Dolar

34,8660

Euro

36,7937

Altın

3.049,56

Bist

10.118,10

"Kürt gençleri, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbesinden dersler çıkarmalı"

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Kürt gençlerinin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbesinden önceki gençlik hareketlerinden dersler çıkarması gerektiğini söyledi. Her üç darbeden önce gençlerin öncelikle akademik, demokratik hak ve özgürlükleri iç

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-14 11:18:40

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Kürt gençlerinin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbesinden önceki gençlik hareketlerinden dersler çıkarması gerektiğini söyledi. Her üç darbeden önce gençlerin öncelikle akademik, demokratik hak ve özgürlükleri için mücadele ettiklerini, demokratik çalışma metotlarını benimsediklerini belirten Güçlü, özellikle PKK silahlı yapısının devamından yana olanların, devletin stratejisine bağlı olarak PKK'nın geçmişte olduğu gibi kullanılmasını isteyenlerin, 'silahsızlanma' sürecini sabote ve provoke etmek için gençlerin çatışmalarından yararlanmalarının söz konusu olduğunu ifade etti.

Cihan Haber Ajansı'na konuşan Güçlü, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'ndeki çatışmaları değerlendirdi. İki tarafın da çatışmanın gerçek nedenlerini anlatmadığını ve açığa çıkarmadığını dile getiren Güçlü, olayların arkasında olan ya da olayların devamından olan gizli güç odaklarının da olayların ve çatışmaların gelişmesi için ellerini ovuşturmaya ve olayların gelişmesi için ellerinden geleni yapmaya başladığını söyledi.

Olayların kimin saldırısıyla başladığı, bu özgün olay bağlamında da önemli bir konu, ama temel bir konu olmadığını dile getiren Güçlü, "Her iki tarafta olayları başlatmadığını söylüyorlar. Bu konuda biri diğerini suçluyor. Çünkü asıl gerçek, tarafların karakter, nitelik, geçmişleriyle de çatışma potansiyelini taşıyor olmalarıdır. PKK-BDP'li gençlerin dışındaki Kürt gençlerinin üniversitede genel anlamda gençlik örgütlenmesi olarak alternatif bir örgütlenme yapmaları ve bir kitlesel güce erişmeleri halinde de herzaman için bu çatışmaların sözkonusu olabileceğine dikkat çeken Güçlü, "Bu nedenle, olayların nedenlerini, Dicle üniversitesindeki olayları temel alarak, onu bir laboratuar olarak kullanarak; geçmiş deneyleri ele alarak, olayın gerçek nedenlerini, olayların arka plânını tanımlamaya çalışmak ve bu konuda uyarıcı genel sonuçlar çıkarmak, tedbirler önermek gerekir." dedi.

Çatışmaların ilk önce öğrencileri arasında geliştiğini, sonra tarafların siyasi destekçilerinin de katıldığı bir olay ve çatışmaya dönüştüğünü dile getiren Güçlü, çatışmanın asıl olarak PKK-BDP taraftarı gençlerle, Hüda-Par/Hizbullah taraftarı gençler arasındaki bir çatışma olduğunu savundu.

Kürt gençlerinin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbesinden önceki gençlik hareketlerinden dersler çıkarması gerektiğini belirten Güçlü, her üç darbeden önce gençlerin öncelikle akademik, demokratik hak ve özgürlükleri için mücadele yaptıklarını ve demokratik çalışma metotlarını benimsediğini kaydetti.

"PKK'NIN SİLAHSIZLANMA SÜRECİNİ SABOTE ETMEK İÇİN GENÇLERİN ÇATIŞMALARINDAN YARARLANILIYOR"

Yarı-sivil siyasi iktidarları devirmek isteyen, Kürt ulusal muhalefetini, İslamcı ve solcu Türk muhalefetini tasfiye etmek isteyen; karanlık, darbeci güç odaklarının gençlik hareketlerini kendi emelleri için kullanmaya başladığını anlatan Güçlü, şöyle devam etti: "Gençlik hareketini amaçlarından uzaklaştırdılar. Gençliği kurban haline getirdi. Gençleri birbirinden kırdırarak, kendi darbelerini, militarist, otoriter, faşist yönetimlerini meşrulaştırdı. Bulunduğumuz aşamada gençlerin makro bir iktidar ve askeri darbe amacı için kullanılması koşulları şimdilik yok. Ama gençlerin daha başka hesaplar için kullanılmak istenmeyecekleri anlamına gelmez. Bu aşama, demokratikleşmenin engellenmesi, Kürt milletinin kolektif haklarını kazanmasının önüne geçilmesi, Alevilerin haklarının kazanılmasına set çekilmesi, yoksul kesimlerin kendi haklarını elde etmesinin önüne geçilmesi için gerici, ırkçı, faşist, otoriter ve Kemalist güç odaklarının her zaman gençlik hareketlerini, diğer kitle hareketlerini kullanması söz konusudur. Özellikle de PKK silahlı yapısının devamından yana olanların, devletin stratejisine bağlı olarak PKK'nın geçmişte olduğu gibi kullanılmasını isteyenlerin, 'silahsızlanma' sürecini sabote ve provoke etmek için gençlerin çatışmalarından yararlanmaları söz konusudur. Bu nedenle, Kürt, Türk, diğer bütün etnik gruplardan, dinlerden ve mezheplerden gençlerin uyanık olmaları, geçmiş gençlik hareketlerini ideolojik, tarafgir bir yaklaşımla değerlendirmemeleri, objektif kriterlerle dönemim karakterine ve ruhuna uygun gözden geçirerek, güç odaklarının emellerine alet olmamaları gerekir. Gençlerinin ailelerinin de, bilinçlendirirci, uyarıcı ve engelleyici faonksiyonu yerine getrimeleri gerekir. Üniversite yönetimi ve senatosunun tarafsız hareket ederek; çatışma nedenlerini doğru saptayarak çareler üretmesi elzemdir. BDP ve HÜDA-PAR'ın kendisine düşenleri yerine getirmesi, çatışmaları körüklememesi gerekir. Güvenlik güçlerinin tarafsız, hukuka ve demokrasiye uygun davranarak, olayların gelişmesini, yayılmasını engellemeleri gerekir."

"HER İKİ TARAFIN GENÇLERİNİN ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMESİ GEREKİYOR"

BDP-PKK çevreleri ve gençlik de dahil, PKK'nın silah bırakmasından sonra, egemenlik alanlarını koruma ve genişletme anlamında eskisi gibi yapamama güdüsünden dolayı tedirginlik içinde olduklarına dikkat çeken Güçlü, bunun için demokratik olmayan davranış ve diretmelerden vazgeçmelerinin kolay olmayacağını vurguladı. Demokratik, özgür gelişmelere, demokratik siyaset rekabetine tahammülleri sınanmakta olduğunu dile getiren Güçlü, "Hüda-Par/Hizbullah taraftarları da yeni partileşme güdüsüyle, egemenlik alanlarını yaratmaya, örgütlenme ağlarını genişletmeye çalışmaktadırlar. Onlar da demokratik tarzda değil, çatışma ve şiddet yoluyla örgütlenme, egemenlik alanlarını yaratma geleneğine sahipler. Ayrıca her iki taraf da demokratik zihniyet ve yapıya sahip değiller. Otoriter, totaliter, teokratik yapıya sahipler. Bu yapılarının gereğini yapmak istediklerinde de, çatışma kaçınılmaz olacaktır. Her iki tarafın geçmişteki kanlı çatışmaları da önyargılar oluşturmuştur durumda. Karşılıklı sürekli bir rövanş halleri var. Güncel anlamda da, olaylardan önce Nevruz alanının BDP Belediyesi tarafından Kutlu Doğum Gününe kapatılması da gerilimi artıran, çatışmaya potansiyelini körükleyen bir etken oldu. Bu nedenlerin yarattığı enerji de, kaçınılmaz olarak karşılıklı çatışma ve şiddet kullanımına ortam hazırlamıştır." diye konuştu.

Her iki tarafın, tüm gençlerin zihniyet değişikliğine gitmeleri gerektiğinin altını çizen Güçlü, demokratik rekabeti, çalışmayı, davranışı benimsemeleri gerektiğini ifade etti. Üniversitelerin hiçbir ideolojik siyasi grubun evi ve malı olmadığını vurgulayan Güçlü, "Bütün halkın ve gençlerin eğitim-öğretim kurumlarıdır. Bütün gençlerin kendi hak ve özgürlükleri için üniversitede örgütlenmeleri, çalışmalarını sürdürmeleri haklarıdır. Üniversitede kimsenin imtiyaz hakkı olmamalıdır. Herkes eşit olmalıdır. Gençler kendilerini ilgilendiren konuların ötesinde davranışlar içine girerek, farklı güç odaklarının görevlerini yüklenmemelidirler. Bu davranış içine girdikleri zaman da kaçınılmaz olarak kullanılırlar." şeklinde konuştu.

Haber Ara