İşte Koç’un ağaç katliamının hikayesi
Başbakan Erdoğan dünkü konuşmasında Koç Üniversitesi yapılırken 10 binlerce ağacın katledildiğini hatırlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AB toplantısında Koç üniversitesinin Zekeriyaköy’deki kampüsünün yapımı sırasından onbinlerce ağacın söküldüğünü hatırlattı. Başbakan Erdoğan’ın gündeme getirdiği orman katliam nedeniyle 1997 yılında ANAP’lı Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu, Yüce Divan’a sevkedilmişti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-06-08 10:28:24
Ancak 1997′de Sarıyer’deki ormanlık alanı, Koç Üniversitesi’ne vermek suretiyle imar yolsuzluğu yaptığı gerekçesiyle ANAP’lı Yaşar Topçu’yu sevkedildiği Yüce Divan’dan CHP’nin kurtardığı ortaya çıkmıştı. 28 Şubat postmodern darbesiyle meşru hükümetin yerine kurulan ANASOL-D Hükümeti’nin ANAP’lı Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu, Büyükşehir ve İmar kanunlarına aykırı olarak Sarıyer’deki ormanlık alanı 28 Şubat’ın en güçlü aktörleri arasında yer alan sermaye grubunun kuracağı vakıf üniversitesine tahsis etmişti.
Kapatılan Refah Partisi’nin (RP) İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 46 arkadaşı, Topçu hakkında Meclis’e bir gensuru önergesi vermişti. Topçu hakkında verilen gensoru önergesi görüşmelerinde yalnızca DYP destek verirken, Meclis’te grubu bulunan diğer partiler red oyu kullanmıştı. Refah-Yol hükümetini düşürmek için eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un öncülüğünde kurulan ve kamuoyunda ‘Şemsiye Partisi’ olarak bilinen DTP ve CHP’nin red oylarıyla Topçu, yargılanmaktan kurtulmuştu.
YAĞMANIN HİKAYESİ
Koç Üniversitesi’ne tahsis edilen orman alanla nasıl ağaç katliamı yapıldığını işin tarihçesiyle hatırlayalım.
Sarıyer İlçesi, Rumeli Feneri Köyü hudutları dahilinde bulunan Mavramoloz Devlet Ormanı içerisinde kalan 160 hektarlık bir arazi Özel Üniversite Kampüsü kurulmak üzere Bakanlar Kurulu’nun 26.04.1992 tarihli kararı ile 49 yıl süre ile Koç Üniversitesi’ne tahsis edildi.
Koç Üniversitesi Kampüs Alanı, gerek 1980 onanlı 1/50.000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alan Nazım Planı, gerekse de 1994 onanlı 1/50.000 ölçekli İstanbul Büyükşehir Nazım Planında orman alanında kalmaktaydı. Koç Üniversitesi 15.08.1994 tarihli dilekçesinde 24.03.1994 onay tarihli 1/50.000 ölçekli İstanbul Büyükşehir Nazım Planı’na itiraz ederek, Orman Bakanlığı’ndan ön izinle kendisine tahsis edilen alanın, Planda “Üniversite Kampüs Alanı” olarak gösterilmesini istedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü’nün söz konusu itirazı değerlendirmesinde şu konular dikkat çekiciydi:
“1/50.000 ölçekli İstanbul Büyükşehir Nazım Planı’nın ana kararı olarak çekicilik oluşturabilecek işlevlerin kentin kuzey yönünde düşünülmesi, özellikle orman alanları, su toplama havza alanları ve kent makroformunun istenmeyen yönde gelişmesi açısından sakıncalar doğurabilecektir. Bu bölgelerdeki planlamalar Nazım Plan ana kararlarını destekleyici, bütünlük sağlayacak biçimde ve doğrusal gelişimi kuvvetlendirici yönde olmalıdır. Geri kazanılması bugünkü koşullarda olanaksız olan bu kaynakların korunması açısından Nazım Plan’da kent makroformu doğu-batı doğrultusunda doğrusal bir form biçiminde düşünülmüş ve bu düşünceyi kuvvetlendirici nitelikte işlevler bu aks doğrultusunda önerilmiştir. Üniversite kampüs alanları, alt merkezleri destekleyen bölgelerde Nazım Plan ana kararlarını destekleyici yönde olmalıdır.”
Orman Bakanlığı tarafından Koç Üniversitesi’ne tahsis olunan alan 1980 ve 1994 onanlı Nazım Planlarda olduğu gibi 15.11.1995 onay tarihli İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı Nazım Planında da “Doğal Karakteri Aynen Korunacak Orman” alanında kalmaktaydı.
Söz konusu alan aynı zamanda, İstanbul 3 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarihli kararıyla “Doğal Sit” olarak tespit, tescil ve ilan edilen alanda kalmaktaydı. Beykoz ve Sarıyer ilçelerine ilişkin söz konusu kararın 5. maddesinde karar gerekçesini “…… gerek ormanlık ve diğer yeşil doku içeren korunması gerekli doğal varlıklarla kaplı, gerekse Karadeniz Kıyı Kuşağı ve buna bağlı değerlerle yine korunması gerekli doğal zenginlikleri içeren ve ekli haritada sınırları belirtilen bölgeleri, yukarıda özetlenen tahribatın daha fazla sürmemesi ve bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması için….. Doğal Sit olarak tespit, tescil ve ilan edilmektedir” şeklinde açıklanmaktaydı.
27.08.1997 tarihinde Koç Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu bölge, Bahçeköy Belediye Meclisi ve İstanbul İl İdare Kurulu’nun Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na yaptıkları teklif üzerine Büyükşehir Belediyesi sınırları dışına çıkarılarak Bahçeköy Belde Belediyesi sınırlarına alındı. Bu şekilde bu alandaki planlama yetkisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınarak Belde Belediyesine verildi.
Başbakan Erdoğan’ın işte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemdeki mücadelesinin en önemli göstergesi buydu.
Metropoliten bir alandaki belde Büyükşehir Belediyesi sınırları dışına çıkarılarak yağmaya zemin hazırlanmıştı.
Oysa metropoliten alan plan bütünlüğünün sağlanması ve plan uygulamaların, denetimi, eşgüdümü ve iletişimi açılarından ve çevre ile bütünleşmesi yönünden, belde belediye alanlarının Büyükşehir Belediyesi yetki alanı içerisinde olması gerekiyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde, İlçe Belediyeleri dışında kalan Belde Belediyelerine ait imar planlarının da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan ve onaylanan her ölçekteki Nazım İmar Planları esaslarına uygun olarak düzenlenmesi gerekmekteydi.
Anayasa Mahkemesi’nin 13.09.2000 gün ve 2000/21 sayılı kararı da yağmanın nasıl yapılamayacağına dair en önemli dayanaktı:
“Anayasa’nın 169. maddesinde, ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek, korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Anayasa’nın 169. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi maddenin birinci fıkrası doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden birisi olan ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için Devlete gereken tedbirleri alıp kanun koymayı ve bütün ormanların gözetimi ödevini getirmektedir.
İkinci fıkrada, Devlet ormanlarının yalnız Devletçe yönetilmesi ve işletmesinin yasayla düzenleneceği, mülkiyeti ve yönetiminin özel kişilere devir edilemeyeceği belirtilmekte, maksatlı olarak yapılan orman tahripleri, ağaçlar ve ormanlara vaki tecavüzlerde ormanların zaman aşımı suretiyle mülk edinilemeyeceği, kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı kesin olarak hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği hususu da üçüncü fıkrada Anayasal bir hüküm olarak yer almaktadır.
Orman alanlarının dava konusu kuralda öngörüldüğü biçimde vakıf üniversitelerine tahsisli ormanların korunması ve bütünlüğünün bozulmaması ilkesiyle bağdaşmadığı gibi kamu yararının zorunlu kıldığı durumlar arasında da kabul edilemez” denilerek 28.12.1999 günlü 4498 sayılı ‘Yükseköğrenim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun’ orman alanlarının Vakıf Üniversitelerine tahsisine ilişkin kısmını iptal etmiştir.”
Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararı üzerine Danıştay, İstanbul Sarıyer Mavramoloz ormanlarındaki alanın 49 yıllığına Koç Üniversitesi verilmesine ilişkin izin ve tahsis işlemini iptal etti. Başbakan Erdoğan’ın sözünü ettiği gibi davayı devlet kazandı ancak düzenlenen bir protokolle Koç Üniversitesi kiracı yapıldı.
İşte bu ağaç katliamı yaşanırken, Recep Tayyip Erdoğan tek başına mücadele ediyor, basın ise orman talanını görmezden geliyordu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara