'ASELSAN cinayetlerinde 10'un üzerinde mühendis kayboldu'
ASELSAN mühendislerinin şüpheli ölümlerinin cinayet olduğunu öne süren Gazeteci Melik Duvaklı, "Genellikle 3 mühendis biliniyor ama 10'un üzerinde mühendis öldürüldü. Türkiye'de ASELSAN ölümleri denildiğinde daha çok Hüseyin Başbilen, Halim Ünal ve E
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-23 13:38:15
Moral FM'de Radyobüs programına katılan gazeteci Melik Duvaklı, kitabını yazdığı Aselsan Cinayetleri'ni anlattı. Sürecin bilinenin aksine 2006 ve 2007'deki şüpheli ASELSAN ölümlerinden daha önce başladığını belirten Duvaklı, şu ifadeleri kullandı:
"Mayıs 2004 yılında Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında Savunma Sanayi Stratejisi kararları alındı. Alınan ilk karar ise şimdiye kadar ki tüm projelerin rafa kaldırılması oldu. Rafa kaldırdıkları en önemli proje ise Çevik Bir'in '25 yılda 150 milyar dolarlık benim hayalim' dediği proje. Orada Türkiye 25 yılda 150 milyar dolar vererek silah satın alacaktı. Başta İsrail ve Amerika gibi ülkelerden alacaktı. Bütün bunları 2004'te rafa kaldırdılar ve yeni bir hamle başlattılar. Biz bunları satın almayacağız kendimiz üreteceğiz, dediler. Ve bu arada TÜBİTAK ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda çalışan 2 uzman Çanakkale'de bir cihazın ilk denemesiyle ilgili bir çalışma yapacakları sırada şoförle birlikte öldüler. O dönemde başladı bu süreç. Daha sonra 2006-2007 yılında ise mühendis ölümleri başladı. Ve oradaki cihaz da kayboldu."
Duvaklı, 7 Ağustos 2006'da boğazı kesilerek aracının içinde ölü bulunan mühendis Hüseyin Başbilen'in ölümünden sonra içinde Milli Tank Altay'ın projeleri olduğu flaş diskinin kaybolduğunun altını çizerek, ""Başlangıçta bu mühendislerin ölümü ile ilgili bilgiler karartılmaya çalışıldı. Ama daha sonra Genelkurmay'dan 'Hüseyin Başbilen, Savunma Sanayi'nin 15 en kritik projesinde çalışıyordu.' açıklaması geldi. Bunların başında da ilk Milli Tank Projesi Altay, gece görüş dürbünleri, kanas yerli silahı gibi tamamen millileştirmeye yönelik projeler bunlar. Bunlardan daha önemlisi ise F16 savaş uçaklarının yazılımlarının tamamen millîleştirmeye yönelik projelerde çalıştığına dair 15 proje sıralandı. Bu ortaya koydu ki, bu adamların çalışma alanları ve ölüm yöntemi konusunda karartma yapıldığı anlaşıldı. Bunlar çok hayati öneme sahip olan Türkiye'nin yıllardır yapmaya çalıştığı projelerde çalışıyordu." ifadesini kullandı. Savunma Sanayi'nde milli silahların çok önemli olduğunu kaydeden Duvaklı, açıklamaları şöyle devam etti:
"Bir uçak aldığınızda, uçağın komuta merkez sistemi sizin elinde değilse yarın savaş çıktığında bunlar o silaha istedikleri şekilde müdahale edebilirler. En bariz örneğini Irak'ta gördük. Saddam Hüseyin, uçaklarını ABD'den aldığı için uçaklarını savaş esnasında kaldıramadı. Bizde kendi komuta sistemlerimizi ve yeni yazılımlarımızı geliştirme kararını hükümet 2004 yılında aldı. O dönemde kararlar verildi. Bu mühendislerde tam bu şifreleme sistemleri üzerinde çalışırlarken hayatlarını kaybetti. Ve biz daha onların çalışmalarının meyvelerini yeni yeni alıyoruz. F16'ların kripto sistemlerinin de millileştirilmesi de son 2-3 sene içinde olmuştur. Bunlarda da mühendislerin payı vardı. Henüz hepsi çözülmüş değil."
Duvaklı, ölen mühendislerin mütedeyyin ailelerin çocukları olduğunu belirterek intihar etmelerinin İslam inancı olarak mümkün olmadığını kayderek, "Bu mühendislerin birçoğunun ailesi mütedeyyin aileler. Çocuklarını da bu şekilde yetiştirmişler. Namazında niyazında isimler. Sadece dini hassasiyetlerinde bile intihara meyil etmezler. Hüseyin Başbilen'in babası 'Benim çocuğum intiharın haram olduğunu büyük günah olduğunu bilir, kesinlikle bunu yapmaz.' diyor. Bu gençler ortalama 28 ile 32 yaşları arasındalar. Mesleki olarak da tam verim sağlayacakları dönemdeler. Projelere hayatlarını adamış tipler bunlar." diye konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara