Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

‘Sefiller’in Osmanlıca çevirisi yayımlandı

Meşrutiyet dönemi çevirmenlerinden Avanzade Mehmet Süleyman'ın, 1907 yılında yaptığı Victor Hugo'nun ünlü eseri Sefiller'in Osmanlıca çevirisi günümüz Türkçesine kazandırıldı

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-26 09:23:48

‘Sefiller’in Osmanlıca çevirisi yayımlandı

O dönemde ansiklopedik boyda, 1584 sayfa ve resimli olarak yayımlanan eser, sahaf çevrelerinde halen tek tük bulunabiliyor. Ötüken Neşriyat'ın Yayın Yönetmeni Erol Kılınç, 40 yıl evvel yine Sahaflar'dan kitabın ciltli bir nüshasını alır, fakat dili ağır ve ağdalı olduğu için o haliyle yayımlanmasının faydalı olmayacağını düşünür. Nihayetinde geçen yıl Türkçeye kazandırmak için editöryal çalışma başlatır ve ortaya her biri 1500 sayfadan fazla üç ciltlik bir eser çıkar.

Zaman'da yer alan habere göre; Erol Kılınç, Osmanlıca çevirinin, o dönemdeki diğer Türkçe çevirilerle karşılaştırdığında daha ‘namuslu' bir tercüme olduğunu düşünüyor ve bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Avanzade'nin çevirisi, ülkemizde 1950'li, 60'lı yıllarda yaygınlaşan sosyalist, komünist, devrimci sloganlarla ele alınarak yapılan ve kitabın dinî, ahlakî, mistik boyutunu bu terminoloji savurganlığı içinde boğuntuya getiren tercümelerden farklı ve daha gerçekçi.”

Kılınç'a göre Victor Hugo ve Osmanlı son dönem aydınları bu terminolojilerle yazışıp konuşmazlardı. Yapılan tercümelerde kullanılan terimler, eserin yazıldığı dönemdeki anlamlarından saptırılırsa, eserin kalitesi büyük ölçüde düşer ve eser okura olduğundan başka türlü tanıtılabilir. Kılınç, Osmanlıca metinde bu kusurların en az olduğunu, dolayısıyla orijinal metni en iyi yansıttığını söylüyor. Kitabı okuyanların bu kaliteyi derhal fark edeceklerini de iddia ediyor.

Avanzade Mehmet Süleyman kimdir?

Bu noktada çeviriyi yapan Avanzade Mehmet Süleyman'ın kim olduğu merak edilebilir. 1871-1922 tarihleri arasında yaşayan İstanbul doğumlu Süleyman, 1890'da Beşiktaş Askeri Rüştiyesi'ni, 1893'te Tıbbiye Mektebi'nin Eczacılık bölümünü bitirir. Bir süre Haydarpaşa ve Yıldız hastanelerinde çalışır. Çeşitli dergilerde yazı yazmaya, kitaplar yayımlamaya başlar. 1902'de yönettiği Musavver Terakki dergisi-nin Rus-Japon savaşıyla ilgili yayını Rusya'nın tepkisini çekince, 1903'te Kudüs'e sürülür. 1907'de Kahire'ye kaçar. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'a döner ve yüzbaşı rütbesiyle Sıhhiye-i Askeriye Tercüme ve İstatistik Kısmı'na memur olarak atanır. 1912'de binbaşı olur, bir yandan da Ceride-i Tıbbiye-i Askeriye adlı derginin yayımını üstlenir. Afiyet, Güzel Prenses, Hür Çocuk dergilerinin yanı sıra, kadınlara yönelik ilk yıllık olan Nevsal-i Nisvan'ı çıkarır. Muharrir Kadınlar (1892), Çocuklara Mahsus Hikâye Cüzdanı (1896), Ahrar mı İttihad mı? (1911), Eczacılara Mahsus Muhtıra (1913), Kızlara ve Hanımlara Jimnastik (1914) eserlerinden bazıları.

Haber Ara