Yalçın Çetinkaya yazdı: 'İslami müzik' nedir?
Müzik, Allah'ın yarattığı seslere melodi giydirmek suretiyle yapılan bir sanattır ve insana melodi yapma kabiliyetini veren de Allah'tır. Müzik gibi gürültü de yine seslerden meydana gelir...
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-19 12:12:17
Yenişafak yazarı Yalçın Çetinkaya'nın 'İslami müzik' üzerine yazdığı köşe yazısı ;
Müzik, Allah'ın yarattığı seslere melodi giydirmek suretiyle yapılan bir sanattır ve insana melodi yapma kabiliyetini veren de Allah'tır. Müzik gibi gürültü de yine seslerden meydana gelir. Müzik, seslerin harmonisinin/uyumunun/âhenginin ifadesidir, Aristo'nun dediği gibi 'güzellik bir uyumluluktur', o halde müziği güzel yapan da sesler arasındaki uyumluluk/âhengtir. Seslerin birbiriyle uyumlu/âhengli olması da 'melodi' demektir. Ama gürültü, kakafonik sesler bütünü ve uyumsuzluklar ifadesidir. Bu, bir müziğin İslâmî olup olmadığı konusunda çok da belirleyici bir durum değildir. Çünkü Batı'da hem dînî hem de din dışı nitelik taşıyan pekçok müzik armoni kurallarına uygun yazılmıştır. Lâkin Batı'da armoni kurallarına uygun olarak yazılan her müzik güzel değildir. Ama güzel olan her müzik, mutlaka armoni/aheng kurallarına da uygundur. Nâçizâne 'güzelliği', bir nesnenin İslâmî olup olmadığı konusunda önemli ve ayırdedici bir unsur olarak kabul ediyorum. Allah, varlığı güzel yaratmıştır ve bir hadiste 'Allah güzeldir, güzeli sever' buyurulduğu rivâyet edilmiştir. 'Güzel', İslâmî ve tabii bir vasıftır, dini, mezhebi, milliyeti ne olursa olsun bütün insanların ortak olduğu hususlardan bir tanesi 'güzellik algısı'dır. Güzellik algısı izâfî (kişiden kişiye değişen) olsa bile, bu algı insanoğluna Allah'ın verdiği bir algıdır. O halde dünyanın neresinde ve kim tarafından bestelenirse bestelensin güzel bir müzik, 'İslâmî' olma özelliği taşıyor demektir.
O halde bir müziğin 'İslâmî' olup olmadığını sormadan önce, İslâmî olmanın ne demek olduğunu ve bir şeye 'İslâmî' olma özelliği kazandıran unsurların neler olduğunu açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Evet, eşya masumdur, müzik de insana verilmiş bir tür 'eşya'dır. Ancak müziği 'müzik' yapan onun eşya olması değil o eşyayı kullananın ona verdiği şekil ve onunla ne ifade ettiğidir. Müziği karakterize eden, insanın duygu ve düşünceleridir, duygu ve düşüncelerini belirleyen de durduğu yer ve inandığı değerlerdir. Eşyayı anlamlandıran, insanın niyetleri ve o eşyayı kullanma biçimidir. Ayrıca sanırım bir şeyin 'İslâmî' olması başka, İslâmiyet'in konusu olması başka şeylerdir. Meselâ şirk, İslâmiyet'in bir konusu olabilir, ama Allah'a şirk koşmak İslâmî bir davranış olmadığı gibi, Allah'ın affetmeyeceği bir günahtır.
Allah Kur'an'da; 'Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmiyet'i seçtim' buyurduysa, o halde 'İslâmî' olmak bir anlam ve değer taşıyor olmalıdır. Ama 'İslamî' olanın sınırları nereye kadardır ? Bence bir şey haramla kirletilmediği, onun fıtrîliğine zarar verilmediği, insanı büyük günah işlemeye teşvik etmediği, Allah'a şirk koşulmadığı ve buna vasıta olmadığı sürece her şey İslâmîdir. Müzik açısından bakacak olursak, meselâ Vivaldi'nin mevsimler süiti pekâlâ İslâmî olabilir. Albinoni'nin Adagio'su pekâlâ İslamî olabilir, Mozart'ın 'Alla Turca'sı pekçok eseri pekâlâ İslâmî olabilir. (Ve daha pekçok Batılı ve Doğulu bestecinin eserleri). Bu insanlar Hıristiyan kültürüne ait olsalar bile yaptıkları müzikler güzeldir, içlerinde şirk barındıran bir unsur yoksa bu müziklere 'İslâm dışıdır' demek mümkün değildir; fakat Bach'ın 'Kilise'nin Tanrısı' için yazdığı müziklerin de 'İslâmî' olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu müzikler, Allah'tan başka bir ilâh tanımına uyularak ve bu Tanrı adına yapılmış müziklerdir. İslâmiyet insanlığa 'Allah'tan başka ilâh olmadığını, Allah'ın doğurmadığını ve doğurulmadığını, evlât da edinmediğini' öğrettiği halde Kilise bu hakikati reddeden bir öğreti üzerine bir inanç tesis etmişse, varlığın anlamını bozuyor ve açıkça şirk koşuyor demektir. Dolayısıyla bu inancın müziği de İslâmî değildir. Ama aynı Bach'ın çello süitleri, Brandenburg Konçertoları, kahve kantatası…ve Kilise'nin 'Tanrısı' adına yapılmayan bütün 'güzel' müzikleri yine pekâlâ 'İslâmî' olabilir. Hatta bu müzisyenlerin müziklerinin, günümüzde kendisini 'İslâmî müzisyen' olarak tanımlayan kişilerin yaptığı tuhaf müziklerden daha güzel olmaları bakımından daha 'İslâmî' özellikler taşıdığını söyleyebiliriz.
İslâmiyet, müzikte bir 'form' tanımı ve dayatması yapmaz ve bir kalıp da çizmez. İslâmî olan; 'güzel', 'doğru', 'iyi', 'fıtrata ve ahlâkî normlara uygun' olan her şeyi içine alır. Çünkü insan, İslâm fıtratı üzerine yaratılmıştır. (Dolayısıyla Hıristiyan bir müzisyenin yaptığı senfonik bir müzik, İslâmî olabilir.) Bir müziğin İslâmî olması için içinde ille de Allah, Muhammed, Filistin, Cihad, Mekke, Medine kelimelerinin geçmesi gerekmez. Belki de bu özelliği ile, içinde bu kelimelerin geçtiği ve adına birilerinin 'İslâmî' dediği pekçok müzik, sırf çok kötü oldukları için aslında 'İslâmî' olma vasfını kaybetmiş de olabilir. Ayrıca 'İslâmî' olan bir müziği veya başka bir şeyi sadece Müslümanlar yapar diye bir kural olmadığı gibi, Müslümanların yaptığı her şey İslâmî de olmayabilir.
İslâmî olan, Kelime-i Tevhîd ve Kelime-i Şehâdete, fıtrata, güzelliğe uygun olandır. Bir müzik, kim tarafından bestelenirse bestelensin bu prensiplere uygunsa pekâlâ İslâmîdir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara