Dolar

34,8741

Euro

36,7357

Altın

3.035,95

Bist

10.058,47

CHP'den 'eksiksiz demokrasi' manifestosu

Sezgin Tanrıkulu, parti içi dirence karşın geçmişle yüzleşmeyi de içeren bir manifesto oluşturulmasına öncülük ediyor. Talimat, Kılıçdaroğlu'ndan.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-22 10:42:46

CHP'den 'eksiksiz demokrasi' manifestosu

TIMETURK / Haber Merkezi

CHP, ‘eksiksiz demokrasi manifestosu’ hazırlığında. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na göre manifesto, ‘Meclis’in geçmişin yanlışlarını tanıması, seçim barajının kaldırılması, Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi, tarihin utanç verici olaylarıyla özdeşleşmiş isimlerin tabelalardan temizlenmesi, mevzuatın antidemokratik unsurlardan ayıklanması’ gibi adımları içeriyor. Tanrıkulu, “Bunlar yapılırsa toplumsal barış güvence altına alınır. Toplumsal barışın güvencesi kişiler değil demokrasidir” dedi.

AK Parti’nin yürüttüğü çözüm süreci, PKK ’lıların Türkiye topraklarını terk etmesi aşamasına geldi. Üç ay içinde Türkiye’de tek bir silahlı PKK militanı kalmazsa ikinci aşamaya geçilecek. Yani silah bırakmaya. Bu gerçekleşecek mi? Şimdilik bilinmiyor ama gerçekleşmesi için iki taraftan da bireysel ‘güvenceler’ geliyor. Yıllarını insan hakları mücadelesine ve Kürt sorununun barışçı çözümüne adayan CHP’li Sezgin Tanrıkulu, partisinin içindeki dirence ve CHP’ye gelen eleştirilere rağmen önemli bir ‘manifesto’nun oluşturulmasına öncülük ediyor. Bizzat Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ’ndan aldığı talimatla hareket eden Tanrıkulu, “Toplumsal barış eksiksiz demokrasi ile mümkündür. Yoksa Başbakan’ın ya da başka birinin ‘Güvence benim’ demesiyle olmaz” dedi.


Pazarlık kuşkusu


Çözüm sürecinde âkil insanlar en çok “PKK’ya ne verildi de bunları yapıyor” sorusuyla karşılaşıyor. Hükümet ne kadar aksini anlatsa ve delilleriyle ortaya koysa da “Neyin pazarlığı yapılıyor” kuşkusu azalmıyor. Tanrıkulu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de açıkladığı 16 maddelik demokrasi paketinin ‘kimseyle pazarlık gerektirmeyecek, demokrasi ihtiyacını karşılayacak’ bir paket olduğuna dikkat çekerken, şöyle konuştu:
“Bunlar demokrasiyi güçlendirecek adımlar. Yeni anayasa ağır aksak yazılıyor. Bütün mevzuat, geçmişin acıları, travmaları ve antidemokratik uygulamaları dikkate alınarak taranmak zorunda. Bu şekilde demokrasiyi ileriye taşımak ve yurttaşların demokrasiye inancını güçlendirmek lazım. 16 maddelik o paketi bu çerçevede bir manifestoya dönüştürmeye hazırlanıyoruz. Bu hafta son şekli verilerek parti yönetimine sunulacak.”


Meclis ‘tanıma’ siyaseti izlesin

Tanrıkulu’na demokrasiyi güçlendirecek adımlardan neyi kastettiğini sordum. Daha önce TBMM’de verdiği bazı yasa tekliflerini ve önergeleri hatırlattı ve birçok örnek sıraladı. Tamamını burada aktarmak zor ama sizin için önemli olanlarını seçtim:
Seçim Yasası değişmeli. Seçim barajı kaldırılmalı.


Siyasi Partiler Yasası yenilenip demokratikleştirilmeli.

Geçmişte devlet kendi halkına acılar yaşattı. TBMM bunları araştırabilir, çıkan sonuca göre tanıyabilir. TBMM geçmiş trajedilerini ‘tanıma siyaseti’ izlemeli. Örneğin Diyarbakır Cezaevi, demokrasi tarihi açısından bir semboldür. Kültür Bakanlığı kararıyla da değil, bizzat TBMM’den geçen bir yasayla müzeye dönüştürülmeli.

Nevruz’u Türkiye’de herkes kutluyor. Nevruz’u bayram ilan etmek, memurları o gün üç-beş saat, ya da bir gün izinli saymak mümkün.

Dersim arşivleri açık mı kapalı mı net değil. Değişik kurumlardaki arşivler, eksiksizce TBMM’de toplanabilir ve tarihçilere açılabilir.

Büyük acıları, travmaları hatırlatan isimler, caddelerden, sokaklardan, okullardan, parklardan kaldırılmalı. TBMM’de bunları tespit edecek bir komisyon oluşturulmalı.

Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurulmalı. Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda da böyle bir komisyon önerisi vardı.


90’a yakın teklif ve önerge

Sezgin Tanrıkulu, CHP’li vekillerin Türkiye’nin demokratikleşmesi için 90’a yakın yasa teklifi ya da önerge hazırladığını, bunların büyük bölümünün TBMM’ye verildiğini, bir kısmının da verileceğini anımsatarak sözlerini şöyle tamamladı: “Gelecek hafta hepsini derli toplu bir şekilde hazırlayıp parti yönetimine sunacağız ve açıklayacağız. Bunların yapılması mı yoksa Başbakan’ın ‘Bana güvenin’ demesi mi demokrasiyi güçlendirir? Bunlar yapılmadıktan sonra ‘Komisyona üye verdin, vermedin’ ya da ‘Üye verdiysen barış istiyorsun, vermediysen savaş’ demenin ne anlamı var?”

(Radikal)


SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara