Noam Chomsky: Boston ve ötesi
Seçkin Batılıların başkalarının -örneğin Yemen’in uzak bir köyündeki kişilerin- her gün yaşadıklarının aynısını maraton bombalama olaylarının haftasında olduğu gibi detaylı, canlı görmesi nadiren olur.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-10 06:09:02
Boston’da 15 Nisan günü gerçekleştirilen bombalı saldırı ve devamındaki gergin haftadan etkilenmeyen birkaç kişi vardır. Arkadaşlarımdan birkaçı bombalar patladığında bitiş çizgisinde bekleyenler arasındaydı. Diğerleri ikinci şüpheli Dzhokhar Tsarnaev’in yakalandığı yere yakın yaşıyor. Genç polis görevlisi Sean Collier çalışma ofisimin olduğu binanın hemen önünde öldürüldü.
Seçkin Batılıların başkalarının -örneğin Yemen’in uzak bir köyündeki kişilerin- her gün yaşadıklarının aynısını maraton bombalama olaylarının haftasında olduğu gibi detaylı, canlı görmesi nadiren olur.
Amerikan liselerinden birisinden mezun olan Yemenli gazeteci ve aktivist Farea Al-Muslimi maraton bombalarının hemen ardından 23 Nisan tarihinde Yemen’deki kendi köyündeki hedefini yok eden insansız hava aracının saldırısıyla ilgili ABD Senato komisyonuna bilgi verdi.
Saldırı köylüleri terörize etti ve cihad propagandasının yıllardır başaramadığını yaparak köylüleri ABD’nin düşmanı haline getirdi.
Al Muslimi komisyona ‘daha önceden köydeki komşularım ABD’ye hayrandı fakat şimdi Amerika’yı düşündüklerinde insansız hava araçlarının tepelerinde uçtuğu sırada hissettikleri korkuyu hatırlıyorlar. Radikallerin köyümde yıllardır başaramadığını bir insansız hava saldırısı aracı çok çabuk başardı.’ dedi.
Başkan Obama’nın bir gün olası tehlike oluşturmasından şüphe edilen kişileri öldürmesinden daha hızlı bir şekilde ABD’den nefret eden insanlar yaratan ve yurttaşlara tehlike oluşturan küresel suikast programının zafer hanesine bir başka sayı daha.
Al Muslimi köylülere maksimum düzeyde terör uygulamak için gerçekleştirilen Yemen köyündeki suikastın hedefinin çok tanınan ve kolayca yakalanabilecek bir kişi olduğunu ifade etti. Bu küresel terör operasyonlarının bir diğer çok tanıdık karakteri.
Boston cinayetlerini önlemenin doğrudan bir yolu yoktu. Gelecekte gerçekleşebilecek böylesi vakaları önlemenin bazı kolay yolları var: Bunları kışkırtmamak. Bu durum kendisi de kolayca yakalanabilecek ve mahkemeye çıkarılabilecek olan otopsi yapılmadan cesedi yok edilen Usame bin Ladin’in şüpheli bir şekilde öldürülmesi için de geçerli.
Bu cinayetin de sonuçları oldu. CIA Ladin’in yerini tespit etmek için yoksul bir mahallede düzmece bir aşı kampanyası başlattı daha sonra bu kampanyayı yarım bırakarak şüphelinin olduğunu düşündüğü daha zengin bir alana taşıdı.
CIA operasyonu Hipokrat yemini kadar eski temel prensipleri ihlal etti. Operasyon ayrıca Pakistan’daki polio aşısı programı ile ilişkili bulunan sağlık çalışanlarını tehlikeye attı, bazıları kaçırıldı ve öldürüldü ve BM’nin polio-karşıtı birimini oradan çekmesine neden oldu.
CIA’nın hilesi bilinmeyen sayıda Pakistanlının ölümünü de neden olacak çünkü polio korumasından yoksun olmalarına rağmen yabancı katillerin aşı programlarını hala suistimal ediyor olabileceklerinden korkuyorlar.
Kolombiya Üniversitesi’nden sağlık bilimci Leslie Roberts bu olayın ardından 100.000 polio vakasının olabileceğini tahmin ediyor, Scientific American Dergisine ‘bu hastalık, bu sakat çocuk ABD’nin Usame bin Ladin’i ele geçirmek için yaptığı çılgınlık nedeniyle oldu diyecek’ açıklamasında bulundu.
Ve bu insanlar, haksızlığa uğramış kişilerin bazen yaptığı gibi, kendilerine eziyet eden kişilerin şaşkınlık ve öfkesine yol açacak şekilde tepki vermeyi seçebilir.
Daha sert sonuçlar son anda önlendi. ABD Donanması Özel Kuvvetleri yani Navy SEALs gerekirse savaşma emri almıştı. Pakistan devleti korumayı taahhüt etmiş iyi eğitimli bir ordusu var. İşgalciler karşı karşıya gelmiş olsaydı Washington onları kendi kaderine terk etmeyecekti. Aksine, ABD’nin tüm ölüm makinesi güçleri onları oradan çıkarmak için yüksek ihtimalle nükleer bir savaşa yol açabilecek şekilde kullanılabilirdi.
Yalnızca dünyadaki en güçlü devletin değil başka devletlerin yetkililerinin de kendi politik hedeflerini hayata geçirmek için halklarının kaderini riske atma istekliliğini gösterecek uzun ve hayli öğretici bir tarih var. Biz bunu kendi tehlikemizde gözardı ediyoruz.
Bunu şimdi gözardı etmemek gerekiyor. Araştırmacı gazeteci Jeremy Scahill’in ‘Kirli Savaşlar: Dünya Bir Muharebe Alanı’ adlı yakın zamanda yayınlanan kitabı çözüm niteliğinde.
Scahill dondurucu detaylarda ABD askeri operasyonlarının, (insansız) hava araçlarının terör saldırılarının ve gizli ordu uygulayıcı biriminin suistimallerinin yani George W. Bush döneminde hızlıca genişleyen daha sonra Obama döneminde bir silah seçeneği haline gelen Birleşik Özel Operasyonlar Komutanlığı (JSOC) sebebiyle ortaya çıkan etkileri anlatıyor.
ABD’nin 1960’larda Laos’taki ‘gizli savaşlarının’ ve onların uzantılarının gerçek dehşetini neredeyse tek elden açığa çıkaran yazar ve aktivist Fred Branfman’ın yerinde gözlemlerini aklımızda tutmalıyız.
JSOC-CIA insansız hava araçları saldırıları/ölüm makineleri bakımından Brafman bize ABD 1969-1972 yılları arasında Laos elçi yardımcılığı görevini yürüten Monteagle Stearns’in 1969 yılında Senato’ya verdiği ifadeyi hatırlatıyor.
Başkan Johnson’un 1968 yılı Kasım ayında Kuzey Vietnam’a yönelik operasyonun sonlandırılması emrinin ardından ABD bombalamasının neden hızlıca arttığı sorusuna Stearn ‘Esasen, tüm o uçaklar yanımızda duruyordu ve biz onların hiçbir şey yapmadan sadece durmasına izin veremezdik’ yanıtını verdi. Böylece uçakları yoksul köylüleri kuzey Laos’un uzak köylerinden yaşama mücadelesi vermek için mağaralara sürmek için kullanabilirdik ve hatta ileri teknolojimizle onları mağaraların içinde bile etkileyebiliriz.
JSOC ve insansız hava araçları dünyanın büyükçe bir kısmına akın edip yeni potansiyel hedefler yaratırken bir yandan da büyüyüp ve genişleyecek kendi kendini üreten bir terör makinesidir. Ve yürütme sorumluluğuna sahip kişiler bunların sadece ‘durmasını’ istemeyecek.
Bu durum 20. yüzyılın başlarında yeni bir tarih başarısı niyetine zarar vermezdi.
Tarihçi Alfred McCoy ‘Amerikan İmparatorluğunun Polislik Faaliyetleri: ABD, Filipinler ve Gözetim Devletinin Yükselişi’ adlı kitabında ABD’nin yüzbinlerce kişinin vahşet ve işkence ile ölümüne yol açan işgalin ardından Filipinlerde kontrolü sağlamasını derinlemesine inceliyor.
Fethi gerçekleştirenler Filipinler açısından günümüze taşınacak sonuçları olan itaati sağlamak için o günün gelişmiş teknolojisini kullanarak sofistike bir gözetim ve kontrol sistemi kuruyor.
Ve McCoy halkı kontrol etmek için-kesinlikle daha yumuşak olan fakat çok çekici olmayan-böylesi metotların uygulandığı yerde başarıların kendi yolunu bulması çok uzun sürmediğine işaret ediyor.
Aynısını bekleyebiliriz. Bilhassa devleti yönetimi açısından incelenmemiş ve kontrolsüz tekelci güç zorlu haberdir. Doğru tepki pasif kabulleniş değildir.(Noam CHOMSKY / Çeviren: Serhat Bozova-Özgür Gündem)
SON VİDEO HABER
Haber Ara