Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Çelik: BDP ve PKK'nın ne dediği değil, devletin kabul edip etmediği önemli

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Çelik, zaman zaman BDP'li milletvekillerinin ve PKK'lı yöneticilerin yaptığı açıklamaların kamuoyunda endişe ve moral bozukluğuna yol açtığını vurguladı. Çelik, "Ama onların ne söylediğinden ziyade

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-08 12:11:30

Çelik: BDP ve PKK'nın ne dediği değil, devletin kabul edip etmediği önemli
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Çelik, zaman zaman BDP'li milletvekillerinin ve PKK'lı yöneticilerin yaptığı açıklamaların kamuoyunda endişe ve moral bozukluğuna yol açtığını vurguladı. Çelik, "Ama onların ne söylediğinden ziyade hangilerinin devlet tarafından kabul edileceği önemlidir. Silahların susmuş olması, insanların ölmüyor olması, annelerin gözyaşının şu anda dinmiş olması da çok önemlidir." dedi.

Hüseyin Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Açıklamasında çözüm sürecine de değinen Hüseyin Çelik, çözüm sürecinin uygun bir şekilde, öngörüldüğü şekilde devam ettiğini söyledi. Çelik, "Her şey devletin, hükümetin kontrolü altındadır. Bu konuda herkesin de üzerine düşmesi yapması gerektiğini söylüyoruz. Çok hassas bir süreçtir, herkesin bu hassasiyetin farkında olması gerekiyor. Konuşmalarda sürecin kırılganlığı göz önünde bulundurularak herkesin buna katkı sağlaması gerekiyor." şeklinde konuştu. Zaman zaman BDP'li milletvekillerinin, PKK'lı yöneticilerin yaptığı açıklamaların kamuoyunda endişe ve moral bozukluğuna yol açtığını ifade eden Hüseyin Çelik, "PKK'nın, BDP'nin ne söyleyeceğine biz karar veremeyiz. Ama onların ne söylediğinden ziyade hangi söylediklerinin devlet ve hükümet tarafından makul ve makbul kabul edileceği önemlidir. Süreç, endişeye mahal olmayacak şekilde yürüyor. Silahların susmuş olması, insanların ölmüyor olması, kanın akmıyor olması, annelerin gözyaşının şu anda dinmiş olması kendi başına çok önemlidir. Bunun üzerinde durmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

"CHP VE MHP KARŞI OLMAYA DEVAM EDİYOR"

CHP ve MHP'nin sürecin karşısında olmaya devam ettiğini kaydeden Çelik, şöyle devam etti: "Bir CHP'li genel başkan yardımcısı diyor ki ben bütün Türkiye'yi taradım, sürece destek olan CHP'li görmedim. İki gün önce bir grup aydın 111 imzayla bildiri yayınladı. Bu bildiride 25 CHP'linin imzası var. Bunu önemsiyoruz. CHP maalesef tutarlı bir görüntü sergilemiyor. Türkiye'nin ana muhalefet partisi olması hasebiyle CHP'nin içinde bulunduğu bu kakafonik durumdan üzüntü duyuyoruz. Keşke karşımızda ne dediğini bilen, ne yaptığını bilen, başı ortası sonu belli olan bir parti görünümü olsa. Bu, Türkiye'nin lehine olacaktır. Bu yayınlanan bildirinin birkaç paragrafı, birkaç cümlesi istisna ben de imza atarım. CHP, çözümle ilgili komisyon kurulması yönündeki kendi önergesini geri çekerek büyük bir tutarsızlık sergilemiştir. 11 aydının söylediklerinin hepsinin bizimle tıpatıp örtüşmesi gerekmiyor. Silahların susmasının fırsat oluşturduğunu, Türkiye'de daha demokratik, daha paylaşımcı bir ortamın, bir arada, huzur içinde yaşamamızın önünde büyük bir imkan açtığını ifade etmiş olmasını bile önemsiyoruz. Bir kısım CHP'linin cesaret göstererek buna imza atmalarını önemsiyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, arkadaşlarının imza atmasından şikayetçiyse dün grupta söz etmeliydi, ama etmedi. Bir rivayete göre kendi bilgisi dahilinde imza atılmış. Eğer bilgisi varsa bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. O zaman gelin bu işin içinde olun. Biz, eğer bir çözüm ortaya çıkacaksa bir şeref söz konusu olacaksa bu şerefte herkesin payı olsun diyoruz."

Öte yandan CHP ile yüzde yüz hemfikir oldukları bir konu olduğunu dile getiren Çelik, "Kılıçdaroğlu'nun üç cümlesinden birinde 'yalancıdan başbakan' olmaz diyor. Yüzde yüz katılıyorum. Bunun için bu millet Kılıçdaroğlu'nu başbakan yapmıyor, halk bu mesajı çok iyi algılamış. Bu yüce millet Kılıçdaroğlu'nu kesinlikle başbakan yapmıyor." diye konuştu.

MUHALEFETİ BENZETMEYLE ELEŞTİRDİ

AK Parti Sözcüsü Çelik, muhalefete eleştirisini ilginç bir benzetmeyle devam ettirdi: "Bugünlerde bir hazırlık var. Muhalefet bir zayi ilanı verecek. Bu ilandaki muhtemel metin şöyle olacak: '10,5 yıldan beri ak parti hükümetlerinin sergilediği başarıdan, Türkiye'de çok güzel şeyler olmasından ve 7 sefer sandıkta üst üste başarısızlık gösterdiğimizden dolayı kendimizi kaybettik, hükümsüzdür.' CHP'nin ve MHP'nin ittifakla böyle bir zayi ilanı verileceği konuşuluyor. Öte yandan hükümet çevrelerinde de özür ilanı çıkacağı konuşuluyor: '10,5 yıldan beri yaptığımız büyük hizmetlerden, Türkiye adına elde ettiğimiz büyük kazanımlardan, 7 sefer üst üste sandıkta galip gelmemizden dolayı muhalefete verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz' ilanı çıkacak."

Hüseyin Çelik, açıklamalarının ardından da gazetecilerin çözüm sürecine ilişkin sorularına muhatap oldu. Çelik, sürecin ne zaman nihayete ermiş olacağının sorulması üzerine şunları söyledi: "Silahların susması değil, silahların bırakılmasıdır. Kan dökmek, silah insanların kendini ifade etme biçimi olmamalıdır. İnsanların taleplerini siyasi parti, medya aracılığıyla dile getirmenin önü sonuna kadar açıktır. Terörü kutsamadan, teröre, teröriste meşruiyet kazandırmadan bunu insanlar yapabilir. 20 yıl önceki Türkiye değiliz. Türkiye'de paradigmalar değişmiştir. 40 bin insan hayatını kaybetmiştir. Biz vurduk, kan döktük, kan aldık, canımızı verdik, taviz kopardık derlerse bu hüsrandır. Eğer böyle olsaydı 90'lı yıllarda yıllık 4 bin- 5 bin PKK'lı etkisiz hale getiriliyordu. 800 -1000 arasında askerimiz şehit ediliyordu. O günkü siyasi irade, polisiye ve askeriye tedbirlere ağırlık veriyordu. Biz kimsenin öteki olmadığı Türkiye için gayret ediyoruz."

"PARMAKLARIN TETİKTEN ÇEKİLMESİ BİRİNCİ AŞAMA"

Parmakların tetikten çekilmiş olmasının, bombaların patlamıyor olmasının birinci aşama olduğunu kaydeden Çelik, "Adım adım gidilecekse bu silahların bırakılmasıdır. Efendim reformların yapılması lazım. Bu süreç başlamadan önce zaten AK Parti'nin 2011'deki seçimlerde, seçim beyannamesinin adı hedef 2023'tür, ileri demokrasidir. Türkiye güdümlü bir demokrasiyle ileriye gidemez. Onun için güven veren, çözüm süreci olsun olmasın, PKK işin içinde olsun olmasın, bunları yapıyoruz, yapmak durumundayız. Türkiye'nin başka çıkarı, gidebileceği yer yok. Birilerinin reform diye aklından geçirebileceği ne varsa 63 maddelik manifestoda var. Sıkılı yumrukla el sıkışamazsınız. Masanın bir tarafına PKK ve BDP oturacak, diğer tarafında AK Parti ve hükümet oturacak, pazarlık yapılacak. Yok böyle bir şey. Bu ülkede yaşayan herkes bu işin tarafıdır." ifadelerini kullandı.

"HER ŞEY DEVLETİN KONTROLÜ ALTINDA CEREYAN EDİYOR"

Sürecin, aklın ve duygularının önüne çıkması için bir fırsat olduğunun altını çizen Çelik, şunları ekledi: "Şehit cenazelerinin, bombaların geldiği ortamda reformdan söz edemezsiniz. Ettiğiniz zaman tepki toplarsınız. Huzur ortamı, silahların sustuğu ortam Türkiye için bir fırsattır. Bu fırsatı herkesin değerlendirmesi lazım. Her şey devletin kontrolü altında cereyan etmektedir. Ya bir aksama olursa? Siz hayırlı bir iş için yola çıktığınızda lastiğiniz patlayabilir, stepneyi takar yolunuza devam edersiniz. Motor bozulur, tamir edilemeyecekse arabayı değiştirir yolunuza devam edersiniz. Birileri maraza çıkarabilir, arızalar çıkarabilir. Farklı farklı konuşmalarla toplumun canı sıkılabilir. Sabır göstermezsek, arızaları bertaraf ederek yolumuza devam etmezsek Türkiye zarar eder. Bu meseleyi ne aldılar ne verdiler, kim kaybetti kim kazandı gibi görürsek millet olarak kaybederiz. Türkiye'nin demokratik ortamını daha fazla oksijenle doldurmak istiyoruz. Renkler farklı olsun, ama bir arada harmonik olarak yer alalım."

ÇEKİLMEYE DAİR HABER

PKK'nın çekilmeye başladığına dair haberlerin hatırlatıldığı Çelik, "Haritalar, saat, gün bunların hepsi uydurmadır." dedi. Çelik, "TSK'nın tavrı bu ülkenin genel tavrından farklı değil ve olamaz. TSK bu ülkenin milletin parçasıdır. TSK'nın tavrı eskiyi çağrıştıran ifadedir. Paşalar bu meseleye nasıl bakıyor diye bir alışkanlık vardı. Bu vesayet döneminden kalma bir alışkanlıktır. Bu vücut bir bütündür. Bu vücudu yöneten bir kafa, beyin vardır; o da hükümettir. Kara Kuvvetleri Komutanı, Jandarma Komutanı ne düşünüyor, böyle bir şey olabilir mi? TSK bu milletin bağrından çıkmış unsurdur." şeklinde sözlerini tamamladı.

Haber Ara