Genç: Türkiye Esed gitmeli demekten vazgeçmeli
Almanya'da Heidelberg Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler eğitimi alan Doç. Dr. Savaş Genç, 'Gezi' hareketini, 'yabancı ajanların parmağı var' sözleriyle açıklamanın da yanlış olduğunu söyledi. Genç, 'Gezi' olaylarını ntvmsnbc için Suriye, İran ve Irak ekseninde değerlendirdi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-11 10:06:56
Mustafa KARAKUŞ: Başbakan Erdoğan ve hükümetin dillendirdiği gibi gerçekten yabancı ajanlar ya da İran ve Suriye "Gezi" protestolarını provake etmiş olabilir mi? Böyle bir olasılık var mı?
Savaş GENÇ: Böyle bir şey olsa bile, yakalanmış yabancı uyruklu insanlar da olabilir. İran gerçekten içimizde hamle yapmak istiyor ve de çok güçlü. Biz bunların farkındayız. Bizim istihbaratımız bu raporları hazırlıyor zaten İran’ın içimize hamle yapmak istediği bilgisi var. Ama burada sormamız gereken soru şu. 'Biz bunlara bu fırsatı verdik mi vermedik mi? En önemli soru bu. İkinci soru da, tüm bu olayı sadece dış kaynaklı provokasyonlarla izah edebilir miyiz? Yeryüzünde kaç tane gelişmiş demokraside 3-5 ağaç yüzünden bir ülke ayağa kalkabilir? Dış provokasyon vardır ama bu Gezi etkinliklerini, Gezi direnişini sadece dış etkenli faktörlerle izah edebilir miyiz? Bence yeterli olmaz. Güzel bir Türk atasözü var: Ateş olmayan yerden duman tütmez. Gidin Kuveyt’te yapın aynı hamlelerle gösteriyi. Orada da otoriter bir yapı var, demokrasi yok. Diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi ama başaramazsınız. Onun önlemini alır halkıyla bir bağ kurmaya çalışır vesaire. Ama özellikle İran’ın Türkiye içinde hamle yapma niyeti olduğunu biliyorum ama bu Gezi eylemlerini 81 ilde İran ayağa kaldırabiliyorsa biz o zaman kapıları açalım İran’a teslim olalım. Onlar da işin içine girmiş olabilir ama bu Gezi direnişini açıklamaz.
'TÜRKİYE BATI'YI YENİDEN KEŞFEDECEK'
Suriye'de Esad daha uzun süre yönetimde kalırsa bunun Türk dış siyasetindeki etkisi nasıl olacaktır?
GENÇ: Suriye’de, Irak’ta artık etrafımızda modern devletler yok. Modern devlet zaten hiç olmadı. Artık tek bir merkezden idare edilen devletler de yok. Etrafımızda otonom gruplar oluşmaya başladı. Irak’ta Şiiler, Kürtler, Türkmenler, Sünniler var. Nar gibi içinde bir sürü parça var. Benzer bir fotoğrafla Suriye’de de karşılaşacağız. 5 yıl önce çatışma noktasına geldiğimiz Kuzey Irak bugün Ortadoğu'daki en büyük en önemli dostlarımızdan biri. 3 yıl önce birlikte tatil yaptığımız, ortak kabine toplantıları yaptığımız Esed en büyük düşmanlarımızdan biri. Bugün desteklediğimiz bazı muhalif grupların yarın bizim düşmanımız olmayacağı anlamına gelmiyor. Ortadoğu’da yerler ve görevler çok hızlı değişebiliyor. Suriye ekseninde baktığımız zaman Esed'in gitme ihtimali gözükmüyor.
Bu aşamada Esed kalacak. Bir kere çok uzun soluklu bir Suriye sorunumuz olacak. Türkiye çok belli etmeden, İran’ın gerçek yüzünü gördükten sonra Türkiye'deki İran hassasiyeti ve sempatizanı olan muhafazakarlar, Suriye duvarına da tosladıktan sonra çok belli etmeden adım adım Batı paktındaki yerlerini yeniden keşfetmeye başlayacaklar. Kürecik’e NATO radarının yerleştirilmesinin kabul edilmesi, Patriotların çağrılması, hatta son Washington ziyareti bunların sinyalleridir. Ben bir siyaset bilimi profesörü olarak Davutoğlu’nu çok başarılı buluyorum. Arap uyanışı öncesi Türk dış politikasına tam destek verdim. Diktatör olur olmaz, komşularla ilişki kurmak çok iyidir, onlar üzerinde etkin olmak iyidir. Suriye noktasında Türkiye'nin yanlış okumaları olduğunu artık hepimiz görüyoruz.
'SURİYE'DE İSRAİL'İN DÜŞMANLARI SAVAŞIYOR'
Başbakan Erdoğan, Suriye konusunda ABD'den istediğini alabildi mi? Erdoğan, ABD ziyaretine çıkmadan önce 'Dönüşte her şey çok daha farklı olacak" demişti. Bununla ne kast etmiş olabilir? ABD, Suriye konusunda ne düşünüyor?
GENÇ: ABD Irak’tan çekildi. Afganistan’dan çekilmenin hesaplarını yapıyor. Doha’da Taliban’a bir ofis kurdular ve o ofis üzerinden Taliban’la, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'yi irtibata geçiriyorlar. Afganistan’da da çuvalladılar Irak’ta da çuvalladılar. Dolayısıyla başarısız olmuş ve buralardan çekilme hesabı yapan Washington’un Suriye’ye girebilmesi için hiçbir motivasyonu yok. Ama çok daha önemlisi acaba Amerika’nın motivasyonu ya da toplumsal baskı Amerika içinden olsa bile Amerika Suriye’ye girer mi?
Suriye’de Amerika’nın ve İsrail’in iki düşmanı Hizbullah ve Esed bir cephede, karşısında El Kaide’nin de içine sızdığı El Nusra çatışıyor. Bu düşmanlar birbirini yerken, Amerika girip Suriyeli sivilleri kurtarır mı? Ben buna çok ihtimal vermiyorum. Bir araştırma yapıyoruz. Birkaç hafta içinde sonuçları açıklayacağız. Ortadoğu'da bulunan 7 ülkede Türk dış politikası nasıl algılanıyor? O ülkelerdeki elitlerle yüz yüze yapıyoruz bu araştırmayı. İsrail de bu ülkelerden biri. İsrail’den gelen özellikle Ortodoks kesimden gelen yanıtlara baktığımda aşırı uçtaki, aşırı sağdaki İsrailliler, Suriye'de iç savaşın uzun süreceğini ve bölünmüş bir Suriye olacağı görüşünü savunuyor. Zaten adım adım ona doğru gidiyoruz. Suriye’de vuku bulan katliamlar dünyada her iki tarafın yaptığı katliamlar birkaç ülkede çok ciddi haber oluyordu. Türkiye'de bunlardan birisiydi. Bu Gezi olaylarından sonra bizim gündemimizden de düştü. Dolayısıyla Amerika’yı biraz Suriye hakkında konuşmaya motive eden o sızan haberler ve toplumsal tepkiydi. O da gündemden düşüyor gibi.
Suriye'de bölünme tehlikesi var mı? Esad'ın bölünmüş bir Suriye planı var mı?
GENÇ: Bölünmüş bir Suriye, Esed’ın B planı. Yani sahili elinde tutabileceği bir devlet çizgisi. Orası tam kontrolümüzde olsun diğer bölgeleri de zaman içinde kontrol ederiz. Ancak kendisine karşı güçlü bir direniş olursa da, sınırları belli bir bölge olsun istiyor. Ama Suriye’de Esed'in bu planının altını oyan bir durum var. Irak’ta Kürtler, Sünni Araplar ve Şii Arapların yaşadığı bir bölgeleri vardı. Suriye’de böyle bir şey yok. Nusayriler en yoğunlukta oldukları Lazkiye’de bile azınlıktalar. Suriye’de bir Kürt bölgesi yok. Öbek öbek bölgecikleri var. Bir Sünni bölgesi yok, bir Nusayri bölgesi yok. Teritoryal olarak Suriye’yi bölmek çok kolay değil. Ama imkansız değil insanları göç ettirebilirsiniz. Bence üç senaryo var. Ya Suriye eski günlerine dönecek. Esad her şeye hakim olacak. Ya Iraklaşacak. Ya da Lübnanlaşacak. Suriye'de muhalifler bir başarı elde etseler, katliamlar olmadan birçok şey kopartabilselerdi. Devlet başkanı Nusayri olacak başbakan Sünni olacak dışişleri bakanı Hıristiyan ya da Arap veya Kürt olacak bu Lübnanlaşma. Bunların olma ihtimali çok düşük gözüküyor Suriye’de.
'PUTİN ESED'DEN VAZGEÇER, SURİYE'DEN VAZGEÇMEZ'
Rusya’nın Suriye üzerindeki etkisi nedir? Rusya git derse Esad gider mi?
GENÇ: Suriye’de oyuna yeni yeni girmeye çalışan biziz, yani Türkiye. Soğuk Savaş döneminde Suriye ve Baas rejimi Arap coğrafyasında kapılarını Rusya'ya sonuna kadar açan nadir ülkelerden birisiydi. İran-Irak Savaşı'nda İran’ın açıktan destekleyen tek Arap ülkesi Suriye. Rusya, Esad’a 'git' demez ama iş o noktaya gelirse, ben bir yıl önce söyledim. Gelseydi, hani devrileceği konuşulurken; Rusya Esad’dan vazgeçebilir Suriye’den vazgeçmez. Ama İran için öyle değil. İran için Esad da Suriye de vazgeçilmezdir. Putin 'git'dediği zaman gider mi gitmez. Ama Esad’ın gitmesi için ki; o evreyi geçtik Esad’a çok büyük tehdit olması gerekiyordu. Tekrar ediyorum Suriye'de böyle bir tehdit yok, bu evre aşıldı.
'ARAP BAHARI'NDA KARARI ORDULAR VERDİ'
"Gezi" protestoları Erdoğan'ın Suriye konusunda Körfez ülkeleri ve Rusya'ya yapmayı planladığı ziyareti etkiler mi? Ya da nasıl etkiler? Putin Erdoğan'a, "Önce ülkendeki iç barışı sağla öyle gel" der mi?
GENÇ: Bunu demez Putin, çok iyi arkadaşlar. Çatışma döneminde bile arkadaşlıklarını bozmadılar. Ama bunu söylemeden, Suriye konusunda ne söylemek istiyorsa söyler. Rusya'daki seçimlerden sonra Moskova’da gösteriler oldu Erdoğan ona böyle bir şey demedi. Moskova ayağa kalktı aylarca susturamadılar. Bu ziyaretlerden bir şey çıkar mı Suriye adına bir şeyler çıkabilir ama Erdoğan’ın istediği şeyler olmaz. Esed’ın gitmesi ya da rejimin devrilmesi Arap Baharı hareketlerine tek tek bakın hepsinde o ülkede ne olacağına dair kararı ordular verdi. Tunus’ta "gideceksin" denildi, Mısır’da yerini koruyabilmek için Mübarek’i aldılar ordu sistem içinde kaldı. Libya’da ordu ikiye bölündü ama kabileler ekseninde bir bölünme oldu. NATO’nun oraya girmesiyle ordunun diğer kısmı tasfiye edildi. NATO girmeseydi bir iç savaş vardı orada da Suriye gibi. Libya’nın petrolü var. Libya iki üç yıl içinde kendine gelecek.
'ORDU HALA ESED'İN ARKASINDA'
"Arap Baharı"nın yaşandığı Tunus, Mısır ve Libya'da liderler Esad kadar uzun direnemedi. Esad'ın iki yıldır direnmesini nasıl açıklıyorsunuz? Türkiye'nin, Suriye politikasında değişikliğe ihtiyaç var mı?
GENÇ: Suriye’de ordunun çok büyük bir kısmı Esed’ın yanında kaldığı için rejim bir şekilde sonuna kadar mücadele etti ve devrilmedi. Ben bir yıldır yaklaşık bir yıldır Dışişleri'nin söylemini savunan arkadaşları kızdırma pahasına şunu savunuyorum: "Esed gitsin dönemi bitmiştir." Suriye’de önceliğimiz iç savaşı durdurmak olmalıdır. Nasıl olacağına dair somut bir planım yok, planlarım var ama "Esed gitmelidir" duruşundan vazgeçip günde 70 ile 100 kişinin öldüğü Suriye’de artık insan kanı üstünden siyaset yapılmasının önüne geçmemiz gerekiyor. Benim temel formülüm Arap coğrafyasındaki değişimler, devrimle büyük başarı elde edemiyorlar, bir şekilde iç savaşa evriliyor. Benim temel teklifim bir model geliştirip bir Arap "Magna Kartası" oluşturmamız gerekiyor. Esed’a "git" demek yerine Esed’a siyasi yapı içinde tıpkı İngiltere Kraliçesi gibi bir pozisyon verip aşağıda seçimle gelen bir başbakan ve parlamentoların olacağı bir geçiş döneminizin olması gerekiyor. Böyle bir model için İran ve Rusya ile anlaşılsaydı. Belki 100 bin cana mal olmuş olmayacaktı.
'İRAN, KÜRT DÜŞMANLIĞINI TÜRKİYE'YE HAVALE ETMİŞTİ'
Peki Irak'ın bu denklemdeki yeri nedir? Irak Başbakanı Nuri el Maliki önümüzdeki hafta Erbil’e gidiyor. Bunun Türkiye'ye yansıması ne olacak? Kürtler Ankara’dan uzaklaşacak mı?
GENÇ: Yok uzaklaşmazlar. Kürtler Ortadoğu’da çok çekmiş hala da çeken bir halk. Kürtler, Maliki’yi çok sevmiyorlar. Belki Erdoğan’ı da çok sevmiyorlar ama pazarlık yapabilecekleri tüm unsurları sonuna kadar kullanmaya çalışıyorlar. Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin yaklaşan seçimler öncesi Kürtlerin desteğine çok ihtiyacı var. Yazılı olarak Kürtlere verebilecekleri haklar karşılığında birçok destek alabilir.
Kürtler Ortadoğu’daki varlıklarını pazarlık üstüne oturtmuş durumdalar. Onlar için bu Maliki’de olabilir Erdoğan’da olabilir her ikisi aynı anda da olabilir. Önemli olan kendi kurdukları ve bir yaşam alanı oluşturdukları Kürdistan bölgesinin daha güçlenmesi, daha zenginleşmesi ve dünyaya açılması. Bu noktada Türkiye ile ilişkileri sonuna kadar götürmeyi deneyeceklerdir. Türkiye'de düşmanlıktan kazanacakları hiçbir şey yok. Ama etraflarını sarmış olan İran ve Maliki halkasına rağmen dünyaya açılabilecekleri en iyi kapı Türkiye. İran, "Kürt düşmanlığını" uzun süre Türkiye'ye havale etmişti.
Tahran Kürtlere düşmanlık yapmıyordu zaten Türkler bu görevi yerine getiriyordu. Türkiye, Kürt sorununu çözmeye başlayıp Kürdistan bölgesi ile ilişkilerini arttırmaya başladığında İran ve Maliki Kuzey Irak sınırına asker yığmaya başladılar. Maliki sırf Kürtlere karşı 6 milyar dolara yakın Rusya ile silah anlaşması yaptı. Kürtler de mecbur kaldı ve İsrail’den silah aldı. Dışarıda büyük paralar kazananlar var içerde de roller değişiyor. Türklerle Kürtler arasında ilişki değişince, İran’la Kürtler arasında da ilişki değişiyor. Maliki Rusya'dan silahları iç çatışma için satın aldı. Sünni Araplar ve Kürtlere karşı kullanmak için aldı. Dicle cephesi diye bir cephe kurdu. İç çatışmalara karşı bir tehdit unsuru oluşturmak istiyor. Irak’taki istihbarat, güvenlik, polis, asker gibi her türlü güvenlik birimi doğrudan Maliki’ye bağlı. Irak’ta bir koalisyon var ama gerçekte biraz üstünü eşelediğiniz zaman altında granit bir Maliki yönetimi çıkıyor.
'GEZİ İRAN'A MODEL OLAMAZ'
İran’da seçimler yaklaştı cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Gezi protestolarından İranlı göstericiler feyz alır mı?
GENÇ: İranlıların en liberalleri, sisteme en muhalif kesimler bile Arap uyanışına kendilerinin ilham kaynağı olduklarını ileri sürüyor. İranlıların bir kere ilham alması, örnek alması ya da etkilenmesi gibi bir şey olamaz. Gezi protestoları açıkçası bu noktada İran’a bir model değil. Çünkü Türkiye, İran değil. İran’daki bir rejim sorunudur Türkiye'deki bir rejim sorunu değildir. Türkiye'de sorunun adı biraz daha farklıdır. Ama İran’da Tahran yönetiminin sadece bir gerçekliği var. Rejimi ayakta tutabilmek için her türlü yatırımı yapmak, her türlü tedbiri almak. Bunun dışındaki her türlü gerçek ikinci planda önemlidir. İran’da kalkışma olur mu? Seçimlerden sonra muhtemelen olacaktır. Ama muhtemelen yine netice alınmaz. Hem sistem çok güçlü hem de artık çok idmanlı. Hem Arap Baharı'na bakarak sonuç çıkardı. Hem de daha önceki göstericilerin yaptıklarından dolayı daha tedbirli.
SON VİDEO HABER
Haber Ara