PKK pususunda gazi olan Astsubay: PKK'yı affettim
1997'de sınır ötesi operasyonda yaralanan ve tekerlekli sandalye mahkum olan astsubay Murat Caner iki askerini şehit edip kendisini bu duruma getirenleri affettiğini söylüyor. Şehit Derneği onursal başkanlığı yapan Caner, Barış Süreci'ni destekleyen konferanslar da veriyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-05-04 13:52:01
1997'de sınır ötesi operasyonda yaralanan ve tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren astsubay Murat Caner şimdi Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şubesi Onursal Başkanı. Barış sürecini destekleyen konferanslar veren Caner "Ben iki askerimi şehit edenleri, beni bu duruma getirenleri affettim. Bir insanı vurmak, öldürmek çok kolaydır. Ama asıl erdem kazanmaktır, kurtulmasına vesile olmaktır" diyor.
ASTSUBAY Murat Caner (44), 1997'de Zap Kampı'na sınır ötesi operasyona giderken Zaho yakınlarında PKK pususuna düştü. Yanındaki iki asker şehit oldu. Omuriliği zedelendi, tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Caner, bugünlerde barış sürecini destekleyen konferanslar veriyor.
Terör gazisi Caner, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şubesi Onursal Başkanı. Altı yıl önce dönemin Adana Valisi İlhan Atış'ın isteğiyle liselerde vatanseverlik üzerine konferans vermeye başladı. 400'ün üzerinde konferansta toplam 300 bin öğrenciye seslendi. Caner yaşadıklarını ve süreci şöyle değerlendirdi:
YAŞAYAN BİR ŞEHİDİM
"30 yıldır bomba atıp durduk. Dünya bunca yıldır terörü silahla bitiremedi. Bizim de bitiremeyeceğimizi anlamamız lazım. Barış sürecinde 30 yıldır çekilen sancı ve sıkıntılar belki yine yaşanacak. Ama en azından kan dökülmeyecek. Dünyadaki hiçbir şey bir şehit haberinden, bir canın toprağa verilmesinden daha kötü değil.
Kardeşlerimin acı çekmemesi için bin kez ölümü göze almaya razıyım. Çünkü ben fazladan yaşıyorum. Ben yaşayan bir şehidim. Ben 80 milyonun gazisiyim. Beni kimse siyasete, ideolojik görüşe çekmemeli. Ben Ak Parti'nin temsilcisi, sözcüsü değilim. Partilerüstüyüm. Çocuklara gazi olarak vatan sevgisini, Atamızın ve şehitlerimizin bıraktığı mirası nasıl koruyacağımızı, tehlikeli tuzaklara düşmemelerini, hukukun dışına çıkmamalarını anlatıyorum.
Öğrencilerin sorularını asla kabul etmiyorum. Kabul ettiğimde tartışma başlar ve asla bir yere varamayız. Vatanımı sözde değil, özde seviyorum Bu sürecin başarılı olmasını ümit etmekle suç mu işliyorum? Bizlere sağduyu, sevgi ve akıl lazım. En büyük görev, siyasilere düşüyor. Hepsi birbirinden vatansever ve harika insanlar. Ama ne olur ürettikleri senaryolarla bugünü mahvetmesinler. Ne olur kimse ümidimi kırmasın. Terörün bitmesi ümidi, benim yaşama sevincim.
ALLAH RIZASI İÇİN SABIR
Ben, birlikte görev yaptığım iki askerimi şehit edenleri, beni bu duruma getirenleri affettim. Bir insanı vurmak, öldürmek çok kolaydır. Ama asıl erdem kazanmaktır, kurtulmasına vesile olmaktır. Zor olan da bu. Allah rızası için biraz sabır. Terörist başı ve yandaşlarına güvenmiyorum, inanmıyorum. Fakat Başbakan'ın kanın durması, şehit haberi gelmemesi için gösterdiği gayrete güveniyorum, inanıyorum."
En tehlikelisi 'vatan haini' demek
ASKERLİK yaptığım 1986-1997 arasındaki yılları düşünüyorum da ne kadar çok haksızlık yapmışız. Eziyet ettik, insanları alıp götürdük. Erciş'in bir köyünde terör örgütüne yardım edenlere diz çöktürmüştüm. Köylü, kendinizi benim yerime koyun, dediğinde eyvah demiştim. Ben hep asker gözüyle bakmıştım. Kolay mıydı PKK'nın istediğini vermemek? Onu kim koruyacak köyünde? Buna benzer onlarca olay yaşadım.
ONLAR DA ATATÜRK'Ü SEVİYOR
Güneydoğu'da çocuklar silah, bomba sesleriyle büyüdüler. Teröristler ortaokul arkadaşlarını dağa kaldırdılar. Ama Kürtlerin içinde en az benim kadar vatanını, milletini, Atatürk'ünü seven, teröre düşman o kadar çok insan var ki. Ben onların çektiği çilelere empati yapıyorum, terörün bitmesini en çok isteyenlerin onlar olduğunu düşünüyorum. Okullardaki konferanslarda diyorum ki, çocuklar, terör kadar tehlikeli ne var biliyor musunuz? Ben doğruyum, o yanlış ve vatan haini demektir.(Haber7)
SON VİDEO HABER
Haber Ara