Bugün esamesi bile okunmayan muhtıra!
Genelkurmay tarafından 27 Nisan 2007'de yayımlanan e-bildiri, demokrasi tarihinin önemli bir başlangıcı oldu. Hükümet, bildiriye sert tepki gösterince askerin siyasetteki etkisi değişti. Açıklamadan 4 yıl sonra siteden tamamen silindi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-27 14:44:31
Türk siyasi tarihine e-muhtıra olarak geçen 27 Nisan bildirisinin bugün 6'inci yıl dönümü. Türkiye'de köklü değişime yol açan muhtıranın öncesinde ve sonrasında yaşanan ve belki de unutulan siyasi tarihinizin önemli kilometre taşlarını sizlere tekrar hatırlatalım istedik. Bugün gelinen noktada e-muhtıraya Hükümetin o gün verdiği sert cevap askeri vesayetin kalkmasının Türk demokrasinin güçlenmesinin yolunu açtı.
Aslında e-muhtıranın sinyalleri AK Parti'nin kuruluşu ve 2002 seçimlerinden galibiyetle çıkmasının ardından gelmeye başladı. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı olması nedeniyle katılamadığı 2002 seçimleri sonucunda hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Abdullah Gül'e verdi. AK Parti iktidarı ile beraber "türban-laiklik-kamusal alan" tartışmaları da siyasetin ve devlet üst kademesinin en sıcak gündem maddelerinden biri haline geldi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın yurt dışına çıkan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i başörtülü eşi Münevver Arınç ile birlikte uğurlaması hararetli tartışmalara sebep oldu. TBMM Başkanı Arınç'ın 23 Nisan resepsiyon davetiyesini eşli hazırlatması devletin zirvesinde bir kez daha soğuk rüzgarların esmesine yol açtı. "Türban" gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Sezer, CHP milletvekilleri, TSK komuta kademesi, yüksek yargı başkanları resepsiyona katılmadı. Bu olayın ardından Nisan 2003 tarihinde gerçekleştirilen MGK toplantısı sonrası yayımlanan bildiride "Devletin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesinin önemi ve titizlikle korunması vurgulanmıştır" ifadesine yer verilmesi taraflar arasındaki gerilimi tırmandırdı.
ÜNİVERSİTELER DEVREDE
Bu süreçte üniversiteler de yaşanan tartışmalara dahil oldu. Eylül 2003'te YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz Genelkurmay Başkanı Özkök'ü ziyaret ederken çok sayıda rektör de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ı ziyaret etmişti. Yalman ziyaret sonrasında Türkiye için hayati önemi haiz Milli Eğitim sistemine ilişkin gelişmelerin TSK tarafından da dikkatle ve yakinen izlenmesinin de doğal olduğunu açıklamıştı.
YÖK reformuna yönelik muhalefet hareketi çerçevesinde 2003 Ekiminde Ankara'da "Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü" düzenlendi. Yürüyüş adeta darbe çağrılarının yapıldığı bir zemine dönüştü. Rektörler, öğretim üyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirilen bu yürüyüşte açılan "Ordu Göreve" yazılı pankart daha sonra Türk siyasi hayatında kara leke olarak hatırlanacaktı. O dönem sivil-asker ilişkilerinde gerginliğin yaşandığı diğer alanlardan biri de AB'ye üyelik süreci olmuştu.
TARTIŞILAN MANŞET
Siyasetle asker arasında laiklik-kamusal alan-AB reformları başlıkları altında gerilim sürerken yayınlanan "Genç Subaylar Tedirgin" haberi de gerilimi su yüzüne çıkarmış oldu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök, Mayıs 2003'te Ankara temsilcileri ile düzenlediği basın toplantısında söz konusu haberi yalanlayarak "Haber, yanlış olmaktan öte, maksatlıdır. Bu tür iddiaları yalanlamaktan öteye lanetlediğimi ifade etmek istiyorum" açıklamasında bulundu.
E-Muhtıraya giden süreçte "Kıbrıs" meselesi de siyasetle asker arasındaki gerilim alanlarından biri oldu. Hükümetin çözüm için Annan Planını desteklemesi askerleri rahatsız ediyordu. Dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon 18 Ocak 2004 tarihinde yaptığı açıklamada, "Bu memleket hep güzel insan yetiştirirdi. Son zamanlarda hain de yetiştirmeye başladı. 'Hain'i yoksa 'verelim kurtulalım' diyen kim?" sözleri ile Hükümetin politikasını sert bir şekilde eleştirmişti.
Hükümetin YAŞ kararlarına şerh koyması gerilimi son noktaya taşıdı. Görev süreleri dolan komutanların devir-teslim törenlerinde yaptıkları konuşmalar da askerle siyaset arasını iyiden iyiye açtı. Türkiye bu dönemde faili meçhul saldırılar ve İstanbul'daki terör saldırıları ile sarsıldı. Şemdinli'de Umut Kitapevine ve Trabzon'da Santa Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santoro'ya yönelik gerçekleştirilen saldırının ardın gerçekleştirilen Danıştay saldırısı ile Türkiye kaos ortamına sokuldu. Ülke daha sonra Hrant Dink saldırısı ile sarsılmış Malatya Zirve Yayınevinin basılarak üç kişinin öldürülmesi ise tansiyon iyice tırmanmıştı.
(Türkiye gazetesi)
SON VİDEO HABER
Haber Ara