Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

Necip Fazıl ile ilgili flaş iddia

Prof. Dr. Ali Birinci, Necip Fazıl Kısakürek hakkındaki bazı bilgilerin doğru olmadığını söylüyor. Şairin vefatının 30. yılı dolayısıyla Türk Edebiyatı dergisinde hazırlanan dosyada Birinci, Üstad’ın dedesi, babası ve kendisi hakkında bazı yanlış bilgileri tashih ediyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-08 07:43:36

Necip Fazıl ile ilgili flaş iddia

Türk Edebiyatı Dergisi, vefatının 30. yılı vesilesiyle mayıs sayısını Necip Fazıl Kısakürek'e ayırdı. Dergide yer alan, eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ali Birinci'nin kaleme aldığı "Necip Fazıl Hakkında Yeni Tashihler ve Tespitler" başlıklı yazı, Üstad'ın dedesi, babası ve kendisi hakkındaki bazı yanlış bilgileri tashih ediyor. Mesela, şairin bugüne kadar 26 Mayıs 1904 olarak bilinen doğum tarihi Birinci'nin tespitine göre yanlış, doğrusu 9 Haziran 1904 Perşembe...

Prof. Dr. Birinci, yazısında, bu yanlışlığın Üstad'ın kendisinden kaynaklandığını şu ifadelerle aktarıyor: “Necip Fazıl, yirminci asır için Rumi 26 Mayıs gününü verirken bunu miladiye çevirmemiş ve gerektiği şekilde 13 gün eklememiş olmalıdır. Rumi 26 Mayıs gününü miladiye çevirmeden verdiği açıktır. Netice itibarıyla bu tarih 8 Haziran 1904 tarihine, ancak perşembe günü ise 9 Haziran'a tekabül etmektedir. Necip Fazıl tarafından verilen Rumi 26 Mayıs 1320 Perşembe günü tarihi, miladi olarak 9 Haziran 1904 Perşembe gününe tesadüf etmektedir ve bu gerçek doğum tarihidir.”

Prof. Dr. Ali Birinci'nin ifadesine göre Necip Fazıl'ın babası Abdülbaki Fazıl Bey, şimdiye kadar daima meçhul bir şahıs olarak kalmış, hakkında hiçbir bilgi verilmemiş. Halbuki sicil kayıtlarında yeteri kadar bilgi var. Necip Fazıl'ın doğum tarihine bakılırsa, Abdülbaki Fazıl Bey'in 14 yaşında evlendirilmiş olması gerekiyor. Birinci'ye göre, Necip Fazıl'ın, otobiyografisini kaleme aldığı "Kafa Kâğıdı" adlı eserinde, doğduğu esnada babasının 17-18 yaşlarında olmasını ifade etmesi doğru değil.

Necip Fazıl'ın dedesi Mehmet Hilmi Bey'in ise yine Prof. Dr. Birinci'ye göre Mecelle Cemiyeti mensubu ve Mecelle'yi kaleme alan heyette olduğunun bir delili yok. Ali Birinci, bir karışıklık olduğunu ifade ediyor ve Mecelle Cemiyeti'nde bulunan Hilmi'nin, şairin dedesi değil, Ahmet Hilmi Efendi olduğunu yazıyor. Ali Birinci, Necip Fazıl'ın basılan ilk şiirlerini 13-14 yaşında yazdığını ve bu şiirlerin Tercüman gazetesinin edebi ilavesinde neşredildiğini kendi cümleleriyle aktarıyor. Fakat bu şiirler bugüne kadar ortaya çıkmamıştı. Birinci, makalesinde 23 Ağustos 1923 tarihinde yayınlanan Divan ve Avcı adlı iki şiire de yer veriyor.

HER YÖNÜYLE NECİP FAZIL

Türk Edebiyatı Dergisi'nin büyük ölçüde Necip Fazıl'a ayırdığı mayıs sayısında çok sayıda önemli yazı bulunuyor. ‘Necip Fâzıl-Adnan Menderes İlişkisi' adlı kitabı bulunan Prof. Dr. Alâattin Karaca, Ferda Zambak'a verdiği röportajda Necip Fâzıl'ın şiirimizdeki yeri, getirdiği yeniliğin mahiyeti ve yakın zamanda tartışmalara yol açan örtülü ödenek meselesiyle ilgili soruları cevaplıyor

. Prof. Dr. Abdullah Uçman ise “Gaibden Gelen Ses” başlıklı yazısında, Necip Fâzıl'ın şiirinin nasıl oluştuğunu derinlikli bir biçimde ele alıyor. Sezai Coşkun, modern dünya şiirinin kurucularından Rimbaud ile Necip Fâzıl arasındaki duyuş ortaklığından söz ediyor. Ahmet Ağır'ın “Necip Fâzıl'ın Şiirinde Yabancılaşma veya Anlamsızlık” başlıklı yazısıyla katkıda bulunduğu dosya, Mehmet Narlı'nın Necip Fâzıl'ın hikâyelerini akıl ve ruh bozuklukları açısından ele aldığı yazısıyla devam ediyor.
 
Bahtiyar Aslan, Necip Fâzıl'ın hikâye ve otobiyografi gibi iki farklı türdeki eserlerinde, büyükbabasının ölümünü anlatmasını, çocukken şahit olduğu bu gerçeğin oluşturduğu travmadan kurtulma çabasına bağlayarak dikkate değer bir yaklaşım getiriyor.
 
Cafer Gariper, Necip Fâzıl'ın Bahriye Mektebi'nde hocası olan Yahya Kemal'e yönelttiği eleştirilerden, Muzaffer Doğan da “Necip Fâzıl-Abdülhakim Arvasî Buluşması”ndan bahsediyor. Adem Polat, Üstad'ın “Zindandan Mehmed'e Mektup” şiirini Foucault'nun “hapishane” hakkındaki yaklaşımından yola çıkarak yeniden okumayı deniyor.
 
Selçuk Karakılıç, 1942 yılında, Necip Fâzıl'ın Para isimli piyesi etrafında cereyan eden, tanınmış birçok ismin karıştığı intihal tartışmasını enine boyuna irdeliyor.





devamı

Haber Ara