Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Lübnan’ın “unutulan” Türkleri

Onlardan uzun yıllar buralara ses gelmedi… Bizler de onları unuttuk… Oysa eski bir Osmanlı toprağı olanLübnan’da, Türk kültürünü sürdüren grupların olmaması düşünülemezdi… Nitekim onları artık biliyoruz,nerede yaşadıklarını, ne yaptıklarını ve yaşam zorluklarını yakından takip ediyoruz…

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-22 16:14:34

Lübnan’ın “unutulan” Türkleri
TIMETURK / Haber Merkezi

Bütün her şeyi, ismini bilmediğimiz, Lübnanlı bir subaya borçluyuz. Eğer o, 1989 yılında emrindeki Türkmenasker Halit Esad’ı Beyrut’taki Türk Büyükelçiliğine götürmeseydi daha çok bekleyecektik… Türkiye şimdi,Lübnan’daki Türkmen köyleriyle yakından ilgileniyor…Lübnan’da Türkmen boylarının dışında bir de Osmanlı Türkleri yaşıyor…Geçmişte, dilleri nedeniyle toplumdandışlanan Türkmenler ve Osmanlı Türkleri, Türkiye-Lübnan ilişkilerinin gelişmesi sonucu doğan yeni ortamdançok memnunlar.

Lübnan..Ortadoğu’nun çileli ülkesi…

Birinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasıyla dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi izlerini taşıyan çok özel bir bölge… Osmanlı sonrası bu topraklarda yönetimi devralan Fransız idaresinin, Suriye’nin bağımsızlı- ğa doğru rotalandığı dönemde, Lübnan’daki “doğal koruyucu- su” olduğu Hristiyan nüfusu korumak amacıyla yarattığı bir devlet… Lübnan, dinî ve etnik gerginlik- ler nedeniyle sorunlu bir ülke…

Güney bölgelerinde ve Bekaa Vadisi’nde Şii; Beyrut’un kuze- yinde ise ağırlıklı olarak Sünni Müslüman ve Hristiyan nüfus yaşıyor… Ülkenin bir de 1948 yılından bu yana kanayan bölgeleri var: Filistin mülteci kampları… Bu sosyal yapının siyasi gerilime yol açması, Lübnan’ı yıkan büyük bir iç savaşa ve bugün de süren derin ayrılıklara yol açtı… Bu belalı coğrafyada ya- şayan Türkler’in özellik- le de Türkmenler’in varlığı, Türkiye’nin bütün dikkatinin Lübnan üzerinde toplanmasına neden oldu.

KİMLER YAŞIYOR...

Lübnan’daki Türk varlığını araştı-ran Ortadoğu Araştırmaları Stratejik Merkezi ORSAM’ın verilerine göre,Lübnan’da üç farklı Türk grubu ya-şıyor. Birincisi, Osmanlı dönemindenbu topraklara miras kalan “Osmanlı”Türkleri… İkincisi, 1940’lı yıllarda Türkiye’nin ekonomik koşulları nedeniyle bölgeye göç etmek zorunda kalmış, “vatandaşımız” olarak değerlen-direbileceğimiz yaklaşık 2.000 Türk...Üçüncüsü, Türkmenler…Lübnan’ın Türkmen nüfusunun uzunbir dönem “unutulmuş” olarak yaşadığını kabul etmek zorundayız. Yaşanılan bir gelişme, bu grubun kaderininde değişmesine, özellikle Beyrut’taki Türk Büyükelçiliğinin desteğiyle varlığını geliştirmesine neden oldu.Tarihçiler, Türkmen boylarının, Yavuz Sultan Selim’in, 1516 yılındakiMısır Seferi sırasında bölgeye yerleştirildiklerinde ve kendilerine verilentopraklarda tarım yaparak geçimlerini sağlamalarının yolunun açıldığındabirleşiyorlar. Bölgedeki bir başka rivayet ise Türkmenlerin bu topraklara1500 yılından çok önce yerleştiklerive Osmanlının buradaki nüfusu hazırbulduğu yönünde “Unutulan” Türkmenlerin Türkiye tarafından nasıl yeniden bulunduğunun hikâyesi ise şöyle:

Lübnan ordusunda askerlik görevi yürüten Kavaşra köyünden Halit Esad,1989 yılında görevi sırasında Türk-çe konuşurken subayı tarafından farkedilir. Subayın Halit Esad’ı Türk Bü-yükelçiliğine götürmesi ile ilk ilişkikurulur ve bu ilk tanışmadan sonraBeyrut’a atanan yeni büyükelçinin Akkar bölgesindeki iki Türkmen köyünüziyaret etmesi gelenek hâline gelir.Uzun yıllar Lübnan Türkmenlerininsadece Akkar bölgesinde yaşayanlardan ibaret olduğu sanılsa da Kavaşra köyünün yönlendirmesi ile Baalbekşehri yakınındaki Türkmenlerle de2007 yılında ilişki kurulmuştur.

EĞİTİMLİ VE BARIŞÇI NÜFUS

Lübnan’da yaşayan Türkmenlerin ortak özelliği iki noktaya dayanıyor:
Eğitimliler ve barışçılar… Ülkeninyaşamakta olduğu etnik ve dinî çatışmalara karışmadan gençlerinin en iyişekilde eğitim alarak yaşama hazırlanmasını sağlayan bir sosyal anlayışasahipler.Türkmen gençlerin çoğu üniversitemezunu… Hukuk, psikoloji ve bilgi-sayar mühendisliği en çok tercih ettik-leri iş alanlarını oluşturuyor.

Ülkenin yaşamakta olduğu çok özel durumnedeniyle iş olanakları hayli kısıtlı, bunedenle ciddi zorluklar yaşıyorlar…Şu sözler, özellikle Suriye İç Savaşınıngerginliğini yaşayan bir Türkmen genç kıza ait :

“Ben Psikoloji okudum. Ve kendimigeliştirdiğimi düşünüyorum. Burada iş yok, bizim işlerimiz daimi değil. Sü-rekli geçici işlerde çalışmak zorundakalıyoruz. Çünkü tüm dünyanın seyrettiği bir savaş var ortada. Suriye’dekiiç savaş nedeniyle eğer erkeklerimiziçağırırlarsa bizim işimiz biter. Sadece Suriye değil, Orta Doğu tam bir savaş merkezi oldu, insanlar neredeyse savaşa hazır bir vaziyette tetikte duruyorlar.” diyor.

ÖNCELERİ BİZLERİ SEVMEZLERDİ

Melek, Fatma, Nermin Türkmen kö-yünün genç kızları… Türkmen köyünün hemen yanında yer alan, Lübnanlılara ait bir de Arap köyü var. Bir Hristiyan köyü değil ama genç kızlarınanlattıklarına göre önceleri var olan önyargılar kırılmış.“Önceleri bizi sevmezlerdi. Çünküburaya yerleşenler hep orta yaş üstüinsanlar ve Arapça yerine Türkçe ko-nuşuyorlar ve hâliyle Araplar, Türkçenin konuşulmasına biraz kızıyorlardı.Siz Lübnan’da yaşıyorsunuz Arapça konuşmalısınız, diyorlardı. Ama şimdi artık seviyorlar. Çünkü Türkiye onlara çok yardım etti. Artık Türkiye’yi çokseviyorlar. ”

TÜRK DİZİLERİ ÇOK ÖNEMLİ

Lübnan’da seyredilen en meşhur dizilerarasında başta Kurtlar Vadisi ve Aşk-ı Memnu geliyor.

Türkmenlerin “Türkdizileri” sayesinde çok şanslı oldukları-nı söyleyen köy halkı, dizilerin popülaritesinden ve kalitesinden ötürü takdir gördüklerini dile getiriyor.

Lübnan’dayaşayan Arap halk, Türklerin yaptığıdiziler sayesinde Türkmenlerin yaşadığı köyleri ziyaret ederek “Buraya geliyoruz çünkü Türkiye bize sahip çıkıyor ve yardım ediyor. Türkiye’nin yaptığıdiziler çok güzel, siz de Türk olduğunuz için sizi daha yakından görmek istedik.” diyorlar.

TÜRKÇEYİ KAYBEDEN DE VAR

Trablus’a bağlı iki Türkmen köyü var:Göçer ve Ayduman. Bu köylerde ya-şayan halk Türkmen olduklarının bilincinde ama Türkçe bilen çok fazlakişi yok, bunun nedeni ise yapılan biraraştırmaya göre halkın Araplarla iç içe yaşamasıdır.

Diğer bir Türkmen köyü ise Kavaşra köyü, Lübnan’nın kuzey bölgesinde bulunan bu köyde Akkar Türkmenleri yaşamaktadır. Köyün nüfusu 2800 civarında ve tamamı Sünni Türkmenlerden oluşuyor.

MİSAFİRPERVER TÜRKMENLER

Bütün Türklerin ve buna bağlı olarak tüm Türk boylarının ortak özelliklerinden biri de misafirperverlikleridir.

Türkiye’den gelen misafirlere büyük önem vermekte ve özel olarak ilgilenmektedirler. Türkiye’ye olan saygı, sevgi ve bağlılık hele ki özlem anlatmaya sanırım kelimeler yetersiz kalır.

BAALBEK TÜRKMENLERİ

Belki de en aşina olduğumuz Türkmenler, Baalbek Türkmenleri…Çünkü Biz Baalbek Türkmenlerinin varlığından çok yakın bir tarihte yani 2007 yılında haberdar olduk. Bu bölgedeki Türkmenler, Baalbek şehrine yayılmış; yaşam tarzları, kültür ve sos-yoekonomik düzeyleri yüksek ve diğerTürkmenlere göre Türkçeyi daha düz-ün konuşuyorlar.

Ve tabii ki Şeymiye Köyü…

Baalbek Türkmenlerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölge olarak ön olana çıkıyor.

Tam bir Anadolu köyünü andıran Şeymiye’de halk Türkçeyi çok düzgün konuşuyor....

VE OSMANLI TÜRKLERİ!

Lübnan’ın tarihine baktığımızda, 400yıl Osmanlı İmparatorluğunun himayesinde bulunduğundan buradaki halkla aynı kültür ve adetlere sahip olduğumuzu görmemiz mümkün. Konuşulan dil hem Türkçe hem Arapça.

Bu beraberlikte güzellikleri, acıları beraber yaşayan ve yaşatan ise Lübnan’dayaşayan ‘Osmanlı Türkleri’.

Zaher Sultan, eczacı ve aynı zamanda Lübnan Türk Cemiyeti Başkanı.Dedesi, 1850- 1890 Ahmed EfendiSultan, Trablus ve Şam kadısı olarak görev yapmış Lübnan’da yaşayan son Osmanlı Türklerinden Sultan.

Lübnan içerisinde Arapların dışında aynı zamanda Giritli Türkler, Türkmenler ve buna ilaveten II. Abdulhamit Sultan Han torunlarından kalanbir aile yani bizler bulunmaktayız.

Lübnan’da Trablus kenti Sultan II.Abdulhamit Han zamanında çok önem kazandı. Burada birkaç Hamidiye okulu ve yaklaşık 1300 Osmanlı eseri bulunmaktadır.”

Lübnan’ın 18 ayrı mezhepten oluşannüfusu yaklaşık 4,5 milyon; ana geliriticaret ve turizm. Yaklaşık 20 milyon Lübnanlı yurt dışında göçmen olarakyaşıyor.

Lübnan’da yaşayan Türk kökenli va-andaşlarımızın Türkiye’den beklentileri tabii ki var. Ama ülkeler arasında siyasi ayırım olsa bile halkın birbiriyle kaynaştığını söyleyen Zaher Sultan,adetler ve kültürler hiçbir zaman silinemez diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Ülkeler arasında siyasi ayırım olsa bile halk arasındaki adetler ve kültürler hiçbir zaman silinemez, Lübnan ve Türkiye arasındaki bağlar bunu açıkbir şekilde anlatıyor.”

(arti90dergi.com)













SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara