Dolar

34,9531

Euro

36,6422

Altın

3.020,21

Bist

10.058,63

Mehmet Göktaş'ın yazısına sert tepki

Doğru Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş, Esed'i ve Suriye politikasından dolayı İran ve Hizbullah'ı eleştirince Göktaş'a Hamaney'e yakın ABNA İnternet sitesinden sert bir tepki geldi

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-06-11 08:22:50

Mehmet Göktaş'ın yazısına sert tepki

TIMETURK / Haber Merkezi


ABNA İnternet sitesinde Göktaş'ın yazısı üzerine yayımlanan o haber:

"Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş Suriye, Esad, İran ve Hizbullah konusunda görüşlerini açıkça yazdı. Safını önceden de belli ettiren Mehmet Göktaş Amerika, NATO, Suudi Arabistan, Katar destekli tekfirci teröristlerin yanında olduğunu bu kez açıkça ortaya koydu! ve haddini aşarak İslam Dünyasının yüzakı İran İslam Cumhuriyeti ve Hizbullah'ın yanlış yaptığını iddia etti. Kürt halkının ve özellikle tabanın İran ve Hizbullah'a olan sevgisini bildiğinden şimdilik yanlış kelimesini kullanan Göktaş hoca, kendisinin haklı olduğuna dair hiç bir delil ortaya koymayarak Amerika- Suudi Medyasının kullandığı dili kullanmayı tercih etti. İran ve Hizbullah'ın Suriye olaylarını ilk günden ve en ince ayrıntılarına kadar uzmanlar eşliğinde tahkik ederek inceleyip bu karara vardığını bile anlayamayan Mehmet Göktaş, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'a zalim, katil ve diktatör diyerek Fethullahçı basının kullandığı gibi "Esed" tabirini kullandı...

Mehmet Göktaş'ın Amerika, İsrail, Vehhabi- Selefi Suudu sevindiren, ancak basiretini yitirmemiş Müminleri inciten"Suriye ve Ortadoğu Konusunda Duruşumuz" başlıklı o yazısı:

Türkiye’de bu haftanın konusu Gezi Parkı merkezli protestolardır, fakat henüz sonuçlanmadığı için gündemde kalacağa benziyor, bu yüzden biz Suriye’yi yazmayı uygun gördük.

Yazılarımızı ve haberlerimizi tamamen Suriye konusuna ayırmadığımız için midir veya bu konuda yüzde yüz kendileri gibi düşünmediğimizden dolayı mıdır, yazılı ve sözlü eleştirilere muhatap oluyoruz.

Bazı kardeşlerimiz de eleştirmeden “Suriye nereye doğru gidiyor, Suriye için bizler ne yapabiliriz, ne yapmalıyız…” sorularını yöneltmektedirler.

Önce şu hususun tartışmasız bir şekilde bilinmesini istiyoruz.

Beşar Esed bir diktatördür, bir zalimdir, eli kanlı bir katil, kendi halkına katliam uygulayan ve şehirlerini harabeye çeviren bir vicdansızdır.

Her ne kadar babasının yerine geçtiği günlerde bütün Müslümanlar onun özgürlükçü bir siyaset izleyeceğine dair beklenti içine girmiş olsalar da beklentileri boşa çıkmış, görüldüğü gibi acımasızlıkta ve despotlukta babasını geride bırakmıştır.
Bizim televizyonumuzun, bizim radyolarımız her ne zaman Suriye”den bir haber verse “Katil Esed, zalim Esed, diktatör Esed, Suriye’deki eli kanlı rejim, …” diye söze başladığı unutulmamalıdır.

Ayrıca, bizim derneklerimiz ta baştan beri Suriyeli sığınmacılara elinden gelen yardımı yapmışlar ve şu anda birilerinin pes etmesine ve yorulmasına karşılık derneklerimiz sınır boyunca mülteci kardeşlerimize yardım için koşuşturmaya devam etmektedirler. Bilindiği üzere sığınmacıların büyük bir kısmı muhaliflerdir veya çaresizlerdir.

Ve bu arada İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki rejimi desteklemesini yanlış bulduğumuzu ifade ediyoruz.

Fakat bütün bunlara karşılık birilerini tatmin edemiyoruz galiba. Bizden istiyorlar ki her sabah kalktığımızda İran İslam Cumhuriyeti’ne ve Hizbullah’a küfredelim. Yüzde yüz mevcut iktidarın ağzıyla konuşalım, hepimiz birer Bekir Bozdağ olalım.
Ne yaparsak yapalım birilerine, özellikle bir avuç tekfirciye kendimizi kabullendiremeyeceğimizin bilincindeyiz.

Yine de şunların bilinmesini istiyorum:
Suriye’de hunharca katledilen Müslümanlar için ilk olarak Kayseri’de gıyabi cenaze namazı kıldıranlardan ve Esed rejimini protesto edenlerdenim.

Suriye’deki çatışmalarda şehid düşen Avukat Osman Karahan ve Abdülbaki Yiğit için gıyabi cenaze namazı kıldıranım.
Daha da önemlisi Üsame bin Laden için gıyabi cenaze namazı organize eden, Amerika’yı lanetleyen birisiyim.

Hem de Üsame bin Laden’in Amerika tarafından öldürüldüğüne sevindiğini söyleyen Kayserili bir Cumhurbaşkanının şehrinde, Üsame bin Laden’in sevenlerinin hiç birinin orta yerde görünmediği bir günde…

Fakat bütün bunlara rağmen birilerini hiçbir zaman memnun edemeyeceğimizi biliyorum.
Biz bunlara hiç aldırmıyoruz, sadece bazı kardeşlerimizin ısrarla cevap vermemi istedikleri için bunları dile getiriyorum.

Bizim en büyük endişemiz Şii-Sünni çatışmalarının büyümesi ve bu potansiyelin olduğu yerlerde iç savaşa dönüşmesidir. Siyonizm’e, emperyalizme ve İblis’e bundan daha büyük bir bayram yaptırılamayacağı kanaatindeyiz.

İslam dünyasında yaşanmakta olan irili ufaklı iç çatışmalardan, özellikle bu çatışmaların genişlemesinden ve birçok bölgeyi içine almasından içi yanan, yüreği sızlayan Müslüman bireylere ve camialara büyük görevler düşmektedir.

İşte tam da bu zamanda gözlerini öfke bürüyen, kalemlerini öfke bürüyen kardeşlerimizin bu acı olaylarda olumlu bir görev yürütebileceklerine fazla bir ihtimal vermiyorum.

Bu ümmetin ıslahını, bu çatışmaların sona erdirilmesi görevini, Rabbimizin üçüncü şahısların omzuna yükleyeceğine inanıyorum.


KONU HAKKINDA DOĞRU HABER GAZETESİ SİTESİNDE YER ALAN HABER

Mehmet Göktaş hocanın geçtiğimiz Cuma günü yayınlanan yazısı, bir takım sitelerce farklı yönlere çekilmeye başlandı.

İlk olarak Yayın Yönetmenliğini Nevzat Çiçek`in yaptığı Timetürk,yazıyı "Esed zalim, İran ve Hizbullah tutumu yanlıştır"
başlığıyla manşetine taşıyarak, Göktaş hocanın yerinde bir eleştiri yaptığını savundu.

Ardından Haksöz Haber ise, "Küfretmenizi İsteyen Yok; Adil Olun Yeter!" başlıklı yorumunda, altını çizerek Göktaş hocayı, "adil tavır almamak, meseleye merhametli ve vicdanlı yaklaşmamakla" itham ederek suçlayıcı bir dil kullandı.

Haksöz ile aynı gün yazıyı yorumlayan Ehli Beyt Haber Ajansı (ABNA) ise, Göktaş hocaya yönelik haddi aşan nitelemelerde bulundu. ABNA, Göktaş Hoca, bugüne kadar İran İslam Cumhuriyeti ve Lübnan İslami Direniş Hareketi Hizbullah’a yönelik herhangi bir hakaret içeren yazı veya açıklama yapmadığı halde, son yazısındaki, "İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki rejimi desteklemesini yanlış bulduğumuzu ifade ediyoruz.

Fakat bütün bunlara karşılık birilerini tatmin edemiyoruz galiba. Bizden istiyorlar ki her sabah kalktığımızda İran İslam Cumhuriyeti’ne ve Hizbullah’a küfredelim. Yüzde yüz mevcut iktidarın ağzıyla konuşalım, hepimiz birer Bekir Bozdağ olalım. Ne yaparsak yapalım birilerine, özellikle bir avuç tekfirciye kendimizi kabullendiremeyeceğimizin bilincindeyiz." ibareleri üzerinden hedef alması tepkiyle karşılandı.

İran ve Hizbullah`ın bir ülke ile ilgili siyasi tutumunu eleştirdiği için Göktaş Hoca`yı, Amerika, İsrail, Katar, Suudi Arabistan ve işbirlikçileri ile aynı kefeye koyma küstahlığında bulunan ABNA, yaptığı yorumla adeta İslam Ümmeti içinde fitne çıkarmaya çalışan, Müslümanları birbirine kırdırma planları yapanların ekmeğine yağ sürmüş oldu.

ABNA, "Müminleri inciten `Yakışıksız` bir yazı..." başlıklı yorumunda, yazıyı şöyle çarpıtarak okurlarıyla paylaştı: Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş Suriye, Esad, İran ve Hizbullah konusunda görüşlerini açıkça yazdı. Safını önceden de belli ettiren Mehmet Göktaş Amerika, NATO, Suudi Arabistan, Katar destekli tekfirci teröristlerin yanında olduğunu bu kez açıkça ortaya koydu! ve haddini aşarak İslam Dünyasının yüzakı İran İslam Cumhuriyeti ve Hizbullah`ın yanlış yaptığını iddia etti.

Kürt halkının ve özellikle tabanın İran ve Hizbullah`a olan sevgisini bildiğinden şimdilik yanlış kelimesini kullanan Göktaş hoca, kendisinin haklı olduğuna dair hiç bir delil ortaya koymayarak Amerika- Suudi Medyasının kullandığı dili kullanmayı tercih etti. İran ve Hizbullah`ın Suriye olaylarını ilk günden ve en ince ayrıntılarına kadar uzmanlar eşliğinde tahkik ederek inceleyip bu karara vardığını bile anlayamayan Mehmet Göktaş, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad`a zalim, katil ve diktatör diyerek Fethullahçı basının kullandığı gibi "Esed" tabirini kullandı..."

Bu arada gerek ABNA’nın hakkaniyetten uzak tutumu, gerekse de Tekfirci zihniyetin haksız suçlamaları, akıllara İmam Ali (r.a)`ın Nehc-ül Belağa`da yer alan şu tarihi sözlerini getirdi: “Benim hakkımda iki taife helak olacak: Birisi aşırı sevenler, birisi de aşırı derecede düşmanlık edenler.” (El-Mi`yaru vel-Müvazene, s: 32)


SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara