Mektuplarında Bilge Karasu
Bilge Karasu’nun Fransız arkadaşları Jean Nicolas ve Gino Harsh’a yazdığı mektuplar kitaplaştırıldı. 1964 ile 1994 yılları arasında yazılmış mektuplarda, Karasu’nun okuma yazma serüvenine ilişkin aydınlatıcı bölümler yer alıyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-16 10:14:01
Romancı, öykücü ve denemeci Bilge Karasu (1930-1995), notlarını ve mektuplarının pek çoğunu yırtıp atmış vaktiyle ve bunu ‘hiç olmazsa’ beş senede bir tekrar etme kararı almış. En yakın dostlarının mektuplarını bile çoğu zaman içi acıya acıya yok etmiş. “Hiçbir şeyi ‘müzeleştirmemeye’ kararlıyım.” diyor bir mektubunda. “Kâğıt konusundaki ‘kurban edici’ darbelerim devam edecek.” 1964 ile 94 yılları arasında mektuplaştığı Fransız dostları Jean Nicolas ve Gino Harsh’a yazdığı 215 mektup ve kartpostalların yayımlanmasını geçelim, düşüncesini bile irkiltici bulurmuş Karasu. Bunu 1973 yılında Jean’a hitaben yazdığı bir mektuptan anlıyoruz. Karasu, bunu tüm kararlılığıyla reddediyor ve diyor ki: “Bugüne kadar yazdığım her şeyi sadece siz okuyasınız diye yazdım. Günün birinde birinin aklına, yıllardır arkadaşlarıma, hem de en iyi arkadaşlarıma yazdığım mektuplardan bir ikisini yayımlama fikrinin gelebileceğini düşününce dizlerim titriyor.” Fakat değişmek, yenilenmek, her an. Yazar çok değil beş yıl sonra, ‘monolog’ olacak şekilde değil ama çift taraflı bir sunumla, yani aralarındaki ‘diyalog’u gösterecek mektuplaşmalarının yayımlanması fikrine sıcak bakıyor: “İki koldan ayıklamaya koyulup ortaya pek ‘edebi’ mektuplar çıkarabiliriz. Neden olmasın?”
Karasu’nun bu düşüncesi pek de tercih etmediği haliyle gerçekleşti. Jean’ın mektuplarının fiziksel kaybı, kim bilir belki onları Karasu imha etmiştir, mektupların ‘monolog’ halinde yayımlanmasına sebep oldu. Alain Mascarou tarafından yayına hazırlanan “Jean ve Gino’ya Mektuplar”da Bilge Karasu’nun öykü ve romanlarından alışkın olduğumuz dilden çok daha yalın, dolaysız bir anlatım var. Kitabın Türkçeye çevirisini yapan Simlâ Ongan, bu sadeliğin en büyük sebebinin, Karasu’nun mektuplarını Fransızca yazması olduğunu düşünüyor. Anadili seviyesinde Fransızca konuşan Karasu’nun kendisi de başka bir dilde eser vermenin koşulunun o dilde yazmaya başlamak olduğunu mektuplarından birinde dile getiriyor. Kitapta “Göçmüş Kediler Bahçesi” yazarının okumalarına, güncel olaylara ilişkin yorumlarına da rastlamak mümkün. Hermann Hesse’ten, Flaubert ve Raymond Queneau’ya okumalarını yahut çevirilerini anlatırken, Karasu bir yandan da Karacaoğlan ve Mevlânâ’dan Hacı Bektaş Veli ve “Dili her daim parlak bir örnek olan” Yunus Emre’den de bahsediyor mektuplarında.
“Masallar arınma yeri”
Bilge Karasu’nun Jean ve Gino’yla tanışmasından neredeyse ölümüne kadar geçecek olan otuz yılda yazdığı mektuplarda, yazmak serüvenine ilişkin samimi sözleri de yer alıyor. Yer yer ümitsizliğe kapılıp yazmaya ara verdiği zamanlarda, bazı eleştirmenlerin zalim konuşmalarına ya da ilk masalı yayımlandığında “Benim için masallar bir çeşit arınma yeriydi.” sözleri yine bu mektupların yer aldığı kitapta bulunuyor. Önceki akşam hem kitabın tanıtımını yapmak hem de bu vesileyle Bilge Karasu hakkında konuşmak üzere Yapı Kredi Yayınları Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi konferans salonunda bir söyleşi gerçekleştirdi. Yiğit Bener, Alain Mascarou, Simlâ Ongan, Güven Turan, İsmail Pelit ve Serra Yılmaz anılarını, kitabı, yayımlanma ve çevirme süreçlerini anlattılar. Karasu’nun her şeyi araştıran, her daim en doğru bilgiyle konuşan ‘bilge’ kişiliği, Fransızca, İngilizce, Flamanca, Almanca, İspanyolca ve İtalyanca gibi çok sayıda dil bilmesi ve ketumluğu konuşulan konular arasındaydı. Ama söyleşide en dikkat çeken bölüm gençliğinde Bilge Karasu’nun peşinden hiç ayrılmayan, onu “üniversitem” diye tanımlayan yazar, şair ve çevirmen Güven Turan’ın anlattıklarıydı. Turan, Bilge Karasu’nun az bilinen özelliği piyanistliğinden bahsetti.
(Zehra ONAT / Zaman)
SON VİDEO HABER
Haber Ara