"Yurt-Kor belgesinin devlet sırrı olması suçu resmileştirir, hukuki vasıf katar"
12 Eylül 1980 askeri darbesini gerçekleştirenlerden dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasına Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.
<
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-21 08:42:07
Genelkurmay'ın Yurt-Kor belgesinin devlet sırrı kapsamında olduğunu söylemesine müdahil avukatlarından tepki geldi. Avukat Kazım Genç, Yurdu Koruma belgesinin mahkeme tarafından neden devlet sırrı kapsamında değerlendirilmesini anlamakta güçlük çektiğini ifade ette. Genelkurmayın devlet sırrı diyerek bir kez daha darbe olması halinde bunu kullanacağını ifade etmek istediğini savundu.
Avukat Mehmet Horuş, darbe planlarının Yurt-Kor ve Bayrak Harekat Planı'ndan ibaret olmadığının görüldüğünü belirtti. Çok ciddi fişlemelerin söz konusu olduğunu dile getiren Horuş, Sakarya'daki fişlemelerle ilgili belgede adı geçen Abdullah Gül'ün de Sayın Cumhurbaşkanı olduğunun anlaşıldığını ifade etti. Harita ve krokilerle bütün yurttaşların mezhep düzeyinde fişlendiğini vurguladı.
Bu belgenin devlet sırrı kapsamında olamayacağını belirten Horuş, devlet sırrı kapsamına alınmasının bu işlenen suçlara resmiyet ve hukuki vasfı katması anlamına geleceğini kaydetti.
TÜRKİYE TOPLUMUNA KARŞI AÇIKÇA SUÇ İŞLENDİ
Avukat Arif Ali Cangı, gelinen aşamada mahkemeden gizlenen belgelerin olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Halen darbeyi planlayan bir belgenin saklanıyor olmasının bu yargılamanın zorluğunu gösterdiğini anlatan Cangı, Evren'in emriyle belgenin yürürlüğe konduğunu ifade etti. Kominizm, Kürtçülük, Irkçılık, irtica ve benzeri başka ad altında tehditler tanımlandığını dile getiren Cangı, düşman ve dost kuvvetler tanımlandığını ve bunun da açıkça Türkiye toplumuna karşı bir suç işlendiğini gösterdiğinin altını çizdi.
Bunun mahkemeyi aşan bir konu olduğuna dikkat çeken Cangı, Meclis ve Başbakanlığının davaya müdahil olduğunu hatırlatarak bu konuda büyük görevler düştüğünü vurguladı. Gizlilik konusunun kaldırılması için Meclis ve Başbakanlığın harekete geçmesini talep etti. Mahkemenin Başbakanlığa konuya ilişkin yazı yazılmasını istedi.
Avukat Senih Özay, mahkemenin Genelkurmaya verdiği cevabı önemsediğini ve Genelkurmayı sıkıştırdığını kaydetti. Avukat Öztürk Türkdoğan, vatandaşa düşman muamelesi yapıldığını ifade etti. Öztürk, belgenin darbeye giden sürecin katliamlarla hazırlanmaya çalışıldığının bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Heyetin belgeyi inceledikten sonra iade edilmesini eleştirdiğini dile getiren Öztürk, "Keşke dosya içinde kalsaydı. Sanıkların savunması alınarak karar verilmesini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.
GENELKURMAY KAÇAK GÜREŞ YAPIYOR
Avukat Hasan Ürel, bu davaya karşı başından beri bir direniş söz konusu olduğunu söyledi. Sanıkların yargılanmasına karşı avukat, üniversite gibi birçok kesimde karşı durulduğunu anlatan Ürel, mahkemenin Genelkurmay'a verdiği cevabın takdire şayan olduğunun altını çizdi. 12 Eylül 2010 yılında oluşturulan hukukun hayata geçirilmesini istedi.
Avukat Mehmet İhsan Kalkan ise Genelkurmay'ın kaçak güreş yaptığını ve işi yokuşa sürdüğünü belirtti. Genelkurmay'ın istenmeden bütün belgeleri mahkemeye göndermesi gerektiğini kaydetti. Belgelerin devlet sırrı kapsamından çıkartıp kamuoyu ile paylaşılmasını talep etti.
Avukat Fikret Babaoğlu da kamuoyunun darbe yapıldığını bildiğini belirterek 'darbe yapıldı mı yapılmadı mı?' tartışmasının bir anlamı olmadığını ifade etti. Bir yargılama yapılamadığını savunan Babaoğlu, sonucun ve mütaalanın da kendisini heyecanlandırmadığını ifade etti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara