Yazıma başlarken şu hususu belirtmek isterim ki samimi olarak Selef-i Salihinin yolunu sürdüren kendilerini “Selefi” diye adlandıran kardeşlerimi tenzih ederek ve onların affına sığınarak yazdıklarımı bir kardeşlerinin “yürek yanması ve yeter artık çığlığı!” olarak kabul etmeleri dileğiyle… Yazıyı hazırlarken saat 23.30, Kahire Adeviyye Meydanındaki coşku ve direniş; darbecilere, darbe meraklılarına, İslam düşmanlarına ve dünya küfrüne verilen güzel bir mesaj… İnşallah bu direnişin gerçek zaferi getirmesini Yüce Rabbimizden dileyerek…
Konu Müslümanlar olunca Allah Resulu’nun 1400 yıl önceden ifade ettiği gibi “Küfür tek millettir.” Hadisinin ışığında tekrar tekrar “Sadakte ya Resulullah” diyoruz. Küfür; inkâr, red, örtmek, nankörlük anlamlarına gelmektedir. Herkes bu itikadi durumdan alçaklığına ve ihanetine göre bir anlam kazanmaktadır.
ABD, AB, AP, NATO olayı darbe olarak nitelendirmediği gibi olayla ilgili en erken bir vakitte demokrasiye geçişin hızlanmasını temenni etmeleri ne yaman çelişki değil mi? Mursi ve İhvan darbe ile gelmişti de halk onları uzaklaştırarak demokrasi (!) getiriyordu. Tahrif daima kelimeler ve anlamları üzerinden başlar.
“ Ey inananlar! Siz sizden olmayanları dost edinmeyin” ayeti, Allah Resulu’nun “ Kişi sevdiğiyle beraberdir.” Hadisi; Hz. Ali’nin “Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” Sözü ve daha birçok uyarı, halkı Müslüman ancak kendileri halklarına ve inançlarına hain “Suud, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Satılmış Abbas ve 2008 Furkan Savaşına ancak gözyaşı ile destek olan Zelil Arap Birliği”nin bu olay üzerine sergiledikleri tavır bizleri yanıltmadı. Her zaman ki saflarında; “ihanet ve zillet” tarafında yer aldılar.
Bu ülkelerin yöneticilerinin durduğu yeri anlamak bir noktaya kadar mümkün ancak kendilerini “Selefi” olarak adlandıran “Nur Partisi”ni anlamak mümkün değil. Kendilerini Asr-ı Saadete ve onun güzide sahabesine dayandıranların durdukları yere bakıldığında; Allah’tan utanmayan bu zavallı Müslüman müsveddelerinin uzattıkları sözüm ona Peygamber sünneti sakallarını, yarından tezi yok sinekkaydı tıraş etmeleri, başlarına iffetli bacılarımızın tesettürünü, altlarına da etek giymeleri belki İslam nezdinde olmasa da insanlık nezdinde “korkmak bir mazeret” diye bu tavırları (Sisi’nin darbe açıklamasındaki duruşları) mazur görülecektir.
Sizler, biz Müslümanlara, “ Küfür, cihad, şahadet, Büyük Şeytan” edebiyatı yapanlar; ne zamandan beri Selef-i Salihinin yolunda olmak, Müslümanlara karşı küfre yardakçı ve yalaka olmaktır? Ne zamandan beri sahabe anlaşamadığı diğer bir kardeşine karşı İslam düşmanlarıyla işbirliği yapıp onları alaşağı ettikten sonra yerlerine gayri müslimleri iktidara taşımıştır. Selefilik, ne zamandan beri ABD ve İsrail’le aynı mekânda saf tutmanın adı olmuştur?
Ey Sisi’ye, onun şahsında onun efendilerine uşak olan Selefiliği sakal bırakmak ve şekilden ibaret gören çakma, Çin imalatı sahte Selefiler! Allah’ın ayetlerini Suud ve BAE’ye ne kadar bedel karşılığında feda ettiniz?
Siz, Müslümanların pak ve mukaddes kan ve terleri üzerinden ABD, İsrail ve onun işbirlikçileriyle hangi pazarlıkları yaptınız?
Siz ey Selefi Müslümanların yüz karası çakmalar! Şam Bölgesinin kutsallığı ve önemi üzerine güzelleme ve koçaklama dizenler! Oralarda Cihad Allah’ın bir emri de sizin desteklediğiniz darbe ve onun uşaklarının ilk icraatı; Müslümanların pak kanını akıtmak ve Refah Sınır Kapısını kapatarak Gazzeli kardeşlerimizi açlık ve ölümle terbiye etmek, sizin ve Cihad anlayışınızın hangi ilkesini oluşturmaktadır?
Hani sizin Şam Bölgesinin kutsallığı üzerine edebiyatınız nerede? Hani sizin için Filistin toprağının kutsallığı? Gözünüz aydın “darbenizin” ertesi günü ilk ziyaretçiniz İsrail güvenlik ekibinden dostlarınız pardon düşmanlarınız oldu.
Sizler İnsanlara,“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez…” hadisini tekrarlar ve teorisini öğreten değil midiniz? Bize Hz. Hüseyin, İmam Azam’ın, Ahmed bin Hanbel’in zalime ve zulmün idaresine başkaldırısından dem vuran ikiyüzlüler! Hangi nass size bu zilleti emretti?
Sizin Kur’an’dan ders almadığınız aşikâr… Üzerine bastığınız toprakların bir cilvesi mi ya da o toprakların sefih tihniyetinin size sirayet etmiş olduğu mu bilinmez ancak ihtiras, dünyalık arzu ve emeller için kardeşlerinin canına kasteden bir zihniyetin temsilcisi oldunuz… Hani O zihniyet ki binlerce yıl önce “bir Yusuf’a” kastetti, siz ise bugün “yüz binlerce Yusuf’a” kastediyor onlara kuyuları ve makberleri reva görüyorsunuz.
Evet, size biçilen rolü tamamladığınız düşüncesiyle liderlerinizden Partiniz Genel Sekreteri Celal Merre yaptığı yazılı açıklamada, “Darbenin bir numarası Genelkurmay Başkanı Sisi'nin açıklamalarını Mısır'ı kaostan kurtarmak için diğer kesimlerle beraber onayladığını, birçok kesimin uzlaşma çabalarına cevap verilmemesiyle beraber Mısır'ın yaşadığı durumlar sebebiyle bu kararı aldığını Erken cumhurbaşkanlığı seçimleri uygulaması durumunu biz yapmadık, onu başkaları yaptı. Biz Mısır'ın emniyeti ve kan dökülmemesi için hareket ettik." Diyerek günah çıkarmaya çalışmıştır. Üzülmesin gelişine destek verdiği Adli Mansur ona “günah çıkarmanın” ne kadar basit ve ucuz olduğunu öğretecektir.
Allah sizleri ıslah etsin ve tekrar kendi ipi etrafında bir araya gelmeyi bizlere nasip eylesin…(AHMEDSAİDİ)
EDİTÖR NOTU: Selefilerin önde gelen davetçilerinden Muhammed Hassan, Muhammed Hüseyin Yakub ve Ebu İshal El Huveyni'den ordu darbeyi destekleyen tv konuşması yapmalarını istemiş, reddetmişler. Rabiatu'l Adeviye'de Mursi'yi destekliyorlar.Ayrıca Selefilerin CB adayı Hazım Salah Ebu İsmail gözaltına alındı darbeye karşı çıktığı ve Mursi'yi desteklediği için..