Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ergenekon davasında 'savunma süresi'ne tepki

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Ergenekon Davası'nda aldığı ara kararla savunma sürelerini 1 ve 2 saat ile sınırlandırmasına ilişkin avukat Celal Ülgen, İstanbul Baro Başkan Yardımcısı Mehmet Durakoğlu ve CHP Milletvekili Bülent Tezcan basın toplantısı düzenledi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-17 22:28:04

Ergenekon davasında 'savunma süresi'ne tepki

"BU İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ İÇİN DOĞRUSU KUTLUYORUM"

İstanbul Barosu'nda düzenlenen toplantıda konuşan avukat Ülgen, savunma sürelerinin 1 ve 2 saat süreleriyle sınırlandığını hatırlatarak "Bu sürelerin kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki mütalaaya karşı esas hakındaki savunmaya herhangi bir süre konulması da mümkün değildir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Yani 7 gün sürede konsa o süre bile sakil düşer. Savunma hakkının sınırı olmaz" dedi. Ülgen, "Savunma yapan arkadaşımız oto kontrol ile savunmasını kısıtlayabilir. Sanıkta öyle makul bir sürede savunmasını yapabildiği kadar yapar. Ama savunmasından ayrıldığı zaman belki uyarılabilir. Biz bu uyarıya da karşıyız ama belki bu kabul edilebilir.

Türk yargı tarihinde, Türkiye'deki faşizan dönemlerinde, sıkı yönetim mahkemelerinin olduğu dönemlerde en koyu baskının olduğu dönemlerdeki mahkemelerde bugüne kadarki örnekte yani 1 saat yada 2 saatlik savunma süresi gibi bir kısıtlama yoktu. Bu ilk kez 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne nasip olmaktadır. Bu ilki gerçekleştirdği için doğrusu kutluyorum. Peki biz avukatlar bu kanun dışı olaya kolayca boyun eğecek miyiz? Asla. Bunun mücadelesini vereceğiz. Bu nedenle bugün toplandık ve arkadaşlarımıız da mücadele yöntemimiz ve şeklimiz belirlenecektir ve bunu ayrıca kamuyonu çeşitli vesilelerle duyuracağız" şeklinde konuştu.

"BU TABLO KARŞISINDA İSTANBUL BAROSUNUN MESLEKTAŞLARINI YANINDA OLCAĞINI İFADE EDİYORUM"

İstanbul barosu başkan yardımcısı Mehmet Durakoğlu "13. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleştirilen bu ara kararı özellikle mesleğimize yönelik olarak bizim baro olark özel bir duyarlılık beslemek gereken bir safhaya gelmiştir. 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu yargılamaya devam ettiği süreç boyunca hukuksuzlukların özellikle savunma hakkına yönelik gerçekleştirilen boyutuna yönelik artık bu verdiği ara kararı ile yeni hukuksuzluk anlayışının şaikasına vardı. Savunma hakkının kısıtlanması, savunma hakkının zamanla ifade edilebilir bir kavram olarak açıklanması öteden beri Silivri'de yargılama yapılmıyor gerçeğinin somut bir biçimde ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bizim mesleğimiz açısından ilkelerimiz açısından bu mesleğin onurlu biçimde yerine getirmek açısından meslektaşlarımızın bu davayla ortaya koyduğu direnişi İstanbul Barosu olarak destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum. Bu asla bizim açımızdan kabul edilebilir olgu değildir. Yargılamanın 3 temel ayağından bir olan savunmanın bu denli ötelenmesini anlayabilmek mümkün değildir. Tarihsel süreç içerisinde bile bunu anlayabilmek mümkün değildir. Romalıların kölelerinden bile esirgemediği savunma hakkını 21. yüzyıl da Silivri de engelleniyor olmasından utanç duyuyoruz. Dolayısıyla bu tablo karşısında İstanbul Barosunun meslektaşlarını yanında olcağını ifade ediyorum" dedi.

"YARGININ SİYASALLAŞMASININ DOĞRUDAN YANSIMASINI GÖRÜYORUZ"

CHP milletvekili Bülent Tezcan ise davayı milletvekilleri olarak takip ettikleri belirterek adil yargılama hakkının yok sayıldığı süreci ibretle izlediklerini ifade etti. Tezcan "Bu davalardaki hak ihlalleri mahkemelerin kuşkusuz hukuku bilmediğinden ya da hakimlerin tecrübesizliğinden kaynaklanan birşey değil. Öyle olduğunu düşünmüyoruz. Tam tersi bunlar özel yetkili mahkemeler pratiğinde doğrudan doğruya bu davaların siyasi olması ve mahkemelerin yargı organı olması ötesinde siyasette doğrudan aktif siyasal sürecin parçası gibi davranıyor olmasından kaynaklanıyor. Yargının siyasallaşmasının doğrudan yansımasını görüyoruz. Buradaki adaletsizliklerin, hak ihlalarinin sebebi budur"şeklinde konuştu.

Haber Ara