Uzun yıllardır hazırlanması ve kabul edilmesi için uğraş verilen ve nisan ayında Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 154 ülkenin lehte, 23 ülkenin çekimser, İran, Kuzey Kore ve Suriye'nin aleyhte oy kullandığı Antlaşma'nın imzaya açılması için BM Genel Merkezi'nde tören düzenlendi.
Törende konuşan ATT Konferansı Başkanı Peter Woolcott, antlaşmayla donanma gemilerinden saldırı helikopterlerine, tabancalardan otomatik tüfeklere tüm konvansiyonel silahların ticaretinin düzenleneceğini, savaş suçları, insanlık karşıtı suçlar ve soykırım işlenen ülkelere silah satışına yasak getirileceğini vurguladı.
BM'deki törene katılan Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik de gazetecilere yaptığı açıklamada, ATT'nin müzakereleri sırasında antlaşmanın kapsayıcı ve bütünlükçü olması için Türkiye'nin büyük çaba sarfettiğini söyledi.
Antlaşma ile getirilen kuralların Türkiye'nin eskiden beri silah ticareti konusunda hem savunduğu hem de uyguladığı kurallar olduğunu dile getiren Çevik, "Antlaşmayı kuvvetle destekliyoruz. Ulusal mevzuatımız çerçevesinde gerekli hazırlıkların yapılmasından sonra biz de antlaşmayı en kısa sürede imzalayacağız" dedi.
Antlaşmayla uluslararası silah ticaretine yeni kurallar getirildiğini dile getiren Çevik, "Her anlaşma gibi bu anlaşmanın uygulaması en az anlaşmanın kendisi kadar önemli. Onun için bütün ülkelerin uygulama konusunda kurallara riayet göstermesini bekliyoruz. Bunu destekleyeceğiz, bunun için biz de çalışacağız" diye konuştu.
70 milyar dolarlık pazarı düzenliyor
Yaklaşık 70 milyar dolarlık küresel silah ticaretini düzenleyecek antlaşmanın yürürlüğe girmesi için halen önemli bir sürecin aşılması herekiyor. Ülkeler iç mevzuatlarını tamamlayarak metni BM'nin New York Genel Merkezi'nde imzalayacaklar ve ardından kendi parlamentolarında da onaylatacaklar.
Antlaşmanın kabulü için özellikle Afrika ülkeleri büyük çaba göstermişti. Silah kaçakçılığının en yüksek seviyede olduğu Afrika ülkelerinde kontrol dışı iki milyardan fazla küçük silah bulunduğu belirtiliyor.
Antlaşma, ülke içinde gerçekleştirilen silah ticareti ve ülkelerin sivillerin silahlanmalarına ilişkin politikalarına müdahale etmeyecek. Özellikle ABD'deki silah lobileri, ABD vatandaşlarının silahlanabilmesinin anayasal bir hak olduğunu savunarak, bu konuda yapılacak bir düzenlemeye karşı çıkıyordu.