Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ergenekon ve Balyoza da yeniden... İşte o bildiri!

Çözüm süreci için bildiri yayınlayan 114 sol-sosyalist kökenli aydın Balyoz ve Ergenekon gibi demokrasi davalarında yeniden yargılama istedi. Bildiride, dış politikanın “emperyal” ve “mezhepçi” olduğu da iddia edildi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-08 10:46:03

Ergenekon ve Balyoza da yeniden... İşte o bildiri!

Çözüm süreci konusunda çelişkili tutumlarıyla öne çıkan isimlerin de aralarında bulunduğu 114 sol-sosyalist kökenli aydın bir bildiri yayınladı. Bildiride, çözüm sürecinin bu haliyle yetersiz olduğu belirtilerek, süreçle birlikte Ergenekon ve Balyoz’un da aralarında bulunduğu demokratikleşme davalarında yeniden yargılama talep edildi.

Dış politikaya yönelik eleştirilerin yer aldığı bildiride, güvenlik güçlerinin 1 Mayıs’taki uygulamaları ağır bir şekilde eleştirilerek, “endişe verici” olarak nitelendirildi..

Bildiride, çözümün “hayati bir imkan” olduğu belirtilirken, hükümete demokratikleşme yönünde atılacak adımlar için “yol temizliği için kısa vadede atılacak adımlar” listesi verildi.

CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün’ün yanı sıra, Gülseren Onanç, Can Dündar, Müjde Ar, Tarık Ziya Ekinci, Osman Kavala, Mert Fırat, Ahmet Şık ve Büşra Ersanlı’nın da imzacıları arasında bulunduğu bildiride Kürt siyasal talepleri adına net talepler de dile getirildi.

Bildiride şu görüşlere ve önerilere yer verildi:

“(1) Farklılıkları koruyan; çoğulculuk, özgürlükçülük ve eşitlik ilkelerine dayanan; etnisite temelli olmayan bir yurttaşlık tanımı ile eşit yurttaşlık anlayışını güçlendiren; (2) Türkiye’de yaşayan her yurttaşın kendi dil ve kültürünü korumasını, geliştirmesini ve gelecek kuşaklara aktarmasını sağlayacak; (3) yurttaşların demokratik süreçlere katılımını artıracak şekilde yerel iktidarları ve karar alma süreçlerini güçlendirecek değişikliklerin yapılması ve (4) geçmişte Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini tüm çıplaklığı ile ortaya koyacak bir geçmişle yüzleşme mekanizmasının kurulması.”

Çözüm bildirisinde “yeniden yargılama” talebi

İmzacılar, “yol temizliği niteliğinde kısa vadede atılabilecek adımlar” olarak da aşağıdaki önerileri dile getirdi:

“(1)Seçim barajının düşürülmesi, (2) özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, (3) bu mahkemelerin verdikleri tüm kararlara karşı yeniden yargılama süreçlerinin işletilmesi ve yol açtıkları mağduriyetleri giderecek adımların atılması, (4) terörle mücadele yasasının kaldırılması, (5) Siyasal Partiler ve Seçim Kanunlarında gerekli değişikliklerin yapılarak Türkçe dışındaki dillerde siyaset yapılabilmesinin önünün açılması.”

Sürece ilişkin kaygı taşıdıklarını belirten grup, örnek olarak 1 Mayıs olaylarını gösterdi:

“Uygulanan orantısız ve gayri-meşru devlet şiddeti haklı olarak demokratikleşme çabalarına dönük endişeleri artırmıştır. Eğer Türkiye siyasetine şiddet değil barışçıl tartışmalar hakim olacaksa, öncelikle hükümet ve kolluk kuvvetleri bu hedeflere uygun davranmalıdır” ifadesi kullanıldı. Süreç kapsamında yapılan başkanlık sistemi tartışmalarının da “kaygılar”a dâhil olduğu belirtilen metinde “Türkiye’de barış ile demokrasiyi karşı kaşıya getirmek kimseye yarar sağlamayacaktır” denildi.

Dış politikaya “emperyal” ve “mezhepçi” suçlaması

“Türkiye’nin Ortadoğu politikasının emperyal ve mezhepsel saiklerle belirlenmesine son verilmelidir” ifadesinin de yer aldığı metinde şu görüşlere yer verildi:

“Kamuoyunda ‘Barış Süreci’ olarak bilinen görüşmeler Kürt sorununun çözümünün askeri yöntemlerle değil siyasi yöntemlerle sağlanabileceğinin anlaşılması açısından önemli bir adımdır. Bu süreç Türkiye için hayati bir imkândır. İlan edilen çatışmasızlık kararı ve silahların bırakılması niyeti Kürt sorununun artık tüm boyutları ile demokratik ve sivil bir şekilde tartışılmasının önünü açmıştır.

Sürecin kalıcı barış ve tüm Türkiye için özgürlükçü bir demokrasi sağlayacak şekilde sonlandırılması için sürmekte olan yeni anayasa hazırlama süreci de önemli bir fırsattır. TBMM’de grubu bulunan tüm partiler kapsamlı anayasa önerilerini kısa süre önce açıklamış bulunmaktadırlar. Kürt sorunu açısından bakıldığında Kürt siyasi hareketi anayasal taleplerini ilk defa bu netlikte ve kapsamda ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu husus demokratik bir tartışma ortamı için büyük bir fırsattır.

Türkiye’de yaşayan Kürtlerin kendilerini tam anlamıyla eşit yurttaş olarak hissetmelerini sağlayacak ve üzerinde geniş bir uzlaşma sağlanabilecek birçok anayasal adım bulunmaktadır. Farklılıkları koruyan; çoğulculuk, özgürlükçülük ve eşitlik ilkelerine dayanan; etnisite temelli olmayan bir yurttaşlık tanımı ile eşit yurttaşlık anlayışını güçlendiren; Türkiye’de yaşayan her yurttaşın kendi dil ve kültürünü korumasını, geliştirmesini ve gelecek kuşaklara aktarmasını sağlayacak; yurttaşların demokratik süreçlere katılımını artıracak şekilde yerel iktidarları ve karar alma süreçlerini güçlendirecek değişikliklerin yapılması ve geçmişte Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini tüm çıplaklığı ile ortaya koyacak bir geçmişle yüzleşme mekanizmasının kurulması gibi adımların atılması sadece Kürt sorununun değil Türkiye’nin genel demokrasi sorununun çözümü için de hayati önemdedir. Barıştan ve demokrasiden yana olan tüm aktörler demokratik ilkeler temelinde bir anayasal uzlaşı sağlanması için çalışmalıdır.

Bu yönde anayasal uzlaşının sağlanmasına kolaylık sağlayacak, yol temizliği niteliğinde kısa vadede atılabilecek birçok adım vardır. Kısa vadede bu adımlar atılarak sürece olan güvenin artırılması sağlanmalıdır. Seçim barajının düşürülmesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, bu mahkemelerin verdikleri tüm kararlara karşı yeniden yargılama süreçlerinin işletilmesi ve yol açtıkları mağduriyetleri giderecek adımların atılması, terörle mücadele yasasının kaldırılması, Siyasal Partiler ve Seçim Kanunlarında gerekli değişikliklerin yapılarak Türkçe dışındaki dillerde siyaset yapılabilmesinin önünün açılması gibi birçok değişiklik hiçbir anayasal değişiklik gerektirmeden çok kısa bir sürede gerçekleştirilebilir ve gerçekleştirilmelidir. Bu adımların hepsi temel hak ve özgürlükleri ilgilendirmektedir. Temel hak ve özgürlükler al-ver konusu yapılamayacak, müzakere malzemesi edilemeyecek hususlardır. Bu adımların atılması süreç açısından güven artırıcı bir işlev görecektir.

Bu hedefler ışığında incelenince sürecin mevcut ilerleyişi bazı kaygılara yol açmaktadır. Bu kaygıları dile getirmek ve sürecin bu kaygıları giderecek şekilde güçlendirilmesini sağlamak ise Türkiye’de kalıcı barışın tesis edilmesini isteyen her yurttaş için bir görevdir.

Hükümete… Bundan sonra ne yapacaksınız?

Bildiride şu iddialara yer verildi:

“Bugüne kadar özellikle hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda hep çatışmasızlığın sağlanmasına yönelik taktik adımlar ön plana çıkarılmaktadır. Geldiğimiz aşamada eş zamanlı olarak hangi kalıcı demokratikleşme adımlarının da atılacağının konuşulması bir zorunluluktur. Türkiye’nin tüm yurttaşları için insan haklarının tam anlamıyla hayata geçirilmesini sağlayacak adımlar atılmadan Türkiye’de kalıcı barışın sağlanması mümkün olmayacaktır.” (Star)

Haber Ara