Dolar

34,8733

Euro

36,6790

Altın

3.036,75

Bist

10.129,50

Yarasalar, fahişeler ve çapulcular

Bir de şu var, eylemciler hiç hakları olmadan yakıp yıktıkları halde, hala eylemlerine devam ediyorlarsa öyle ya da böyle, ülkede demokrasi, özgürlük var demektir.Kemal Alemdaroğlu gibi faşistleri yanlarına kabul etmiş olmaları, bunların bizim yanımızda işleri ne diyerek, en terbiyeli ifadesiyle, def etmemeleri meşruiyet ve etkilerinden şüpheye düşürmekte ve endişelendirmekte beni.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-12 01:48:43

Yarasalar, fahişeler ve çapulcular

TIMETURK / H.Seher Cevik


Taksimle ilk tanışmam, Habitat kongre vadisi olarak seçilen bölgede bulunan gezi parkına gitmemle başlamıştı. Sonrasında ilerleyen yıllarda mezun olduğumuz arkadaşlarla birlikte kurduğumuz tiyatro grubunun toplantılarını yapıyorduk zaman zaman orada.

Gezi parkının böyle anıları var bende. Ötesinde, parkın önündeki otobüs durağında beklerken, o hengâmenin, karmaşanın, kalabalığın ve ışıkların altında beklerken, o parkı ve ağaçları görmek, tanıdık birisini görmüş gibi sevinmekti benim için. Şimdilerde çok uzaklardan oraya bakınca, park fena halde karışmış gözüküyor. Gezi, başbakanın çapulcular dediği kalabalıkla dolu, orada eylemcilerden kim çapulcu kim daha ötesi ben seçemiyorum ama gezi parkının o haliyle kalmasından yanayım. Yani gariban bir vatandaşın, sırf canı istedi diye o parkta, bir banka veya sırtını ağaca yaslayıp oturarak simidini yiyip, soluklanmasından yanayım. Çapulcular sınıfına girer miyim bilmem bu isteğimle ama girsem de fark etmez çünkü bu türden laflara muhatap oluşum ilk değil.

Bir de şu var, eylemciler hiç hakları olmadan yakıp yıktıkları halde, hala eylemlerine devam ediyorlarsa öyle ya da böyle, ülkede demokrasi, özgürlük var demektir.

Çünkü zamanında bize edilen ve yapılanların haddi hesabı yoktu…

Zamanın başbakanı soy ismini bile unutmuşum Mesut (Google’dan baktım, Yılmaz’mış), bize : “Yarasa“ demişti. Hatta ve hatta “siyasi hayatıma dahi mal olsa ben bunları söylemeyi sürdüreceğim." cümlesini de eklemişti, değil özür dilemek. Şimdi ki Gezi olayından nemalanmaya çalışan bazıları bizzat bu işin yapıcısı edicisiydiler. Ya bizi halktan saymıyorlardı ya da o zaman halkçı değillerdi. Kimse de çıkıp yahu sen ne diyorsun dememişti, diyememişti pek. Darbe hükümeti işbaşında olmasından ötürü sindirilmişti Halk. Sivil toplum örgütleri, sanatçılar, yazarlar bilmem kim, bilmem kim kimsenin sesi çıkmamıştı ya da çıkamamıştı. Biz birbirimize destek olmuştuk inkâr edemem, her kesimden arkadaşlarla, ama kimse, tabi ki bunu görmek istememişti.

Bu yaşadığımız büyük haksızlığın rövanşını AKP’yi iktidara taşımak olarak aldık daha sonra.

Sene 1999‘da "İnanca Saygı, Düşünceye Özgürlük için El Ele" yürüyüşü yaparken (ki bu yürüyüşe tüm Türkiye’den milyonlar katılmıştı.) gruptan Dolmabahçe Camiinde namaz kılmak için ayrılınca, birden ortaya çıkan polisler kardeşimi ve arkadaşımı bir ara gözaltına almak için karga tulumba polis araçlarına sürüklemişlerdi de ellerinden zor kurtulmuştuk. Tüm eylemcilerle beraber gazetelerde o ara neredeyse terörist gibi lanse edilmiştik, oysa annem, kardeşim ve arkadaşımla, elimizde simitler güle oynaya, polise yan gözle bile bakmadan ilerliyorduk Değil ki ortalığı yakmak yıkmak, ama biz yine damgalanmıştık o zaman.

Sonra biz üniversite kapılarında, sırf okula girmek için beklerken, bizim 3-5 katımız polis de başımızda beklerken hiç kışkırtılmış olmadık. Sonra bir arkadaş yanlış bir pankart açtı diye hepimize mal edilen, o pankartı taşıyanın şahsında, ‘size hepsi haktır ’a getirip linç edilmiş ve sahibine ait edepsiz bir laf: f…, atılmıştı da üstümüze yine kimsenin pek sesi çıkmamış, kimse yollara dökülmemiş ortalığı yakıp yıkmamıştı. Kaldı ki elimizden alınan geleceğimizdi, gençliğimizdi, biz de üniversitede talebeydik gençtik, heyecanlıydık ve kanımız deliydi. En şah damarımızdan birine basıyorlardı üstelik. (o edepsiz lafın babası olan zat hala gazetecidir ve köşesinde yazar durur, başbakan da nedense, genelde ona röportaj falan verir.) Bu kadar mı: dövüldük sövüldük başlarımızdan başörtüler çekildi. İkna odalarında bekletildik, amfilere kilitlendik, hastalananlarımız oldu, elele özgürlük yürüyüşüne katıldığı için, ağırlaştırılmış müebbetle yargılananlarımız oldu...

Başörtülü annesini arabaya aldı üniversitedeki görevinden olan doçentler,

Başörtülü olduğu için mahkemeye alınmayan, savunma yapamayan başörtülü sanıklar,

Yetmeyip, bunu Haber yapan gazeteye para cezası kesmeler,

Başkanı olduğu derneğe giremeyenler,

Elele eylemindeki eylemcilerini 5 yıl boyunca yargılananlar (sonuç beraat),

Sakalı 1,5 santimi geçtiğinden hastaneye alınmayan gaziler,

Yeditepe Üniversitesi Dış Hekimliği Fakültesi’nde, kıyafeti gerekçe gösterilerek tedavi edilmeyen hastalar. Hatta tedavisi geciktiğinden ötürü ölenler.

Başörtülü Şehit Annesini Üniversiteye Sokmamalar,

Kimi üniversite “rektörü“nün başörtülü avı yapabilmek için, bilimsel çalışmalara ara verin” demeleri.(Kendileri bugün gezi eylemcilerini ziyarete gitmiş.)

Sadece bunlar mı daha neler oldu neler ve hala olmakta ve sırtlanlar fırsat kollamakta. Malum, insan nisyanla malul.

Şimdi başbakan çapulcu demiş diye yolarda yakıp yıkıyorlar. Biz yakmadık yıkmadık hakkımızı aradık ve sandıkta halk olarak cevabımıza AKP dedik, üç dönemdir, 11 senedir. Lakin tüm bunların hesabı sorulsun, bizim yaşadıklarımızı hiç olmazsa evlatlarımız yaşamasın dedik. Yıllardır tam bir güvence için, yeni anayasayı bekliyoruz. 28 Şubatın faillerinin hepsinin bir an önce yargılanıp sonuçlandırılmasını istiyoruz. Yaşadığım mağduriyeti unutmadım ve sabıkalılarını affetmedim. Başbakan dilhun olacaksa bizi mağdur edenlere niye bugüne kadar gereğini yapmadı diye dilhun olsun, çünkü bizim dilhunluğumuz hala bitmiş değil. Bize yapılan ve edilenlerin cevabi hukukla verilsin istiyoruz ki. Bu da bize bir özür yerine geçsin. (Pek de ümidim yok ya neyse.)

Gezi bu kadar uzaktan aslında net görülmüyor. İki farklı görüş var biri “eylemciler harika, sivil direnişçi… Yıllardır beklediğimiz buydu, halk uyandı.”

Diğeri, eylemciler kullanılıyor ak ak koyun karakoyun birbirine karıştı, ayırmak zor, masum değiller vs…

Şimdi , eğer ilk tezi savunanların dediği gibiyse ne âlâ. Eylemi başlatanlara gıpta edeceğim. Bir gün yurduma döndüğümde AKP gitmiş olsa da, yıllardır mahkemelerde uğraştığım, bitiremediğim okuluma sorunsuz devam edeceğim, bitireceğim, çocuğum da ha keza, biri bize ve haksızlığa uğrayanların tümüne “hişt” diyemeyecek, derse sivil direniş bilinci artmış halkım, elbette benim- bizim hakkımız için bizimle direnecek.

Yok, öteki ise ki ben buna tam manasıyla inanmıyorum orada samimi insanlar var. Fakat Kemal Alemdaroğlu gibi faşistleri yanlarına kabul etmiş olmaları, bunların bizim yanımızda işleri ne diyerek, en terbiyeli ifadesiyle, defetmemeleri meşruiyet ve etkilerinden şüpheye düşürmekte ve endişelendirmekte beni. Vah ki ondan sonra bize ve bunca yol aldıktan sonra memleketimin hali fena, kahrolsun irtica.

Haber Ara