İkinci deneme 7 Haziran'da
Gezi eylemleri sırasında Erdoğan'ın Keçiören'deki evi, Başbakanlık binası ile İstanbul Dolmabahçe'ye eş zamanlı saldırı girişiminde bulunan provokatörlerin, 5 gün sonra ikinci bir deneme yaptığı ortaya çıktı. Savcılık fezlekesine yansıyan plan, erken istihbarat sayesinde önlendi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-29 08:43:13
Taksim Gezi Parkı olaylarının Ankara ayağını incelemeye alan TMK'nın 10. maddesiyle Görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen çalışmada, soruşturma evrakı tamamlandı. Savcılık dosyasında, Ankara'da 31 Mayıs-16 Haziran tarihleri arasında yaşanan 17 günlük Gezi olaylarının bilançosu ortaya konuldu. Olayları tahrik eden 11 törgütün ismine de yer verilen fezlekede, 291 kişi müşteki, 26 örgüt mensubu ise şüpheli olarak yer aldı. Savcılık, olayların 'anayasal düzeni değiştirme' amacı taşıdığını belirterek 'Kaos ortamı oluşturarak halk ayaklanması çıkartmak suretiyle Anayasal düzeni değiştirmeye yönelik eylemler olduğu anlaşılmıştır' ifadelerini kullandı.
YENİDEN İŞGAL PLANI
Ankara'da Başbakanlık binasını işgal etmeyi amaçlayan gruplarının, ilk günlerde bunu başaramayınca 7 Haziran Cuma günü Alevi vatandaşların yoğun olarak yaşadığı İncirli, Dikmen, Batıkent, Tuzluçayır'dan kendilerine yakın kişileri Kızılay'a getirerek Başbakanlık'a baskın yapmayı planladıkları ortaya çıktı. 1 Haziran'ı 2 Haziran'a bağlayan gece hem Başbakanlık binasını hem AK Parti Genel Merkezi'ni hem de Başbakan Erdoğan'ın konutunu hedef alan saldırganlar, aynı eylemi 3 bin kişiyle yine yapmak istedi. Bunun için 6 Haziran akşamı Kızılay Meydanı'nda çadırlar kuruldu. Geceyi burada geçirip cuma sabahı başta Başbakanlık olmak üzere kamu kurumlarını 'işgal' etmeyi amaçlayan eylemcilerin bu planını deşifre eden istihbarat birimleri, Kızılay'da toplanan grupların dağıtılmasını sağladı; kurulan çadırları da kaldırdı. Tüm bunlar yapılarak hem Alevi vatandaşları büyük bir tehlikenin içine sürükleyecek hem de bir işgal görüntüsü verebilecek '7 Haziran Planı' boşa çıkarılmış oldu.
HA GAYRET BİRAZDAN POSTAL GELECEK
Ankara'daki Gezi eylemlerine ilişkin hazırlanan savcılık fezlekesinde Başbakanlık, bakanlıklar ve Meclis binasının yer aldığı bölgede şiddet eylemlerinin sürdürülmesi için marjinal grupların sürekli olarak 'kara propaganda' yöntemine başvurduğu belirtildi. Eylemlerin devamının sağlanması için 'Ha gayret! Hükümet istifa edecek, asker yönetime el koyacak' şeklinde yürütülen propaganda faaliyeti fezlekeye şöyle yansıdı: 'Sosyal paylaşım sitelerindeki ve kullandıkları telsiz programlarındaki bilgi kirliliği/kışkırtmalarının etkisi ile eylemci grupların bir kısmının eylemlerin artarak devam etmesi durumunda hükümetin istifa etmek zorunda kalacağına ve askerin yönetime müdahale edeceğine dair inanca sahip oldukları ve bu yönde propaganda yaptıkları müşahade edilmiştir.'
İşte örgütler ve işlenen suçlar
Ankara'daki Gezi Parkı eylemlerinde yer alan örgütleri şu şekilde sıralandı. DHKP/C, MLKP, TİKB, TKİP, THKP/C, DEVRİMCİ YOL-DEVRİMCİ GENÇLİK, DSİH, TKEP/L, THKP/C, DİRENİŞ ve TKKKÖ. Savcılık, eylemcilerin ise başlıca şu suçları işlediğine hükmetti.
Halkı kamu düzenine karşı suç işlemek amacıyla tahrik etmek, ? Halkı isyana teşvik etmek, ? Yangın bombalarını güvenlik güçlerine atarak adam öldürmeye tam teşebbüs etmek ve yaralamak, ? Suç işlemeye teşvik etmek, suçu övmek, ? Devlet büyüklerine küfür, hakaret ve tehdit...
Eylemciler serbest kalınca daha fazlası için cesaret buldu
Ankara'daki Gezi eylemlerine ilişkin tamamlanan soruşturma evrakında önemli bir detay yer aldı. 31 Mayıs'ta başlayan olayların tırmanarak sürmesinde ilk etapta gözaltına alınan eylemcilerin serbest bırakılmasının etkili olduğu belirtildi. Gözaltına alınan şahısların serbest kalmalarının eylemcileri cesaretlendirdiği dile getirildi. Fezlekede bu konu şöyle yer aldı: 'Süreç içerisinde yakalanan ve gözaltına alınan şahısların serbest kalmaları eylemcilere cesaret vermiş ve katılımcı sayısında artışa sebep olmuştur.'
Kışkırtmada başrol gazeteci, STK'lar ve sanatçıların
Fezlekede, Gezi olaylarında yer alan sanatçı ve gazetecilerin, eyleme katılan vatandaşların çoğunun herhangi bir örgüt mensubu olmamasından ötürü devreye girerek bunları yönlendirmeye, kışkırtmaya çalıştığı belirtildi. Soruşturma evrakında şu ifadeler yer buldu: 'Örgütsel bir yapı içinde olmayan vatandaşlar; hükümet karşıtı basın-yayın kuruluşları, gazeteciler, sivil toplum örgütleri, taraftar grupları ile sanat camiası mensupları ve marjinal gruplar tarafından kışkırtılmış ve yönlendirilmiştir. Özellikle gerek yazılı gerekse görsel medyada yer alan taraflı haberler; eylemci grupların kamuoyu desteği aldıklarını ve yaptıkları her türlü illegal eylemin demokratik bir hak olarak algılandığını düşünmelerine sebep olmuştur.'
İkinci baskın planı da boşa çıktı
Başbakan'ın Keçiören'deki evine yaklaşık 3 bin kişilik grup, işgal maksadıyla 1 Haziran gecesi yürüyüş düzenlemişti. 40 kadar Yunus polisinin engellediği göstericiler olay yerine az sayıda da olsa takviye ekiplerin gelmesiyle birlikte püskürtülmüştü. Aradan bir gün geçmeden 2 Haziran akşamı saat 21.40 sıralarında bu kez 250 kişilik grubun yine Başbakan'ın evine yürüdüğü ortaya çıktı. Grubun az sayıda olması ve öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alınmasından ötürü, göstericilerin Aydınlıkevler'de durdurulduğu ifade edildi. Başbakan'ın evine yürüyemeyeceklerini anlayan grubun burada protesto eylemi yaptıktan sonra dağıldıkları kaydedildi.
Öğrenciler yurdu boşalttı, ODTÜ'den gece boyu ses yok
Soruşturma evrakında yer alan bilgilere göre, Orta Doğu Teknik Üniversitesi de (ODTÜ) eylemler sırasında bir skandala imza attı. Okul yerleşkesindeki yurtlarından geceyarısı firar eden 1500 öğrenciye üniversite yönetimi ve özel güvenlik birimleri duyarsız kaldı. Gezi olaylarının tırmandığı 1 Haziran Cumartesi gecesi, ODTÜ yerleşkesindeki yurtlarda kalan yaklaşık 1500 öğrenci, örgütlenerek kampüsten çıktı. Ancak öğrencilerin kalabalık bir şekilde okulu terk ederek yürüyüşe geçmesi ne ODTÜ yönetimi ne de kapıdaki özel güvenlik birimleri tarafından polise bildirilmedi. 1500 kişilik grubun üniversitenin hemen karşısında yer alan AK Parti Genel Merkezi'ni işgal etmek için yürüyüşe geçtiğinin öğrenilmesi üzerine güvenlik güçleri kalabalığın önünü keserek parti genel merkezine ilerleyişini engelledi. Bunun üzerine marjinal örgütlerin yönlendirdiği 1500 kişilik öğrenci grubu, Kızılay'daki Başbakanlık Yeni Bina'ya hareket etti. Sosyal medya üzerinden örgütlenen grupların, saat 01.10'da ODTÜ'yü terk ederek 04.30'da Başbakanlık önünde polisle çatışmasına okul yönetimi seyirci kaldı.
İP körükledi CHP'yi de peşine taktı
Soruşturma fezlekesinde yer alan bilgilere göre, Ankara'da özellikle Meclis, Başbakanlık ve bakanlıkların yeraldığı Kızılay bölgesinde olayların başlamasında ve devam etmesinde çeşitli sol gruplar ile İşçi Partisi ve onun gençlik kolları TGB etkili oldu. Başbakanlığa yürümek isteyerek polisle çatışan örgüt mensupları, muhalif kitlelerin de sokaklara dökülmesi için İşçi Partisi'nin yayın organı Ulusal Kanal üzerinden kara propagandaya başladı. Olayların büyümesiyle birlikte CHP'li Ankara milletvekilleri Levent Gök ve Emine Ülker Tarhan da devreye girerek eylemlere öncülük etti. Fezlekede ayrıca legal dernekleri kendilerine kalkan yapan 11 ayrı örgütün, 'hükümete karşı kitlesel bir kalkışma' için biraraya gelmesinin dikkat çekici olduğu belirtildi.
KAZIM CANLAN / Yeni Şafak
SON VİDEO HABER
Haber Ara