PKK: Hükümet üzerine düşen görevleri yerine getirmiyor
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Lice’de dün meydana gelen olayda yaşamını yitiren Medeni Yıldırım’ın ailesine başsağlığı diledi. Sürecin doğru temelde ilerleyebilmesi için üzerlerine düşen görevleri yaptıklarını, ancak Türk devleti ve hükümetinin üzerine düşen görevleri yerine getirmekte ketum davrandığına dikkat çekti.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-29 15:44:35
ANF'de yer alan habere göre KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, “Esir devlet görevlilerinin serbest bırakılması ardından ilan edilen ateşkes ve son olarak Kuzey Kürdistan’da bulunan gerilla güçlerimizi Güney Kürdistan’a çekmek suretiyle zamanın ruhuna en uygun bir şekilde hareket etmekte ve Kürt halkının barışçıl yüzünü tüm dünyaya duyurmuş bulunmaktayız.
Ancak sürecin doğru temelde ilerleyebilmesi için bizler üzerimize düşen görevleri yaparken, Türk devleti ve hükümeti ise maalesef üzerine düşen görevleri yerine getirmekte ketum davranmaktadır. Her ne kadar imha amaçlı operasyonlar durdurulmuş olsa da, yeni karakol yapımları, baraj inşaları, keşif faaliyetleri ve halk hareketlerini sindirmeye dönük girişimler arttırılarak devam etmektedir” dedi.
KCK açıklamasına şöyle devam edildi:
“Diğer yandan ise özellikle de sorunun çözümünden rahatsız olan kesimlere ortamı bozmak için zemin sunmaktadır. AKP hükümetinin atmadığı her adım süreci sarsmak isteyenlere yeni şanslar tanımaktadır. Bu temelde halkın en demokratik haklarından birisi olan yürüyüşlere bile saldırılmakta, insanların evleri ve köyleri gece yarıları taranmakta, gencecik insanlar ülkenin herhangi bir yerinde şehit edilebilmektedir.
Önceki gün Dersim’in Kanoğlu Köyü’ne dönük kontra birliklerin yapmış olduğu saldırının toplumda bıraktığı izler daha taptazeyken, dün Lice’nin Kayacık Köyü’nde askerlerin barış isteyen köylüleri hunharca tarayarak Medeni Yıldırım isimli Kürt gencini katletmeleri, niyetleri daha net ortaya koymaktadır. Halkların kardeşliği yolunda halkımızın attığı adımların karşılığı, Kürdistan doğasının imhası, Kürt siyasetçilerinin ve onurunu savunan Kürt yurtseverlerinin zindanlara atılması ve bütün bunlara ‘Êdî Bes e!’ diyen Medeni’lerin katledilmesi olmaktadır.
Kürdistan’da yaşanan savaşın doruklarda seyrettiği ‘90’lı yılların başlarında dünyaya gözlerini açan Medeni Yıldırım isimli gencimiz, doğduğu topraklarda huzuru ve halkların kardeşliğini göremeden yaşama veda etmiştir. Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa Hamlesi’nin ilk şehidi olan Medeni Yıldırım’ı saygıyla anıyor, anısını Kürt halkının kurtuluş ve özgürlük mücadelesini başarıya taşıyarak yaşatacağımızın sözünü veriyoruz. Değerli Yıldırım ailesine başsağlığı diliyor, aynı olayda yaralanan tüm yurtseverlerimize acil şifalar temenni ediyoruz. Tüm yurtsever Kürdistan halkını bu vahşi katliam ve saldırılara karşı sessiz kalmamaya, Medeni Yıldırım’ın anısına sahip çıkarak demokratik tepkisini ortaya koymaya çağırıyoruz.”
‘KONFERANSLAR DEMOKRATİKLEŞMEDE ÖNEMLİ BİR ROL OYNAYACAK’
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Abdullah Öcalan’ın önerdiği 4 konferanstan birisi olan Avrupa Barış ve Demokrasi konferansının, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü yolunda önemli bir rol oynayacak, değerli bir çalışma olduğuna da dikkat çekti.
"Küreselleşmenin doruklara ulaştığı çağımızda Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin de uluslararası güçlerle bağlantılı bir durum olduğunun aşikar olduğu vurgulanan açıklamada, “Bu nedenle Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünün sadece Türkiye sınırları dahilindeki bir mücadeleyle başarılması beklenebilir bir durum değildir. Bu açıdan barış ve demokratik çözüm sürecinin yurtdışı ayağına da önemle ihtiyaç vardır. Bu çerçevede yurtdışındaki yurtsever Kürdistanlıların, Türkiyeli devrimci-demokrat çevrelerin ve yabancı dostların bir araya gelerek oluşturduğu bu anlamlı platformu selamlıyor, üstün başarılar diliyoruz” dendi.
ZÜBEYİR AYDAR: LİCE SALDIRISI ÇÖZÜM SÜRECİNİ ETKİLER
KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar da, Brüksel’deki barış ve demokrasi konferansı sırasında ANF’ye konuştu. Aydar, Abdullah Öcalan’ın demokratik çözüm sürecinde ikinci aşamayı başlattığı bir sırada Lice’de karakol inşaatını protesto gösterine askerlerin ateş açarak bir kişiyi öldürmesi ve AKP iktidarının demokratik çözüm sürecine yaklaşımını değerlendirdi.
Aydar, “Lice’deki olay düşündürücüdür. Barışçıl bir gösteri silahla bastırılıyor. Taranarak, hedef gözeterek ateş açılıyor. Şimdi böyle bir süreçte, bunu herkes değerlendirmek durumundadır. Biz de değerlendirmek durumundayız” dedi.
Halkın direk hedef alınarak ateş açıldığını vurgulayan Aydar, şöyle konuştu:
“Bunun sorumlusu hükümettir, kaçamaz. Yani hükümet başkanının (Recep Tayyip Erdoğan) Akil İnsanlar’la yaptığı toplantıdaki yaklaşımının sonucudur. Biz öyle görüyoruz.”
HALK VE HAREKET TEPKİLİ
Hükümete seslenerek bu dönemde karakolların yapımına hız verilmesinin ne anlama geldiğini soran Aydar, “Defalardır hareket adına koruculuk, karakol inşaatları, askeri hareketlilik ve keşif uçuşları konularına açıklamalar yapılıyor. Bütün bunların, bu şekilde devam etmesi sürecin ruhuna ve döneme uygun bir hareketlenme değil. Halk bu nedenle tepkilidir. Biz hareket olarak bundan dolayı tepkiliyiz” diye konuştu.
Aydar şöyle devam etti:
“Bu çerçevede Lice’de halkımıza yapılan saldırı ile burada şehadetler ve yaralanmaların olmasını kabul edemeyiz. Buna karşı her düzeyde mücadelemizi yükselteceğiz ve tavrımızı ortaya koyacağız.”
Öcalan’ın çağrısı ile başlayan ve 8 Mayıs’ta geri çekilme startı vermesiyle somutlaşan çözüm sürecinde hükümet normalde şu ana kadar parlamentodan bir karar çıkarılması gerektiğini belirten Aydar şöyle dedi:
“Yani sorunun çözümüne dair bir yol haritası ortaya koyması gerekirdi. Bu yol haritasında işte yol temizliği denilen, terörle mücadele yasası, seçim yasası, baraj sorunu, siyasi partiler kanunu, ceza kanunu, fikir özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasının bir takvime bağlanması gerekirdi.
Yine anayasa konusunda, Kürt sorununun çözümüne, anadilde eğitim ve Kürtlerin statü talebine dair artık bir takvim çıkması gerekirdi. Bir açıklık olması gerekirdi. Şimdi Akil İnsanlar’la yapılan toplantıda görüyoruz ki, Tayyip Erdoğan, ‘baraj değişmeyecek’, ‘çalışarak geçsinler’, ‘bizim reform paketimiz yok’ yönünde ifadeler kullandı. Anadilde eğitim için de ‘yeteri kadar kurs var, isteyen gidebilir’ diyor. Böyle bir yaklaşımı bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bu konuda eğer hükümet ya adım atar, yahut ta biz de gereken karşılığı veririz.”
HÜKÜMET YAPMIYORSA ZİHNİYETİNDEN KAYNAKLI
Hükümetin bu yaklaşımının bir “taktik” olmadığının altını çizen Aydar, “Bir zihniyet olayı. Anketler de halkın ezici çoğunluğunun süreci nasıl desteklediğini gösteriyor. Eğer hükümet yapmıyorsa bu zihniyetinden kaynaklıdır. Bizim hareket olarak kandırma ve oyalamayı kabul edemeyiz” şeklinde konuştu.
Hükümetin çözüm yönündeki rolüne dair inancın azaldığını ifade eden Aydar, “Kuşkusuz çözüme yönelik bir adım ortada olsaydı, halk Lice’de niye çıkıp protesto edecekti. Halk rahatsızdır ki protestoda bulunuyor. Biz hareket olarak rahatsızız ki bu konuda başka türlü konuşmak durumunda kalıyoruz. BDP de bunun için eylemlilik sürecine geçiyor. Yine Türkiye cenahında halk bu hükümetten rahatsız ki Taksim’de bu kadar insan bir araya geliyor. Bu anlamda, mevcut olumsuzlukların sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’dir. AKP, hükümetidir” diye belirtti.
Lice olayı ve hükümetin somut bir adım atmamasının süreci etkileyeceği uyarısında bulunan Aydar, “Bu süreci etkiler. Şu anda farklı bir şey söylemek istemiyorum. Ama bütün süreçleri etkiler. Hükümetin adım atmaması, bütün bir sürecin hepsini etkiler” dedi.
Hükümetin taraflar arasında varılan mutabakata uymadığı tepkisinde bulunan Aydar, durumu şöyle özetledi: “Olay şu; varılan mutabakatlara hükümet uymuyor. Eğer hükümet bu mutabakatlara uysaydı, hiçbir sıkıntı yaşanmayacaktı. Şu anda çözümün yarısı tamamlanmış olacaktı.”
HÜKÜMET MUTABAKATLARA UYMADI
Aydar, mutabakatların içeriği ve bu süreçte hükümet cephesinde beklenen adımlar konusunda da bilgi verdi. “Varılan mutabakat çerçevesinde birinci ve ikinci aşamanın sonbahar aylarına kadar bitirilmesi gerekiyordu” diyen Aydar şöyle detaylandırdı: “Bunlar hem yasal-anayasal süreç, güvenlik konuları, gerillanın tümden çekilmesi… Bu sonbahar aylarına kadar hepsinin bitmesi gerekiyordu. Ama hükümet halen hiçbir şey yapmadı. İşte parlamento da tatile giriyor. Bunu halk olarak, mücadele ve örgüt olarak nasıl seyredebiliriz?”
BU SÜREÇ TEK TARAFLI YÜRÜMEZ
Aydar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Varılan mutabakat çerçevesinde hükümet Newroz’dan hemen sonra parlamentoda bir karar alacaktı. Sonra oyaladılar, ‘işte biz ikinci aşama başlarken alacağız’ dediler. Bir hakikatleri araştırma komisyonu kurulacaktı. Bunlar olmadı. Hükümet şimdiye kadar birçok kanunda değişiklik yapmalıydı. Bunların hiçbiri olmadı. Yıllardır içerde olan tutuklular bırakılması gerekiyordu, tahliye edilmediler. Tek taraflı adımlarla bu iş yürümez; biz gerekeni yaptık, hükümet de üzerine düşeni yapmazsa bu süreç yürümez.
SON VİDEO HABER
Haber Ara