İran’da Cumhurbaşkanının rolü/ yeri/ konumu
İran Cumhurbaşkanlığı Seçiminin 14 Haziran 2013 tarihinde yapılacağı resmi makamlar tarafından duyurulmasından sonra, Ahmedinejad’dan boşalacak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kimin oturacağı İran’ın en önemli gündem maddesi oldu.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-24 14:01:16
İran, iç politika çekişmelerinin yanı sıra, dış politika gündemi sebebiyle de zor bir süreçten geçmektedir. Bölgede yaşanan gelişmelerde İran’ın tutumu, bilhassa Suriye’de Esed’in yanında yer alması ve nükleer programı nedeniyle izolasyona tabi tutulan ve çeşitli nedenlerle ekonomik ambargolar uygulanan İran’ı daha da yalnızlaştırmıştır. Dolayısıyla yeni seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi zorlu bir süreç beklemektedir.
Tunus’la başlayan ‘Arap Baharı’ Suriye’de kilitlenmiş, tüm dünya gözlerini bölgeye çevirmiş ve Suriye iç savaşına direk veya dolaylı olarak müdahil olmuştur. İran’ın Suriye tutumu ve bölgedeki gelişmeler İran Cumhurbaşkanlığı seçimini daha önemli kılmıştır. Dolayısıyla tüm dünya, İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerini her zamankinden daha dikkatli bir şekilde takip etmiştir.
Mart 2012’de yapılan meclis seçimlerinde seçilen milletvekillerinin büyük bölümünün Ayetullah Ali Hamaney’e yakın muhafazakar kanattan olması, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile dini lider Hamaney arasında ki ayrılığı daha net bir biçimde gün yüzüne çıkarmıştır.
Aralarındaki ayrılığın aşikar olduğu Hamaney ve Ahmedinejad tek konuda ittifak etmişlerdir: oda 2009 seçimlerinde ciddi anlamda kendilerini gösteren ve kitlesel gösteriler yapan Rafsancani ve Hatemi çizgisinin (reformcular) seçim çemberi dışında bırakılmasıdır.
Ahmedinejad ile başladığını rahatlıkla söyleyebileceğimiz dini-milliyetçi kanat ile muhafazakar kanat reformcuları seçim çemberinin dışına tutmak için büyük gayret sarf etmişlerdir.
Muhafazakar ve dini-milliyetçi kanadın karşı olduğu, seçim çemberinin dışına itmek için tüm im kanların ve fırsatların değerlendirildiği halde(Rafsancani’nin aday edilmemesi dahil) reformcuların desteklediği aday Ruhani’nin seçimleri kazanmasının analizinden ziyade ‘İran’da Cumhurbaşkanlığı ne anlam ifade eder’ sorusu üzerinden İran’ı değerlendireceğiz.
İran’da Anayasal Düzen
1300 yıldır “monarşi” ile yönetilen İran, 1979 İran Devrimi ile yerini “cumhuriyet”e bırakmış olsa da, İran’da Safevi Şiasına dayalı otoriter bir rejimin varlığını görmekteyiz.
İran’daki düzenin başında ulemadan “Rehber” bulunmaktadır. Safevi Şiasının ve İran’ın çıkarlarını korumak Rehberin en önde gelen vazifesidir. Rehber aynı zamanda siyasi otoritenin başıdır, yasama, yürütme ve yargı arasında ki dengeyi kurmakla görevlidir. Bu açıdan Rehber, “danışma- karar alma mercii” konumundadır.
İran’ın en temel, en önemli kurumları (adalet, ordu, polis, medya, dini kurumlar, üniversite vs.) dini lidere bağlıdır. Bu bakımdan Rehberlik dini bir makamın yanında aynı zamanda siyasi bir makamdır.
Meclis-i Hobregan (Danışmanlar Konseyi)
Meclis-i Hobregan’ın Anayasadan kaynaklanan görevleri arasında dini lideri seçme ve görevden alma yetkisi vardır. Danışmanlar Konseyi sekiz yıllığına seçilir, üyeleri İslam hukukçularından oluşur ve dini lidere danışmanlık yapar.
Şura-i Negahban-ı Kanun-i Esasi (Anayasa Koruma Konseyi)
Dini lider aynı zamanda Anayasa Koruma Konseyi’nin üzerinde de etki sahibidir. Çünkü on iki üyesi bulunan Anayasa Koruma Konseyi’nin altı üyesini dini lider atamaktadır. Diğer altı görevliyi ise meclis atamaktadır. Anayasa Koruma Konseyi’nin meclisten çıkan kararların dini uygunluğunu, meclisi ve cumhurbaşkanını denetleme yetkisi vardır.
1988 yılında Ayetullah Humeyni’nin talimatıyla kurulan ve üyeleri dini lider tarafından atanan Mecme-i Teşhis-i Maslahat-ı Nizam (Uzmanlar Meclisi Konseyi) ise Anayasa Koruma Konseyi ile Meclis arasında ki uyumu sağlamakla mükelleftir.
Özetle, karmaşık bir siyasi yapıya sahip olan İran’da da diğer ülkeler deki gibi, atanmışlar ve seçilmişler bulunmaktadır.
Bahsettiğimiz atanmışlar karşısında seçilmişler (cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu, meclis) gerçek anlamda güç sahibi değildir.
Hükümet ve bakanlar kurulunun başı olan cumhurbaşkanı aynı zamanda Şura-i Aliye Emniyete Melli’nin (Ulusal Güvenlik Konseyi) başkanlığından, dış politikada İran’ın temsilinden ve anlaşmaların imzalanmasından, ulusal plan ve bütçenin meclis adına yönetiminden sorumlu olsa da dış politikanın belirlenmesi ve nükleer çalışmalar gibi bir çok önemli konuda yetki sahibi değildir.
55 milyon seçmeni bulunan İran’da çoğulcu bir siyasi yapılanma yoktur. Daha doğru bir ifade ile çoğulcu bir siyasi yapılanma Anayasa ile yasaklanmıştır. İran’da partilerin kurulması ve partilerin sayısı dini lider ve Anayasa Koruma Konseyi’nin denetimi altındadır. Aynı şekilde hangi aday adayının seçimlerde aday olacağı da Anayasa Koruma Konseyinin yetkisi dahilindedir. Nitekim son seçimlerde 678 aday adayından sadece 8 aday adayının adaylığı söz konusu olmuş, iki dönem cumhurbaşkanlığı yapmış olan (1989-1997) Rafsancani’nin dahi adaylığı reddedilmiştir.
Bu anayasal yapı bizlere göstermektedir ki, İran’ın iç ve dış politikasının belirlenmesinde gerçek yetki ve güç sahibi dini liderdir. Çünkü seçilmişler grubu olan cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu ve Meclis’in yetkileri anayasa tarafından kısıtlanmıştır. Bunun en temel sebebi direk veya dolaylı olarak seçilmişlerin dini lidere bağlı olmasıdır. Dolayısıyla başta ordu olmak üzere ülkenin diğer önemli kurumları üzerinde cumhurbaşkanının yaptırım yetkisi yoktur.
Frederick Kagan’ın bu konuda ki, “ Cumhurbaşkanlığı makamı bir devlet başkanlığından ziyade meclis oturumlarına katılma ve hükümete yöneltilen sorulara cevap verme işleviyle hareket eden bir icra kurulu başkanlığı görüntüsü çizmektedir” tespiti önemlidir.
Dolayısıyla anayasadan gelen muazzam yetkileriyle “dini lider” hangi partinin seçime girebileceğinden, hangi partilerin kurulabileceğine, hangi aday adaylarının aday olabileceğine, hangi devlet görevlilerinin makamlarında kalabileceğine kadar tüm konuların belirleyicisidir.
Böyle bir anayasal düzende reformcu kanattan olan yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin dış politika ve iç politikaya etkisinin ne olacağı yerine özellikle “İran’da Cumhurbaşkanlığı ne anlama gelir?” sorusunu cevaplamak daha doğru olur.
Ramazan Bursa
Gazeteci/ Rize
SON VİDEO HABER
Haber Ara