Dolar

34,8957

Euro

36,7264

Altın

3.010,52

Bist

10.058,63

33 erin şehit edildiği Bingöl saldırısından sağ kurtulanlar gazilik istiyor

Bingöl'de silahsız 33 erin şehit edildiği terör saldırısının üzerinden 20 yıl geçti. 25 Mayıs 1993'te dağıtım sonrası birliklerine teslim edilmek üzere yola çıkan askerlere yönelik kurulan pusuda 33 er şehit düşmüştü. Saldırıdan sonra hayatta kalan a

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-24 08:47:19

33 erin şehit edildiği Bingöl saldırısından sağ kurtulanlar gazilik istiyor
Bingöl'de silahsız 33 erin şehit edildiği terör saldırısının üzerinden 20 yıl geçti. 25 Mayıs 1993'te dağıtım sonrası birliklerine teslim edilmek üzere yola çıkan askerlere yönelik kurulan pusuda 33 er şehit düşmüştü. Saldırıdan sonra hayatta kalan askerler halen olayın izlerini taşıyor. Devlet aynı olayda bazı askerlere 'gazilik' verirken, bazılarına bu statüyü vermiyor. Askerlerden Adanalı Erkan Omay (40), devletin bu çelişkiyi ortadan kaldırmasını istiyor. Omay, "Uludere kaçakçıları şehit, gazi sayıldı; ben olamadım. Bu devlet askerine sahip çıkamıyor mu?" dedi.

Manisa Kırkağaç'ta üç aylık acemi birliği döneminden sonra saldırıda şehit düşen Mehmet Tura ile 23 Mayıs 1993 günü Adana'dan toplanma bölgesi Malatya'ya hareket ettiklerini ve il jandarmaya teslim olduklarını hatırlatan iki çocuk babası Omay, Türkiye'nin her yerinden gelen askerlerin bindirildiği iki otobüsün öğle saatlerinde Bingöl'e hareket ettiğini söyledi. Her birinde yaklaşık 25 sivil askerin olduğu otobüslerin yolda birkaç kez mola verdiğini dile getiren Omay, "Gidişatımız bayağı uzadı. Yanımızda en küçük bir askeri koruma yoktu. Şoförler de sivildi. Şoförlerin lastik değiştirme bahanesiyle birkaç yerde durmalarından tedirgin olmadık. Bingöl'e yaklaşık 10–15 kilometre kala beraber gittiğimiz Mehmet Tura'da tedirginlik başladı. 10 dakika sonra teröristler bizi pusuya düşürdü. Bu esnada yolda yakılan sivil araçlar vardı. Ben bindiğim ikinci otobüsün şoförüne 'teröristler yol kesmiş' dedim. 'Yok, onlar nevruz kutluyor' deyip, içeriye girdi. Eğer içeriye girmeseydi oradaki asker arkadaşlarımız kurtulabilirdi. Pusuya girdiğimiz an teröristler bizi hazır bekliyordu. Bizi aldılar, çantalarımızı yükletip, dağ yoluna sürüklediler." sözleriyle o anları özetledi. Kaçırılma esnasında günlerce dağ ve derelerden yürütülmekten bir arkadaşının dizlerinin bağlarının koptuğunu anlatan Omay, bir astsubayın kafasına kadar toprağa gömme, tekme, dipçik yeme gibi birçok işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade etti.

"ARKADAŞLARIMIZ İHMALDEN ŞEHİT DÜŞTÜ"

Omay, o anki acılarla ayağındaki mermi yarasını bile fark etmediğine işaret ediyor. Şemdin Sakık'ın kendilerine "Geleceğinizden haberimiz vardı, niye askere geldiniz, öleceğinizi bilmiyor muydunuz?" deyip, terör propagandası yaptığını bildiren Erkan Omay, "Belki içerisinde çürük elmalar olabilir. TSK peygamber ocağıdır. Ama bu hadisede çok büyük ihmaller söz konusu. Yaşadıklarımız, görünenler, görüntüler ortada. En basitinden köye geldiğimizde bir helikopter kaldırılsaydı çok sayıda PKK'lı etkisiz hale getirilip, bizler kurtarılabilirdik. Daha erken müdahale edilebilirdi. Zaten bize 'geleceğinizden haberimiz vardı' diyorlardı. Niçin silahlı koruma bizlere tahsis edilmedi? Fakat teröristler bizi hazır bekliyordu. Arkadaşlarımız ihmal üzerine şehit düştü." diye konuştu.

"BİZ ORAYA YEM OLARAK GİTTİK; BU ÇELİŞKİ BİZİ YARALIYOR"

Açılan dava dolayısı ile bir kez ifadelerine başvurulduğunu, daha sonra kimsenin kendilerini 'arayıp–sormadığından' yakınan Omay, kurtulduktan sonra o psikoloji ve hırs ile gönüllü olarak tekrar Siirt Eruh'ta askere gittiğini belirtti. Oraya 'yem olarak gönderildiklerini' savunan Omay, şöyle devam etti: "Bir askerin silahı olur, çatışmaya girer, şehit olur. Fakat arkadaşlarımız yok yere öldü. Bizlerin şu ana kadar da bu konuda devletimizi karalayacak bir yaklaşımımız olmadı. GATA, Bingöl saldırısından sağ kurtulan bir kısım askerleri tedavi amaçlı kabul etti. Bir bölümünü etmedi. Aynı ortamı ve psikolojiyi geçiren askerlerden bir kısmı gazi, bir kısım değil. Bizi bu çelişki yaralıyor. Meclis'te de 'maaş, tazminat falan istemiyorum, beni gazilikle onurlandırın, yeter.' demiştim. Bu da çok bir şey değildir." GATA'nın psikolojik tedavi desteği verdiği arkadaşlarına 'gazilik' payesi verildiğini ve kendisine ise 'sağlamsın' denildiğine dikkat çeken Omay, aynı olayları yaşayan bir asker olarak bu duruma anlam veremediğini açıkladı.

"Kafanıza bir kez tetik düşürülsün." ifadeleriyle geçirdikleri korku dolu dakikalara işaret eden Omay, "Elbette kırgınlıklarımız var. Yeni yasal düzenlemelerden sivil vatandaşlar bile yararlandı. Askerlik dönüşü rahmetli annem çok kahrımı çekti. Uykudan sıçrayarak, bağırarak kalkıyordum. Uzun süre çatışmanın etkisini üzerimden atamadım. Halen kimi zaman bunları yaşıyorum. Sonuçtan devletimizden çok fazla bir şey istemiyoruz. Uludere'de ölenlere maaş, TOKİ'den daire verdi. Ama biz hiçbir şey alamadık. Sonuçta bazı arkadaşlarımızın gazi sayılıp, bazılarının sayılmaması bizleri üzdü. Bu hak verilmemesi halinde ilerde hukuki yollara başvurabilirim." ifadesini kullandı.

Ergenekon davaları soruşturmaları sırasında ifadelerine başvurulduğunu iddia eden Omay, "Ama geç kaldılar. Bunca sene geçti. 20 yılda doğal olarak insan bazı şeyleri unutuyor. Bu davayla ilgili yeni bir sayfa açılmasını elbette istiyoruz. Dersim katliamı medyanın gündemden düşmüyor. Ama Bingöl ve Başbağlar'daki şehitler neden bu kadar konuşulmuyor?" sorusunu yöneltti.
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara