İtalya'nın ekonomi başkenti Milano'da, Milano Ticaret Odası, İtalyan Ortadoğu'da Barış Merkezi (CIPMO), UniCredit ve Avrupa Komisyonu Milano Temsilciliği işbirliğiyle gerçekleştirilen 'Türkiye Fenomeni' toplantılarının üçüncüsünde 'Türkiye 2020. Ekonomi, Toplum, Dış Politika Olası Gelişim' konusu ele alındı.
Toplantıya İtalya Dışişleri Bakan Yardımcısı Lapo Pistelli, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, İtalya Dışişleri Bakanlığı eski Genel Sekreteri Alfredo Mantica, Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Hakkı Akil, eski büyükelçi Carlo Marsili, Türkiye'nin Milano Başkonsolosu Aylin Sekizkök, CIPMO Başkanı Janiki Cingoli, İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden (INSS) Araştırmacı Mark Heller, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Milano Temsilciliği Direktörü Fabrizio Spada, Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Deniz Ülke Arıboğan, Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü araştırma görevlisi Valeria Giannotta ile gazeteciler Antonio Ferrari, Alberto Negri, Roberto Nicastro, Marta Federica Ottaviani ve Nur Batur katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Hakkı Akil,Türkiye'nin AB üyesi olma isteğinin ekonomik değil, stratejik ve politik nedenlere dayandığını söyledi. "Türkiye AB'ye hazır" diyen Akil, "Karar verildiğinde Türkiye'de de referandum düzenlenip, halka AB'ye girmek isteyip istemediği sorulur" ifadesini kullandı.
KÜRT AÇILIMINA AKADEMİK YORUM
Toplantının ilk oturumunun moderatörlüğünü üstlenen İtalya'nın Ankara eski Büyükelçisi Carlo Marsili, Türkiye'nin Kürt açılımından, tutuklu gazetecilere kadar bir çok soru işaretine cevap aradığını vurguladı. Oturumda konuşmacı olarak yeralan Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Valeria Giannotta, Türkiye'deki 'çözüm süreci' hakkında yaptığı konuşmasında, ülkede ilk kez çözüme çok yaklaşıldığını belirtti. Türkiye'nin kuruluş sürecinde kilit rol üstlenen Kürt halkının, 'Türkiye'de doğan Türk'tür' yaklaşımından rahatsız olduğunu dile getirerek, bunun sorunun temelini oluşturduğunu öne sürdü. Giannotta'nın konuşması sırasında kullandığı slaytlar arasında, Öcalan'ı 'barış elçisi' gibi gösteren, demir parmaklıklar arasından çıkmış ve üzerinde 'Öcalan' yazan bir elin uçurduğu beyaz güvercinin Türk bayrağındaki hilalin yanındaki yıldızın yerini almasını tasvir eden bir çizimin yarelması dikkat çekti.
BAHAR, KIŞA DÖNDÜ
Toplantının ikinci oturumunda sözalan günlük ekonomi gazetesi İl Sole 24- Ore'de görev yapan gazeteci Alberto Negri, Erdoğan ve Obama arasındaki görüşmeden kesin bir netice alınamayacağını iddia ederek, "Her iki taraf da bunu yapabilecek durumda değil. Esad rejimine 2 ay süre biçmişlerdi. Gerçek hiç de öyle olmadı. Suriye'de, Esad düşşe bile orada kalacak 50 bin İran ve Arap askeri var" dedi. Afrika'ya 'Arap baharı' adı altında gerçekleştirilen müdahalenin amacına ulaşmadığını ülkelerin şimdiki durumlarının öncesinden daha iyi olmadığını hatta daha kötü olduğunu savunan Negri, "Bahar kışa döndü" dedi. Negri ayrıca, "Bu ülkelere Türkiye modelini uygulayamazsınız. Çünkü onlar kendilerine özgü. Uygulamanın da onların kültür ve geleneklerini öngörmesi gerekir" diye konuştu. Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yıldönümünün kutlanacağı 2023 yılında Türkiye'nin, günümüzdeki gibi olmayacağını savunan Negri, "Kesinlikle Orta Asya da bugünkü gibi olmayacak" dedi.
AB STRATEJİK PARTNER
Daha sonra konuşan TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, AB'nin Türkiye için stratejik partner olduğunun altını çizen Bozkır, AB üyeliğinin artık ekonomik kazanım olarak değerlendirilmediğini belirterek, "Türkiye'nin ekonomisi AB üyesi 22 ülkeden daha iyi durumda.Türkiye, AB üyesi 22 ülkeden daha iyi durumda. Almanya dışında Maastricht kriterlerini sağlayabilecek tek ülke. AB Türkiye için stratejik partnerdir" diye konuştu.
TÜRKİYE KOMŞULARIYLA SORUNLU
İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden (INSS) Araştırmacı Mark Heller ise "Türkiye, komşularıyla sorunlu ve zaman zaman rahatsız edici ilişki halinde olmayı sürdürüyor" dedi. "İnönü ve Demirel Türkiyesi, Erbakan ve Erdoğan Türkiyesi değil" diyen Heller, iki ülke arasındaki ilişkilerin zaman içinde dalgalanmalara sahne olduğunu, 2002 yılına kadar iyi olan ilişkilerin, 2002'den sonra, özellikle AKP'nin ikinci döneminden itibaren kötüye gittiğini söyledi. Heller, bu durumun "AKP Türkiyesi'nin bölgedeki ve dünyadaki rolünün yeniden yorumlanmasını" gerektirdiğini dile getiridi.
AK Parti liderlerinin kendilerine 'İslamcı' denilmesine itiraz etmelerine ve herkesin 'Muhafazakar parti'ifadesini kullanmasına anlam veremediğini vurgulayan Heller, AK Parti'nin yaptığı bir çok şeyin dünyada faaliyet gösteren muhafazakar partiler tarafından kabul edilir nitelikte olmadığını iddia etti. Heller, "Ben bunlardan en önemlisinin 2006 yılında Hamas ile kucaklaşma olduğunu düşünüyorum" diyerek, iki ülke arasında krizin Mavi Marmara olayından çok daha öncesine dayandığını söyledi.
GAZZE ZİYARETİ CAN SIKIYOR
Krizin tırmandığı dönemlerde dahi iki ülke arasında ilişkilerin hiç bir zaman tam anlamıyla kesilmediğinin altını çizen Heller, özellikle ekonomi ve turizm sektörlerinin gözle görülür bir ivme kazandığını söyledi. Heller sözlerini, "Tabi ki uzlaşma için hala ciddi engeller var" diyen Heller, İsrail ve Türkiye arasında 'en azından AK Parti hükümeti altında' özellikle Hamas ve Filistin sorunu konularında bir görüşmenin olmasının mümkün olmayacağı öngörüsünde bulundu. Heller ayrıca, "Aslında Başbakan Erdoğan, Gazze'ye bir ziyaret planlıyor ve bunun bir hayli de reklamını yaptı ki bu büyük olasılıkla en az İsrail kadar Ebu Mazen'in (Mahmud Abbas) de canını sıkıyor" ifadesini kullandı. İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin altın çağına dönüşününün mümkün görünmediğini belirten Heller, "AKP ve özellikle de Erdoğan'ın dünya görüşü politik yapılnmaya hakim olmaya devam ettiği sürece çok zor. Ancak hayatta hiç bir şey önceden belirlenmiş değil. O (Erdoğan)Türkiye'nin tek sesi değil, hatta Türk İslamcılığının dahi tek sesi değil" ifadesini kullandı.
TÜRK-KÜRT SORUNU OLMAMALI
Akil İnsanlar Marmara Grubu'nda da görev alan Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Deniz Ülke Arıboğan, çözüm sürecinde çok dikkatli adımlar atılması gerektiğini belirtip, "Bir zamanlar bazı Kürtlerle devlet arasında sorun vardı. Ama Türklerle Kürtler arasında bir sorun yoktu.Şimdi böyle bir risk var" diyerek sürecin çok iyi yönetilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
TEK BAŞINA OLMAZ
Toplantının final bölümünde söz alan İtalya Dışişleri Bakan Yardımcısı Lapo Pistelli de, Türkiye'den Kürt sorununun çözümüne yönelik sürecin zorlayıcı olacağını belirterek, "Zor ama tarihi bir adım" dedi. Pistelli son 2-3 yılda Türkiye'nin tek başına her şeyi yapabilecekmiş gibi bir tutum sergilediğini belirterek, "Ancak gerek ABD gerek AB gerekse Türkiye, ayrı ayrı bir yere varamayacaklarını anladı" diyerek her üç tarafın da ortak bir gündem dahilinde tutum izleme noktasına geldiğini savundu.