İmroz'a dönüşün umudu Aya Todori
Gökçeada'da Rum İlkokulu'na (Aya Todori) 49 yıl sonra izin verilmesi, daha önce sayıları 15 bini bulan Rum nüfusunun geri dönme umutlarını da arttırdı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-14 09:44:14
Gökçeada ya da eski adıyla İmroz’un yerlileri aslında 15 bin civarında bir nüfusa sahip. Ancak bugün, yalnızca 250’si adada yaşıyor. Kalanı Güney Afrika, Avustralya, Honduras, Kanada ve Yunanistan’a göç etmiş. Yunanistan ile Türkiye arasındaki dalgalı ilişkinin yıkıcı etkisini yoğun biçimde yaşayanların başında gelen İmrozlular, durumu ‘üzüntü’den ‘travma’ya çeşitli derecelerle tanımlıyor. 1960’lardaki Rum nüfusu altı binleri bulan adada 1500’e yakın Rum öğrenci bulunurken 1964’te rakam 700’e geriliyor. Adadaki yedi ilkokulun üçündeki Rumca eğitim terk edilerek Türkçe eğitim başlıyor. 1974’te ikinci dalgada neredeyse tüm Rum nüfus göç ediyor.
1964’te üçüncü sınıf öğrencisi olan ve halen Atina’da yaşayan Bayan Vona, hâlâ iyi durumdaki Türkçesiyle o günleri “Hatırladığım tek şey üzüntüydü” diye tanımlıyor. Soyadının yazılmasını istemeyen Bayan Vona, “Çocuk olarak yaşananları anlamam zordu” derken anılarını şöyle aktarıyor: “Siz kaç kelime Rumca biliyorsanız ben de o kadar Türkçe biliyordum. Bir gün bana artık Türkçe eğitim alacağımı söylediler. Çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Ama öğretmenlerim de Türk arkadaşlarım da bize iyi davrandılar. Türkçeyi de öğrendim. Ama çok zorlandım.” 1964 krizinde okulunu kaybeden Bayan Vona’nın İmroz hikâyesi 1974’teki Kıbrıs savaşıyla sona eriyor. Birkaç yıl önce adaya yeniden geldiğinde ise 40 yıl önceki sınıf arkadaşlarına yeniden rastlıyor ve hasret gideriyor.
‘Vatan İmroz’
Bayan Vona’nın İmroz öyküsü, Zeytinliköy (Aya Todori) Rum Okulu sayesinde adadaki Rumların varlığını da yeniden akıllara getirdi. Bugün İmrozlular, yaklaşık 15 bin kişilik bir topluluk. Üstelik büyük bölümünün ada toprağı ile direkt ilişkisi sürüyor. Gökçeadalı Rumların en büyük derneği olan Atina İmroz Derrneği Başkanı Kosta Hristoforidis’e göre şu anda İmroz’da sürekli yaşayan Rum nüfusu 250 civarında olsa da ‘adalı’ olmak özel bir kimlik bilinci gerektiriyor. “Vatan İmroz” diyen Hristoforidis, durumu şöyle açıklıyor: “ ABD ’li, Avustralyalı, Güney Afrikalı yakınlarım var. Ama bunlar yalnızca devletlerin verdiği kimlik. Biz çok daha derinde bir ortak hikâyeyi paylaşıyoruz.” Bu ortak hikâyenin kendilerini ayakta tuttuğuna da değinen Hristoforidis, “Yunanistan bizi sahiplenmedi, Türkiye bize değerli olduğumuzu hissettirmedi. Bu da İmrozluların kimlik bilincinde önemli bir dönüm noktası oldu. ‘Biz kendimize bakmazsak kimse bakmaz’ hissi oluştu” diyor. Eski adı Aya Todori olan Zeytinliköy’deki okulun Hristoforidis’e göre ‘eğitim’ dışında da büyük anlamı var. Hristoforidis, “Bu eğitime katkıdan çok bir dönüm noktasıdır. Bu bir cemaatin kendini yeniden yaratmasıdır” diyor. İnsanların normal bir cemaat gibi yaşayabilmesinin çok önemli olduğunu belirten Hristoforidis, “Eğer bu başarılamazsa okul sembolik bir hareket olmaktan öteye gitmeyecek” diye konuşuyor ve ekliyor: “Şu anda ölmeden iki adım ötede bir cemaatten bahsediyoruz. Ölüm, şu anda durdu; ve iki adım geri çekildi. Hastaya takviye gerekiyor.”
Her kuşağın hesabına ayrı bir travma düştüğünü söyleyen Hristoforidis, dedesinden başlayarak bir İmrozlunun ‘tipik’ yaşamını şöyle özetliyor: “Dedem İtalyan asıllıydı; 1923’ten sonra bu adam İmroz’a giriş izni aldı her seferinde. 1940’larda ilçe merkezinde yabancıların dolaşmasına izin veriliyor. Ama Bademli’de oturan eşine gidemiyor babam, öğretmen olmak için Selanik’te okumuş. Türkiye’ye dönmüş ve Erzurum’da yedek subaylık yapmış. Ada’ya öğretmen olarak dönmüş. Ama üç sene sonra okulunu kapatmışlar. Ben 1967’de doğdum. 1974’te Kaleköy’ün boşaltılmasına tanık oldum.“
‘Eşit vatandaşlık istiyoruz’
Rumca eğitimin kaldırılmasının adadan göçün önünü açtığını söyleyen Hristoforidis, “Adada kalanlar, çocuklarını İstanbul ’daki okullara gönderdi. Çocuklar yetim gibi büyüdü yıllarca. Anne-baba göçmeye kalkınca bu kez adada toprağı, evi ve gururu olan birçok Rum, İstanbul’da ya kapıcı ya hizmetçi oldu. Biz unutmaya hazırız. Tek şartımız; eşit vatandaşlık” dedi.
İmrozlular ne istiyor?
Atina ve Selanik’te kurulu iki İmrozlular Derneği, 2012’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup sundu. Dernekler, bu mektupta bir de ortak talep listesi hazırladı. Talepler arasında ilk sırayı eski mülk sahiplerinin tüm mirasçılarının, vatandaşlıktan bağımsız olarak tüm miras haklarının tanınması aldı. Mülk satın alma önündeki engellerin kaldırılması, kadastro çalışmalarının düzeltilmesi ve İmroz kökenlilere yeniden Türk vatandaşlığı verilmesi de talepler arasında yer aldı.
Mitolojide İmroz
Homeros/İLİADA
“Denizin diplerinde, uçurumlarda,
Tenedos’la kayalık İmroz arasında
Bir mağara vardır; geniş, kocaman.
Dinlendirirdi orada atlarını POSEİDON; yeri sarsan.”
(Radikal)
SON VİDEO HABER
Haber Ara