Mısır'ın 'en uzun' haftası
Mısır, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'nin darbeyle görevden uzaklaştırılması üzerine sıkıntılı bir döneme girdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-07-09 16:38:06
Mısır ordusunun Tahrir Meydanı'nda Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi karşıtı gösterilerle başlayan olaylara çözüm bulunması için tanıdığı 48 saatlik sürenin 3 Temmuz'da dolmasının ardından ordu yönetime el koydu. Savunma Bakanı General Abdulfettah es-Sisi, mevcut anayasanın askıya alındığını ve seçim yapılıncaya kadar Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'un cumhurbaşkanlığı görevini yürüteceğini açıkladı.
Geçiş döneminde teknokratlardan oluşan ulusal uzlaşı hükümeti kurulacağını dile getiren Sisi, yaptıkları müdahaleyi "Halkın orduyu göreve davet ettiğini hissettik" diye savundu. Diyalog çağrıları yaptıklarını bu çağrıya muhalefetin uyduğunu fakat Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'den yanıt alamadıklarını öne süren Sisi, ordunun siyasetten uzak duracağı sözünü verdi. Sisi, yönetime el koyma sürecinin kendilerine destek veren gruplarla "uzlaşı" sonucunda gerçekleştiğini açıkladı.
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise müdahaleye direnerek "Silahlı Kuvvetlerin açıkladığı uygulamaların tüm yönleriyle askeri darbe niteliği taşıdığını ve söz konusu askeri darbenin Mısır'ın sivil ve demokratik bir ülke olmasını isteyen Mısır toplumu tarafından kabul edilemez olduğunu" ifade etti. Mursi'nin Mısır halkına "darbeye karşı durun" çağrısıyla ülke tarihinin en çalkantılı günleri başlamış oldu.
Liberal ve sol partilerin darbe ittifakı
4 Temmuz'da, liberal ve sol eğilimli partileri bünyesinde barındıran Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (UKC) Sözcüsü Muhammed el-Baradai, "Ordunun ülkedeki krizi sonlandırmak amacıyla ortaya koyduğu yol haritası, 25 Ocak devriminin gidişatını düzeltme amacını taşıyor. Gelin, herkesi içine alan bir devlet ve adil bir anayasa inşa edelim" sözleriyle darbenin meşruiyetini savundu.
Selefi eğilimli Nur Partisi Genel Sekreteri Celal Merre da darbeye desteğini ifade ederek, Savunma Bakanı Sisi'nin açıklamalarını, "Mısır'ı kaostan kurtarmak için onayladığını" ifade etti. Merre'nin, müdahalenin birçok kesimin uzlaşma çabalarına cevap verilmemesi nedeniyle yapıldığını öne süren ifadeleri, parti içinde ilerleyen günlerde ayrışmalara neden olan büyük tartışmalara yol açtı.
Darbenin hemen ardından, Başbakan Hişam Kandil hakkında uzun süredir devam eden dava, Mısır Temyiz Mahkemesi tarafından aniden sonuçlandırıldı. Mahkeme, devlete ait Nil Pamuk Çırçır Şirketi (NCGC) çalışanları hakkında verilmiş kanuni hükmü uygulamadığı gerekçesiyle Kandil'i 1 yıl hapse mahkum ederek görevinden aldı.
Ordunun yönetime el koyması, Kahire ve İskenderiye'de Mursi'yi destekleyenler ile karşıtları arasındaki çatışmaları tetikledi. Olaylarda 11 kişi öldü, yaklaşık 500 kişi yaralandı. Munifiye'de Müslüman Kardeşler'e ait ofis ve evlere saldırıldı. Marsa Matruh kenti emniyet müdürlüğünü hedef alan roketli saldırıda 6 polis hayatını kaybetti.
ABD ve Avrupa darbeye "darbe" demedi, Suudi Arabistan orduyu tebrik etti
ABD'nin gelişmelere tepkisi merak edilirken, Başkan Barack Obama'dan temkinli mesajlar geldi. Mısır ordusunu kapsayıcı ve şeffaf bir süreç üzerinden mümkün olan en kısa zamanda tam otoriteyi tekrar demokratik yollardan seçilmiş bir sivil hükümete geri verme yolunda hızlı ve sorumlu şekilde eylemde bulunmaya davet eden Obama, Mursi ve destekçilerine yönelik keyfi tutuklamalardan kaçınılmasını istedi. Obama, ABD'nin Mısır'daki iç gelişmeler konusunda tarafsız olduğunu "demokratik süreci ve hukukun üstünlüğünü" desteklediklerini kaydetti. Obama'nın en belirgin ifadeleri "ordunun Cumhurbaşkanı Mursi'yi iktidardan indirme ve Mısır anayasasını askıya alma kararından derin endişe duydukları" oldu.
Avrupa Birliği'nin (AB) ve Avrupa ülkelerinin tavrı ABD'ninkine paralel gelişti. Brüksel'den yapılan açıklamada taraflara demokratik sürece dönmeleri çağrısında bulunuldu. Ordunun müdahalesine dair herhangi bir eleştiriye yer vermeyen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, "Umarız yeni yönetim bütünüyle kapsayıcı olur" dedi. "Temel hak ve özgürlüklerin ve hukukun üstünlüğünün güvence altına alınması gerektiğini" vurgulayan Ashton, şiddet olaylarını kınadı.
Olayı darbe olarak nitelemese de Avrupa'da ton farklılığı olan tek ülke İngiltere oldu. Dışişleri Bakanı William Hague, Mısır'da sorunların çözülmesi için askeri müdahale yolunun kullanılmasını desteklemediğini söyledi.
Birleşmiş Milletler'den beklenen tepki ise Genel Sekreter Ban Ki-mun'un ABD ve AB ile benzer içerikli açıklamasıyla geldi. Ban, ordunun devlet işlerine müdahalesinin endişe verici olduğunu, sivil yönetimin bir an önce güçlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, "Demokratik prensiplerle uyumlu bir şekilde sivil yönetimin bir an önce güçlendirilmesi hayati önemdedir" dedi.
Darbeye dış dünyanın tepkileri arasında en fazla ilgi çekeni Suudi Arabistan'ınki oldu. Kral Abdullah bin Abdulaziz, Savunma Bakanı Sisi ve geçici Cumhurbaşkanı Mansur'a tebrik mesajları gönderdi.
Son dönemde Suriye konusunda Batı ülkeleri ile büyük görüş ayrılıkları yaşayan Rusya, Mısır olayları karşısında Batı'ya yakın bir tutum sergiledi. Rus Dışişleri, Mısır halkının daha iyi ve özgür yaşam, demokratik yenilenme çabalarına destek olduğunu belirterek Mısır siyasi güçlerine sabır göstermesini telkin etti.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Mısır'daki olayları fırsat bilerek, Müslüman Kardeşler deneyiminin başından beri başarısız olduğunu, yaşananların "siyasi İslamın politik çöküşü olduğunu" iddia etti.
Gelişmelerin çok yakından izlendiği Türkiye'deki siyasi partiler, müdahalede karşısında aynı paydada buluştu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Mısır'daki askeri darbeyi kınayan bir bildiri yayımladı. AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin imzaladığı bildiride, "Yetkisiz bir şekilde gasp edilen iktidar derhal halka iade edilmeli" çağrısı yapılarak, "dünyadaki bütün demokratik kurum ve kişilerin, içinde insan hakları ihlali potansiyeli barındıran böylesi girişimlere karşı açıkça tavır alması" gerektiği uyarısında bulunuldu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş bir cumhurbaşkanının ordunun müdahalesiyle görevinden alınmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Ordu cumhurbaşkanı atadı
Ordunun ilk icraatlarından biri Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'un geçici cumhurbaşkanlığına getirilmesi oldu. Mansur, darbe sonrası dönem için yaptığı konuşmada, "Niyetimiz halkın yolundan gitmek ve insanların adalet içinde yaşamasını sağlamak" sözleriyle güvence vermeye çalışırken, devrimin öncülüğünü halkın yaptığını ileri sürdü. Mansur, ordunun darbesinin "yargı bağımsızlığına uzanan elleri de engellediğini" iddia etti. Nitekim bu konuşmanın ardından yargı kurumundaki bazı isimler göreve iade edilmeye başladı.
Darbeyi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'na (İhvan) yönelik gözaltılar izledi. Önde gelen tüm yöneticilerine yurt dışına çıkma yasağı getirildi. İhvan'ın Rehberlik Başkanı Muhammed Bedii ve eski başkanı Mehdi Akif'in de aralarında olduğu 20 kişi gözaltına alındı. Müslüman Kardeşler orduya karşı barışcıl direnişi sürdüreceklerini, şartlar ne olursa olsun meşruiyeti geri almak adına şiddete başvurmayacaklarını duyurdu. İhvan taraftarlarının gösterilerinin başlamasıyla karşıt görüşlü gruplar karşı karşıya geldi ve çıkan olaylarda bazı kentlerde yüzlerce kişi yaralandı.
Batılıların yapmadığını Afrikalılar yaptı
Darbenin ardından Müslüman Kardeşler yöneticilerine karşı yargı mekanizmaları harekete geçti. Başsavcı Abdulmecid Mahmud, görevden alınan Cumhurbaşkanı Mursi ve İhvan liderleri hakkında, 'yabancı güçlerle işbirliği yapıp, istihbarat toplama ve firar etme' suçlamasıyla açılan davanın görülmesine karar verdi.
Bu arada Mısır'ın yeni yöneticileri ordunun müdahalesinin darbe olmadığı konusunda dış dünyaya güvenceler vermeye başladı. Dışişleri Bakanı Muhammed Kamil Amr, ABD'li mevkidaşı John Kerry'ye, "Askeri darbe söylemi, ülkedeki durumun gerçeğini yansıtmıyor" dedi. Amr, silahlı kuvvetlerin ülkenin felakete sürüklenmesini önlemeye çalıştığını, "kendini bu taleplere cevap vermek zorunda hissettiğini" savundu.
Mısır ordusu Mursi'yi gözaltında tutarken, ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'na destek verenler Rabiatu'l-Adeviyye Meydanı başta olmak üzere çeşitli yerlerde gösteriler düzenledi. Sayıları yüzbinleri bulan göstericiler, Mursi'nin göreve iade edilmesi, halkın onayladığı anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi, Yüksek Yargı Konseyi tarafından başsavcının değiştirilmesi ve en geç 2 ay içerisinde millet meclisi seçimlerinin yapılması talepleriyle meydanları doldurdu.
Batı ülkeleri Mısır'daki durumu askeri darbe olarak algılamamakta kararlı bir duruş sergilerken, Afrika Birliği, müdahalenin demokrasiyle ilişkisi olamayacağına karar vererek Mısır'ın üyeliğini askıya aldı.
Darbenin ardından Mursi destekçilerine karşı ilk kez 5 Temmuz'da silah kullanıldı. Kahire'deki Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde halka açılan ateşte 3 kişi hayatını kaybetti, 25 kişi de yaralandı. Ancak gösteriler ülke genelinde artarak devam etti. Çatışmalarda 44 kişi öldü, 159 kişi yaralandı.
Ordu tarafından göreve getirilen geçici Cumhurbaşkanı Mansur'un ilk icraatlarından biri Mısır meclisinin üst kanadı Şura Meclisi'ni feshederek yeni görevlendirmeleri öngören iki maddelik geçici anayasal kararname yayımlamak oldu. İstihbarat Başkanı Tümgeneral Muhammed Rafet Şahata, cumhurbaşkanlığı güvenlik danışmanlığına atandı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı "barışçıl direniş" adını verdiği protestolara devam ederek sokaklardaki milyonların Mursi dönene kadar meydanlardan ayrılmayacağını duyurdu.
Ekonomi de darbe yedi
Ordunun yönetime el koymasıyla ülkenin ekonomik görüntüsü daha olumsuz bir hal aldı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Mısır'ın uzun dönem yabancı ve yerel para cinsinden kredi notunu "B"den "B-"ye düşürerek görünümü "olumsuz" olarak belirledi. Fitch, not indirimine gerekçe olarak ülkedeki siyasi istikrarsızlığın ekonomide yarattığı endişeyi gösterdi. Fitch raporunda, "Siyasi ortam IMF programının gerektirdiği mali ve yapısal reformların uygulanmasını zorlaştırabilir. Belirsizlik ve siyasi gerginliğin artması durumunda mali tablo daha da kötüleşebilir" denildi.
Gerilim hızla artarken Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Genel Başkanı Saad el-Katatni ile Müslüman Kardeşler Teşkilatı Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Reşad el-Beyyumi serbest bırakıldı. Ancak ertesi gün Müslüman Kardeşler Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hayrat Şatır, şiddete teşvik suçlamasıyla gözaltına alındı; gözaltındakilerden onlarcası için de tutuklama kararı çıktı.
6 Temmuz'da Mısır'ın Sina Yarımadası'nda kimliği belirsiz kişilerin güvenlik noktalarına düzenlediği iki ayrı silahlı saldırıda 4 polis hayatını kaybetmesiyle bu bölgedeki çatışmalar dikkat çekici hal aldı. Mursi'nin görevden uzaklaştırılmasına tepki gösteren aşiretlerin eylemlerinde ertesi gün de 1 asker yaşamını yitirdi.
İlk açıklamalarında ordunun müdahelesinin kaçınılmaz olduğun savunan selefi eğilimli Nur Partisi, geçici Cumhurbaşkanı Mansur'un anayasal kararnamesine karşı çıktı. Nur Partisi, barışçıl gösteriler için sokaklara çıkan Mısırlıların kanının akıtılması, muhalif siyasetçilerin gözaltına alınması, sokaklarda 'baltacılar' tarafından işlenen suçların üstünün örtülmesine tepki gösterdi.
Darbe sonrasında geçici hükümet oluşturulması için Mansur tarafından düzenlenen ve Müslüman Kardeşlerin boykot ettiği "ulusal diyalog" toplantılarından ilk çıkan karar Muhammed Baradei'ye hükümeti kurma görevi verilmesi oldu. Ancak 6 Temmuz'da geç saatlerde kamuoyuna açıklanan karar gecenin ilerleyen saatlerinde Cumuhurbaşkanlığı tarafından bilinmeyen bir nedenle geri çekildi. Daha sonra Baradai geçici cumhurbaşkanı yardımcılığına, Mısır Sosyal Demokrat Partisi lideri ve ekonomi uzmanı Ziyad Bahaüddin de başbakanlığa atandı.
Halkın üzerine ateş açıldı
8 Temmuz'da Mısır tarihinin unutulmayacak olaylardan biri yaşandı. Kahire'deki Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde Mursi'ye destek veren ve sabah namazını kılan sivillere ateş açılması sonucu 5'i çocuk 53 kişi yaşamını yitirdi, 300'den fazla gösterici yaralandı. Mısır ordusu ise Cumhuriyet Muhafızlarının binasına girmek isteyen silahlı kişilerle çıkan çatışmada 1 subayın öldüğünü bildirdi.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı, olaydan Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Sisi'yi sorumlu tutarak, 'Mısır halkı, tekrar askeri diktatörlüğe geri dönmeyecek ve bu diktatörlüğü ikinci kez dize getirecektir' açıklamasını yaptı.
Kanlı olay, darbeyi destekleyenlerin gösterilerin yapıldığı Tahrir meydanında da tepkiyle karşılandı ve meydan bir anda boşaldı.
Geçici Cumhurbaşkanı Mansur, Cumhuriyet Muhafızları Karargahı'nın "basılma girişimi" olarak adlandırdığı olayla ilgiil araştırma komisyonu kurulması talimatını verdi. Bu arada Başbakan Hişam Kandil, ordunun yönetimi el koymasının ardından görevinden uzaklaştırılan seçilmiş ilk sivil Cumhurbaşkanı Mursi'ye istifasını sunacağını açıklayarak, "Akan kanın ardından bu görevime devam etmem imkansızlaştı" dedi. Olaya tepki gösteren Eğitim Bakanı İbrahim Ganim de görevinden ayrıldı.
Darbe sonrası yeniden yapılanma
Ordu tarafından göreve getirilen geçici Cumhurbaşkanı Mansur, geçiş dönemi için 33 maddelik anayasa yayımladı. Anayasaya göre 15 gün içinde anayasayı değiştirmek için uzmanlardan oluşan bir komisyon kurulması, bu komisyonun da "toplumla diyalog halinde" 60 gün içinde çalışmayı tamamlaması öngörülüyor. Komisyonun hazırladığı yeni anayasa taslağı cumhurbaşkanına sunulduğu tarihten itibaren, çalışma 30 gün içinde referanduma sunulacak. Anayasanın yürürlüğe girmesinden sonraki 15 gün içinde milletvekili seçimi yapılması için cumhurbaşkanı talimat verecek. En az 30, en fazla 60 gün içinde seçim yapılacak ve meclisin ilk oturumundan itibaren 1 hafta içinde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılması çağrısında bulunulacak.
Mansur'un ilan ettiği takvim, milletvekili seçimlerinin en fazla 7 ay içinde gerçekleşmesini, daha sonra en fazla 2 ay içinde de cumhurbaşkanı seçimi yapılmasını öngörüyor. Buna göre geçiş dönemi toplam 9 ay içinde tamamlanmış olacak. Anayasaya göre, milletvekili seçimi yapılıncaya kadar yasama yetkisi cumhurbaşkanında kalacak ve yasa çıkarırken başbakanın görüşünü alacak.
SON VİDEO HABER
Haber Ara