Dolar

34,8728

Euro

36,7570

Altın

3.042,79

Bist

10.142,10

Kılıçdaroğlu'na demediğini bırakmadı

Gültan Kışanak'ın hedefinde bu hafta Vali Mutlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vardı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-05-07 13:35:37

Kılıçdaroğlu'na demediğini bırakmadı
Gülten Kışanak'ın sözlerinden satır başları

Cezaevlerinde insan haklarından mahrum olan arkadaşlar için yasa çıkmasını bekliyoruz deniliyordu, yasa çıktı ama hala her hangi bir değişiklik yok.

Sincan'da Abdüssamed Çelik can vermeyi bekliyor. İrfan Eskibağ ailesine kavuşamadan bu dünyadan göçtü, herkese başsağlığı dilerken umuyoruz ki bu son olsun.

Ama rtık bürokratik engeller nedeniyle insan haklarından mahrum edilmesin.

Bugün grup toplantımıza misafir olan iki aile var bunlar askerde çocuklarının şüpheli şekilde öldüğünden tedirginler...

Bu şekilde şüpheli ölümden muzdarip neredeyse 3000 dne fazl aile var, ama buna kulak asılmıyor.

Şüpheli şekilde yaşamını yitiren askerlerin neredeyse tamamına yakını Kürt askerler. Kürlerin daha milletlerden farklı olarak intihara meyilli olduğunu bize kimse söyleyemez.

Yargılamalar artık askeri mahkemelerden alınıp sivil mahkemelerde görülmeye başlanmalı

Meclisin bu konuda kayıtsız kalmasını anlamış değiliz. Bir çok soru önergesi verildi ama ne yazık ki bir hareket yok, ama biz bu adalet arayışının peşini bırakmayacağız.

Değerli arkadaşlar 1 Mayıs evrensel bir emek günüdür. Şunu biliyoruz ki adalet ve eşitlik arayışı içiersinde emekçilerin mücadelesi en önemli mücadeledir.

Emekçiler mağdur olmuş ama emeğin hakkını arayan bir mücadelenin öncüleridir. 1 Mayıs emeğin günüdür.

Emeğin gücünün açığa çıktığı bir gündür ve bu günün kutlanmasını engellemeye çalışan zihniyeti fakatsız amansız bir şekilde net olarak 1 Mayıs'ı yasaklamak kabul edilemeyecek bir yanlıştır. Emekçiler o gün istedikleri meydanda günlerini kutlama hakkına sahiptirler.

Takism meydanı emekçiler, Türkiye işçi sınıfı açısından tarihsel bir mekandır. Bugün bile mesela köy yakmalarını konuştuğumuzda insanların içini acıtan konu şudur ki ana ve babamın mezarı orada ama ben oraya gidemiyorum diye üzlür. Geçmiş bağı kopartılamaz. bunun gibi Taksim meydanında direnişişn ve emek mücadelesinin tarihi yazılmıştır.

Taksim meydanı emekçiler için sembolik önemi olan bir meydandır ve o meydanı kapatmay akimsenin gücü yetmeyecektir. Değerli arkadaşlar bunun yanı sıra bu 1 Mayıs'ta kutlama yapmak için meydana çıkanlara uygulanan polis şiddeti hiç bir şekilde kabul edilemez. Gün boyunca insanlara uygulanan bu şiddet hiç bir şeyle makul gösterilemez.

Gün boyu sokaklarda şiddetin uygulandığı ülke hiç bir yerde görülemez. İnsanlar üzerine gaz bombası atamazsın. O gün yaşananlar kabul edilemez, üsteklik bu olayların ardından yapılan açıklamalar daha vahimdir.. Açıklamalar suç mahiyetinderi. 17 yaşındaki bir kızı terörist ilan etmek için bu hakkı sana kim verdi, yargıç mısın hakim misin ?

Elinde molotof kokteyli var diyorsun sirke şişesi çıkıyor. Elind emolotof kokteyli olsa bile kafasına gaz bombası atamazsın.

Dilan Alp babası işten çıkarılmış emekçinin kızı. O günü kutlamak herkesten fazla Dilan'ın hakkı. Çıkıp babasının emek hakkını savunacaktı ama kafasına açıkca hedef gözetilerek başına gaz bombası atılmıştır. Bunun için bir delil veya kanıta gerek yoktur. 17 yaşındaki bir kızın kafasına gaz bombası isabet ediyorsa bunun tek yolu vardır hedef olarak seçilmiştir.

Kullanma talimatında 45 derecelik açı ile kullanılması söylenmekte, eğer öyle olsaydı Dilan'ın başına gelmezdi o gaz bombası.

Dilan'ı terörist gösteren vali derhal görevinden alınmalıdır.

Dilan'ın elindeki sirke şişesini molotof olarak tanımlamaya çalışan İstanbul Valisi görevden alınmaldırı. Artık hükümet onu görevden mi alır sirkeciye kaymakam mı yapar bilmiyoruz.

İstanbul'un dört tarafını rant alanı yaptınız, bırakın Taksim alanı halkın alanı olsun. Bu yürüyüşler kamuoyu oluşturmak için yapılıyor. Gösteri demokratik rejimlerde ses duyurmak için yapılır ve bunun için en merkezi yerde yaparlar. Kentin en ücra köşesine git orada ne yapacaksan yap demek demokratikl hakkın ellerinden alınmasından başka bir şey değildir.

Taksim'i halkı bırakın halk sesini duyursun, halkın sesinden protestosundan korkmayın. Halkın sesini duyarsanız hatanızı düzeltirsiniz.

Gaz bombasıyla bastırılmaya çalışılan 68 kuşağının Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam yıldönümü nedneiyle yapılan eylemlerdir.

Denizler bu ülkede vicdanı olan her kişinin gönlünü kazandı. İdam edildiler ama onlar verdikleri mücadele ile halkın gönlünde taht kurdu.

Yeri geldiğinde iktidarda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından bahsedenler bugün Taksim'de kutlamalarda baskı uygulanmakta.

Denizlerin şahsında sosyalizim ideali ortadan kaldırılmak istendi. Haksızlıklara karşı itiraz etme hakkı ellerinden alınmak istendi ama bunu başaramadılar başaramayacaklar.

Kürt sorununu çözmek için yeni bir süreci yürüttüğümüz bugünlerde bu Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını bugünlerde anmak biraz daha anlamlı hale gelmektedir.

Bu devrimci liderler idam sehpasına giderken özgürlüki, eşitlik ideallaerini haykırdılar. Deniz Gezmiş idam sehpasına giderken yaşasın Kürt ve Türk kardeşliği dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Halkı çözüm sürecinin içine katmak ve süreci halka anlatmak için halk gezileri düzenledik. 17 Mayıs'a kadar halkı sürece katan bu çalışmaları sürdüreceğiz. Bu süreçte bu çalışmanın önemi şurdan geliyor, eğer biz ülkenin demokrasi sorununu nçözmek istiyorsak bunun mimarı halk olmalıdır. Halkın sözüne kulak vermeden bu süreci ilertlemek mümkün değildir.

Müzakere, toplumsal uzlayışı sağlamak için izlediğimiz bir yoldur.

Gittiğimiz her yerde şunu gördük, herkes bu acının, gözyaşının bitmesini istiyor. Kaygılar ise demokratik bir gelecek kurup kuramayacağımız yönündedir. Devlet bu kaygıyı iyi dinlemelidir. Bu ülkede Kürt sorunu hep silah ve çatışma olarak sorgulandı. Sayın Öcalan'ın ve KCK heyetinin yaptığı açıklamalar yaşanan sorunları bitirme noktasına gelmiştir.

Gerçekten eşitlik ve özgürlük gelecek mi?

Gerçekten herkes dilini özgürce kullanabilecek mi ?

Bizim ve STK ların çalışmalarını bu yöne kaydırmamız gerekiyor. Demokratikleşmeyi başaramazsak yeniden çatışma çıkabilir mi diye kuşku var. Evet bu kuşku haklı bir kaygıdır.

GERİ ÇEKİLME

Her kişi aklındakileri ortaya koymalı ve bunu tartışmalıyız. Değerli arkadaşlar geri çekilme süreci ile ilgli net ifade etmek gerekiyor ki; 1999 da bu ülke bu süreci yaşadı ama ne yazık ki hafızalarımızda iyi izler yok. Dileriz ki bu sefer tek kişinin burnu dahi kanamadan süreç ilerlesin.

Hükümetin açıklamaları gösteriyor ki hükümet bu konuda doğrudan sorumluluk almaktadır.

Silahlı güçler hükümetin emrindedir ve müdahale olacaksa bunu hükümet, valilik emreder diyorlar biz de bunu teminat olarak kabul ediyoruz. o zaman olası bir müdahale karşısında doğrudan hükümeti sorumlu tutarız. Yaşanacak sorunların sorumluları bakanlar, valiler ve hükümettir.

Geri çekilmeyle alakalı kafalarda şu soru var, 99 da olduğu gibi nasılsa geri çekildiler Kürt sorunu şöyle kenarda dursun derler mi ? Biz bu kaygıyı haklı görüyoruz . Silahların susmuş olması önemlidir. Uzun bir geleceğe kadar silahların susacağı yönünde teminat olarak görüşlebilir bu geri çekilme süreci. Ama bundan sonra yapılması gerekenler dikkate alınmalı ve hızlı bir şekilde demokratikleşmeyi hızla meclis gündemine getirip meclisten geçirilmesi gerekmektedir.

Haber Ara