Özal'ın ölümü ile ilgili Uğur Tonik neden konuşmuyor?
Özal Suikasti ile ilgili olarak Azerbaycan'da olduğu ifade edilen Hasan Alioğlu Kandilci'nın 17 Şubat 2012 yılında Bakü’deki evinde ölü bulunduğu ortaya çıktı. Kartal Demirağ'dan önce suikastın teklif edildiği Veli Can Oduncu ceza evinde şüpheli öldürüldü. Cinayetin aydınlatılması için Savcı Uğur Tonik'in konuşması gerekiyor...
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-20 21:37:09
TIMETURK / NEVZAT ÇİÇEK
Bir kaç gündür twitter hesabımdan Özal suikastinin ilk teklif edildiği isimlerden biri olan Veli Can Oduncu'nun ağabeyi ısrarla kardeşinin Özal suikatini kabul etmediği için cezaevinde öldürüldüğünü söyleyerek dosyanın yeniden açılması için yardım istiyordu.
Peki, kimdi bu Veli Can Oduncu;
Türkistan'dan göç eden bir ailenin çocuğu olan Veli Can Oduncu, 1978'de henüz 14 yaşında karıştığı bir cinayetle adını duyurdu. Zeytinburnu semtinde yolda karşılaştığı sendikacı Erol Doğan'ı "Komünist" diyerek öldüren Oduncu tutuklandı. 4 ay sonra ise Sağmacılar Cezaevi'nden 12 ülkücü ile birlikte firar etti. Firarda kaldığı dönemde de 6 ayrı cinayet olayına daha karıştı. Daha sonra yakalanan ve "Canım sıkıldıkça adam öldürüyordum" sözleriyle gündeme gelen Oduncu, yargılanması sonrası yaşı küçük olduğu için 39 yıl hapse mahkum edildi.
Özal cinayetinin Kartal Demirağ'dan önce kendisine nasıl teklif edildiğini de ölmeden önce Oduncu; cezaevi müdürünün odasına gittiğini, burada daha önce hiç görmediği kişilerin kendisini kaçıracaklarını ve bunun karşılığında Turgut Özal’ı öldürmesini istediklerini ifade etmişti. Oduncu, kendisinin de bu teklifi “Ben dava adamıyım, kiralık katil değilim, üstelik alnı secdeye değmiş olan birine kurşun sıkmam” diye geri çevirdiğini anlatmıştı.
Veli Can Oduncu, Sabancı suikastını gerçekleştiren DHKP/C militanı Mustafa Duyar gibi cezaevinde benzer bir şekilde öldürüldü. 24 yaşındaki Oduncu, Kartal Demirağ'ın Turgut Özal'a 18 Haziran 1988'de ANAP Kongresi'nde düzenlediği suikasttan 28 gün sonra 16 Temmuz 1988'de Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde çıkan bir tartışmada yine kendisi gibi Ülkücü olan İsmet Altın ve Adil Adsız tarafından şişlenerek öldürüldü.
Veli Can Oduncu cinayetinin koğuşta beslenen bir güvercin nedeniyle işlendiği öne sürül-müştü. Ancak olaydan bir süre önce Oduncu'nun, aynı cezaevinde bir başka koğuşta kalan ve çok sayıda cinayetten hükümlü ülkücü Ferhat Tüysüz ile görüştüğü belirlendi. Cinayete uzanan anlaşmazlığın bu görüşmeye dayandığı iddia edildi. Savcılık Oduncu'yu öldüren koğuş arkadaşı iki ülkücü ve görüşmeye göz yuman 4 gardiyan hakkında dava açtı. Oduncu ile Ferhat Tüysüz görüşmesi o dönemde karanlıkta kalırken, Tüysüz de 1995'te hastalık sonucu öldü. Oduncu'nun kardeşi Tahir Oduncu'nun bu açıklamaları o dönem siyasi olarak görülmeyen ancak kuşkuyla karşılanan ve karanlıkta kalan cinayetin üzerindeki sır perdesini de araladı.
Ahmet Özal Veli Can Oduncu cinayetinde de atıf yaparak o dönem olayı araştıran savcı Uğur Tonik'in çok şey bildiğini ve davadan el çektirildiğini ifade ediyor, ''Kartal Demirağ suikastini soruşturan emekli Ankara cumhuriyet savcılarından Uğur Tonik her şeyi biliyor'' diyen Özal, ifadesinde şunları söyledi:
''Sık sık buluşup bilgi paylaşıyorduk. Bana, tehditlerin arttığını uğradığı silahlı saldırıdan son anda kurtulduğunu söyledi. Failleri biliyordu, sonuca çok yaklaşmıştı ancak ani bir kararla dosyadan el çektiğini açıkladı. Sonradan kızının kaçırıldığı için böyle bir karar aldığını öğrendim. Uğur Tonik hayattadır. İstanbul Beylikdüzü'de ikamet etmektedir. Çağrıldığı takdirde o da bildiklerini anlatacaktır'' dedi.
YÜKSEKOVA ÇETESİNİ ORTAYA ÇIKARDI UĞUR TONİK'İN KIZININ KAÇIRILDIĞINI İLK DEFA O ANLATTI
Uğur Tonik ismini ilk gündeme getirenlerden birisi de Yüksekova Çetesi'ni ortaya çıkaran ve daha sonra ordudan uzaklaşan ve şuan İzmir Karaburun'da çobanlık yaparak hayatını kazanmaya çalışan Hüseyin Oğuz dile getirmişti. Hüseyin Oğuz'un sahibi olduğum Lagin Yayınlarından çıkan " Ömrüm" adlı kitabında Oğuz, Savcı Uğur Tonik'in kızının kaçırıldığını ilk defa dile getiriyordu
Eski istihbaratçı Hüseyin Oğuz, Malatya İl Jandarma Komutanlığı’nda görevliyken Uğur Mumcu suikastıyla ilgili bilgilere ulaştığını söyledi. Oğuz, Susurluk tetikçisi olarak bilinen Doğan Erşahin’i ararken ulaştığı çarpıcı bilgileri şöyle anlattı:
“Ben bir gün Malatya il jandarmada oturuyordum. Doğan Erşahin’i ararken Aydın Öztürk diye biriyle tanıştık. Konuşmamızda Tekin Coşkuner’in Ankara Yenimahalle’de Mumcu suikastında kullanılan C4’leri sakladığını söyledi. Kardeşinin oğlu Ali’nin de onu alıp getirdiğini, hatta Malatya da polisin gözaltı çektiğini, devreye Özal suikastını yapan Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcı Uğur Tonik’in girdiğini söyledi. Uğur Tonik’in kim olduğunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının iyi bilmesi lazım. Uğur Tonik bir de Tekin Coşkuner’le aynı masada yemek yedik. Yemekte Tekin, bana Tonik'i göstererek ‘O komünisti yok ettiğimizde beni kurtaran kişi bu’ dedi.”
UĞUR TÖNİK’İN EŞİ AYLA HANIM
Oğuz, Uğur Tonik’in Turgut Özal suikastını soruşturan kişi olduğunu da ifade ederek, “Susurluk Komisyonu’na ifade verdikten sonra Elazığ İl Jandarmaya döndüğümde sıkıntılar başladı.Beni Elazığ İl Jandarma Harekat Ünitesi’nde görevlendirdiler. Benim o dönem PKK’nın yayın organı olan Med Tv’ye röportaj verdim diye cezaevine gönderileceğim ve orada infaz edileceğim bana söylendi. 12 gün içeride kaldım ve tamamen kendimi korumaya çalıştım. Elazığ İl Jandarma’da kalırken santral bir gün bir bayanın telefonla beni aradığını söyledi. Bende eşim arıyor diyerek kabul ettim. Karşıdaki ses kendisini tanıttı ve Uğur Tonik’in eşi olduğunu ifade etti. Ben Susurluk Komisyonu’nda Uğur Tonik’in ismini vermiştim. Ayla Hanım bana, ‘Evladım, bizim çok sıkıntımız oldu. Kartal Demirağ’ın sorgulanmasından sonra başımıza birçok iş geldi. Kızımızı kaçırdılar, çok mağdur olduk neden siz de bizi mağdur ediyorsunuz’ diye sordu. Bende, sizi mağdur etmek için değil, gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerimi açıkladım” dedi.
Anılarını yayınladığı Ömrüm adlı kitapta Hüseyin Oğuz, Uğur Tonik’in kendisine bir dosya vereceğini ve kendisi ile üç gazetecinin şahitliğinde Ankara’da Havaalanı’nda buluştuklarını ve Uğur Tonik’in kızgınlıkla kendisine saldırdığını da ifade ederek, “Buna yanımızda bulunan üç kişide şahittir” dedi. Uğur Tonik’in Yargıtay’dan emekli olmasında bu olayın etkili olduğunu ifade eden Oğuz, Uğur Tonik’in konuşması halinde Özal suikasti ile ilgili bir çok karanlık noktanın da aydınlanacağını ifade etti.
UĞUR TONİK TURGUT ÖZAL'A SABRİ YİRMİBEŞOĞLU'NUN İSMİN VERDİ- SABRİ YİRMİBEŞOĞLU UĞUR TONİK'İİ TEHDİT ETTİ Mİ?
Suikastı soruşturan eski savcı Uğur Tonik’in Özal soruşturmasını yürüten savcı Çetin'e verdiği ifadede o dönemde kızının kaçırıldığını ve eski MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu tarafından tehdit edildiğini söylediği belirtildi.
Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal bir gazeteye verdiği demeçte suikastla ilgili olarak ilk kez bir isim zikretmiş ve emekli Org. Sabri Yirmibeşoğlu'nu adres göstermişti. Ahmet Özal'ın iddiasına göre Yirmibeşoğlu suikast soruşturmasını gerçekleştiren savcıyı "Bu işin üzerine fazla gitme" diye uyardı. Savcı Tonik, suikast davası kapandıktan sonra bu bilgiyi Ahmet Özal'la paylaştı.
1988 Özal Suikastı... Nasıl Ecevit, kendisine karşı düzenlenen Çiğli suikastının ardında kontrgerillayı aramışsa Özal da kendi suikastçısının ardındaki "örgüt"ü aramıştı. Afyonlu işadamı Kemal Horzum'dan kuşkulanıyordu. Horzum, Emlakbank'ı dolandırmakla suçlanıyordu. Banka bünyesinde Horzum'u soruşturan komisyona, suikast işiyle de ilgilenmelerini söyledi. Komisyon üyeleri hem suikastçı Kartal Demirağ'ın hem Horzum'un memleketi olan Afyon'a gitti. Orada ne bulduklarını komisyon üyesi Uğur Tonik, daha sonra TBMM'de kurulan Horzum Araştırma Komisyonu'na şöyle anlattı:
KARTAL DEMİRAĞ KONTRGERİLLACI
"Afyon Dazkırı'da 1974-77 seneleri arasında Ege'de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ'ın da bu teşkilatın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik." Demirağ özel kamplarda emekli askerlerce eğitilmişti. "Her şeyi vatanımız için yaptık" diyor, MİT'le ilişkisi olduğunu söylüyordu. Komisyon soruşturmayı derinleştirince Özal'ı vuran silahın Demirağ'a Kongre salonunda polisler tarafından verildiği yönünde duyumlar aldı. Afyon'daki teşkilatın üzerine gitmeye karar verdiler. İşte tam o aşamada Tönük, Ortaköy'de bir villaya davet edildi. MİT görevlisi olduklarını sandığı üç görevli kendisine "Bu tahkikatı kesin" dedi. Bir generalin adını verdiler ve "Paşa kararınızı bekliyor" dediler. Tonik soruşturmadan çekildi.
ÖZAL ORDUEVİNDE ÖĞRENDİ
Yargıtay 7. Ceza Dairesi üyeliğinden emekli bir savcı olan Tonik'le daha sonra tanıştım ve suikast soruşturmasının nasıl kesildiğini onun ağzından dinledim. O günlerde başına gelenleri bir tek Turgut Özal'a açıklamıştı. O sahneyi bütün ayrıntılarıyla anlattı: Özal'ın Harbiye Orduevi'ndeki odasında buluşmuşlar, diz dize oturmuşlar. Tönük, kendisini tehdit edenlerin adını verdiği generali açıklayacağı anda Özal odadaki büyük ekran televizyonun uzaktan kumandasına uzanmış ve sesi sonuna kadar açmış. Sonra da Tönük, Paşa'nın ismini Özal'ın kulağına fısıldamış: "Sabri Yirmibeşoğlu!" Cüneyt Arcayürek, Tonik'in bu iddialarına "Demokrasinin Sonbaharı" kitabında yer vermişti
Yirmibeşoğlu o dönem MGK Genel Sekreteri idi. Görev süresi 1 yıl uzatılsa Kara Kuvvetleri Komutanı olabilecek, oradan Genelkurmay Başkanlığı'na tırmanabilecekti. Olmadı. Özal'a adı fısıldandıktan 1 yıl sonra emekliye sevk edildi. Yıllar sonra suikast konusunu soran Aksiyon'a "Hiç ciddiye almadım. Olacak iş değil" dedi.
SEMRA ÖZAL: KATİL AZERBAYCAN'DA DEDİ
Bütün bu gelişmeler yaşanırken , Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili olarak eşi Semra Özal'ın savcılığa verdiği ifadede ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. Semra Özal, 15 yıl önce kendisine iletilen bir notu Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten savcıya açıklamış ve Özal'ı öldüren şüpheli Hasan Alioğlu'nun Azerbaycan'da olduğunu söylemiş ve adresini vermişti
Semra Özal olayı savcıya şöyle anlatmıştı: "Eşim öldükten 5 yıl sonra İstanbul'da oturduğum evime, benim bulunmadığım bir sırada bir şahıs gelmiş ve şahıs kapıdaki korumalara mutlaka Semra Hanım’ı görmem lazım demiş. Dışarıda olduğumu söyleyince şimdi size verdiğim şu notu bırakmış: "Turgut Özal'ı öldürdüler, katili Azerbaycan'da. İsmi Hasan Alioğlu'dur."
Özal, notun kendisine iletilmesinin ardından hemen harekete geçtiğini ancak Alioğlu'nun izine ulaşılamadığını söyledi.
TİMETÜRK HASAN ALİOĞLU'NUN AKİBETİNE ULAŞTI
Türkiye kamuoyunda Semra Özal'ın bu iddiası gündeme gelirken uzun süredir üzerinde çalıştığım bu dosyada yeni bir şeyler bulabilirmiyiz diyerek hemen araştırmaya başladık ve Alioğlu'nun Azerbaycan'da öldüğünü öğrendik. Timetürk'ten Samir Babaoğlu isimli arkadaşımız şu bilgileri bizimle paylaştı:
"Notta ismi geçen Hasan Alioğlu Kandilci'nın 17 Şubat 2012 yılında Bakü’deki evinde ölü bulunduğu ortaya çıktı. Hasan Alioğlu’nun tam olarak hangi sebepten dolayı öldüğü belli olmasa da Azerbaycan emniyet kaynakları Alioğlu’nun banyodan çıktıktan sonra durumunun kötüleşerek öldüğünü bildirmiş. Cenazenin de Bakü’de, Nesimi ilindeki Elman Ovçuyev sok. 3/28’deki dairede bulunduğu ifade edililyor."
Medyada ''Özalın katili Azerbaycan’da'' haberi çıktıktan sonra Azerbaycan emniyet yetkililerinin de Hasan Alioğlu’nun ölümüyle ilgili yeni araştırma başlattığı bilgisi alındı. Azerbaycan İçişleri Bakanlığı’nın pazartesi günü Alioğlu’nun ölümüyle ilgili resmi açıklama yapması bekleniyor.
Şimdi geldiğimiz noktada Özal suikastinin bütün bunlar gözetilerek tekrar soruşturulması ama özellikle savcı Uğur Tonik, Sabri Yirmibeşoğlu ve Veli Can Oduncu dosyalarının yeniden açılması ve yeni bilgiler ışığında tekrar sorgulanması gerekiyor
SON VİDEO HABER
Haber Ara