İsmet Yılmaz, partisinin Menemen İlçe Danışma Meclisi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok zengin bir ülke olduğunu ancak bugüne kadar bu zenginliklerini, özellikle son 30 yıldır yaşanan terör sorunu nedeniyle heba ettiğini söyledi.
Türkiye'nin çağdaş uygarlık yarışında hak ettiği yerin çok gerisinde kaldığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bugünü, dünden çok daha iyi ama yarınının da bugünden çok daha iyi olabilmesi için geçmişte olduğu gibi kaynaklarımızı boş yere harcamamamız lazım. Türkiye'nin barışa, esenliğe ihtiyacı var. Türkiye'nin her metrekaresinin huzura ihtiyacı var. Türkiye'deki 75 milyon insanın hepsinin 'Çok şükür ben bu ülkenin birinci sınıf insanıyım' diyebilmesi, alnı açık, başı dik olması lazım."
Terör nedeniyle Türkiye'nin yüz milyarlarca lira maddi kaybının yanı sıra değeri ölçülemeyen moral değer kaybının da söz konusu olduğuna işaret eden Yılmaz, "İşte bunlardan kurtulabilmek için 30 senede heba edilen kaynakları doğru alanlarda kullanalım diye biz çözüm sürecini başlattık" dedi.
İsmet Yılmaz, terör sorunun çözümü için bugüne kadar aralarında bugünlerde ortaya çıktığı kadarıyla yasal olmayanlar da dahil birçok yöntemin denendiğini ancak bunların soruna çözüm getirmek bir tarafa, kar topu gibi sorunun daha da büyümesine yol açtığını dile getirdi.
Bakan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye'de belli bir muhalefet de var. Muhalefet de sorunun çözümüne yönelik hiçbir öneri getirmemiştir. Muhalefet, olaya Türkiye açısından bakmamakta, Türkiye kazansın diye de düşünmemekte. Acaba mevcut iktidar, bu problemden ne kadar çok kaybeder diye bakmakta. Hiçbir konuyu kendi siyasi çıkarının üzerinde göremeyenler, işlerin iyi gideceği endişesine kapılanlar var. Daha iyiye, daha doğruya gidişi bozmak için çabalayanlar da var ancak kendisi hakkında böyle iyi şeyler düşünmeyene, milletimiz de itibar etmemekte."
"En büyük güvencemiz, milletimiz"
Bakan Yılmaz, sorunun çözümü noktasında en büyük güvencelerinin, 30 yıllık kanlı bir çatışma sürecinde 10 binlerce can kaybına rağmen birlik ve beraberliği devam eden bir halkın varlığı olduğunu ifade etti.
Van'ın Erciş iyçesinde 2011 yılında meydana gelen depremde bölgeye gittiklerinde, orada İstanbul Esenler Belediyesi'nin gönderdiği yardım malzemelerinin üzerinde asılı bulunan "5.2 şiddetindeki deprem Esenler'de hissedildi" yazısını gördüklerini anlatan Yılmaz, "Eğer bir deprem, Erciş'te olup da Esenler'de hissediliyorsa işte biz bir milletiz demektir. Bu bizim, bu süreci çözmedeki en büyük desteğimiz ve şansımızdır. Halkımız feraset, sağduyu sahibidir" dedi.
Yılmaz, çözümün sürecinin henüz başında olduklarını ve bunun zorlu bir yol olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bu sorunu çözdük demiyoruz. Uzun, ince, zor da bir yol. Karıştıranı, müdahale etmek isteyeni çok olan bir yol. Ancak büyük devlet olmak, salt kaba kuvvet kullanmakla değil, akılcı bir siyasetle olur. İnşallah niyetimiz hayır, akibet de hayır olur. Adalete ve hukuka dayanan bir kurumsal yapı oluşturursak, inşallah yarınlarımızı daha güven altına alabiliriz. Adaletle yönetilen halk, devletine sahip çıkar ve o halkın devletine aidiyeti de artar. Kimseyi dışlamayan, ortak bir kimlik bu süreç içerisinde oluşur. Siyaset, mevcut imkanlardan en iyisini elde etme sanatıdır."
"Barış, gerçek zaferdir"
Bu süreçte herkesin sorumlu bir dil kullanması gerektiğini, muhalefetin de sürece, "Bu başarıya ulaşırsa AK Parti'ye menfaat sağlar" diye bakmaması gerektiğini belirten Yılmaz, sorunun sadece AK Parti'nin değil, Türkiye'nin sorunu olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.
Yılmaz, çözüm süreciyle birlikte ülkenin geleceğinde herkesin bir umut görmesi gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"İşin özü, geçmişe değil, geleceğe bakmaktadır. Herkes, bu ülkenin geleceğinde kendinden bir pay, bir umut görecektir. Hiçbir umut taşımayan, hiçbir beklentisi bulunmayanların herhangi bir barıştan söz etmesi de söz konusu değildir. Bu süreçle, ülkemizin sorun çözebilen kapasitesi görüldükçe Türkiye daha da büyüyecektir, daha da güçlenecektir. İnşallah büyük Türkiye hayali, işte bu sorunun çözülmesiyle birlikte ortaya çıkacaktır. Barışa ulaşan zafere ulaşmış demektir, barış gerçek zaferdir. Gerçek galibiyet, insanın hürmetine, ihtiramına, kerametine, değerine saygı göstermektir, çünkü insan eşref-i mahlukattır."
"Ortak yaşama iradesi"
Bu noktada siyasete düşen görevin "toplumda var olan ortak yaşama iradesini, bir sözleşme hükmüne dönüştürmek" olduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bu ülkede yaşayan milleti, anayasaya bizzat koymak lazım. Bu millet, bin yıllık süreç içerisinde birlikte şehit oldu, birlikte değerlerini korudu. Çanakkale'ye giden, bunu görür. Mısır'a giden görür. Dünyanın birçok ülkesinde şehitliğimiz var, bu şehitliklerde doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle her yerden şehitler kardeş kardeşe, koyun koyuna yatmaktadırlar. Milletimizin duasını bekliyoruz, zor bir süreçten geçiyoruz ama umut ediyoruz ki bu süreç, sonunda milletimizin duasıyla ülkemiz esenliğe çıkacaktır ve bir daha analar ağlamayacaktır."
aa