Erdoğan: Suriye için ABD dönüşü yeni yol haritamızı belirleyeceğiz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti öncesinde Ankara Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, ABD dönüşü Suriye konusunda yeni yol haritalarını belirleyeceklerini söyledi. Erdoğan, Suriy
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-14 15:44:55
ABD'ye geniş bir heyetle resmi bir ziyarette bulunacaklarını söyleyen Erdoğan, "Bu resmi ziyaretin gerek bölgedeki siyasi gelişmeler gerek iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri kapsayan bir önemi var. Suriye başta olmak üzere Irak Kuzey Afrika'da Mısır Libya İsrail Filistin bütün bunları kapsayan Türkiye'yi de yakından ilgilendiren Suriye ve Irak konusu ve diğer ülkelerle olan ilişkiler noktasında bizi ilgilendiren yanlarıyla ABD ile bunu model ortaklık, stratejik ortaklık bazında değerlendirme fırsatımız olacak." açıklamasında bulundu.
Perşembe yoğun bir programı olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Önce Obama ile ikili basın toplantısı, ardından Başkan Yardımcısı Joe Biden ve John Kerry ile geniş kapsamlı öğle yemeği olacak. Akşam ise dışişleri bakanlarımız ve istihbarat sorumlularımız ile beraber altı kişilik dar kapsamlı yemekli bir görüşme yapacağız. Bu arada yine cuma günü gerek Brookings Enstitüsü'nde gerek Seta Vakfı'nda yapacağımız konuşmalar var. Ardından California'ya geçip oradaki programımızı icra edeceğiz. İş adamlarımızın orada yapacakları ikili görüşmeler ve bu görüşmelerle birlikte önümüzdeki döneme çok daha farklı bir heyecanla sıçrayalım istiyoruz. ABD ve AB arasındaki ikili ilişkiler Sayın Başkan'a yazmış olduğumuz mektupla birlikte yeni bir dönemi organize etmeye yönelik adımları görüşebileceğimiz bir ziyaret olacak."
Erdoğan, ABD dönüşü yeni yol haritasını bölge ülkeleri ile geniş çerçevede AB ülkeleri yoğun bir şekilde sürdüreceklerini kaydetti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne yönelik de çalışmalarını gözden geçireceklerini belirten Erdoğan, "BMGK'da neler yapabiliriz, BM Genel Kurulu'na yönelik ne gibi adımlar atabiliriz, bölgedeki gelişmeleri değerlendirme açısından Reyhanlı olayı masada olacak konulardan biri olacaktır." diye ekledi.
"EMNİYET İLE MİT ARASINDA KOPUKLUK OLABİLİR"
Gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan'a ilk olarak Reyhanlı'da istihbarat zafiyeti olup olmadığı yönünde muhalefetin eleştirileri soruldu ve ayrıca MHP'nin çözüm sürecine ilişkin suç duyurusunda bulunduğu hatırlatıldı. Erdoğan, bu soruya cevaben "İstihbarat zaafı olduğu kanaatinde değilim. İstihbarat örgütlerimiz gerek emniyet istihbarat gerek MİT, bu tür bir hareketliliğin olduğuna, yakalama noktasında olduğuna göre demek ki burada ön bilgi alma durumu söz konusu. Ama burada emniyet teşkilatı ile istihbarat teşkilatı arasında bir kopukluk söz konusu olabilir. Buna yönelik olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu, bu konuları araştırmak, ciddi manada bu işi ele almak üzere... Nerede bir zaaf belirtisi varsa, zaaf varsa bu konunun gereğini tereddütsüz yerine getiririz. Aynen İçişleri Bakanıma da söyledim. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu da bu konuda adımlarını atmalı. Başbakanlık Teftiş Kurulu adım atacaktır. Yazılı talimatı vermiş bulunuyorum." şeklinde konuştu.
MHP'nin suç duyurusu konusunda ise Erdoğan şunları söyledi: "Bunun yasal olup olmadığı veya attıkları adımdan netice alıp almayacakları bunlar beni çok ilgilendirmiyor. Biz bugüne kadar hangi adımı attıysak hepsini hukuk devletinin ilkeleri içinde attık. Onlar Bahçeli'nin kendi geçmişinde olan şeyler olabilir. Veyahut da o yönetimin kendi anlayışı içinde buna benzer şeyler olabilir. Ama biz terörle mücadelede hangi adımı atmamız gerekiyorsa onu atıyoruz. Terörle mücadeleye yönelik ne ana ne de yavru muhalefetin en ufak bir çözüm önerisi olmamıştır. Şu anda biz bir çözümün peşindeyiz. Çözüm süreci çerçevesinde attığımız adımları hukuk devletinin çerçevesi neyse o çerçeve içerisinde atarız. Bunun dışına çıkmayız. Bu konuyla ilgili olarak da Bahçeli'nin bize vereceği hukuk dersi yoktur. Bu hükümet bunları gayet iyi bilir. Çizilen çerçeve Anayasa'da neyse gereğini aynen yerine getiriyoruz, yapmakta olduğumuz da budur."
Suriye'nin 'Reyhanlı konusunda birlikte çalışalım' açıklaması ve hedefte başka illerin de olduğu sorulan Erdoğan, "Ankara veya bir başka şehir hepsi bir dedikodu. Şam'da bana göre legal bir yönetim yok, illegal bir yönetim var. Halkın kabullendiği bir yönetim yok şu anda. Oradaki hükümet tamamıyla bitmiştir, düşmüştür. Halkıyla savaş halinde olan bir rejim vardır. Elindeki gücü halkını öldürme istikametinde kullanan illegal bir yapı vardır. Eline geçirdiği füzelerle, uçaklarla bombardıman yaparak 100 bine yakın insanı öldürmüştür. 3 milyon insan farklı yerlerde yaşamaktadır. 1 milyonun üzerinde mülteci vardır. Suriye'deki bu mesajı gönderenler 'evet bu işi biz yaptık mı' diyecekler bunu mu bekliyoruz onlardan? 'Biz müşterek çalışmaya hazırız', orada bizimle müşterek çalışma yapacak olanlar mı var? Şu anda en ileri gelen istihbarat örgütlerinin başlarına varıncaya kadar hepsi ülkeyi terk etmiş, oradan ayrılmış durumdalar. Orada böyle bir rejim, bir yönetim bir hükümet görmüyoruz ki halkının kabul etmediği bir yapıyı biz kalkıp da kabul edebilir miyiz? İşte en son Arap Ligi'nde mevcut yönetim derdest edilmiştir ve ulusal koalisyon muhatap olarak Suriye adına onlar kabul edilmiştir. Böyle bir süreç orada söz konusudur. Biz şu anda bütün bu gelişmeleri hassasiyetle takip ediyoruz. Elimizdeki belgeler, bilgiler; şu anda gözaltında olan 13 kişi bu süreç devam ediyor, devam edecek, gelene kadar da çok şey değişecektir." değerlendirmesinde bulundu.
'Obama ile görüşmenizde Suriye'ye karşı daha aktif politika isteyecek misiniz?' sorusu da yöneltilen Erdoğan, şöyle konuştu: "Suriye ile ilgili konu tabi ki masamızda 1 numaralı konu. Bu noktada geleceğe yönelik neler yapabiliriz, daha aktif ne gibi adımlar atabiliriz bunları konuşacağız. İşin siyasi noktada atılması gereken adımların da birincisi, Cenevre Anlaşması'nda oradaki çalışmalarda maalesef atılan adımlar netice vermedi. İkinci bir Cenevre gibi yaklaşımlar, bu işe sanki un sermek gibi geliyor. Bu konuları görüşeceğiz. Daha kestirme yoldan netice almak için ne gerekiyorsa müzakere fırsatını bulacağız. ABD dönüşü bir yol haritası belirlememiz gerekir diyorum. Suriye ile ilgili konuda mütezarrır olan birinci derecedeki ülke biziz. Çünkü 910 kilometre sınırımız var. Lübnan ve Ürdün de sıkıntıdadır, ama Türkiye'nin sıkıntısı hepsinden daha fazladır. Uzaktan bu işe bakış, yorum hepsi çok farklıdır. Birinci derecede sıkıntı Türkiye'dedir."
Irak ile varılan petrol anlaşmasının seyahate nasıl etki edeceği de sorulan Erdoğan, "Bu konuda değerli arkadaşlar Irak'la münasebetlerimiz bellidir. Bunlar yeni münasebetler değil. Burada Irak özellikle Kuzey Irak yönetiminin bizden talepleri vardır. Dünyanın çeşitli ülkeleri Irak'ın değişik yerlerinde petrol aramadan çıkarmaya, uluslararası petrol piyasalarına sürmeye varıncaya kadar bu adımları atıyorlar da kapı komşumuz olan Irak'la her an her tür desteği veren Türkiye'nin orada karşılıklı çıkar esasına dayalı daha doğal ne olabilir? Burada her ülke kendi hesabını yapıyor. Türkiye de kendi hesabını yapacaktır. Hele Kuzey Irak Yerel Yönetimi 'ben size ham petrol vereyim karşılığında siz bana benzin verin' dediği zaman 'hayır vermeyeyim' mi diyeceksin? Tabi ki vereceğim. Kuzey Irak yönetiminin anayasal olarak yüzde 17 tasarruf yetkisi var. Bunu da rahatlıkla kullanabilme noktasında tasarrufu olduğuna göre bunu Türkiye ile paylaşmak hakkıdır. Karşılıklı olarak anlaşmaları yapmamız mümkündür. Buna mani bir hal yok. Şu anda Türkiye bizim kendi petrol şirketimiz, Exxon Mobil ile anlaşma yapmış durumda. Bu da bir Amerikan şirketi. Başka şirketlerin de yapmış olduğu anlaşmalar var. Ama bazı lobiler burada ilginç bir şekilde çalışıyor. Bunları açığa çıkarmak görevimizdir. Bu konuda dikleşmeyeceğiz, ama dik duracağız." diye kaydetti.
Reyhanlı saldırısının zamanlamasının ABD ziyareti ile bağı olup olmadığının sorulması üzerine de Erdoğan, "Reyhanlı ile ilgili konuda bizim onu gündeme getirmemize gerek yok. ABD yönetimi zaten gündeme getirdiği gibi onlar da gündeme getirecekler. E getirdiği vakit herhalde düşünce noktasında alışverişte bulunacağız. Bunun seyahatimizle ilintili hale getirilmesine katılmıyorum. Bu farklı bir olay. İlintili hale getirmek aslında çözüm süreci ile işi ilintili hale getirseler daha anlamlı olabilir. Çözüm sürecinde attığımız adımları baltalama, önünü kesme gayretleri olarak görebilirim. Fakat ABD seyahati ile onu engellemeye, gölgelemeye yönelik bir girişim olduğunu düşünmüyorum." cevabını verdi.
BM'nin Suriye konusunda adım atmakta neden geride kaldığna yönelik kanaati de sorulan Erdoğan, şu cevabı verdi: "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yapısı maalesef bu tür adımların atılmasına vesile oluyor veyahut da bu tür çekimserliklere vesile oluyor. Bunun yapısı böyle olduğu sürece bir ülkenin daimi üyeler içerisinden bir işe hayır demesi BM'nin karar almasını engelliyor. Şu anda da Rusya ve Çin takındıkları tavırla atılabilecek her türlü adımı engelliyorlar. Yapılan görüşmeler, bize söylenenler 'haklısınız biz Beşşar'ın, biz Suriye'nin avukatı değiliz.' Tüm bunları demelerine rağmen ne Rusya ne Çin olumlu bir adım atmadılar. Biz umudumuz yitirmiyoruz. Kendileri ile görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Bunun yanında bu sürece olumlu bakan, vahşetin karşısına dikilen ülkelerle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Batı ülkeleri içerisinde, bizimle yaptıkları görüşmelerde 'haklısınız bize ne düşüyor, ne yapmamız lazım', ne yapmaları gerektiğini de söylediğimizde henüz beklediğimiz neticeyi pek almış değiliz. Bu açıdan seyahatimizi önemsiyorum. Bu seyahatle birlikte çok daha farklı bir yol haritamız önümüzdedir. Burada Türkiye'nin dışındaki dünya bu tür bir yaklaşımın içine girerken Türkiye'de ana ve yavru muhalefete bakalım. Muhalefetin takındığı tavırlar, buradan gidip böyle bir zalimle yan yana aile fotoğrafları çektirmeyi, onu neyle izah edeceğiz? Böyle zamanlarda bir ülke kendi içinde birlik içinde olur. Çünkü 910 km'lik sınır var ve bu ülkede akrabalık bağları var, her türlü bağlar var. Ve bütün bunların olduğu bu ülke Türkiye'ye karşı takındığı tavır ki biz daha tavırlarımızı takınmadık, onu da söyleyeyim. Yarın ne olur ayrı bir konu. Biz şu anda insani tavırlarımızı aynen devam ettiriyoruz. Biz Suriye halkını seviyoruz. Bizim sıkıntımız rejimledir. Bu adam kendi halkını sevmiş olsaydı terk eder giderdi. Suriye halkı kendi iradesini ortaya koyar, yönetimini belirler, bölgede sükun hakim olurdu. Ama böyle bir sürecin içine girmedi. Bunları paylaşacağız. ABD ile, AB ülkeleri ile, Arap Ligi ile, İslam Konferansı Teşkilatı ile, hepsiyle paylaşacağız. Ona göre yeni bir değerlendirme ile adımlarımızı atacağız."
Yeni yol haritası içinde Suriye'nin BM'de temsil edilmesine yönelik bir adım olup olmayacağı da sorulan Erdoğan "Yapacağımız görüşmelere göre ve bundan sonra diğer ülkelerle yapacağımız görüşmelere göre ekibimizle oturup konuşacağız ve ondan sonra yol haritamızı belirleyeceğiz, adımlarımızı da ona göre atacağız. Şu anda konuşmak veya açıklamak doğru değil." diye konuştu.
PKK'nın yurt dışına çekilen teröristlerin sayısı konusunda bir soru yöneltilen Erdoğan, "15 midir, 25 midir, 50 midir, 100 müdür bilemem? Bu soru Bahçeli'ye hizmet eden bir sorudur. Biz hukuk içinde çalışıyoruz. Hukuk devleti içinde çalışan bir yönetim ve çağrımız nedir, silahını bırakarak çıkmaktan bahsettik. Ne dedik 'bu ülkeye nasıl girdiyseler çıkış yolunu da kendileri bilirler'. Bahçeli'ye söylemek lazım 'sen çok güçlüsün hadi adım başına, senin bozkurtların bu bozkurtlarınla sınırları koruma altına al' demek lazım." şeklinde konuştu.
Erdoğan'a ayrıca ABD'de bulunan Fethullah Gülen Hocaefendi ile görüşüp görüşmeyeceği de soruldu. Erdoğan da "Resmi programımızda böyle bir şey yok; ama gökten ne yağar ki yer kabul etmez." cevabını verdi.
Erdoğan'a ABD ziyaretinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış eşlik ediyor.
Amerika'da Washington ve San Francisco kentlerinde temaslarda bulunacak Başbakan Erdoğan'ın, 20 Mayıs'ta ABD temaslarını tamamlayarak yurda dönmesi bekleniyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara