Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başkanı Sang Hyun Song, "Türkiye, gecikmeden Roma Anlaşması'nı kabul etmeli ve bunun için gereken adımları atmalıdır. Türkiye, UCM üyesi 122 ülke arasındaki haklı yerini almalıdır" dedi.
Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde UCM hakkında konferans veren Song, UCM'nin olumlu gayretlerine karşın dünyada her şeyin mükemmel olmadığını vurgulayarak, "Bazı kısıtlar var. Adaletin her zaman ve her olması gereken yerde yerine getirildiği bir dünyada henüz yaşamıyoruz" dedi.
Song, bu durumun da, Türkiye'nin de dahil olduğu dünyanın üçte birlik bir kısmının, UCM'yi kuran Roma Anlaşması'na taraf olmamasının bir sonucu olduğu görüşünü dile getirdi.
"Roma Anlaşması'na katılıp katılmamak her egemen devletin kendi kararıdır" ifadesini kullanan Song, "Türkiye, gecikmeden Roma Anlaşması'nı kabul etmeli ve bunun için gereken adımları atmalıdır. Türkiye, UCM üyesi 122 ülke arasındaki haklı yerini almalıdır" diye konuştu.
Song, Türkiye'nin UCM'nin temelini teşkil eden Roma Anlaşması'nı müzakere eden 160 ülke arasında ve mahkemenin kuruluş hazırlıklarını yürüten komisyonda yer aldığını da hatırlattı.
İslam dünyası yeterince temsil edilmiyor
Ortadoğu ülkelerinin ve İslam dünyasının Roma Anlaşması'na taraf olan ülkeler arasında yeterince yer almadığını belirten Song, Türkiye'nin anlaşmaya taraf olmasının bu konudaki eksikliği gidermede önemli bir adım olacağını anlattı.
Song, Türkiye'nin anlaşmaya taraf olarak, UCM'nin geleceğinin şekillenmesinde etkin bir rol alabileceğini de ifade etti.
Song, UCM'nin, hukuk sistemi doğru işleyen ülkelere müdahale edemeyeceği gibi, Roma Anlaşması gereği tarihte kalmış olayları soruşturmak gibi bir yetkiye de sahip olmadığının altını çizdi.
Türkiye'nin geleneksel olarak Doğu ile Batı arasında köprü olduğunu belirten Song, "Bugün Türkiye, sık sık sarsıntılar yaşayan bir bölgede, dinamik ekonomiye ve istikrarlı siyasete sahip bir demokrasi olarak yeni etki ve güç kazanıyor" dedi.
UCM'nin 1998'de kabul edilen Roma Anlaşması temelinde 2002 yılında kurulduğunu anlatan Song, mahkemenin çalışma alanının soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla sınırlı olduğunu kaydetti.
2. Dünya Savaşı'ndan ve eski Yugoslavya ile Ruanda'da yaşanan iç savaşlardan sonra bazı uluslararası mahkemelerin kurulduğunu ancak bunların geçici nitelikte olduğunu belirten Song, UCM'nin dünyadaki ilk kalıcı uluslararası ceza mahkemesi olduğunu ifade etti.
UCM'nin başlıca amacının, çalışma alanına giren suçları işleyenlerin dokunulmazlık zırhı arkasında kalmasını önlemek olduğunun altını çizen Song, "Ancak gerçek dünya, ideallerimizdeki kadar basit değil. UCM'nin ilk 10 yılı son derece fırtınalı geçti. O kadar büyük sorunlarla karşılaştık ki, UCM'de görev yapan ilk yargıçlardan bazıları, kurumun yaşayacağından bile ümitli değillerdi. Bugün, bu korkuların temelsiz çıktığını söyleyebilmenin memnuniyetini yaşıyorum. UCM, işini profesyonelce ve dürüstçe yapabildiğini gösterdi" diye konuştu.
Mavi Marmara için ön inceleme
UCM'nin uluslararası toplumdan güçlü bir destek aldığını belirten Song, kurumun bugün Sudan, Libya, Kenya, Fildişi Sahili, Uganda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali'yle ilgili çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Song, son olarak, Komorlar Birliği devletinin başvurusuyla Mavi Marmara'da yaşananların da UCM'nin gündemine girdiğini belirterek, "UCM, Mavi Marmara'yla ilgili ön inceleme yapacak ve tam bir soruşturma açıp açmayacağına karar verecek" dedi.
UCM'nin BM'den farklı ve bağımsız bir kuruluş olduğunun altını çizen Song, "UCM'nin BM'nin parçası olduğuna dair yanlış bir algı var. Halbuki ikisi pek çok bakımdan benzerlik taşısa da UCM bütünüyle bağımsız bir kuruluş" diye konuştu.
BM ile UCM ilişkilerinin BM Güvenlik Konseyi zemininde gerçekleştiğini belirten Song, "Güvenlik Konseyi, ülkelerdeki güvenlik durumlarını UCM'ye yönlendirebiliyor. Sudan ve Libya konularını UCM'nin gündemine Güvenlik Konseyi soktu" dedi.
İlk sorumluluk devletlerin
Roma Anlaşması'nın, sorumlulukları UCM ile devletler arasında paylaştıran uluslararası bir hukuk örgüsü kurduğunu anlatan Song, "UCM, suçların zanlılarını soruşturmak, kovuşturmak ve yargılamakla yükümlüdür ancak tutuklamalarda, kanıtların toplanmasında, tanıkların korunmasında ve hükümlerin uygulanmasında devletler, bazı durumlarda da BM Güvenlik Konseyi UCM'ye yardım etmelidir" diye konuştu.
"Soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suçların kovuşturulmasında ilk sorumluluk devletlere aittir" diyen Song, bunun her devletin hem hakkı, hem sorumluluğu olduğunu vurguladı.
Song, "UCM'nin gerçek gücü mahkemenin kendisinde değil, uluslararası kurumları, devletleri ve sivil toplum örgütlerini kapsayan bütün bir uluslararası sistemden geliyor" dedi.
ABD yönetimi düşmanca davrandı
Bir izleyicinin, ABD'nin de Roma Anlaşması'na taraf olmamasını nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Song, UCM'nin kurulduğu 2003'te büyük güçlerin "düşmanca tutumu"yla karşılaştığını belirterek, "Özellikle de dönemin ABD yönetimi UCM'ye karşı çok düşmanca davrandı. UCM'nin bütün çerçevesini ve amacını tahrif ettiler. ABD'nin Roma Anlaşması'na taraf olmadığı doğru ama bugün Obama yönetiminin tutumu daha olumlu. UCM'yle ilişkilerini artık 'pozitif angajman' olarak tarif ediyorlar. ABD ile UCM bazı vakalarda sorunsuz denebilecek şekilde işbirliği de yapıyor" diye yanıt verdi.
Song, bununla birlikte ABD'nin UCM'ye üye olmasına ABD iç siyasetindeki dengelerin izin vermesinin zor olduğu görüşünü dile getirerek, üyelik için ABD senatosunda 3'te 2 çoğunluk sağlanması gerektiğini hatırlattı.
"Çok yalnızım"
UCM'nin bağımsızlığıyla ilgili bir soruya da kendi kişisel yaşamından bir örnekle yanıt veren Song, şunları kaydetti:
"Şahsen ben Lahey'de münzevi hayatı yaşıyorum. Hafta sonlarında ve tatillerde bile çalışıyorum. Tek hobim golf. Onu da yalnız oynuyorum. Çünkü dışarıdan birinin bakıp, 'UCM Başkanıyla golf oynayan şu veya bu kişi kim?' demesini istemiyorum. Bu tür gereksiz soruları ve şüpheleri engellemek istiyorum. Kişisel hayatım acınası değilse de çok çok yalnız olduğumu söyleyebilirim."
Kore Savaşı
UCM'nin Koreli Başkanı Song, konferansta, Kore savaşında aldığı rolden dolayı Türkiye'ye teşekkür de etti. Türkiye'nin Kore savaşına birlik gönderen 16 ülkeden biri olduğunu hatırlatan Song, Türk birliklerinin kahramanlıklarını överek, "Türk askerleri en zor muharebelere girdiler. 700'den fazlası evine dönemedi. Hayatlarını barış için feda ettiler. Bu barış, Kore'nin refahının da temeli olmuştur. Bu fırsatı kullanarak Türk ulusuna en kalbi teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bugüne dek her Koreli, ulusumuz için yaptıklarından dolayı Türkiye'ye minnettar kalmıştır" diye konuştu.
AA