Rekor destek, skandal kararlar!
Sinema Destekleme Kurulu, son toplantısında 10 milyon liranın üstünde rekor destek kararı aldı ama yine de eleştirilmekten kurtulamadı. Filmleriyle yurtiçi ve yurtdışında sayısız ödül kazanan Emin Alper ve Hüseyin Karabey'e göre kararlar skandal!
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-29 14:24:56
Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu, son toplantısında 141 proje için yaklaşık 10 milyon 350 bin liralık rekor destek kararı aldı. Projeler arasında 750 bin lirayla şimdiye dek verilmiş en büyük desteği alan Nuri Bilge Ceylan'ın "Kış Uykusu", 624 bin lira destek alan Yüksel Aksu'nun "İftarlık Gazoz" filmleri de var. Buna rağmen yurt içinde ve dışında birçok ödül kazanmış Emin Alper, Hüseyin Karabey ve İnan Temelkuran gibi yönetmenlerin projelerinin destek bulamaması eleştiriliyor.
Sektörde kopan tartışmada, kararları destekleyenler de eleştirenler de, kurulun önüne gelen proje sayısının çokluğu, sektörün kurulda çok dağınık olarak temsil edilmesi ve uzun vadeli bir sinema politikasının eksikliği konusunda hemfikir.
'SKANDAL KARARLAR'
'Tepenin Ardı'nın başarısından sonra herhalde daha kolay olur finansman bulmamız diye düşündüm ama şu an başarımızın neredeyse cezalandırıldığı hissini taşıyorum". Büyük güçlüklerle çektiği ilk filmi "Tepenin Ardı" ile ulusal ve uluslarası birçok festivalde ödüle layık görülen Emin Alper, Sinema Destekleme Kurulu'nun son kararlarından sonra hislerini böyle ifade ediyor. Ardından bir akademisyen olarak TÜBİTAK üzerinden örnek veriyor: "Bir araştırma projesi yapıyorsunuz dünyanın tüm prestijli dergilerinde yayınlatıyorsunuz, ikinci projeniz TÜBİTAK'tan destek alamıyor. Bunun akademik dünyadaki karşılığı skandaldır."
2008'de 'Gitmek: Benim Marlon ve Brandom' ile benzer bir başarıyı yakalayan Hüseyin Karabey de kararlar için benzer bir değerlendirmede bulunuyor. "Bu büyük bir skandal bence. Yapım sonrası destek için başvurdum. Kurul, tarihinin en büyük parasını dağıttı ama yapım sonrasına para olmadığı için değerlendirilmemiştir diye bir şey çıktı. En çok para dağıttığınız dönemde yapım sonrasına para bulamıyorsanız bunu açıklamak zorundasınız."
'MEMLEKETTE DESTEKÇİMİZ YOK'
Karabey, Sinema Kanunu'ndaki uluslararası yapımlara öncelik tanıması yönündeki düzenlemeyi hatırlatarak "Mesela benim üç yılda dört kez reddedilen "Sesime Gel" projesi 4 yıl içinde Almanya ve Fransa'dan yaklaşık 300 bin euro topladı ve ben o parayı burada harcadım" diyor.
Sesime Gel
Emin Alper de Türkiye'den destek bulamadığı için yabancı ortak yapımcıları bekletmekten yakınıyor: "Reddedilen yani beğenilmeyen proje Berlin Film Festivali'nde ortak yapım pazarında binlerce film arasından seçilmiş 25 proje arasına girdi. Orada ortak yapımcılarla buluştuk. Şu an bir tane Fransız, bir tane Alman ortak yapımcımız Türkiye'den haber bekliyor. Yani hazır iki tane yapımcımız var, ki başvuran projelerin pek çoğunda olmayan bir özellikti bu."
'DİZİCİLERE VAR, BİZE NİYE YOK?'
Filmini tamamlamak için Indigogo'da destek kampanyası düzenleyen (Siz de destek verebilirsiniz: indiegogo.com/projects/sesime-gel) Hüseyin Karabey dizi yapımcılarının ticari projelerine destek kararı çıkması da eleştiriyor:
"Burada bariz bir şekilde rahatlıkla para bulabilecek bir projenin orada destek alması, belki bizim gibi iki üç tane projenin o listeye girememesi anlamına geliyor. Bizim de şöyle bir derdimiz var; Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu dışında başka bir yer yok başvurabileceğimiz. Ne televizyonlar, ne özel yapımcılar Türkiye'de sanat filmini desteklemiyor.
Karabey bu tip filmlerinin hiçbir ticari ve ekonomik değer yaratmadığı yönünde bir algı yaratılmaya çalışıldığı görüşünde: "Bizi hiç kimsenin seyretmediği filmler yapan bu paraların çar çur edildiği yönetmenler olarak tanıtıyorlar. 'Gitmek' filmim bakanlıktan destek aldı 300 küsur bin lira kadar, yurtdışından da destek aldı. Türkiyede yaklaşık 15 bin kişi seyretti. Yurtdışında 40 ülkede gösterildi. Sadece festivallerde izleyenlerin sayısı 50-60 bin civarında. Avrupa, Japonya ve ABD'de televizyonda gösterildi. Milyonlara ulaştı. Yani sizin verdiğiniz 300 bin lirayla çok ciddi bir ticari dönüş de alıyorsunuz."
Geçtiğimiz yılın en iyi filmlerinden Tepenin Ardı, sayısız ödül kazandı.
'POZİTİF AYIRIMCILIK GEREKLİ'
Emin Alper de kurulun pozitif ayrımcılık yapan bir yapıya kavuşmasını ve uzun vadeli bir sinema politakası doğrultusunda karar vermesini istiyor: "Biz sadece ülke kültürüne ve sanatına değil dünya kültür ve sanatına katkı yapmış projelerin bir şekilde kendiliğinden öne çıkması gerektiğini, eğer çıkmıyorsa da bakanlığın kültür politikası gereği sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her şeyden önce bu fonun anlamı, misyonu nedir bunun tanımlanması gerekiyor. Yani bu fon sermaye sıkıntkısı çeken yatırımcılara sermaye veren bir fon mu, yoksa ülkenin kültür sanat birikimine katkı sağlayacak bir fon mu? Önce bunun tartışılması, sonra da uzun erimli bir politika belirlenmesi gerekiyor."
'KURULDA ÖZEL ÇIKARLAR ÇATIŞIYOR'
İki yönetmen de kurulun önüne çok fazla sayıda projenin gelmesi ve sektörün kurulda çok fazla sayıda meslek kuruluşu tarafından temsil edilmesi nedeniyle sağlıklı kararlar alınamadığı görüşünde. Alper, kurulun özerkliği için son yıllarda atılan adımları çok önemsediğini ama bu sırada kamusal bakışın kaybolduğunu iddia ediyor: "Sektör temsilcilerinin oluşturduğu kurul, bir anlamda özel çıkarların çatıştığı bir alan haline geliyor ve böyle bir kurul yapısında güçlü olan, daha çok iyi ilişkileri olan, daha iyi lobi yapabilecek olanların avantajlı olduğu bir yapı ortaya çıkıyor"
'KİŞİLERİ DEĞİL PROJELERİ DEĞERLENDİRİYORUZ'
İki dönemdir kurulda görev yapan Mehmet Altıoklar ise kurulun destekleme kararlarından memnun: "Burada projeler değerlendiriyor kişiler değil. Evet, arkadaşlarımızın daha önce yaptıkları işler değerlendirme kriterleri arasında mutlaka göz önüne alınıyor ama günün sonunda bütünüyle bütçesiyle, bütçenin senaryo uyumuyla ve tabi ki senaryosuyla proje değerlendiriliyor. Her kurulda mutlaka destek alacak kişiler diye bir liste, ne kamudan ne de sektörden gelmeli. Biz, iki kuruldur buna çok dikkat ediyoruz."
'DİZİCİLER ÇOK ÇALIŞIYOR. NEDEN DESTEKLENMESİN?'
Ticari ve sanat filmi ayrımına da karşı çıkan Altıoklar, dizi yapımcılarının destek bulmasını doğal karşılıyor: "Her film hem ticaridir hem sanat içerir. Kiminin sanat derinliği, verdiği mesaj çok daha derin olabilir. Kiminin daha az olabilir. Normalde iki senede bir tane 90 dakikalık bir sinema filmi çekilirken bazıları sinema filmi kalitesine yakın, bir haftada 90 dakkalık işler yapıyor. Dizide çalışan insanlar hakikaten kan, ter akıtarak bu işi yapıyorlar ve bu paraları kazanıyorlar ama bakanlığın böyle bir desteği varken bundan niye mahrum kalsınlar ki?"
BAŞVuRAN PROJE SAYISI FAZLA
Altıoklar başvuran proje sayısının çokluğu konusunda genç yönetmenlerle hem fikir:
"Biz bu dönem 1150 civarında proje değerlendirmek durumundaydık. Hepimiz bazı öncelikler konusunda hemfikiriz: Uzun metraj, ilk yönetmen gibi. Belgesel senaryo vs. diye aşağıya doru inildikçe maalefesef maalesef hakkaniyet biraz düşüyor olabilir."
Mehmet Altıoklar bu sorunun eni bir yasal düzenleme ile çözüleceğini umuyor: "Geçen komisyonda da bu konuşulmuştu, yeni yasada da böyle çıkacağını umut ediyoruz. Alt kurullar olacak ve birden fazla komisyon olacak. Yani, belki belgesel, uzun metraj, ilk yöntemen gibi kategoriler içn ayrı komisyonlar değerlendirme yapacak.
Altıoklar da Karabey ve Alper gibi uzun vadeli bir sinema politakısıyla sorunların aşılabildiği görüşünde: "Mesela 'Ne ana akım ne bağımsız, belki kore gibi ikisinin de olduğu, yani hem Cannes'da Berlin'de ödül alabilen hem de 500 bin bir milyon yapan filmlerdir bizim izlememiz gereken yol' deyip daha çok böyle bir şeye odaklanırsak sanki sektör de nereye yönleneceğini bilir. Bu tartışmalar da ortayadan kalkar. Bu kriterle daha fazla uyan filmler destek görür.
'ÇÖZÜM TÜRKİYE SİNEMA KURUMU'
Lobi çalışmalarının kurul üyeleri üstünde etkili olmadığını savunan Altıoklar, sektörün dağınık yapısının bu tartışmaları doğurduğu görüşünde: "Her alanda bir tane meslek birliği olması lazım. Hatta hepsi birleşse ne olur? Hem senaristleri, hem yönetmenleri, hem oyuncuları, hepsini birden temsil etse ne olur? Türkiye Film Akademisi diye bir oluşum kurmaya çalışyoruz. Bunu şu anda sektördeki tüm meslek birliklerinin ve derneklerin katılımıyla yapıyoruz. Sadece bir ödül mekanizmasını değil, sektörün iletişim ve koordinasyonunu hedefliyoruz. Ama bu sektörün tepesinde bi şemsiye, hepsini yöneten bir mekanizma asla değil. Sadece aralarındaki hatları açık tutmaya yarayan, gerek üniversitelerle, gerek sektörle gerek yayıncı kuruluşlarla kominikasyonu sağlayan bir kurum olacak başarabilirsek. Sinema Kurumu malesef yok Türkiye'de. Bütün bu tartışmaları kendi içinde çözüleceği yer Türkiye Sinema Kurumudur. Onu kurabilirsek çok daha iyiye gitme şansımız olacak...''
(Yavuz HARANİ / ntvmsnbc)
SON VİDEO HABER
Haber Ara