Tehdit ediliyorum, koruma talep ettim
Yönetmenliğini yaptığı 'Mi Minör' oyunu nedeniyle, Yeni Şafak gazetesinin hedef tahtasına koyduğu tiyatrocu Memet Ali Alabora konuyla ilgili bir basın açıklaması yapıyor. Alabora, konuyla ilgili yazdığı tweetten sonra tehdit mesajarı aldığını söyledi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-10 14:35:50
Radikal'de yer alan habere göre; Yönetmenliğini yaptığı, olağan dışı bir ülke olan Pinima'nın canlandırıldığı "Mi Minör" oyunu nedeniyle, Yeni Şafak gazetesinin hedef tahtasına koyduğu tiyatrocu Memet Ali Alabora konuyla ilgili bir basın açıklaması yapıyor. Alabora, konuyla ilgili yazdığı tweetten sonra tehdit mesajarı aldığını söyledi.
Memet Ali Alabora can güvenliği olmadığı için koruma talep ettiğini de söyledi...
Memet Ali Alabora'nın açıklamasından satır başları şöyle:
- Gezi Parkıyla ilgili gelişen süreçte sistematik bir şekilde hedef gösterilme sonucunda, Yeni Şafak’ın yönetmiş ve başrolünü üstlendiğim Mi Minör’ü hedef göstermesi sebebiyle açıklama ihtiyacı hissettim.
- Sizle önce olayların en başına dönmek ve Gezi’deki ağaç nöbetine nasıl katıldığımı anlatmak isterim. 30 Mayıs’ta çadırlara yapılan müdahale haberini aldım. Her şey yoluna girdikten sonra eve döndüm. Perşembe akşamı tekrar gittim, 10 bin kişi tahmin ediyorum. Festival havası devam ediyordu. Sabah yapılan ağır polis müdahalesi sebebiyle katılanların farklı görüşlerinin birleştiği bir şeye dönüştü. 30 Mayıs günü 21:45’te beni hedef haline getirmek için kullanılan Tweet’i attım. “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı? Hadi gel #direngeziparki” şeklindeydi.
- Bu Tweet kullanılarak hedef gösterildim, devam ediyorum. Bu Tweet sebebiyle tehdit alıyorum. Bu tweet’te ne demek istediğimi sizinle paylaşmak istiyorum. Ağaçları ve İstanbul ’un kültürünü korumak istedim. Üst üste kullanılan şiddet sonucu, mesele ifade özgürlüğüne karşı savunmaya döndü. Oraya gelenler, diğer meselelerde kendilerini ifade edemediklerini düşündükleri için oraya geldiler. Benim için de böyle bir durum var. Emek sinemasının yıkılması, şehir tiyatroları yönetmeliğinde yapılan değişiklik, devlet tiyatrolarının kapatılması, Haydarpaşa garının durumu gibi meselelerin ifade edilmesi anlamına geldi. Attığım Tweet’te bunu kastediyordum. O gece yaşanan tamamen barışçıl protestonun sabahında, sabah 5’te polis öncekilerden de ağır bir müdahalede bulundu. Sonrasını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Şimdi bir de o günden bu güne neler yaşadığımı aktarayım.
"NEDEN BENİM TWEET'İM TEK SORUMLU HALİNE GETİRİLİYOR?"
- 1 Haziran’daki müdahele sonrasındaki süreçte muhattabın yine ben olmadığımı söyledim, Taksim Dayanışması’na ifade ettim. Twitter’da ben çok aktif bir kullanıcı değilim aslında. 10 gündür toplam 14 tane Tweet atmışım, 11 retweet yapmışım, 5 kişiye de cevap vermişim. 1 Haziran’dan beri tansiyonun düşmesi, bir diyalog ortamının yapılması için elimden geleni yaptım. Hedef olarak ben ve Twitter aktifliğim gösteriliyor. Twitter kullananlar bilirler; toplamda bugüne kadar 2792 tweet atmışım. Normal bir kullanıcının çok altında bir Tweet sayısı. Hemen herkes 31 Mayıs sabah baskını olmasa, olayların bu noktaya gelmeyeceğini herkes vurguluyor. Bu konuda herkes mutabıktır sanırım. O zaman nasıl oluyor da, benim baskından önce atılmış Tweet’im tek sorumlu haline getiriliyor?
"İNGİLİZ AJANS BİZİM SOSYAL MEDYA İŞLERİMİZİ YAPTI"
- Yeni Şafak bugün “Bu ne tesadüf” manşetiyle, “Önce sahnede, sonra Taksim’de” yazarak (gösteriyor) yönetmeni ve başrol oyuncusunun olduğum, içinde uzaylıların da olduğu, tamamen kurmaca bir ülke olan Pinima’da geçen ve fantastik bir eser olan Mi Minör’le Gezi Parkı eylemleri arasında, akla hayale sığmayan bir bağ kurmaya çalışmıştır. Beni dehşet içinde bıraktı. Böyle bir sonuç kurmaya çalışmak, ancak kasıtla alakalı olabilir. Oyunun yurtdışı bağlantısı olduğu söyleniyor. İngiltere merkezli bir ajansın desteğinden bahsediliyor Yeni Şafak’ta. Adı geçen ajans, oyunun sosyal medya ayağını yürütmüştür. Sahibi de tiyatro camiasında çok iyi tanınan birisi, adını zikretmeyeceğim. İngiltere merkezli, Türkiye ’de kurulmuş bir ajans, sahipleri de Türk. Sosyal medya işlerimizi de bir barter karşılığında yaptı.
"TANIMADIĞIM BİR ADRESTEN, İNGİLİZCE, BULUŞMA MAİL'İ ALDIM"
- Bu gelişmeler yaşanırken, 2 gün önce, yurtdışında bilmediğim bir adresten İngilizce olarak gönderilen, benimle buluşmak istediğini ifade eden 2 mail aldım. Anlamadığım, beni bir yere çağıran, bana yardımcı olacağını ima eden, tanımadığım birinden gelen bir mail'di. Durumu avukatıma bildirdim. Yeni Şafak’ta çıkan haberle ilgili avukatım süreci takip ediyor. Medya ve sosyal medya aracılığıyla yapılan yorumlar yüzünden can güvenliğim yok, koruma talep ettim. Avrupa Birliği ve Yeşiller Partisi’nin davetiyle, 12 Haziran’da Strasburg’da gerçekleşecek olan, Gezi Parkı’nın anlatılacağı bir konferans için yola çıkacaktım bugün. Fakat seyahatimi iptal etmek zorunda kaldım, kendilerinden de özür diledim.
"ANLAŞILIYOR Kİ, BİR OYUNA ÇEKİLMEYE ÇALIŞILIYORUM"
- Anlaşılıyor ki, Gezi Parkı’nın korunmasıyla başlayan süreç bir komployla açıklamak istendiği için, ben bir oyuna çekilmeye çalışıyorum. Gezi Parkı direnişi benim için ağaca ve kente sahip çıkmakla başlayıp, kendimi özgürce ifade etmemle devam eden süreçtir.
"YENİ ŞAFAK'IN TİYATROYU BU KADAR CİDDİYE ALDIĞINI BİLMİYORDUM"
- Yeni Şafak’a teşekkür ediyorum. Burada hiç muhabiri var mı? (Muhabire dönüyor) Tiyatroyu bu kadar ciddiye aldığınızı bilmiyordum. Size gerçekten çok teşekkür ederim. (alkışlar, ıslıklar)
- Yeni Şafak gazetesi 1873 yılında bu binanın (Gazeteciler Cemiyeti) tam 2 sokak arkasında sergilenen “Vatan Yahut Silistre”den beri ilk kez bir tiyatro oyununun bu kadar etkili olduğunu söyleyerek, tiyatroya önem verdiğini göstermiştir. İstedikleri zaman, Mi Minör’ün toplumsal olaylara etkisini yüz yüze konuşup tartışmak isterim, bunda da çok ciddiyim.
- Habersiz adında, Pinima'da basıldığını söylediğimiz, oyun için bir gazete çıkarmıştık. Herkese bu gazeteden getirdim. Bir de bayraklar getirdim. Papel adlı paralarımızdan da alabilirsiniz. Oyunda bu papellerle düşünce özgürlüğü satın alınıyordu mesela. Onun dışında 1 papelle bülten, 5 papelle dondurma alabiliyordunuz.
AFİŞTEKİ MEYVE...
- Afişte görülen meyvenin ne olduğunu merak edenler olmuştu. Sanıldığı gibi armut değil, su kabağıdır. Pinima’nın en büyük ihracat kaynağıydı su kabağı. Organik su kabağıyla yapılan duş önemli bir gelir kapısıydı. Oyunda Pinima’yı da su kabağı simgeliyordu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara