Fazıl Say'ın komutanlardan farkı ne?
Medya Etik Konseyi tarafından Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen '2012 Yılı Medya Etik Ödülleri' törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Fazıl Say'ın komutanlardan farkını sordu.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-19 07:25:26
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Nice komutanların, muvazzaf veya emeklinin yargılandığı bir Türkiye'de Fazıl Say'ın hangi özelliği var ki suçlanmasın veya mahkeme önüne çıkmasın. Sen yaptığın suç teşkil ediyorsa bunun hesabını rahatlıkla vereceksin. Veya 'Benim yaptığım yanlıştır. Her inançlı insandan, Allahçı diye hakaret ettiğim her Müslüman'dan özür diliyorum' diyeceksin'' dedi.
Arınç, Medya Etik Konseyi tarafından Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "2012 Yılı Medya Etik Ödülleri" törenine katıldı.
Törende konuşan Arınç, basın özgürlüğünün esas olduğunu, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı, sadece basın mesleğini icra ederken hiç kimsenin ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmaması, hiç kimsenin mahkemelerde tutuklu veya hükümlü olarak bulunmaması gerektiğini söyledi.
Arınç, "Ama bunun ince çizgileri var. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi, basın mesleğinde çalışanların haber konusunun ölçülerini çok güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Sorumsuzluk kesinlikle kabul edilemez. Her özgürlüğün bir sınırı vardır ama bu sınır bir başkasının özgürlüğüyle belki yan yanadır. İfade özgürlüğünde de suçun işlenmesini tahrik etmemek, kişisel hakaretlerin olmaması, şiddete yönelmemek de genel unsurlardan bir tanesidir" diye konuştu.
Piyanist ve besteci Fazıl Say'ın hapis cezasına çarptırılmasına değinen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda son günlerde bir piyanistin başına gelen olaydan bahsediliyor. Attığı tweetler yani yazdığı şeylerle kendime hakaret edildiğini görüyorum. Ben inançlı bir insanım. İnançsız bir insanın 'ben ateistim' demesini de şöyle başımı çeviriyorum, olağan karşılıyorum. Ben inançlı bir insansam, dindar olmaya gayret ediyorsam, benim kutsallarıma da hakaret edemezsin. Benim kutsallarıma, mukaddeslerime hakaret ettiğin zaman, nasıl Geert Wilders diye bir adam vardı Hollanda'da, adamın ismi de çok güzel. Geert Wilders diye yazılıyor. Hollandalı'ya sordum, 'nasıl okuyorsunuz bu adamın ismini?', 'Hırt Veldes' dedi. Şimdi onun söylediklerini, onun yaptıklarını bir taraftan eleştireceksin, bizdeki hırtın söylediklerine 'ah burada ifade özgürlüğü yok mu?' diyeceksin. Al oradaki hırtı ve buradaki hırta... 'Ne kadar yavşak, sahtekar, ahlaksız varsa hepsi Allahçı' diyor. Hepsi yanlış, Allahçı diye bir şey olabilir mi? Herhalde dindarları kastediyor. Bunları söyleme be kardeşim. Sen kendi ateistliğini istediğin kadar savun. insanların mukaddes değerlerine veya kişiliklerine hakaret ettiğin zaman sana karşı bir ceza yaptırımı olacaksa bunu da herhalde anlayışla karşılaman lazım. Veya şöyle olabilir. Bu sözlerinden dolayı eleştirilebilir, bu eleştiriler karşısında kendisi de bu yaptığının hata olduğunu anlayabilir ve özür dileyebilir. Ama bu esasen bir şikayete bağlıyken bundan vazgeçmediğini görüyoruz. Sadece sözlerinin doğru olduğunu düşünüp, her gün onun üzerine basarak bir şeyler yapma gayreti içerisinde. Hakim de zaten verdiği cezayı ertelemiş. Şart koymuş, '5 sene içinde böyle bir hakaret yapma' diye. Ömer Hayyam'ın şiirinden dolayı değil, hepimizi sapıklıkla suçladığı için, hepimize hakaret ettiği için, insanların kişilik haklarına tecavüzde bulunduğu için..."
"Pozitif laiklik anlayışı hakim"
Azınlıkların, farklı inanç gruplarının Türkiye'deki durumlarını herkesin bildiğini dile getiren Arınç, hepsinin en üstün normlarda haklarını alabildiğini vurguladı.
Arınç, "Türkiye'de eğer gerçekten laiklik varsa ki son yıllarda pozitif bir laiklik anlayışının hakim olduğunu görüyoruz, inanır, inancının gereğini yapar. Bu, din ve vicdan özgürlüğünün de bir gereğidir" dedi.
Hatta misyoner faaliyetlerinin bile artık Türkiye'de bir ceza tehdidiyle karşı karşıya olmadığını kaydeden Arınç, şöyle devam etti:
"Ama böyleyken, inanan insanlara da hakaret etmek doğru değil, mümkün de değil. Sen kendi inancını istediğin kadar söyleyebilirsin. Buna karışan bir ceza hükmü yok ama başkalarının inancına hakareti esas alırsan bunun bir yaptırımı varsa ve bu kanun şunca yıldan beri geçerliyse, 'İşte Say, sen de say' demeye filan gerek yok. Türkiye'de suç işleme imtiyazına hiç kimse sahip değil. Nice komutanların, muvazzaf veya emeklinin yargılandığı bir Türkiye'de, genelkurmay başkanlarının kendilerine isnat olunan suçtan bugün savunma yapar noktaya geldiği bir Türkiye'de yani Fazıl Say'ın hangi özelliği var ki suçlanmasın veya mahkeme önüne çıkmasın. Sen yaptığın suç teşkil ediyorsa bunun hesabını rahatlıkla vereceksin. Veya 'Benim yaptığım yanlıştır. Her inançlı insandan, Allahçı diye hakaret ettiğim her Müslüman'dan özür diliyorum' diyeceksin. Yok öyle, 5 kuruşa simit devri geçti."
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara