Arıboğan ile grup sekreteri Levent Korkut ve grup üyesi Hülya Koçyiğit, Kırklareli Ticaret Borsası toplantı salonunda, STK ve meslek örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.
Burada konuşan Arıboğan, heyetin oluşturulmasından bu yana çeşitli spekülasyonlara maruz kalmasına rağmen buluşmalara devam ettiklerini söyledi.
Akil insanlar heyetinin dünyada örnekleri olduğuna vurgu yapan Arıboğan, şunları kaydetti:
"Sayın Başbakan bize bu görevi verdiğinde ve adımızı 'Akil Adamlar' olarak koyduğunda bizden kısmi itirazlar oldu. Öncelikle adımızın 'Akil Adamlar' olmasını hiçbirimiz sevmedik. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi, dünyada bu barışma ve çatışma sonrası çözümleme aşamalarında böyle heyetler kanuni değişiklikler yapmak için kuruluyor. Bizler böyle teknik heyetlerden değiliz. Onun için uluslararası anlamda kabul edilen teknik akil adamlar standardına uygun değiliz. İkincisi, bu 'Akil Adamlar' lafı koyulunca üzerimize, bizleri akıllı, kalan kısımdakileri daha farklı olarak konumlandırır gibi oldu. Bu son derece yanlış. Her gittiğimiz yerde, 30 yıldır süren bir çatışma sürecinde hala bu ülkenin halkı birbirine düşmediyse, 'hala kardeşiz' diyebiliyorsa bu ülkenin halkı akildir."
"Toplumda dillendirilmesi gereken sorunlar olduğunu gördük"
Seçimden sonra Ankara'ya giden siyasilerle insanların bağlantısının koptuğunu dile getiren Arıboğan, "Siyasetçiler seçimden önce oy sandığında propaganda yapıyorlar, sonra seçilince Ankara'da bambaşka bir psikolojiye dalıyorlar. Dünyanın en basit konusunda bile iktidar ve muhalefet ikiye ayrılıyor, mutlaka karı karşıya geliyorlar. İnsanlarla siyasetin bağlantısı kopuyor. Yaklaşık iki aydır devam ediyoruz ve şunu gördük ki; akil heyetin yapabileceği en doğru şey, siyasete bir baskı uygulamak maksadıyla toplumun duygularını alıp, siyaset dışı bir platformdan siyasete ulaştırmak" şeklinde konuştu.
"Sorun terör meselesine endekslenmemeli"
Sorunun terör meselesine endekslenmemesi gerektiğine vurgu yapan Arıboğan, "Bir baktık ki toplumda dillendirilmesi gereken o kadar çok sıkıntı var ki, biz sadece bu konuyu PKK meselesine endekslersek, barışı sadece buradan sağlayacağımızı düşünürsek çok hata yaparız" dedi.
Heyeti siyasetin yönlendirdiğine dair söylentiler olduğunu ifade eden Arıboğan, "Hiç öyle bir durum yok. Yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. 'Bu silahlar sussun, ne konuşulacaksa konuşmaya hazırız' diyoruz. Bu bizim projemiz, hükümet arkamıza düştüyse ne ala, muhalefet de arkamıza düşerse ne ala. Yüzyıllardır sanatçısıyla, yazarıyla, çizeriyle 'bu silahlar sussun' diyoruz. Nitekim iyi haberler de var. 4 aydır silahlar atılmıyor" diye konuştu.
Arıboğan, toplantılarda akredite usulüne geçtiklerini belirterek, "Toplantılarda elbette ki tepkiler olacak ancak bazı gruplar bizi konuşturmamak için toplantı boyunca protesto yapıyorlar. Biz de akredite usulüne başvurduk" dedi.
"Para almıyoruz"
Medyada, heyet üyelerinin para aldığı yönünde haberler çıktığını anımsatan Arıboğan, "Oğlum bile 'anne, para alıyormuşsunuz' şeklinde soru sorar oldu. Ne parası, böyle şey olur mu. Bu iş parayla yapılacak bir iş mi?'' şeklinde konuştu.
Grup sekreteri Korkut da bugüne kadar 50'ye yakın toplantı yaptıklarını aktardı. Toplumun dile getirdiği sorunların da konuşulmaya başlandığını bildiren Korkut, şunları söyledi:
"Biz yıllarca şiddetin önlenmesi, huzurun sağlanması üzerine yola çıkmıştık ama toplumda şiddetin dışında başka sorunlar da olduğunu gördük. Bunları da dinleyerek kaydetmeye başladık. Türkiye'nin sorununun tespitinde iki ayrı çerçeve olduğunu gördük. Bunlardan ilki, gerçekten şiddetle ilgili, tahribat, şehitler, ölenlerin yakınlarının içinde olduğu acılar... Ama bunun dışında bir de ülkenin geleceğine bakan bir halkla karşılaştık."
Hülya Koçyiğit
Grup üyesi Hülya Koçyiğit ise konuşularak çözülmeyecek hiçbir sorun olmadığını söyledi. Akil insanların hak, eşitlik ve adaletten yana olduklarını ifade eden Koçyiğit, şunları kaydetti:
"Akil insanların ismi ne olursa olsun, barıştan, haktan, hukuktan yana, adaletten, eşitlikten yana oldukları bir gerçek. Bu nedenle belki de Türkiye'de ilk kez çok çeşitli kesimler bir araya gelerek, geleceği inşa etmek için konuşuyor. Hepimiz ülkemizi çok seviyoruz. Kutsallarımız var. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu ülke hepimizin kutsalı, bayrağımız hepimizin değeri. Bunlardan asla ödün vermeyi düşünmüyoruz ama bu konularda endişeler olması bir vatandaş olarak benim içimi acıtıyor."
Medyanın süreçte etkisi
Toplantıda söz alan katılımcılardan Kırklareli Üniversitesi'nden Mevlüt Tatlıyer, medyanın, heyetlerin ziyaretlerinden sadece tartışmalı bölümleri gösterdiğini ifade etti. Tatlıyer'in bunun sebebini sorması üzerine Koçyiğit, medyanın şiddeti reyting gerekçesiyle ön plana çıkardığını söyledi.
Arıboğan ise medyanın bir bölümünün özelilikle kendilerini protesto eden grupları ekranlara getirdiğini kaydetti.
Deniz Ülke Arıboğan, toplantılardan bir anısını şöyle aktardı:
"bir kentte bir bayan, salonda hakaret ederek bizi protesto etti, tepki gösterdi. Polis bizi salonun arka kapısından çıkarırken, içeride bize tepki gösteren kadın bana doğru gelmeye başladı. Hala tepki gösterecek sandım. Bir baktık ki polis memuruna telefonunu vererek, 'Hocamla fotoğrafımı çeker misin?' dedi. Böyle şeyler de oluyor. Talimatı almış içeride kendisi gibi davranamıyor."
Söz alan katılımcıların tamamına yakını çözüm sürecini desteklediklerini ifade etti.
AA