Dolar

34,8786

Euro

36,7036

Altın

3.042,43

Bist

10.058,47

Kim bu gazeteci

Şehit Yakını: ' O gün bir Ankara Temsilcisi beni arayıp, 'Başkan sen o toplantıya nasıl katılırsın. O sözleri nasıl söylersin' dedi. Gazeteci arkadaşlar size söylüyorum. Kan üzerinden gazetecilik yapmayın.'

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-27 11:27:12

Kim  bu gazeteci

Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'nin bugün kü yazısı:

"Şehit ailesini tehdit eden gazeteci

Meslek hayatımın en önemli derslerinden birini Kırşehir'de Ahi Evran Üniversitesi'nin konferans salonunda aldım.

AK Parti Genel Başkan yardımcısı Hüseyin Çelik'in moderatörlüğünde Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet,TV8 Ankara Temsilcisi Erkan Tan, Radikal Ankara Haber Müdürü Ömer Şahin'le birlikte çözüm sürecine ilişkin soruları yanıtlıyorduk.

Hüseyin Bey, bir not iletti önüme.

'Şehit Aileleri Derneği adına gazeteci arkadaşlara soru sormak istiyorum' yazıyordu. O andan itibaren sorulması gereken tek soru ve söz verilecek tek kişi vardı.

Sözü ona verdik.

Daha sonra adının Ali Sarıcı olduğunu öğrendiğimiz, orta boylu, mütevazı bir insan aldı mikrofonu eline.

'İsterim ki kimse benim gibi evlat acısı yaşamasın. Şimdi başka annelerin yüreğinin yanmaması için bir çalışma yürütülüyor. Çözümü en çok biz isteriz' dedi. Dikkatlice dinledik.

Sonra gözlerimizin içine bakarak, 'Akil İnsanlar Heyeti Kırşehir'e geldiğinde toplantıya katıldım ve bunları söyledim. Hilal Kaplan hanımefendi bunu Yeni Şafak'taki köşesinde yazdı. O gün bir Ankara Temsilcisi beni arayıp, 'Başkan sen o toplantıya nasıl katılırsın. O sözleri nasıl söylersin' dedi. Gazeteci arkadaşlar size söylüyorum. Kan üzerinden gazetecilik yapmayın.'

O anda dondum kaldım.

Bu vatana en değerli varlığı olan evladını vermiş olan bir baba, başka evlatlar ölmesin diye yüreğine taş basıp, çözüm sürecini destekliyor, gazeteci sıfatını taşıyan insanlar ise onu arayıp, 'Sen nasıl akan kan dursun dersin' diye hesap soruyor.

Ne yazmış Hilal Kaplan.

'Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran-ı Veli'yi, Osmanlı İmparatorluğu'nun manevi babası Şeyh Edebali'yi, Hacı Bektaşi Veli'den Yunus Emre'ye nice gönül erlerini bağrından çıkarmış Kırşehir'deki toplantılar, binlerce yıllık irfan geleneğinin izlerinin hâlâ dipdiri olduğunun göstergesiydi' diye yazmış.

Sonra Şehit Aileleri Derneği adına Ali Sarıcı'nın değerlendirmesine yer vermiş.

Peki bundan, kendisinin Kırşehirli olduğunu belirten temsilci neden rahatsız olmuş?

Bu kişinin Aydınlık Gazetesi ya da Sözcü'den olduğunu zannetmeyin. Bizim mahalleden bunlar.

Geçmişte İnsanlığın vicdanı olan iki yazarımız Ali Bayramoğlu ve Hilal Kaplan'ı hedef yapan zihniyet.

Benzer bir durum Tokat Zile'de yaşanmış.

Zile'de Akil İnsanlar Heyeti şehit ailesini ziyaret edip, Kur'an-ı Kerim okuyup başsağlığı dilemiş.

Akil İnsanlar Heyeti Zile'den ayrıldıktan sonra milliyetçi bir grup, şehit ailesinin evine gelmiş. Akil İnsanlar Heyeti'yle görüştüğü için bağırıp, çağırmışlar. İşi ileri götürüp,'Onlar benim misafirimdi, ne karışıyorsunuz' diye kendilerini uyaran şehit ailesini tartaklamışlar.

Şimdi şehide saygı bunun neresinde.

Gazeteci büyüğümüz Ahmet Taşgetiren, Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubunun başkanı.

İslam'ın yaşayan vicdanlarından biridir Ahmet Taşgetiren.

Maraş, henüz 'Kahramanmaraş' olmamıştı. Çünkü Maraş kalesinde Fransız bayrağı dalgalanıyordu. Maraşlılar Cuma namazına gelmişti. Sütçü İmam,'Maraş kalesinde Fransız bayrağı dalgalanırken, burada Cuma namazı kılınamaz' dedi. Maraşlılar koştular, kaleye tırmanıp, o bayrağı oradan indirdiler, yerine Türk bayrağı astılar. Bizim iftihar tablolarımızdan biridir bu olay.

İşte o Sütçü İmam'ın öz torunu Ahmet Taşgetiren'dir. 'Sütçü İmam'ın torunu olan benim karşıma geçip, Türk bayrağını sopa gibi kullanıyorlar, ona kahroluyorum' derken gözleri yaşardı, boğazı düğümlendi.

Sütçü İmam'ın torununa bayrak sallayanlar kimler?

1974'te Türk bayrağını Kıbrıs'a diken Mehmetçiğe işgalci güç diyen, Öcalan'la birlikte Bekaa'da PKK'lıları teşvik eden Doğu Perinçek'in adamları.

Ya da şehit ailesini tartaklayacak kadar gözü dönmüş olan bir grup ülkücü.

Ahi Evran Üniversitesi'nin konferans salonunda büyük bir Türk bayrağı vardı.

Önce bayrağa sonra salondaki gençlere baktım. Kıpır kıpırdılar.

'Çözüm demek işte bu Türk bayrağı demek' dedim.

'Bir karar vereceğiz. Ya bu bayrak şehit cenazelerinde gençlerimizin bedenlerine sarılı olarak gelecek ya da bu sorunu çözmüş lider ülkenin bayrağı olarak uluslar arası zeminlerde dalgalanacak.'

Ne dedik? Çözüm demek bayrak demek.

Çözüm demek bayrağın nerede olacağı demek.

Tercih bize ait.

Haber Ara