Dolar

34,8704

Euro

36,7226

Altın

3.050,82

Bist

10.058,47

Esed’in kanlı bumerangı: El Nusra

El Kaide ile bağını ilan eden El Nusra Cephesi, muhaliflere kazandırdığı kadar kaybettiriyor da. El Kaide tarzı eylemlerle muhalifleri ‘terörist’ gösteren örgüt, Batı yardımlarını frenliyor. “Teröristlerle savaşıyorum.” diyen Beşşar Esed’in elini güçlendirip rejime zaman kazandırıyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-12 14:38:21

Esed’in kanlı bumerangı: El Nusra


Suriye iç savaşı artık sadece Suriyelilerin değil! Mart 2011’de, baskıcı Esed rejimine karşı barışçıl halk isyanı olarak başlayan gösteriler, geçen iki yılda bambaşka bir forma dönüştü. Rejim karşıtı gösteriler sertleşip iç savaşa evrilirken, genişleyen muhalif cephe yeni figürlerle derinleşti. Ülkedeki yönetim boşluğundan istifade eden yabancı savaşçılar da belirdi cephede. Suriye üzerinden Ortadoğu çıkarlarını korumak isteyen üçüncü ülkelerce desteklenen yabancı savaşçılar rejim savaşını varlık mücadelesine dönüştürdü. Önceki yıllarda Afganistan-Pakistan coğrafyasında, son dönemde Libya-Mali ekseninde görülen bu ‘El Kaide’ tarzı radikaller de var aralarında. Sayıları az olsa da ağır silahları, acımasız eylemleriyle öne çıkıyorlar. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısında yer almayıp eş güdümlü çalışan ‘radikal’ grupların başında El Nusra Cephesi geliyor. İlk dönemlerde 5-6 bin eylemcisiyle 100 binlik muhalif cephedeki varlığı pek önemsenmeyen El Nusra, son dönemde elde ettiği ağır silahlarla düzenlediği kanlı eylemlerin ardından gündeme taşındı. Nisan ayında El Kaide bağını kabul etmesiyle dikkatleri üzerine çekti. ABD’nin ‘terör listesi’ne eklediği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘kara liste’ye aldığı örgüt, Türk istihbarat birimlerinin de merceğinde. Ankara, bugünlerde ‘hasım’ Esed rejimiyle savaşan El Nusra’ya artık temkinli yaklaşıyor. Peki, Suriye’de neden ve nasıl kuruldu bu örgüt? Hedefleri ne? Arkasında kim var? Suriyeli muhaliflerde bulunmayan ağır silahları nasıl temin ediyorlar?


Tohumu Esed ekti!

Selefi orijinli El Nusra Cephesi, Suriye’de Eylül 2011’de faaliyete geçse de Irak El Kaidesi sıfatıyla bu ülkedeki varlığı 2003’e kadar uzanıyor. Babası Hafız Esed gibi Beşşar Esed de terör örgütlerini el altından desteklemekten geri durmadı. Esed, ilk eylem yıllarında Irak’ta işgalci ABD’ye karşı savaşan Irak El Kaidesi’nin önde gelen destekçilerindendi. Suriye’de konuşlanmalarına, buradan adam devşirip maddi destek sağlamalarına ses çıkarmadı. Ta 2007’ye kadar. Bu tarihten sonra Bağdat’ta Şii (Maliki) müttefiklerinin hâkim olmasıyla Irak El Kaidesi’ne karşı operasyona başladı. Kamplarını kapatıp elebaşlarına suikastlar düzenledi. Ancak Suriye’deki varlıklarını tamamen silemedi. Yeraltına inen hücreler ikinci bir emre kadar ‘uyuma’ yoluna gitti...

Beklenen ‘kalk’ borusu Haziran 2011’de çalındı. Ülkede Arap Baharı etkisiyle başlayan rejim karşıtı çatışmalar Irak El Kaidesi’ni heyecanlandırdı. Esed’in operasyonundan kaçıp Irak’a sığınan Suriyeli El Kaideciler bir bir geri dönmeye, muhaliflerle saf tutmaya başladı. El Nusra’nın bugünkü lideri Ebu Muhammed El Culani de o savaşçılardan biriydi. Irak El Kaidesi’ni kuran Musab El Zerkavi’nin dizinin dibinde yetişen Culani, çoğunu Irak cephesinden tanıdığı çekirdek kadrosunu (Şûra Meclisi) kısa zamanda şekillendirdi. Birkaç ay içinde Afgan El Kaidesi tarzında (takım, tabur, tugay) organize olan örgüt, rejime bağlı milislere (Şebbiha) yönelik eylemlere girişti. Örgütün ilk bir yılda 2-3 bin kişilik eylemci sayısı, özellikle kırsal alandaki hükümet birimleri ile askerî üslere düzenlediği etkili operasyonların ardından hızla arttı. Bugün 5-6 bin eğitimli savaşçının yanında, binlerce sempatizan timleri bulunuyor. Yöneticilerle üst düzey komutanların ağırlığını yabancılar oluşturuyor. İstihbarat birimi çok güçlü. Suriye hükümeti ile ordusuna sızdığı düşünülüyor. Örgütün ana gövdesini Irak ve Ürdünlüler oluştursa da El Nusra’nın tabanında Kuzey Afrika ve Körfez ülkeleri ile Afganistan, Pakistan, Çeçenistan gibi gerilimli coğrafyalardan gelen radikal savaşçılar bulunuyor. Aynı ülkeden gelen savaşçıların birlikte toplanması stratejik bir tutum. Zira örgüt günü geldiğinde evlerine dönecek bu birliklerden ülkelerinde El Kaide çekirdeklerini oluşturmasını istiyor.

El Kaide tarzıyla saldırıyor

El Nusra, Suriye muhalefetinin yüzde 2-3 gibi çok küçük bir kısmını oluştursa da kendine özgü, etkili saldırılarla öne çıktı. Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplar daha çok cephe savaşını tercih ederken, El Nusra kırsalı ani kitle saldırılarıyla, şehirleri de intihar saldırıları ve bombalı araçlarla vuruyor. Esed’in medya organları ile çalışanlarını, rejimin önde gelenlerini hedef alan planlı suikastlar imajını güçlendiriyor. Komutan ve eylemcilerinin cephe savaşı tecrübeleri olması, El Kaide ve üçüncü ülkeler üzerinden elde ettikleri ağır silahlar, grubun etkisini artırıyor. Bu çerçeveden bakıldığında El Nusra’nın eylemlerini Afgan-Yemen El Kaidesi tarzıyla düzenlediği görülüyor. Buna karşılık grubun Suriye’ye has özellikleri de var.

Mesela, Irak El Kaidesi (Irak İslam Devleti) gibi esir düşen savaşçılarını kurtarma eylemlerine girişmiyor. Keza Afgan-Yemen El Kaidesi’nden farklı olarak dinî mekan ve kimliklere saldırmıyor. Ayrıca hava araçlarına ateş açmaktan kaçınıyor. El Nusra, Afgan-Yemen El Kaidesi’nde öne çıkan medya propagandası ile güncel gelişmelere dair fetva yayımlamaya soğuk duruyor. Bugüne kadar sadece bir-iki toplu infaz görüntüsü ile dört-beş liderlik mesajı yayımladı. Culani’nin o mesajlarından biri 9 Nisan’da El Kaide’nin internet sitesinde yayımlandı. Sesli mesajında, El Kaide lideri Ayman El Zevahiri’ye bağlılık yemini ediyordu. Culani ayrıca El Nusra’nın Irak El Kaidesi’nden lojistik destek ve eğitim desteği aldığını kabul ediyor. Zevahiri, kendi internet sitesinde aylar önce yayımladığı mesajında, militanlarına Suriye’de bir İslam Devleti kurmaları çağrısında bulunmuştu... Fotoğrafın genelinde Suriye El Kaidesi’nin (El Nusra) sessiz eylemlerle yol almayı yeğlediği görülüyor. Keza eylemcileri de ketum. Örgüt hakkında yabancılarla konuşmak ihanet demek, dolayısıyla da infaz sebebi.

Suriyeli olduğu düşünülen Culani’nin örgüt üyelerini yavaş ama uzun soluklu bir mücadeleye sevk ettiği görülüyor. Zira El Nusra için Esed ve rejiminin devrilmesi küçük hedef. Asıl amaç Suriye’de devleti ele geçirmek... Örgüt bunun için bugün Esed karşısında omuz omuza savaştığı diğer muhalif gruplarla da savaşması gerektiğini biliyor. Bundan dolayı, Esed sonrası sahadaki diğer gruplarla yeni bir birliktelik kurup ülkeyi kafasındaki yönetime taşımayı hedefliyor. Bu bağlamda Suriye’ye Batı-yabancı müdahalesine de şiddetle karşı çıkıyor. Zira Batı askerinin Suriye’ye girmesi örgütün Esed sonrası için planladığı düzenin rafa kaldırılması anlamına geliyor. Hâlihazırda örgüt nihai hedefini pek dillendirmeden Esed rejiminin yıkılması için çalışıyor. Ama nihai hedef için de zemin hazırlıyor. Küçük grupları bünyeye katma örgütün bugünlerdeki gizli gündemi... İnsani yardım örgütü kurmaları, ağır silah stoku yapmaları El Nusra’nın asıl Esed sonrasına hazırlandığını gösteriyor. İsyancıların kontrolündeki kuzey ve doğu bölgelerinde bazı hizmetleri halka piyasanın altında fiyatlarla sunmaları, hırsız ve tefecileri affetmemeleri toplumdaki desteklerini artırıyor.

Diğer taraftan El Nusra, muhalifler nazarında sütten çıkmış ak kaşık da değil. Şam, Halep, İdlip, Deyr Zor gibi kritik noktalarda başarılı olsalar da cephe gerisinde sürdürdükleri radikal propaganda ve kontrol altına aldıkları bölgelerde hakim kılmaya çalıştıkları İslam mahkemeleri, başta ÖSO olmak üzere muhaliflerin ağırlığını da huzursuz ediyor. Nisanda bu ayrışmaya değinen Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Muaz El Hatib, El Kaide söylemleri ile ideolojisinin Suriye halkına uymadığını, devrim güçlerinin Esed sonrasında da halkı ayrıştıracak inisiyatiflere izin vermeyeceğini özellikle vurguladı. Yeni Suriye’nin meşru temsilcisi niteliğindeki SMDK’nın tavrını sınır ötesi destekçileri de savunuyor. ABD, Avrupa gibi Türkiye de Esed sonrasında radikal rejime karşı duruyor. Amerika kadar çok net olmasa bile sessiz diplomasisiyle El Nusra’nın güçlenmesinin önüne geçiyor.

Peki, Ankara El Nusra’yı nasıl okuyor? Bir üst düzey yetkili, ÖSO’dan ayrı savaşan örgütün ajandalarını, çalışmalarını tasvip etmediklerini belirtiyor: “El Nusra bugün ÖSO ile beraber Esed’e karşı savaşsa da bir noktadan sonra kendi gündemini icra etmeye çalışacağı kesin. Neredeyse yarısı yabancı savaşçılardan oluşan bu grup dış kontrole açık. Mesela ağır silahları nereden temin ettikleri meçhul. Yabancı savaşçıların nereden geldikleri de... Esed’in iç savaşın patlak vermesinden sonra hapishanelerden salıverdiği bazı radikallerin bu gruba dahil olduğunu biliyoruz. İran gibi bazı harici güçlerin üstü örtülü şekilde silah verdiği konuşuluyor. Keza muhaberatın sızmış olabileceği de… Çünkü eli kanlı, acımasız El Nusra, Batı’daki ‘ÖSO’yu silahlandırırsak bu radikaller güçlenir’ algısını diri tutuyor. Biz Esed’in bu grubun varlığından memnun olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü muhalifleri radikal gösteriyorlar, silah desteğini önlüyorlar.”

Yetkiliye Adana’da çökertilen El Kaide hücresinin El Nusra ile bağlantılı olup olmadığını soruyoruz. İstihbarat birimlerinin El Nusra adı altında bazı El Kaide gruplarının yakın dönemde Türkiye’ye geçtiğini, özellikle Adana, Hatay gibi illerde adam devşirmeye çalıştığını kaydettiklerini aktarıyor: “Türkiye, Suriye sınırının Veziristan’a dönmesine göz yummayacaktır. Esed sonrasında bu yapıların geldikleri gibi ülkeden ayrılmalarını sağlayacak.”

El Nusra’nın varlığı Suriye krizine müdahil olmak istemeyen Washington yönetimine bahane oluşturuyor. Başkan Obama, muhalefet içinde güçlenen radikal El Nusra’nın Esed sonrasında bir numaralı güç olarak tüm siyasi süreci kontrol altına almasından korkuyor. Bu nedenle Suriye’de ordu, polis, bakanlıklar, bürokrasi gibi kurumların korunmasını, kademeli bir geçiş hükümeti kurulmasını, Esed’in sürecin en sonunda gitmesini istiyor.

El Nusra, ‘Suriye El Kaidesi’ isimlendirmesini kullanmasa da eylem ve söylemleri onun El Kaide’den farksız olduğunu ortaya koyuyor. Esed sonrası ülkede Talibanvari bir yönetim kurmak isteyecekleri açık. Neyse ki Suriyelilerin ağırlığı muhalif önder El Hatip’in yolundan ilerliyor: “Yeni Suriye çoğulcu, azınlıklara saygılı ve demokratik olacak.”

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur: Esed, El Nusra’yı çok iyi kullanıyor

-El Nusra nasıl kuruldu? Özünde neye hizmet ediyor?

Kökü ABD’nin Irak işgaline kadar uzanıyor. Irak El Kaide lideri Zerkavi’nin Amerikan işgaline direniş sırasında örgütlediği yapıda Suriyeliler de vardı. O dönemde bu militanların Irak’taki faaliyetlerini Suriye hükümetinin desteklediğine dair iddialar var. Suriyeli El Kaidecilerin bir kısmı ABD çekildikten sonra da Irak’ta kaldılar. İç savaş başlayınca, Irak El Kaidesi bunları kendi militanlarıyla birlikte Suriye’ye gönderdi. Nusra şu an yalnız Suriye’de değil, Lübnan’daki mülteci kamplarında da örgütleniyor. Bünyesine kattığı Filistin ve Lübnanlı unsurlarla geleceğe dönük etki alanını genişletme çabası da gözlerden kaçmıyor. Bu yapının ilan ettiği ideolojik hedefleri var. Ancak El Kaide, eylemleriyle, savunduğunu iddia ettiği değerlere o kadar ciddi zarar veriyor ki aslında bu yapının İslam’ı aşırılıkçılarla özdeşleştirmek ve büyük devletlerin müdahaleci politikalarına gerekçe oluşturmak üzere dizayn edildiğini düşünenler hiç de az değil.

-Grubu kim, hangi ülke yönlendiriyor?

Nusra, yalnız Irak El Kaidesi’yle değil, Pakistan’daki ‘çekirdek’ El Kaide ile de bağlantılı. Nusra’nın bazı ülkelerle ilişkili olduğuna dair iddialar da var. Körfez bölgesinden bağışçıları ve bağlantıları olduğunu düşündürten işaretler mevcut. Kurucu lideri Muhammed El Culani hakkında pek bilgi yok. 40 yaşlarında olduğu ve Golan civarında doğduğu tahmin ediliyor.

-Esed sonrası Suriye’ye dair planları nedir?

İslam devleti kuracaklarını ve Kudüs’ü kurtarana kadar silah bırakmayacaklarını söylüyorlar. Beşşar Esed’in gidişi çatışmayı durdurmalarına yetmeyecek. Aksine, çatışmaların uzamasından kazançlı çıkacaklarını düşünüyorlar. Çünkü savaş atmosferinde toplumsal tabanlarını genişletme ve Esed’e karşı çarpışan gruplarla ilişkilerini kuvvetlendirme imkânını buluyorlar. Bu açıdan bakıldığında, Batı’nın muhaliflere yeterli desteği vermemesi, Esed’e ve El Kaide’ye aynı anda yardımcı oluyor. (AKSİYON DERGİSİ)

Zevahirinin yazısını okumak için

EL ZEVAHİRİ ELİNDE OLSA ŞAM'DA ... 


 

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara