, Katar destekler konumdaydı ama ikisinin patronu Washington'da oturuyor. Oradan keskin bir şey gelmediği sürece Katar da hatta girer. Tutumlarına çok fazla anlam yüklemek temel ilişki biçimini yok saymak demek.
Türkiye'deki Mısır tartışmasını nasıl buluyorsunuz?
Vallahi darbe Türkiye'de oldu zannettim. İnanılır gibi değil, bir olay bir ülkedeki bütün televizyon programlarını günlerce meşgul ediyorsa ve Mısır sizin birinci ticari ve siyasi partnerimiz değilse anormallik sizdedir.
Neden anormallik var?
Birincisi, dış politika açısından Türkiye için hiç tartışmasız Suriye'den sonra büyük bir çizik. Büyük hayallerle yapılan dış politikanın çöktüğünü gösteriyor. Darbe devam ederse Mısır'ın Türkiye'ye kibar olmayacağını en azından Mısır'daki herkes biliyor. İkincisi kendi içimizdeki sorunları açıkça tartışabilecek cesaretimiz olmadığı için başkaları üzerinden konuşuyor olabiliriz. İkisi dışında başka bir seçenek anlamlı değil.
Peki bundan sonrası için Mısırlılar ortak bir lider konusunda nasıl anlaşacak?
Bir sene önce de Tahrir'deki gruplar seçimleri meşru görmüyordu, askeri yönetim altında geçişi meşru görmüyordu, devlet başkanını meşru görmüyordu ama hepsi oldu. Şimdi her şey tersine döndü ama aynı filmi iki kez izler gibiyiz.
Çok farklı gruplardan bahsediyoruz; bunun ortak bir lideri olamaz. AKP, CHP, MHP, BDP'yi yan yana koyup ortak lider istemek anlamlı değil. İttifak yapıp biri üzerine uzlaşabilirler belki ama bilemiyoruz. Ama bizim görmediğimiz bilemeyeceğimiz bir takım pazarlıklar perde arkasında devam ediyordur.
Son söz?
Mısır'da insanlar bugün inmedi sokağa. 2011'den beri ölüyorlar, o zaman gözünü kapayanlar şimdi gözünü açtılarsa o zaman sormalıyız niye? Hem sağ, hem sol hem akademisyenler herkes için geçerli bu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara