Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

10 Downing Street'te kaos

UKİP yerel seçimlerde aldığı sonuçla (yüzde 23) muhafazakarların korkulu rüyasına dönüştü. UKİP için yerel seçim başarısından sonra, hedefte 2014 Avrupa Birliği Parlamentosu seçimleri var...

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-20 12:45:21

10 Downing Street'te kaos


Davis Cameron'un başı yine belada. Ne var ki, bu defa telekulak veya News of The World skandalları sebebiyle değil Muhafazakar Parti içinden isyan bayrağı çeken vekiller sebebiyle belada.

DünyaBülteni'nden Sinan Özdemir'in haberine göre, Yerel seçimlerden bir hafta sonra David Cameron'un İngiltere dışında olmasını fırsat bilen yüze yakın vekil ,eski bakan ve Cameron hükümetinden iki bakan Avrupa Birliği referandumunun bir an önce yasalaşması için harekete geçtiler. Vekiller bu çıkışlarıyla Pandora'nın kutusunu açmış oldular. Yerel seçim sonuçları tetikleyici oldu. Seçimlerden çıkan tablo Muhafazakar Parti'nin kan kaybetmeye devam ettiğini doğrularken, Avrupa karşıtı söylemleriyle bilinen UK Independence Party'nin (UKİP) yükselişini sürdürdüğünü doğruluyor. Muhalefette geçen onüç yıldan sonra koalisyonla da olsa muhafazakarların elde ettikleri iktidar giderek zayıflıyor.

Başkaldıran vekiller bu yolla 2015 seçimlerine daha güçlü gitmeyi hedefliyorlar. David Cameron'un 2017'de gerçekleşeceği sözünü verdiği referandumu yasalaştırarak UKİP'in Muhafazakar Parti hakkında ileri sürdüğü argümanları çürütmeyi hedefliyorlar. Cameron parti içinde giderek artan tepkileri dindirmek için öneriyi kabul etmek zorunda kaldı. Hükümet ortağı LibDem'in öneriye karşı çıkması hükümet önerisi olmasını engelliyor. Muhafazakar Parti içinden birkaç vekilin önerisi olarak sunulacak. Ancak Westminster'de ki güç dağılımına bakıldığında kabul edilmesi mümkün görünmüyor. Ne liberaller ne de işçi partililer referanduma sıcak bakıyor.

UKİP yerel seçimlerde aldığı sonuçla (yüzde 23) muhafazakarların korkulu rüyasına dönüştü. UKİP için yerel seçim başarısından sonra, hedefte 2014 Avrupa Birliği Parlamentosu seçimleri var. Avrupa Birliği konusunda sert söylemleriyle bilinen parti , bu seçimlerden alacağı sonuçla genel seçimlere giden yolda (2015) zihinlerde ki "kazanamaz , oyumuz boşa gider" görüşünü yıkmayı umut ediyor. Böylece 2010'da olduğu gibi parçalı bir tablonun oluşması durumunda anahtar rol oynayabileceğine inanıyor. İngiltere'de uygulanan seçim sistemi senaryonun bu şekilde gerçekleşmesinin mümkün olmadığını düşündürse de , UKİP'in ses veren taraf olacağı ve söylemleri başta Muhafazakar Parti olmak üzere diğer siyasi partiler tarafından da dikkatle izleneceğini düşünüyoruz.

İngiltere'de son bir yıldır giderek artan Avrupa Birliği tartışmaları hem Amerika Birleşik Devletleri'nde hem de kıta Avrupa'sında yakından takip ediliyor. Amerika, Fransa ve Almanya referanduma sıcak bakmıyor; ancak gerçekleşmesi durumunda halkın sağduyusuna güveniyor. Ancak yayımlanan son kamuoyu yoklaması farklı sonuçlar veriyor. Referandumun gerçekleşmesi durumunda İngilizlerin yüzde 47'sinin çıkma , yüzde otuzunun kalma yönünde oy vereceğini gösteriyor. Yerel seçimlerden hemen sonra , 9-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen bu anket bir yıldır süren tartışmaların, seçim öncesi propaganda döneminin ve İngiltere'nin içinden geçtiği ekonomik krizin izlerini taşıyor.

UKİP ve muhafazakarların bir bölümü, İngiltere'nin ayrıcalıklı üyeliğine rağmen, sorunların sorumlusu olarak Avrupa Birliği'ni adres gösteriyor olsa da gerçekte İngilizlerin öncelik sıralamasında çok gerilerde yer alıyor. ( Örneğin, ekonomi yüzde 65, sağlık yüzde 35 , emeklilik yüzde 32... ve Avrupa Birliği yüzde 10). UKİP'in söylemleri içinde AB kadar göçmenlere karşı dillendirdiği sert söylemler de ilgi çekiyor.

UKİP'in "başarısı" aslında genel olarak kurumlara duyulan güven bunalımıyla da ilintili. Eskiden İngilizler, İngiltere'yi İngiltere yapan kurumlarından gururla bahsederlerdi. Onlara karşı yüksek bir güven duyarlardı. Belkide onlara bir fincan çay kadar İngiliz olduklarını hatırlattıkları içindi. Ancak son yıllarda bu bakış büyük yara aldı. Kraliçe II. Elizabeth'in pırlanta yıldönümü (2012) kurumları vuran skandalların bir süreliğine de olsa gündemden düşmesini sağlamıştı. Henry Fairlie , Eylül 1955'te, The Spectaor'da İngiltere'de yönetimin gerçek güçlerini tarif etmek için «establishment » sözcüğünü ileri sürdüğünde , Adam Smith'in gizli el metaforunda olduğu gibi, "resmi ve sosyal ilişkiler" çerçevesinde siyaset, ekonomi ve medya dünyası elitlerinin İngiltere'yi yönettiğini kaydediyordu. Bu gün siyaset kurumu başta olmak üzere finans ve medya dünyasında kaos egemen.

Sunday Express'in 2012'de yayınladığı ankette "vekilinize güveniyor musunuz ?" sorusuna ankete katılanların yalnızca yüzde 14'ü "evet" cevabını veriyordu. The Daily Telegraph'ın 2009'da ortaya çıkardığı milletvekili harcamaları skandalı ve Cameron hükümetinde yer almış altı bakanın son üç yılda hapse girdiği göz önünde bulundurulursa , siyaset kurumuna , neden güven duymadıkarı anlaşılabilir. Siyaset gibi BBC ve yazılı basında skandallardan başını kaldıramıyor. The Guardian'da yayımlanan "BBC'ye güveniyor musunuz ?" anketine katılanların yüzde 49'u "daha az" cevabını veriyordu. Dünyanın en meşhur ulusal kanalı BBC cinsel taciz suçlamaları ile çalkalanıyor. Yazılı basın telekulak ve illegal yollardan bilgi edinme suçlamalarıyla yargı önünde. İpsos-mori'nin Şubat ayında yayımladığı kamuoyu yoklamasında İngilizlerin yalnızca yüzde 14'ünün gazetecilere güvendiğini yansıtıyordu. Finans dünyasıda 2008 krizinden bu yana eleştirilerden nasibini alan kurumların arasında.

Fırtınadan ve eleştirilerden kurtulabilen tek kurum monarşi . Neden zamana meydan okurcasına ayakta kalabildiğini ve de İngilizlere bir fincan çay kadar İngiliz olduklarını hatırlatan son kurum olduğunu diğer kurumlara bakarak anlamak mümkün.

Ayrıca, Muhafazakar Parti içinde son günlerde sesleri çok daha gür çıkan Avrupa karşıtları için tarihle de hesaplaşma vakti. Margaret Thatcher'i 1990'da istifaya zorlayan parti içinde ki Avrupa taraftarları olduğu düşünüldüğünde , muhalif vekiller parti içinde Avrupa Birliği'ne sıcak bakan kanadı bu defa etkisiz hale getirme hususunda kararlı görünüyorlar. Ancak bu çıkışlar başta David Cameron olmak üzere Muhafazakar Parti'ye zarar veriyor ve ister istemez UKİP'e puan kazandırıyor. Olayların ciddiyetini gören Cameron için de çok fazla seçenek görünmüyor. Cameron, 10 Downing Street'i ateşe vermeye kararlı muhaliflerin referandum önerisine « yeşil ışık yakarak » tepkileri dindirme yoluna gittiyse de beklentileri 2015'e kadar geçiştiremiyeceği çok açık.

Haber Ara