Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İhvan Lideri’nden Şiilere çağrı: İran’ın Suriye politikasını engelleyin

Libya’daki İhvan Hareketi’nin Lideri Abdusselam el Kebti Şiilere çağrı yaparak;“İran’ın Suriye politikasını engelleyin. İslam dünyası büyük bir kaosun içine çekilmek isteniyor” dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-18 11:47:35

İhvan Lideri’nden Şiilere çağrı: İran’ın Suriye politikasını engelleyin

Libya’daki en güçlü siyasi hareketlerden biri de tıpkı diğer Arap ülkelerinde olduğu Müslüman Kardeşler Hareketi... Yıllarca Kaddafi yönetimine karşı mücadele eden Libya İhvan’ı yönetim tarafından yasaklandığı için bu mücadelesini uzun bir süre yer altından sürdürdü. Bir çok üyesi Kaddafi yönetimi tarafından zindanlara doldurulan, idam edilen Libya İhvan’ı devrim sonrasında ise resmileşti. Toplumsal alanın yanı sıra siyasi alanda da mücadele eden Libya İhvan’ı mecliste Adalet ve Bina Partisi ile temsil ediliyor. Ülkedeki en güçlü ikinci siyasi hareket olan Adalet ve Bina Partisi mevcut hükümetin içinde de yer alıyor. Parti şu an biri başbakan yardımcısı olmak üzere kabinede toplam 7 bakana sahip… Libya’daki Müslüman Kardeşler Hareketi’nin liderliğini ise Beşir Abdusselam el Kebti yapıyor. Kebti ile Ömer Muhtar’ın şehri Bingazi şehrinde, İhvan’ın merkezinde yaptığımız sohbet Libya ile başladı Suriye ile son buldu. İhvan lideri Şiileri İran’ın Suriye politikasını engellemeye, durdurmaya çağırdı.

Sayın Kebti devrimden sonra Libya’da neler değişti? Kaddafi zamanındaki Libya ile bugünkü Libya arasında nasıl bir fark var?
Devrimden önce Libya’yı bir diktatör yönetiyordu. Halk hiçbir şekilde ülkenin yönetimine katılamıyor, Libya’da tek bir adam, diktatör ne derse o oluyordu. Kaddafi’nin görüşleri, fikirleri, uygulamaları hiçbir şekilde sorgulanamıyor, sorgulamaya kalkanlar ise en ağır şekilde cezalandırılıyordu. İşte Libya böyle bir siyasi ortamdan, tek adam yönetiminden, diktatörlükten özgürlüğe, halk yönetimine geçti. Devrimden önce Libya halkı yoktu, ölüydü. Sadece Muammer Kaddafi ve onun ailesinin menfaatleri vardı. Fakat devrimle birlikte Libya halkı canlandı. Libya’da artık bir kişinin veya ailenin menfaatlerini düşünen bir yönetim değil; halkın menfaatlerini düşünen bir yönetim var. Vatanımızda artık bir çok siyasi grup bulunuyor ve halk kimi isterse onu seçiyor. Bir zamanlar tek bir kişinin, tek bir görüşün yönettiği ülkenin yönetim devrimle birlikte halkın eline geçti…

İslamcılar Libya devriminde etkili miydi? Libyalı İslami gruplar devrim esnasında nasıl bir rol oynadılar?

İslamcıların devrim esnasındaki rolü çok büyüktü. Ayrıca bu mübarek devriminin ilk günden itibaren sloganı da Allahuekber’di. Kaddafi sokaklarda atılan tekbirlerle yıkıldı. Müslüman gençler güvenlik güçlerinin kurşunlarına karşı durdular. Direndiler ve sonunda rejimi devirdiler. Libya halkı Müslüman bir halktır. Dindardır ve dengeli bir İslami anlayışa sahiptir. İşte bu özelliklere sahip olan bu halk diktatörü devirdi. İslamcılar halka önderlik yaptılar. Başlangıçtan itibaren adeta devrimin yakıtı, benzini oldular.

İslami Partiler Mısır ve Tunus’da girdikleri seçimlerde birinci parti oldular. Fakat aynı durum Libya’da gerçekleşmedi. Libya İhvanı tarafından desteklenen Adalet ve Bina Partisi seçimlerde ikinci parti oldu. Libyalı İslamcılar Mısır ve Tunus’da elde edilen başarıyı niçin Libya’da tekrarlayamadılar?

Her ülkenin yaşadığı tecrübeler farklı olduğu gibi her ülkedeki İslami hareketlerin içinde bulundukları şartlar, tecrübeler de farklıdır. Biz vatanımızın maslahatına önem veren bir İslami hareketiz. Aynı zamanda başka grupların fikirlerini, isteklerini de önemsiyoruz. Bir düşüncenin, partinin kendi görüşlerini diğerlerine dayatmasına karşıyız. Biz bir yola çıktık. Ve bu yolda halkımızla, diğer gruplarla istişare ederek yol ilerliyoruz. Bizim için önemli olan dinimizin, halkımızın ve vatanımızın maslahatlarıdır. İhvan’ın veya bize yakın bir partinin iktidara gelmesi, seçimleri kazanması değil… Bundan dolayı devrim sonrası oluşan geçiş döneminde Libya’yı tek bir partinin yönetmesini doğru bulmuyoruz.



Libya devriminde NATO’nun da etkisi olmuştu. Şu an NATO’nun, özellikle de Fransa’nın Libya’daki etkisi nedir?

Hiç şüphesiz Fransa sömürgeci bir devlettir. Kuzey Afrika’daki bir çok Afrika ve Arap devletini sömürmüştür. Fakat Kuzey Libya’nın bir bölümü dışında Libya’yı sömürgeleştirememiştir. Fransa tabi ki kendi maslahatlarını düşünüyor. İtalya, Almanya ve Fransa Libya’nın petrol ve gazını önemsiyorlar. Bundan dolayı da Libya’da istikrar istiyorlar. Biz de Libya’da istikrarın olmasını istiyoruz. Libya’nın Somali veya diğer karışık ülkeler gibi olmasını istemiyoruz. Fakat sürekli olarak dile getirdiğimiz bir husus var.

Nedir o husus?

Libyalılar alacakları kararlarda özgürdürler. Herhangi bir yabancı toprağımıza veya siyasetimize müdahale edemez. İşte bu bizim kırmızı çizgimizdir. Çünkü Libya halkı özgürlük, siyasi bağımsızlık için büyük bedeller ödedi. Herhangi bir Libya hükümeti Batılı devletlerin maslahatı için çalışır, adım atarsa halk onu da devirir. Bundan sonra Fransa veya diğer ülkelerle olan ilişkilerimiz özgür ülkelere yarışır bir şekilde olacaktır. Ayrıca biz özellikle petrolden dolayı Batılı bazı devletlerin bu devrimi çalmak isteyeceklerinin, bu yönde girişimlerde bulunacaklarının da farkındayız.

İslamcıların bölgedeki geleceğini nasıl görüyorsunuz? İslami gruplar üst üste iktidara geliyorlar, güçleniyorlar. Geleceği nasıl görüyorsunuz?


Gelecek aydınlık inşallah. Bölgede insanlara özgür bir ortam sunulduğunda insanlar İslami grupları seçiyorlar. Mısır’da, Tunus’da, Ürdün’de, Fas ve Türkiye’de böyle oldu. Özgürlük ortamlarından en çok İslamcılar faydalanıyorlar. Fakat İslamcıların nasıl bir yönetim sergileyecekleri, bu yeni dönemde nasıl çalışacakları çok önemli. Biz Allah’tan başarı temenni ediyoruz. Türkiye’de büyük şeyler başarıldı. Bu tecrübe bize hayır ve aydınlık müjdeliyor. Halkların kimlikleri, tabiatları aslında İslam’dır. Özgürlük olduğunda halklar İslam’ın veya İslamcıların dışında başka bir şeyi seçmeyeceklerdir. İkinci önemli nokta ise, Arap ülkelerinde bağımsızlıklar elde edildikten sonra, yani kırklı, ellili yılların akabinde milliyetçi ve laik yönetimler denendi. Milliyetçi ve laik yönetimlerden zulüm, baskı dışında başka bir şey görmedik. Onların zamanında fesat bütün alanlara yayıldı. Rüşvet, yolsuzluk, toplumsal sorunlar arttı. Libya’da, Mısır’da, Tunus’da bunlar yaşandı. Ve bu fesadın, yönetimlerin neticesinde halk devrimleri geldi.

Müslüman Kardeşler Hareketi’nin dışında Libya’da başka İslami gruplar da var. Örneğin Ensaru Şeria gibi… Diğer İslami gruplarla olan ilişkileriniz hangi düzeyde?


Diğer İslami gruplarla ilişkilerimiz son derece iyi… Biz birbirimizi, Ensaru Şeria ve diğer İslami grupları aynı vücudun farklı organları gibi görüyoruz. Kaddafi zamanında Libya’da İslami gruplar büyük baskı gördü. limlerimiz aşağılandı, İslami kitaplar yasaklandı, gençlerimiz sırf İslam ve özgürlük istedikleri için zindanlara dolduruldu. Fakat Libya’daki İslami uyanış durdurulamadı, engellenemedi. Biz İslami uyanışın mutedil, orta yol üzere olmasını, bu çizgiyi daima muhafaza etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Allah’ın katından gelecek olan zafere de ancak orta yol üzere olduğumuzda ve ara vermeksizin çalıştığımızda ulaşabiliriz. Peygamber Efendimizin, ulemanın ve İslami uyanış önderlerinin ümmete bıraktığı en önemli miraslardan biri de budur.

Geçmişte Müslüman Kardeşler ve diğer İslami gruplar İslam devleti kavramını yoğun şekilde kullanıyor, bir İslam devleti kurmak istediklerini söylüyorlardı. Fakat İslam devleti kavramı artık geçmişteki kadar yoğun şekilde kullanılmıyor. Bu hedeften vaz mı geçildi? Örneğin Libya’daki İhvan Hareketi olarak sizin gelecekte bir İslam devleti kurma gibi bir hedefiniz var mı?

Devleti İslamileştirme, adalet ve özgürlükleri, fikir hürriyetini arttırma, halkımızı günah ve fesaddan koruma, gençlerimiz arasında İslam kültür ve ahlakını yayma hedefimizi dün olduğu gibi bugün de sürdürüyoruz. Vatanımızı, İslam ümmetini kalkındırmak, Müslümanların, mazlum insanların yaşadıkları sıkıntılara son vermek istiyoruz. Bunlar bizim hedeflerimiz… Ayrıca anayasanın da her şeyi ile İslam’a uygun olmasını istiyoruz.

-İslam’ın yeni Libya anayasasındaki etkisi, tesiri nasıl olacak?

Allah’a hamdolsun ki bütün siyasi gruplarla anayasanın temel kaynağının İslam olması noktasında anlaşmaya vardık. Meclisten Allah’ın şeriatına muhalefet eden herhangi bir karar çıkmayacak. Bu konuda halk da bize destek veriyor. Libya meclisinden Allah’ın şeriatına muhalefet eden bir karar çıkarsa bu hem anayasaya hem de halkın görüşüne aykırı bir karar olur. Biz de buna muhalefet ederiz.

Suriye devrimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Esed yönetimi her gün yüzlerce masum insanı katlederken İran, Hizbullah ve bazı İslamcılar Esed’i desteklemeye, Suriye devriminin karşısında durmaya devam ediyorlar. Bu akıl tutulmasının sebebi sizce nedir?

Tıpkı Libya’da Kaddafi’nin ülke yönetimini gasp ettiği gibi Esed ailesi de yıllardır Suriye yönetimini gasp ediyor. Suriye devrimi halkın idareyi gasp edenlere karşı bir isyanı, ayaklanmasıdır. Biz Libya’daki Müslüman Kardeşler Hareketi olarak bu mücadelede Suriye halkının yanındayız. Devrimci Libya devleti de Baas yönetimine karşı verilen bu mübarek mücadelede Suriyeli devrimcilerin yanındadır. Libya devleti her türlü imkânını kullanarak Suriye devrimine yardım ediyor, destek veriyor. İran ve Hizbullah’ın her gün Suriye halkını katleden bir yönetime destek vermesi ise bırakın İslami şiarlara, bütün dinlere aykırı bir tutumdur. İran ve Hizbullah’ın zalim bir yönetime destek vermesi, sonra da çıkıp İslam’dan, haktan bahsetmesi kadar çelişkili bir durum olamaz. İran ve Hizbullah bugün mazluma karşı katilin, cellâdın, tağutun, zalimin yanında saf tutmuştur. İran yönetimi daha önce Irak’ta takındığı mezhepçi tutumun aynısını bugün de Suriye’de takınıyor. İslam dünyası bu mezhepçi taassup ve siyaset nedeniyle büyük bir kaosun içine çekilmek isteniyor. Biz Şii kardeşlerimizden İran ve Hizbullah’a Suriye siyaseti nedeniyle muhalif olmalarını istiyoruz. Şii kardeşlerimiz İran ve Hizbullah’ın zalim Baas’a destek veren politikasını engellemeliler…

(ADEM ÖZKÖSE / Sancaktar)

Haber Ara