Tecavüz suçu için uluslararası bir protokol gerekiyor
Tecavüzü bir savaş silahı olarak kullananların cezasız bırakılmalarına son vermek ve mağdurların tek başlarına bırakılmamasını sağlamak, özgür ülkelerin siyasi liderlerinin görevlerindendir.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-12 09:33:46
TIMETURK / Haber Merkezi
Çoğu zaman dünya, uzlaşmayı bu kadar zor kılan ve sürekli yenilenen şiddete katkı sağlayan nedenlerin kendilerini ele almaksızın çatışmaları sonlandırmaya ve savaşın böldüğü toplumları yeniden inşa etmeye çalışıyor. Savaş zamanı yaşanan tecavüz ve cinsel taciz olayları da bu nedenlerden bazıları. İki hafta önce, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ni ziyaret ettim ve bana tecavüze uğrayan beş yaşında bir kızın fotoğrafını gösterdiler. Mülteci kamplarından uzaklaşıp hastanelere ve adalet için mücadele eden insanlarla toplantılara gittikçe, yıkılan hayatlar, aileleri tarafından dışlanan kadınlar, parçalanan aileler ve yakacak odun ararken karşılaştıkları saldırı sonrasında hayatlarını tehdit eden hastalıklar kapan mağdurlar hakkında duyduğum dehşet verici hikâyelerin sayısı da arttı. Ve tüm bunlar, suçlular utanç verici cezasızlık şemsiyesi altında ‘normal hayatlarını’ sürdürmekteyken yaşanan hikâyelerdi.
İzler asla yok olmuyor
Bosna’dan Ruanda’ya, Libya’dan Sierra Leone’ye geçmişteki büyük çatışmaların pek çoğunda tecavüz siyasi rakipleri ya da bir etnik veya dini grubun tamamını yaralamak için bilinçli olarak kullanılan bir silah oldu. Bu yaralar kolay iyileşmiyor ve izleri asla yok olmuyor. Aksine, bu saldırılar sonucunda çoğu zaman aileler mahvoluyor ve toplumlar yozlaşıyor.
Ne yazık ki bugün aynı hikâye, sivillerin tecavüze uğrayıp işkence gördüğü ve bu saldırıların siyasi rakipleri terörize etmek için bilinçli olarak yapıldığı yönünde insanın kanını dondurucu haberler aldığımız Suriye ’de de tekrarlanmakta.
Bu zorluğa müdahale etmek, insanlık onuruna inanan demokratik devletlerin siyasi liderleri olarak sorumluluğumuzdur. Birçok insanı etkileyen bu nefret uyandırıcı suçu durdurmaya ve tecavüzün savaş silahı olarak kullanılmasını engellemeye çalışmalıyız.
Bu, kolay bir görev değil ve önümüzde tabii ki pek çok engel var.
Öncelikle, mağdurların kendi yaşadıkları korku ve utanç var. Doğal olarak, çoğu zaman tecavüze uğramış olmanın damgasından korktukları için öne çıkmak istemiyorlar. Sonrasındaysa bu isteksizlik, mağdurlara hassas bir fiziki ve psikolojik destek verilmiyor olmasıyla daha da kötüleşiyor. İkinci olarak ise davalarda kullanılabilecek delillerin toplanmasında yaşanan zorluklar var. Bu da, çok az sayıda başarılı bir yargı süreci gerçekleştirilebilmesine neden oluyor. 1996’dan bu yana yalnızca Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 500 binin üzerinde kadın tecavüze uğradı ve bu davaların ancak çok küçük bir bölümü mahkemeye taşınabildi. Bu da cezasız bırakma kültürünü güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor.
Üçüncü olarak, uluslararası topluluğun çatışmalara müdahale ederken tecavüzü ikincil bir konu olarak görmesi var. Dolayısıyla da bu suçun mağdurları göz ardı ediliyor, bulgular yetersiz kalıyor veya sadece alıkonuyor ve suçlular serbestçe dolaşmaya devam ediyor.
Yeni taahhütler isteyeceğim
Son olarak da mağdurlara yerinde yardım ve destek vermeye çalışan Birleşmiş Milletler’e bağlı kurumların, yerel örgütlerin ve insan hakları savunucularının yeteri kadar desteklenmemesi sorunu var. Bunun sonucunda da bu kurum ve kuruluşlar inanılmaz derecede yetersiz bütçelerle çalışmak durumunda kalıyor ve bu suça etkin şekilde müdahale edebilmek konusunda ciddi sorunlar yaşıyorlar. Tüm bunlar, aşabileceğimiz ve aşmamız gereken bariyerler.
Bu hafta, G8 dışişleri bakanları dostlarımdan, silahlı çatışma bölgelerinde cinsel şiddete son verme, bu vahşi suçlardan hesap sorulmaması sorunuyla mücadele etme ve mağdurlar için kapsamlı bir destek sağlama yönündeki ortak kararlılığımızı ortaya koyan tarihi bir siyasi beyan üzerinde mutabık kalmalarını isteyeceğim.
Tecavüzün ve ağır cinsel şiddetin ‘Cenevre Konvansiyonları’nın ağır birer ihlali olarak tanınması; mağdurlar için daha fazla fon temini ve uzun vadeli destek sağlanması ve cinsel şiddet eylemlerinin soruşturulması ve belgelenmesi konusunda mutabık kalınan standartları içerecek yeni bir uluslararası protokol de dahil uygulanabilir birtakım taahhütler isteyeceğim. Delil toplanmasını iyileştirmek ve daha fazla yargılama yapılmasını sağlamak üzere tasarlanan bu önlemler, mağdurlara öne çıkma gücünü verecek ve mağdurların yaşamlarını onurlu bir şekilde yeniden inşa edebilmek için gereksinim duydukları uzun vadeli desteğe kavuşmasını sağlayacak. Bu doğrultuda, perşembe günü Londra ’da hırslı bir anlaşma sağlayacağımızı umuyorum.
Ama tabii ki bu sadece bir başlangıç. G8’den alacağımız desteği, çatışma bölgelerinde savaş zamanı tecavüz ve cinsel şiddetle mücadele için Birleşmiş Milletler ve diğer platformlarda güçlü bir uluslararası koalisyon kurmak için bir temel olarak kullanacağız.
G8, oldukça kapsamlı bir uluslararası erişime ve bununla birlikte nüfuza sahip olan, dünyanın en büyük ekonomilerinden bazılarını temsil eden bir platform. Ortak bir çaba için bir araya geldiklerinde üyeleri, dünyaya gerçek ve kalıcı bir değişiklik getirebilecek kapasiteye sahipler.
Bu hafta, bu kalıcı değişiklik, modern savaşın en yıpratıcı yönlerinden birisine son vermek ve toplulukların çatışmalar sonrasında tekrar toparlanmalarının bu kadar zor olmasına neden olan unsurların üzerine gitmek için bir süreç başlatmak olacak. Tecavüzü bir savaş silahı olarak kullananların cezasız bırakılmalarına son vermek ve bu suçun mağdurlarının bir daha asla tek başlarına bırakılmamasını sağlamak, özgür ülkelerin siyasi liderleri ve birer insan olarak bizlerin en önemli görevlerindendir..
(Radikal)
SON VİDEO HABER
Haber Ara